İnternetiniz de tehdit altında (05.12.2012)

İnternetiniz de tehdit altında (05.12.2012)
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.12.2012 - 10:09

Ülkemiz medyası genellikle gerek kendi yüzeyselliğinden ve yetersizliğinden, gerekse
hem AKP hükümetinin hem de reklam veren büyük şirketlerin tehdidi altında olduğundan,
haber ve yorum kaynaklarımız zaten son derecede yetersiz. Fransa’daki Sınır Tanımayan
Gazeteciler (Reporters sans Frontiers) kuruluşunun 2012 Basın Özgürlüğü raporunda, 179 ülke içinde, Afrika ülkeleri Swaziland ve Kongo’nun gerisinde, Afganistan ve Pakistan’ın hemen üstünde 148. sıradayız. Amerika’daki Özgürlük Evi (Freedom House) kuruluşunun 2012 raporuna göre de, 197 ülke içerisinde Kongo, Nepal ve Senegal’in gerisinde, Uganda’nın hemen üstünde 121. sıradayız.

Kamuoyu oluşturulmasında, ülkemiz gerçeklerine ilişkin toplumda farkındalık ve bilinç
yaratmada en önemli güç olan medyanın içinde bulunduğu perişan durumda, internetin
önemi ülkemizde daha da öne çıkıyor. Bunun farkında olan AKP hükümeti farklı yöntemlerle yıllardır interneti kontrol altına alma çabası içerisinde. Önceleri YouTube kapatıldı, arkasından Google’a erişimde sorunlar yaratıldı. Tepkiler üzerine bunlardan vazgeçen AKP hükümeti daha dikkat çekmeyen ve perde arkasından yönetebilecekleri yöntemlere başvurmaya başladı. Şu anda 20,000 üstünde internet sitesine erişim sessizce engellenmiş durumda. Ayrıca, hükümetin diğer uygar ülkelerdeki yaygın bilinçlendirme ve eğitim çabasından yoksun bıraktığı halkımıza “gönüllü” adı altında sunduğu bir internet filtresi var. Hükümetin perde arkasında olduğundan habersiz abonelerine tüm telekom operatörleri tarafından sık sık gönderilen mesajlarla adeta önerilen ve içeriği gizli tutulan bu filtre uygulaması da masum ve bilinçsiz bir şekilde kabul eden kitlelerin internetini sınırlamakta.

Bugünlerde, interneti kontrol altına almak için AKP hükümetinin eline bir fırsat daha geçmek üzere. 3 Aralık Pazartesi günü Dubai’de, Birleşmiş Milletler’e bağlı ve 193 ülkenin üye olduğu Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) düzenlediği Dünya Enformasyon Teknolojileri Konferansı (WCIT 2012) başladı. Bu konferansı olağanüstü önemli kılan, internetin teknik, politik ve ekonomik düzenlenmesine ilişkin konuların tartışılacak olmasıdır.

Şu anda hükümetlerden bağımsız, çok paydaşlı ve saydam bir yönetişimi olan internetin
düzenlenmesinde ITU’ya yetki verilmesi gündemde. Rusya, İran, Çin, 17 Arap Emirliği gibi ülkelerin hükümetlerinin istediği yönetişim biçimi eğer konferansta kabul edilirse, internet üzerinde hükümetlerin kontrol yetkisi artacaktır. Veya, artmasa bile, bu uluslararası anlaşma ile hükümetlerin internete müdahalesi meşrulaşmış olacaktır.

Hükümetlerin belirlediği delegasyonun katılacağı konferansa her hükümetin, kendi kamuoyu ile tartışarak belirlediği pozisyonunu ve önerilerini sunması bekleniyor. İnternet üzerinde kontrol yetkisi elde etme hevesindeki ülkeler, örneğin Rusya, tüm bu süreci gizli tutmaya uğraştı. Fakat, internetin şimdiki özgür hali devam ettikçe bu gizliliği sağlamak artık pek kolay olmuyor. Nitekim, konferansa sunulan gizli önerilerin ve ITU’nun gizli raporlarının çoğunu ABD’de iki akademisyen tarafından kurulmuş olan WCITLeaks (gizli bilgileri yayan sızıntı kuruluşu WikiLeaks’den benzetme) internet sitesinde açıkladı! Sonunda, gizliliği sürdüremeyeceğini anlayan ITU, 22 Kasım günü teslim oldu ve tüm raporları açıkladı.

AKP hükümeti ise konferans öncesi ITU’ya herhangi bir öneri sunmadığından, Dubai’de
hepimizin interneti için nasıl bir pozisyon alacağı, önerilerinin ne olacağı gizli kaldı. Aylardır çeşitli yöntemlerle ve farklı platformlarda sorgulamama karşın, UDH Bakanı Binali Yıldırım bırakın kamuoyu ile tartışmayı, konferansta alacağı pozisyonu kamuoyuna açıklamayı bile reddetmiştir. Hatta, BTK başkanı Dr. Tayfun Acarer’in başkanlığında olacağı dışında, konferansa katılacak delegasyonun kimlerden oluştuğu bilgisini de vermemiştir.

Özgür internet ortamında baskıcı güç odaklarının baş belası olan Anonymous’un Türkiye
kolu AnonsTurkey sayesinde Türkiye’den konferansa katılan heyetteki isimleri öğrendik.
Listede dikkat çekici olan 2 noktayı burada vurgulamak isterim: Birincisi, Bakan Binali
Yıldırım’ın danışmanı konferansa “delege” sıfatıyla katılırken, “danışman” sıfatıyla
heyette yer alan 3 kişinin üçü de Türk Telekom’un sahibi olduğu Avea çalışanları! İkincisi,
konferansa “delege” sıfatıyla katılan 12 kişinin beşi TRT’den! Bu heyet oluşumuna yurttaş
ve internet açısından bakılınca anlam taşıyan hiçbir şey yok, ama AKP hükümeti açısından bakılınca da anlaşılmayacak hiçbir şey yok.

3 Aralık Pazartesi günü, konferansın açılış konuşmasını İngilizce yapan ITU Genel
Sekreteri Dr. Hamadoun Toure’nin bir çok yanıltıcı ifadesinden sadece bir tanesini burada
belirteyim: “Üye devletlerin delegasyonları tüm paydaşların temsilcilerini içeriyor” ("The
Member State delegations include representatives of all stakeholders"). İnternetin ülkemizdeki en önde gelen paydaşları şunlardır: internet kullanıcıları, bilişim STK’ları, mühendis odaları ve iş dünyası. Bunlar bizim heyette temsil edilmemektedir.

Bu konferans gündeminde yer alan konuları iki grupta toplayabiliriz. Birincisi, yukarıda
özetlediğim gibi, internetin yönetişimine ilişkin: Teknik ve politik kararlara ilişkin yönetişim
şimdiki gibi mi kalacak yoksa bu kararlarda ITU dolayısıyla da hükümetler de yetki sahibi
kılınacak mı? İkincisi ise ekonomik: Telekom firmalarının internet firmalarından şimdi
talep etmeye başladıkları ücret, yani “internete içerik sağlayan öder” ekonomi politikası
onaylanmalı mı?

ABD ve AB bu iki konunun ikisine de “hayır” deme kararı aldı. Hükümetimiz ise her ne
kadar herşeyi gizli tutmaya çalışsa da, bu iki konunun ikisine de olumlu bakarak, ITU ile –
dolayısıyla, Rusya, Çin. İran gibi ülkelerle ve büyük telekom firmaları ile – ayni safta yer
almaya niyetli görünüyor. Bakan Binali Yıldırım’ın Şubat ayında “internetin de bir Birleşmiş
Milletleri olmalı” şeklindeki açıklaması, kısmen haklı bir koordinasyon ihtiyacını belirtiyor
olsa da ITU’ya sıcak baktığını gösteriyor. Ayrıca, şu anda internet yönetişiminin fazlasıyla
ABD merkezli olmasından haklı rahatsızlıkları genel olarak herkes paylaşıyor. Fakat,
ITU’ya interneti herhangi bir konuda düzenleme yetkisi vermek demek adeta “hırsızların
soymasını önlemek için evimi yaktım” demeye benzer. ITU kesinlikle internete ilişkin bir

yetki ile donatılmamalıdır. Ekonomik konuya gelince, Google, Yahoo, Facebook gibi internet
firmalarının altyapısını kullandıkları telekom firmalarına bir ücret ödemesi de ilk bakışta
haklı bir talep gibi gelebilir. Fakat, internet firmaları bu ücreti kaçınılmaz olarak kullanıcıya
aktaracağı için, böyle bir uygulama sayısal uçurumu olumsuz etkiler. Ayrıca, uygulanması
zordur. İnternette her kullanıcı bir içerik sağlayabilir; örneğin bloglar, Facebook sayfaları, ...
Bu durumda her kullanıcı da mı ücret ödeyecek? Maalesef, konferansa giden heyetimizde
sadece telekom firmalarımızdan kişiler olduğuna göre, hükümetimiz bu konuda da yanlış bir tutum içerisinde; internete karşı telekom firmalarının yanında yer alıyor görünümünde.

Aylardır özellikle ABD ve AB’de çok yoğun olarak tartışılan bu konferans ve hazırlık süreci,
Alternatif Bilişim Derneği’nin ve benim bazı çabalarıma karşın, hükümetin gizlilik merakı ve medyanın ilgisizliğinden maalesef ülkemiz gündemine girememiştir. Şu anda başlamış olan konferansa toplumumuz hala tepki gösterebilir ve göstermelidir. İnternetin teknik, politik ve ekonomik düzenlenmesinde ITU’nun yetki sahibi olması karşısında çok yoğun iki uluslararası tepki odağı oluşmuştur. Birisi, Google’ın yürüttüğü bir kampanya, öbürü ise Demokrasi ve Teknoloji Merkezi’nin (Center for Democracy and Technology) eşgüdümünü sağladığı STK’lar grubunun kampanyasıdır. Şu anda internetin özgür kalma mücadelesine önemli katkıları olsa da, bu konunun Google gibi bir güce bırakılması da tehlikeli. Dolayısıyla, Demokrasi ve Teknoloji Merkezi’nin uluslarararası kampanyasına katkı koymamız gerekir diye düşünüyorum. Onların yazdığı bir bildiriyi ben Türkçe’ye çevirerek Blog’uma koydum (http://www.coskunoglu.org/wcit-gorus). Bu bildiriyi çevrenizle paylaşarak, Bakan Binali Yıldırım’a (okm@ubak.gov.tr) ve BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer’e (tacarer@btk.gov.tr) göndererek hepimizin internetimize sahip çıkmasını dilerim.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler