İnternette suç değil sansür var
İfade özgürlüğünün hâlâ tartışıldığı ülkemizde, sansür zihniyeti devam ediyor. Çağın en çok kullanılan iletişim mecrası interneti susturmak ise Türkiye'de bir telefon uzaklığında. İhbar edilen siteler önce kapanıyor sonra mahkemeye gidiliyor. Yani önce zanlı infaz ediliyor sonra yargılanıyor.
Mayıs 2007’de, ünlü video paylaşım sitesi Youtube, Atatürk’e hakaret içeren bir video yüzünden Türkiye’den erişilemez duruma geçti. 19 Eylül’de dünyaca ünlü evrim teorisyeni bilim adamı Richard Dawkins’in sitesi Adnan Oktar’ın Yaratılış Atlası kitabının eleştirisi yüzünden yapılan şikayet yüzünden kişilik haklarına hakaret edilmesi gerekçesiyle kapatıldı. 22 Eylül’de yine malum kitap aleyhinde bir basın açıklamasında bulunan Eğitim-Sen’in sitesi yine kişilik haklarına hakaretten kapatıldı. 29 Eylül’de ekşisözlük Telekom tarafından erişimi kesildi, 3 saat sonra avukatların itirazı üzerine tekrar açıldı. Peki, size sorumuz şu: “Siz internet sitelerinin kapanmasına ne kadar zamandan beri şaşırmıyorsunuz?” Kısa bir an dahi olsa düşündüğünüzde, youtube’un kapalı olmasını ne kadar kanıksadığımızı, bir sitede ‘bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir’ ibaresini gördüğümüzde artık çocukların bile bildiği proxy sitelerinden ulaştığımız kapalı sitelerin üzerine düşünmediğinizin farkına varacaksınız. Youtube’un neden açılmadığı konusunda faaliyet belgesi alıp Türkiye’ye uygun mu değilller mi diye kontrol edilmelerinin beklendiğini biliyoruz. Dünyadaki bütün sitelerden Türkiye’den faaliyet belgesi almalarını beklemek biraz mantıksız da gelse, çocuklar gibi omuz silkip ‘bana ne’ demeye devam ediyoruz. Bu konuda komik örnekler de yok değil. Mahsun Kırmızıgül’ün avukatı, müvekkilinin kişilik haklarına müdahale ettiği için aralarında dünyanın en büyük sinema veritabanlarından biri olan imdb.com’un da bulunduğu 4 sitenin kapatılmasını istemiş. Savcının sitenin adını imdb değil imbd yazması sayesinde bir ayıptan daha kurtulmuş olduk. Sansür toplumu olma yolunda ilerlerken, ifade özgürlüğünü hala tartıştığımız Türkiye’de yasaklanması bize artık anormal gelmeyen bu sitelere erişilememenin ‘imaj bozduğu’ ayyuka çıktı. Bu bir kapanıp bir açılan internet sitelerinin kapanmasının ‘neden’i yok. Biz de sansürcü bir zihniyetin hakim olduğu sözde özgürlük platformunu, yasaları, neler yapıldığını ve neler gerektiğini ilgililere sorduk. Çıkan sonuç aynı: 5651 sayılı yasa baştan aşağı değişmeli. İnternet siteleri suç değil, sansür yüzünden kapatılıyor. Biz de, internet sansürü konusunu, Türkiye Bilişim Derneği yönetim kurulu üyesi Türker Gülüm, BESAM başkanı Esen Arslandoğan, İnternet ve Hukuk Platformu yürütme kurulundan Avukat Fikret İlkiz ve sansuresansur.org sitesinin kurucuları Fırat Yıldız, Deniz Tan ve Selim Yörük’le konuştuk.
‘Bizim ilgimiz yok’
Telekomünikasyon Kurumu İletişim Başkanlığı’na da bu konudaki görüşlerini sorduk. Her engellenen sitenin TİB’nın sorumluluğunda olmadığını, sadece 5651 sayılı yasada geçen 9 katalog suçla ilgili engellemelerin TİB tarafından yapıldığını, onların da yurtdışı kökenli siteler için re’sen kapatma yetkisinin olduğunu ancak yurt içinde yer alan sitelere ‘bildir-kaldır’ yönteminin uygulandığını belirtirken, diğer kapatılan sitelerin TCK’ya bağlı olarak Telekom, TTNet ve diğer servis sağlayıcılar tarafından kapatıldığını bildirdi. “Son zamanlardaki site kapatmalarıyla bizim bir ilgimiz yok” diyen yetkili, Türkiye’den faaliyet belgesi aldıkları takdirde sitelerin muhatap alınacağını ve böylece re’sen kapatmaların da azalacağını söyledi. 22 Eylül tarihli istatistiklere göre, şu anda 1112 site kapalı ve bunların 861’i re’sen kapalı. Bu sitelerden 415’i ‘Çocuk istismarı’, 352’si ‘Müstehcenlik’ 79’u ‘Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama’, 51’i ‘Atatürk aleyhine işlenen suçlar’, 25’i ‘bahis ve kumar’, 12’si ise ‘Fuhuş’ gerekçesiyle kapatılmış. Her ne kadar geçen hafta ‘ekşisözlük’ hiçbir gerekçe ve yasa maddesi belirtilmeden kapatılsa da, 5651’de bu kapatmalar dışında intihara yönlendirme, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini suçları da içeriyor.
Hız yüzünden yolları kapamak gibi
Türker Gülüm, özellikle Yargıtay’a bağlı re’sen kapatmalardan şikayetçi. Haklı mı haksız mı sorgulanmadan, mahkeme kararı ile onaylamadan, binlerce kişinin blogunun yer aldığı wordpress.com, sonrasında youtube’un kapanmasının bir adamın hız yapmasından dolayı tüm yolları kapatmaya benzetiyor: “Youtube örneğini ele alalım. Atatürk aleyhine 15 video varsa Türkiye’nin turizmini tanıtan, doğa güzelliklerini anlatan 100 binlerce video var. Atatürk aleyhine propagandadan Türkiye’de kaç kişi etkilenir? Biz kafamızı devekuşu gibi kuma sokarak kurtulduğumuzu sanıyoruz. Yurtdışında 1 milyar kişi o videoları görüyor. Şimdi kimi cezalandırmış oldum?”
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası