Işık ve Uygarlık
Mimariyi ayırırsak, Doğu'nun tasavvur sanatlarında ışık yüksek dereceli bir sorun olarak karşımıza çıkmıyor. Acem ve Osmanlı minyatüründe, Hindelinde ve Çin'de, Japon sanatında bir anakaygı oluşturmuyor ışık ayrıştırmaları: Gece üzerinde durmamış, güneşe ve aya, yıldızlara ve bulutlara, gökyüzünden yeryüzüne sokulan lekelere mesafeyle, bir tür kayıtsızlıkla bakmış, onlarla yüzleşmemiş Doğu uygarlıkları.
Gölge oyunlarını saymıyorum - saymadığım an görüyorum ki, orada bir 'zatiyet' değil Gölge; çünkü Işık, ilâhi bir yansızlıkla yayılmış bütün yüzeylere. Binlerce yıl boyunca, Pencere'nin dışlandığı doğru mu Doğu resminden? 'İçeri'ye bakılmadığı doğru: Pencere bir resim 'çerçevesi'ne indirgenmediğinde ya kuyu karanlığını içermiş ya da kapanmıştır: 'İnterior'un işlenmesine kısıtlı ölçüde izin veren bir yaşam anlayışında ışığın kaynağı olarak devreye girememiştir. Aynı nedenle, minyatür sanatında aynaya da ender rastlanır. Gene de, bütün bunlar, tasvir söz konusu olduğunda, gölgenin ve doğal/yapay ışıkların, Zebannâme'de ya da Dîvan-ı İlhamî sayfalarında önümüze çıkan sayılı örnek bir yana, kullanılmamış olmasını açıklamaya yetmez: Dinsel kaynaklarda bir metafizik kesit oluşturur bir ölçüde güneş ve ay; kimi bilimsel tasvirlerde kuyrukluyıldıza rastlanır, ama ana çizgilerinde Işık ölçülmüştür, diyemeyiz.
Chauvet mağarasından perspektifin devreye girişine uzanan çağlarda, Batı tasvir sanatında da benzer bir ölçümsüzlük olgusuyla karşılaşıyoruz. Karanlık ve Aydınlık konu edinilmiştir gerçi, ama farklı ışık dilleri geliştirilememiştir. Giotto'dan, Piero della Francesca'dan başlayarak, bir fizik sorunu olarak ışığın merkeze yerleştiğini görüyoruz. Bir çırpıda bütünlenmiş bir süreç değil bu: XIV. yüzyılda, Rimini okulunun olağanüstü ürünlerinde hâlâ dile gelmediği söylenebilir ışığın; Dürer'de bile, alan derinliğine sık rastlamıyoruz, ilk can alıcı örnek 1515'te geliyor: 'Ermiş Hicronimus Hücresinde'. Gravürlerindeki dağılım ustalığı yağlıboya, suluboya çalışmalarında öne çıkmıyor ayrıca. Gene de, XVI. yüzyılda, ressamın Işık ile fizik sorunlarını geniş çapta çözdüğü, ölçülendirme hünerini olabildiğince geliştirdiği söylenebilir. Örnekse; Carpaccio'nun 'Çalışma Odasında Ermiş Augustinus'u, ressamın yetkin bir ışık atmosferine yaklaştığının göstergesi.
XVII. yüzyıl, öncelikle de Georges de la Tour'un yapıtında, cüretkâr sınavlara tanık oluyor. Yapay ışık kaynaklarının merkeze oturduğu resimlerinde, sanatçının aydınlık-karanlık denklemlerinin en zorlu sahneleriyle hesaplaştığı görülüyor. Bir adım sonrasında, Rembrandt, daha da gözüpek bir ışık dili arayışına girişiyor. Klasik çağın son dönemdeki pek çok ustası, bu deneyi olası bütün uçlarda sınamış, tartmıştır: Turner'ın, Caspar David Friedrich'in sıradışı atmosfer koşullarında, en tekinsiz ışık ortamlarında gerçekleştirdikleri yapıtlara, Romantiklerin kozmografik soruşturmaları, olağandışı ışıklandırmalara yönelişleri eklenebilir.
Asrî Zamanlar'ın bu bağlamda Resim sanatı açısından bağlayıcı iki gelişmesine öncelikle bakmak gerekir: Fotoğrafın ortaya çıkması ve yapay ışık kaynaklarının toplumsal yaşamın bütün boyutlarında, iç ve dış uzamda, yaygınlık kazanması.
Yalnızca mimesis kaygısının alabora olmasına yol açmamıştır daguerrotype: Işığın kullanımına ilişkin, objektifin çıplak göze baskın çıkma raddesiyle bağlantılı yepyeni ayar kaygıları doğurmuştur. Bütün izlenimcileri tram tekniği kullanımına götüren temel olgulardan biridir bu. Claude Monet'nin 'Rouen Katedrali' çeşitlemeleri, özü itibarıyla birer ışık okuması, handiyse vakitsiz gerçekleştirilmiş fenomenoloji denemeleri sayılabilirler. Degas, resimleriyle fotoğrafları arası durmadan aynalarla didişir.
İki uygarlığı, iki kültür serüvenini yalnızca Işık ile ilişkileri gözönünde tutularak ayrıştırmak, değerlendirmek elde midir?
En Çok Okunan Haberler
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Ölü ve yaralılar var!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Cem Yılmaz'ın yeni evi dudak uçuklattı!