İSO 500'ün şampiyonu yine TÜPRAŞ
İstanbul Sanayi Odası'nın "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2011 Raporu"na göre, TÜPRAŞ, satış vergileri hariç 27.4 milyar TL'lik net üretimden satışla Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu oldu.
Özelleştirildiği 2005'den beri İSO 500'ün zirvesini kimseye kaptırmayan Tüpraş'ı, Ford Otomotiv 8.5 milyar TL ile ikinci,Oyak Renault 7.3 milyar TL ile üçüncü sırada takip etti.
Kârlılık şampiyonu TPAO
İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde en fazla ihracat yapan ilk özel kuruluş sıralamasında da Tüpraş birinci oldu. Tüpraş 4.2 milyar dolar ile ihracat sıralamasında ilk sırada yer alırken, Ford Otomotiv 3.4 milyar dolar ile ikinci, Oyak Renault 3.2 milyar dolar ile üçüncü oldu. En fazla kâr eden kuruluşlar listesinde 1.7 milyar TL ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) birinci oldu. TPAO'yu 1.3 milyar TL ile EÜAŞ ikinci, 1.2 milyar TL ile Tüpraş üçüncü sırada izledi. Koç Holding, İlk 10'a Tüpraş, Ford Otosan, Tofaş, Arçelik ve Aygaz olmak üzere 5 şirketini sokmayı başardı.
Zarar eden kuruluş sayısı 120 oldu
İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) hazırladığı,"Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2011 Raporu"na göre, kar eden kuruluş sayısı 380, zarar eden kuruluş sayısı 120 oldu. Böylelikle yaklaşık her dört şirketten biri zarar yazmış oldu. Bu rakam 2010'da İSO 500 kapsamında kar eden kuruluş sayısı 434, zarar eden kuruluş sayısı 66 olmuştu. 2011 yılında kar eden kuruluş sayısının, 2010'a göre 54 kuruluş, kriz öncesi 2007 yılına göre 70 kuruluş azaldığı gözlendi.
İSO'nun 42 yıldır aralıksız hazırladığı ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük tarafından açıklanan, "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" araştırmasının 2011 yılı sonuçlarına göre, satış vergileri hariç net üretimden satışlarda 27.4 milyar TL ile Tüpraş birinci sırayı alırken, toplam üretimden satışlar içerisinde payı yüzde 8.5'e yükseldi. Bu oran, 2010 yılında yüzde 8.2 düzeyinde gerçekleşmişti. Tüpraş'ı, Ford Otomotiv 8.5 milyar TL ile ikinci, Oyak Renault 7.3 milyar TL ile üçüncü, Elektrik Üretim A.Ş (EÜAŞ), 7.02 milyar TL ile dördüncü, Tofaş 6.3 milyar TL ile beşinci, Arçelik 6.2 milyar TL ile altıncı, Ereğli 5.2 milyar TL ile yedinci, İskenderun 5.09 milyar TL ile sekizinci, İçdaş 4.8 milyar TL ile dokuzuncu, Aygaz 4.5 milyar TL ile 10'uncu sırada takip etti.
İhracatta ilk 10
500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde en fazla ihracat yapan kuruluş sıralamasında da Tüpraş birinci oldu. Tüpraş 4.2 milyar dolar ile ihracat sıralamasında ilk sırada yer alırken, Ford otomotiv 3.4 milyar dolar ile ikinci, Oyak Renault 3.2 milyar dolar ile üçüncü oldu. Geçen yıl ihracat sıralamasında birinci olan ve 2011'de üçüncü sıraya gerileyen Oyak Renault'u, ilk 10 ihracat listesinde sırasıyla Tofaş 2.4 milyar dolar, Arçelik 1.8 milyar dolar, Vestel Elektronik 1.5 milyar dolar, Toyota Otomotiv 1.44 milyar dolar, OMV Petrol Ofisi 1.4 milyar dolar, İçdaş 1.2 milyar dolar, Petkim 834.2 milyon dolar ile takip etti. İSO 500'de en fazla ihracat yapan ilk 10 kuruluşun Türkiye ihracatı içindeki payı, kriz yılı 2009'da yüzde13.3 olurken, 2010'da yüzde 16.6'ya yükselmişti. 2011 yılında ise küçük bir düşüşle bu oran yüzde 16.1'e geriledi.
Ülker Bisküvi, kârlılıkta 18'den 5'e sıçradı
En fazla kâr eden kuruluşlar listesinde 1.7 milyar TL ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) birinci oldu. TPAO karlılıkta 2010'da ikinci sıradaydı. TPAO'yu, geçen yılın kar şampiyonu Elekltrük Üretim A.Ş (EÜAŞ), 1.3 milyar TL ile ikinci sırada izledi. EÜAŞ'yi, Tüpraş, 1.2 milyar TL ile üçüncü, Eti Maden İşletmeleri 841.4 milyon TL ile dördüncü sırada takip etti. Geçen yıl karlılıkta 12'inci sıra yer alan Ereğili Demir ve Çelik 837.1 milyon TL ile karlılıkta beşinci sıraya yerleşirken, Ford Otomotiv 800.9 milyon TL listenin altıncı sırasında yer aldı. Karlılıkta 2010'da 18'inci sırada yer alan Ülker Bisküvi ise 673.8 milyon TL ile yedinci sıraya sıçrarken, sekizinci sırada yer alan sanayici ise ismini açıklanmasını istemedi. Philsa Plilip Morris 627.07 milyon TL ile dokuzuncu, Tüpraş Metal 548.03 milyon TL ile 10'uncu sırada yer aldı.
İSO 500 ve ilk 50
İSO 500 büyük sanayi kuruluşu içinde, ilk 50 kuruluşun ağırlığı yüksek oranlarda gerçekleşti. 2010'da toplam üretimden satışların yüzde 49.8'i ilk 50 kuruluşa aitken, bu oran 2011'de 0.8 puan azalarak yüzde 49'a geriledi. Bu gerilemeye karşın, 2011 yılında ilk 50 kuruluşun üretimden satışlardan aldığı pay, diğer 450 kuruluşun payına çok yakın seyretti.
İlk 50'nin üretim ve ihracat performansı
Üretici fiyatlarıyla brüt katma değerde ilk 50 kuruluşun "İSO 500" içindeki payı yüzde 50.8 oldu. Bu oran 2010'da yüzde 53.8 olduğu dikkate alındığında, 3 puanlık bir azalış söz konusu oldu. Vergi öncesi dönem kâr ve zarar toplamında ilk 50 kuruluşun payı 2011'de 4 puanlık bir azalış göstererek yüzde 51.3'e geriledi. Bu pay önceki yıl yüzde 55.3 olmuştu. Bu durum rapora göre, 211 yılında yükselen kredi faiz oranları ve kurlarda yaşanan artıştan, ilk 50'deki kuruluşların diğer 450 kuruluşa göre biraz daha fazla etkilendiklerini ortaya koydu. Rapora göre, ilk 50 kuruluşun ihracattaki payı ise 0.8 puan artarak yüzde 52.2'ye yükseldi. Bu oran 2010'a yüzde 51.4 olmuştu. İlk 50 sanayi kuruluşunun, istihdamda 500 içindeki payı ise 1.2 puan azalarak yüzde 29.57e geriledi. 2010 yılında bu oran yüzde 30.7 olmuştu. İSO 500'deki ilk 50 kuruluş, Türkiye GSYİH'sinin yüzde 4.6'sını, Türkiye ihracatının ise yüzde 24.5'ini gerçekleştirdi.
Kamu kuruluşlarının kâr-zarar toplamındaki olumsuzluk büyük boyutta
Türkiye'nin "500 Büyük Sanayi Kuruluşu"nun yarattığı brüt katma değerin Türkiye GSYH içindeki payı 2010 yılında yüzde 9.3 olurken, bu oran 2011'de yüzde 9'a geriledi. İSO 500'de toplam üretimden satışlar cari fiyatla yüzde 27, sabit fiyatla yüzde 13.1 oranında arttı. Bu artışlar raporda, 2010 yılındaki yüzde 21.8 ve yüzde 14.7'lik artışlara kıyasla elde edilmesi dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendirildi. Özel kuruluşlarda 2011'de üretimden satışlar cari fiyatlarla yüzde 29.4, sabit fiyatla yüzde 15.2 oranında artış gösterdi.
Bu artışlar da 2010 yılındaki yüzde 21.4 ve yüzde 14.3'lük artışlara kıyasla elde edildi. İSO 500'ün vergi öncesi dönem kar-zarar toplamı, cari fiyatla yüzde 5.5, sabit fiyatla yüzde 15.9 oranında küçüldü. Özel kuruluşlarda ise vergi öncesi dönen kar ve zarar toplamı cari fiyatlarla yüzde 7.9 artarken, sabit fiyatlarla yüzde 3.9 oranında düşüş gösterdi. Rapora göre, kamu kuruluşlarında dönem kar ve zarar toplamındaki olumsuzluk daha büyük boyutta gerçekleşti. Kamu kuruluşlarında dönem kar ve zarar toplamı, cari fiyatla yüzde 40.8, sabit fiyatla yüzde 47.3 oranında geriledi.
İSO 500'ün borçları 2011'de yüzde 20.1 arttı
İSO 500'ün borçları 2011'de yüzde 20.1 oranında artış gösterdi. Özel kuruluşların borçları yüzde 26.6 oranında artarken, kamu kuruluşlarında yüzde 38.8'lik düşüş gerçekleşti. Özel kuruluşlarda borç artışının daha yüksek olması, kurlardaki yukarı doğru hareket nedeniyle dış borucu olan kuruluşların TL karşılığı borçlarının artmasından kaynaklandı. Özkaynak toplamı yüzde 7.9, özel kuruluşlarda yüzde 7.2 ve kamu kuruluşlarında yüzde 10.4 oranında artış gösterdi. Aktif toplam ise İSO 500'de yüzde 14.1, özel kuruluşlarda yüzde 17.8 oranlarında artarken, kamu kuruluşlarında yüzde 5.8 oranında azaldı. Net katma değer, İSO 500'de cari fiyatla yüzde 9.4 artarken, sabit fiyatla yüzde 1.8 oranında gerçekleşti. Özel kuruluşlardaki artış ise cari fiyatlarla yüzde 19.1, sabit fiyatlarla yüzde 6.9 şeklinde belirlendi.
İSO 500'de dört şirketten biri zarar yazdı
İSO 500'de 2011'de kar eden kuruluş sayısı 380 olurken, zarar eden kuruluş sayısı 120'ye yükseldi. 2010'da kar eden kuruluş sayısı 434, zarar eden kuruluş sayısı 66 olmuştu. 2011 yılında kar eden kuruluş sayısı, 2010'a göre 54 kuruluş, kriz öncesi 2007 yılına göre 70 kuruluş azalış gösterdi. 2010 yılında İSO 500 genelinde, yüzde 7.6 olan satış karlılık oranı, 2011'de yüzde 5.6'ya geriledi. Özellerde ise bu oran, 2011'de dönem kar ve zarar toplamındaki düşüşün etkisiyle yüzde 5.9'dan, yüzde 4.8'e indi.
Çalışan başına dönem kar ve zarar toplamında özel kuruluşlarda ilk 10 sırayı madencilik ve taşocakçılığı alırken, ikinci sırada kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi, üçüncü sırada taş ve topağa dayalı sanayi izledi. Dördüncü sırada taşıt araçları sanayi yer aldı. Negatif karla, listenin en sonunda elektrik sektörü ve diğer imalat sanayi bulunurken, sanayinin lokomotif sektörlerinden biri olan dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayinde çalışan başına dönem kar ve zarar toplamının ortalamanın altında kalması dikkat çekti.
İSO 500'de çalışan sayısı arttı
İSO 500'de çalışan sayısı 2011 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 4.3 oranında artış gösterdi. Özel ve kamu olarak bakıldığında, 2011'de çalışan sayısı özel kuruluşlarda yüzde 5.1 oranında artarken, kamuda ise yüzde 1.3 azaldığı gözlendi. 1 milyon TL satış hasılatı için istihdam edilen çalışan sayısının ise 2003'den beri azalış trendinde olduğu, 2011 yılında 1.3'lük en düşük seviyesine gerilediği kaydedildi.
Yabancı sermayeli kuruluş sayısı 2010'da 148 olurken, 2011'de 140'a geriledi. Bu 140 yabancı sermaye paylı kuruluşun İSO 500'de üretimden satışlar içindeki payı yüzde 31.3 olurken, bu oran üretici fiyatlarıyla brüt katma değerde yüzde 35,4, dönem kar ve zarar toplamında yüzde 32,8, ihracatta yüzde 45.4, çalışan sayısında yüzde 31.1 oldu.
Kaynak yapısı bozuldu
Rapora göre, 500 büyük sanayi kuruluşunun kaynak yapısı, sanayi sektöründeki olumlu gelişmeye rağmen kur ve kredi faizlerinde yaşanan artışlar nedeni ile özel kuruluşlarda nispi bir bozulma görüldü. Kaynak yapısındaki bozulma, toplam borç-özkaynak oranlarında da görüldü. İSO 500'de 2010 yılında yüzde 119.2 olan bu oran, 2011'de yüzde 140.7'ye yükseldi. Raporda, bu oranın hızlı yükselmesinin, kaynak yapısındaki hızlı bozulmayı ortaya koyduğu, borç-özkaynak makasının açılmasının kur ve faizlerin artması durumunda özellikle karlılığı olumsuz etkilediğinin altı çizildi.
İSO 500 özellerde 2010 yılında, yüzde 54.4 olan toplam borç oranı, 2011'de son 7 yılın en yüksek düzeyi olan yüzde 58.8'e yükselirken, özkaynak payı yüzde 45.6'dan yüzde 41.5'e geriledi. Kamuda borç oranı 2011'de yüzde 21.4'e gerilerken, özkaynak payı yüzde 67.1'den yüzde 78.6'ya çıktı.
İSO 500'de ödenen faizler, kur ve faizin etkisiyle yüzde 40.7 arttı
İSO 500'de imalat sanayi istihdamında en yüksek paya sahip sektör yüzde 20.1 ile içki ve tütün sanayi oldu. Taşıt araçları sanayi yüzde 17.4'lük payla ikinci sırada geldi. İSO 500 özellerde ödenen faizler 2009'da yüzde 25.3, 2010 yılında yüzde 10.9 oranında azalırken, 2011 yılında özellikle yılın ikinci yarısı ile birlikte kredi faiz oranları ve kurların tekrar yükselmesiyle yüzde 40.7 oranında artış gösterdi. Faaliyet gelirleri toplamı, bir başka deyişle milli gelir anlamındaki karın, toplam satışlara oranı 2010'da yüzde 4.5 olurken, 2011'de yüzde 4.3'e geriledi. Üretim faaliyet dışı gelirler 2011'de yüzde 22.7'ye geriledi. Bu oran 2010 yılında yüzde 34.4 olmuştu.
İSO Başkanı Küçük'den 'orta gelir tuzağı' uyarısı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, kurların ve kredi maliyetlerinin yükselmesinin İSO 500'de karlılık, katma değer ve mali yapıyı olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, "Kur ve kredi maliyetindeki yükselişin arka planında cari açık sorunu bulunuyor. O nedenle yapısal dönüşüm odaklı çözümler üretmeliyiz. Aksi takdirde ülkemiz, 'Orta Gelir Tuzağı'na takılıp kalan ülkelerden biri olacaktır" uyarısında bulundu.
Küçük, "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2011 Raporu"nun sonuçlarını değerlendirirken, İSO 500 büyük sanayi kuruluşu araştırmasının 2011 yılı sonuçlarının, yüksek cari açık dışında ekonominin genelindeki olumlu gidişe rağmen, 2011'in sanayi kuruluşları açısından pek parlak geçmediğini ortaya koyduğunu söyledi.
'Mali yapı bozuldu'
2011 yılında sanayi kuruluşlarında üretimden satışlar ve toplam satışların, bir önceki yıla kıyasla arttığına dikkati çeken Küçük, ancak dönem kar ve zarar toplamı başta olmak üzere karlılığa ilişkin göstergeler ve yaratılan katma değerin, bir önceki yıla göre gerilediğini ve mali yapının bozulduğunun altını çizdi. Karlılık ve katma değerde bir önceki yıla göre düşüşün ve mali yapıdaki nispi bozulmanın nedenini kurdaki dalgalanma ve kredi faiz oranlarındaki artışa bağlayan Küçük, "Kurlardaki yükseliş, kuruluşların yabancı para cinsinden borçlarının TL karşılığını yükseltirken, kredi faizlerindeki artış, kuruluşların finansman giderlerinin bir önceki yıla kıyasla yükselmesine yol açmıştır" dedi.
'Aşırı borçlanmanın nedeni, kaynak yaratmada zorlanılıyor olması'
Küçük, uluslararası karşılaştırmaların, Türk özel sektöründe borçluluk oranlarının yüksek olduğunu ve kuruluşların borçlanmaya bağımlı bir yapı sergilediğini gösterdiğine dikkat çekti. Türkiye'de borçlanmaya olan aşırı bağımlılığın nedenini ise Küçük, şu sözlerle açıkladı: "İşletmelerimizin kaynak yaratmada zorlanıyor olmasında üretim ve rekabet ortamındaki sıkıntıların yanı sıra, ülkemize özgü başka bazı nedenlerde etkili olabilmektedir. Örneğin, gelişmiş ülkelerde işletmeler sermaye piyasalarından önemli ölçüde kaynak sağlayabilirken, Türkiye'de işletmelerin çok büyük büyümü bu imkandan yararlanamamaktadır. Diğer taraftan, özellikle kamu kaynaklı girdi maliyetlerindeki görece yükseklik, rekabet gücü yanında, kaynak yaratma açısından da büyük bir engel teşkil etmektedir."
Son yıllarda İSO 500 sonuçlarının, finansman maliyetlerinin, kaynak yaratma açısından ne kadar büyük önem taşıdığını net bir şekilde görmelerine imkân tanıdığına işaret eden Küçük, "Hatırlanacağı üzere, kriz yılı 2009'da üretimden satışlar düşerken, finansman maliyetlerindeki gerilemenin etkisiyle, karlılık ve katma değerin yükselmesini izah etmekte zorlanmıştık" diye konuştu.
'Kur ve faizler mali yapıyı olumsuz etkiledi'
Küçük, finansman giderlerindeki düşüşün 2010 yılında da devam ettiğini ve İSO 500'de karlılık ile katma değerin, yine beklenenden daha iyi sonuçları ortaya koyduğunu anımsattı. Tanıl Küçük, 2011 yılında ise makro göstergelerin çoğundaki olumlu gidişe ve üretimden satışlardaki artışa karşın, kurların ve kredi maliyetlerinin yükselmesinin, İSO 500'de karlılık, katma değer ve mali yapıyı olumsuz etkilediğinin altını çizdi. Kurlar ve kredi maliyetlerindeki yükselişin arka planında, ekonomi için bir kırılganlık olan cari açık sorununun bulunduğuna dikkati çeken Küçük, "Zaten, kurlarda ve kredi maliyetlerindeki oynaklık da çoğunlukla yüksek cari açığın yarattığı kırılganlıktan kaynaklanmaktadır" dedi.
Küçük'ten 'orta gelir tuzağı' uyarısı
Küçük, İSO 500'ün son üç yıldaki sonuçlarının, Türkiye'nin asıl meselesinin başta cari açık ve sanayi kuruluşlarının kaynak yaratamaması olmak üzere, ekonomisindeki temel sorunlara süratle, yapısal dönüşüm odaklı çözümler üretmek olduğunu hatırlattığını, hatta adeta haykırdığına işaret ederek, "Aksi takdirde, sağlanan başarı ve kazanımlara rağmen ülkemiz, ekonomide bir üst lige çıkamayacak ve ekonomi literatüründe gereken yapısal dönüşümü bir türlü gerçekleştiremediği için 'orta gelir tuzağı' olarak adlandırılan aşamaya takılıp kalan ülkelerden biri olacaktır" uyarısında bulundu.
'Orta gelir tuzağına düşmeyen ülke sayısı çok az'
Soruları da yanıtlayan Küçük, orta gelir tuzağının sorulması üzerine, ekonomik büyümenin iktisatçılar tarafından çok da açıklayamadıkları bir kavram olarak ifade edildiğini, genellikle ekonomik büyümenin hızlı ve kolay olmasında köyden kente göçe bağlandığını söyledi. Böylelikle kentlere çok hızlı bir şekilde işgücü ve kaynak transferi olduğuna dikkati çeken Küçük, fakat belirli bir noktadan sonra bu işgücü ve kaynak transferinin yavaşladığını, dolayısıyla da ekonomik büyümenin giderek yavaşlar bir hale geldiğini, iktisatçıların özellikle bu orta gelir düzeyine yaklaştıkça, yaşanan bu tıkanıklığın da çok kabul olmadığını ve tam bu noktayı da orta gelir tuzağı olarak vurguladığını söyledi. Geç sanayileşen ülkelerde sadece Japonya ve Güney Kore'nin orta gelir tuzağından kurtulan ülkeler olarak adlandırıldığını ifade eden Küçük, "Büyümenin yavaşladığı dönemler, o görünümün aşılamadığı bir nokta olarak ortaya çıkıyor. İktisatçıların ortaya koyduğu bir kavram. Altını çizerek söylüyorum. Bu tuzağa düşmeyen ülke sayısı çok az" diye konuştu.
'Cari açığın azaltılması ve büyüme birlikte yürütülmeli'
Cari açığa ilişkin bir soru üzerine Küçük, bu yıl cari açık oranındaki azalmanın görüldüğünü, bu konuda takdirlerini ifade ettiklerini ve konunun çok önemli olduğunu söylediklerini dile getirdi. Cari açıkla mücadelenin çok önemli olduğunun altını çizen Küçük, "Ancak bu, büyümeden vazgeçilmesi anlamına gelmemeli diyoruz. Bizim, ikisini beraber yürütme mecburiyetimiz var. Bunu da son dönemde özellikle altını çizerek ifade ediyorum" karşılığını verdi.
'Dövizle borçlanılıyor'
Bir başka soruya Küçük, 2009 ve 2010 yıllarında, üretimden satışlar düşmesine karşın, karlılığın arttığına vurgu yaparak, "Oradaki finansman giderlerinin etkili olduğunu gördük. Şimdi ise burada finansman giderlerinde ciddi bir artış var. Şunu ifade etmek isterim: Şirketler bir anlamda bunun altını çizmemiz lazım, dövizle borçlanmaya gidiyorsa, bu rekabet gücünü devam ettirmek adına bu enstrümanı kullanıyor, bir anlamda risk alıyor. Bu sefer de riskin karşılığında bir zarar oluşuyor. Bu risk, şartların getirdiği bir risk. Bunun özellikle altını çiziyorum. Özel sektör kaynak yaratamıyor, bunun çeşitli nedenleri var. Üretimdeki girdiler, rekabet ettiği ülkelere göre yüksek olması bunun başlıca nedenleri" diye yanıtladı.
'Bankalar proje başına krediyi gerçekleştirebilmeli'
Bankaların yeterince kredi verip vermediğine ilişkin bir başka soruya Küçük, bankalarla ilgili bir tartışma başlatma istemediklerini, ancak bankaların proje başında krediyi gerçekleştirebilmesi gerektiğini, ancak sanayicinin de diğer enstrümanlara ulaşabilmesi gerektiğini, şirketlerin de kaynağa erişmesi gerektiğini söyledi. Küçük, listede ismini açıklamayan 19 firmaya ilişkin olarak, bu rakamın son 10 yılın en düşük rakamı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin gerçekten potansiyeli olan bir ülke olduğuna işaret eden Küçük, "Yakın dönemde gerçekten önemli başarılara imza attı, bir anlamda yapabileceklerini yaptı. Bizim bundan sonraki hedefimiz, bir üst lige çıkabilmek. O nedenle yapısal dönüşümü yapmak, cesur adımlar atmak zorunda. Kısır döngüyü mutlaka kırmak zorundayız" dedi. Küçük, kıdem tazminatına ilişkin bir başka soruya, bu konuda fon oluşturulması ve kalıcı çözümü uzun zamandır ifade ettiklerini söylemekle yetindi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!