"İşsizliğin azalması ve sanayinin toparlanması için..."

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Ocak ayı ekonomi bültenini açıkladı. Türkiye'de nüfus artış hızının yüksekliği net büyüme oranını azaltmakta olduğu belirtilen açıklama şöyle devam etti:

"Her yıl çalışma çağına yaklaşık 800 bin kişi girmektedir. Bu nedenlerle Türkiye hızlı büyümek zorundadır. Diğer yandan, 2008 Krizi sonrası enflasyon ile işsizlik oranı arasındaki ilişki Keynesyen bir görünüm sergilemekte olup, kriz talep yönlü olduğundan bu doğaldır. Dolayısıyla krize talep yönlü çözüm yöntemleri ile çare aramak gerekir. Bugüne kadar bu yöndeki çözüm paketleri yeterince güçlü ve sürekli olmamıştır. İşsizliğin azalması ve sanayinin toparlanması için talep yönlü politikalar gündeme alınmalı, kamu alt yapı yatırımları artırılmalıdır."

Sanayi sektörü krizden çıkmak için henüz yeterince güç toplayamadı

Sanayi sektörüne ait üretim, kapasite kullanımı, ciro ve sipariş verileri, takvim ve mevsim etkilerinden arındırıldıktan sonra dahi, sektörün krizden çıkmak için henüz yeterince güç toplayamadığını göstermekte olduğu ifade edilen açıklamada, "Buna rağmen sektörün maliyetlerini artıran vergi ve fiyat düzenlemeleri, varolan güçlüklerin daha da artmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır" denildi.

Açıklamada, Aralık ayındaki olumlu gelişmeye karşın 2009 yılının Türkiye'deki girişimcilerin ekonomiden çekilme yılı olduğu kaydedildi.

"İthalattaki artış, dış ticaret açığı açısından olumsuz bir gelişme gibi durmakta ise de ithalat ile büyüme arasındaki genel trend incelendiğinde, dış fiyatlar ve döviz kuru veri iken ithalattaki artış belirli bir gecikme ile büyüme oranını pozitif yönde etkilemektedir" denilen açıklamada, ithalattaki bu artışın, 2010 yılının ilk çeyreğindeki büyüme açısından olumlu bir gösterge olarak görülebileceği ifade edildi.

Türkiye borsası Arjantin'den sonra en yüksek getiri sağlayan borsa olmuştur

Portföy yatırımlarındaki girişin temelinde ise faiz oranlarının yurtdışına göre hala yüksek olması ve bankacılık sektöründeki yüksek karlılığın cazibesine kapılıp Türkiye'ye gelen ve hisse senedi alımı yapan kısa vadeli ve daha çok spekülatif sermaye girişinin yatmakta olduğu belirtilen açıklamada, "Nitekim bu girişler sayesine Türkiye borsası Arjantin'den sonra en yüksek getiri sağlayan borsa olmuştur. Dünya'da özellikle Çin kaynaklı borsa balonları tartışılırken Türkiye'de İMKB'deki bu yükselişe yönelik aşırı iyimser açıklamaları iktisadi gerçeklerle bağdaştırmak zordur" denildi.

İşsizlik geçmişe göre zayıflamakta

İşsizlikte yaşanan artış seyrinin, mevsimsel etkilerle geçmişe göre zayıflamakta olduğu kaydedilen açıklamada, "Geçmişe göre zayıflamakla birlikte devam etmektedir" ifadesi yer aldı.

Enflasyon oranındaki düzey, fiyat istikrarı açısından önemli

Enflasyon oranındaki düzeyin fiyat istikrarının sağlanması açısından önemli olduğu belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
"Ancak sürdürülmesi daha önemlidir. Özellikle ithalatın yapısı nedeni ile ÜFE'nin yurtdışı fiyatlara ve döviz kurlarına karşı duyarlılığı yüksektir. ÜFE'deki artışların maliyet enflasyonu yarattığı düşünüldüğünde, ÜFE'deki istikrarın mevcut kur düzeyini korumaktan geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak bu kur düzeyinin maliyetinin de para programında gözetilmesi gerektiğini belirtmek durumundayız."

Önümüzdeki aylarda para politikasının başarısı açısından beklentilerin ne yöne kayacağının önemli hale gelmiş olduğu kaydedilen açıklamada, "Reel sektörün ve tüketicilerin bu beklentilerini pozitif yöne çevirmek ve güçlendirmek yine iktisat politikası uygulayıcılarına, yani Hükümete düşmektedir" denildi.