İstanbul Amargi Feminizm Tartışmaları

2012 İstanbul Amargi Feminizm Tartışmaları’nın 2.haftasında 'Kürt Kadın Hareketi ve Feminizm' konusu ele alınacak.

İstanbul Amargi Feminizm Tartışmaları
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 31.03.2012 - 13:10

Beyoğlu’ndaki Amargi Kadın Dayanışma Derneği'nde bugün saat 13.00'da gerçekleşecek tartışmada Deniz Şimşek ve Figen Aras sunum yapacaklar. Tartışma dizisi Feminizm’in tarihsel sürecini, kavram ve pratiklerini ortaya koymayı amaçlıyor. Amargi’de geçen hafta “Radikal Feminizm” başlıklı bir tartışma gerçekleşmişti. 

Tartışma için önerilen makaleden bir bölüm:

Jineoloji-Kadın Bilimi

Kadın, toplumun sadece fiziki olarak yarısını veya yarısından fazlasını oluşturmuyor. Kadın aynı zamanda toplumun ve toplumsal doğanın temel anlam gücüdür. Toplumsal yaşama anlam ve değer katan esas güç, kadının maddi ve manevi dünyasından süzülerek maddi ve manevi kültür gerçekliği kazanan kadın doğasıdır. Toplumsal doğayı bundan uzak tanımlamak onu doğru tanımlamamaktır. Bu açıdan kadın doğası doğru tanımlanmadan toplumsal doğayı doğru tanımlamak mümkün değildir. Kadın zihinsel, ruhsal, duygusal, fiziksel, sosyal, siyasal, ekonomik olarak neden, nasıl sömürgeleştirilmiştir? Bu soruya tam ve doğru bir cevap verilmeden kadın doğasını anlamak söz konusu olamaz. Bu anlaşıldıkça erkek egemenlikli

sömürgeci zihniyet ve sistem de derinliğine anlaşılmış olacaktır.
Kadını toplumda yer edinmiş, ana, eş, sevgili, namus, statüleri içinden çıkararak ele almak gerekir. Bu noktada cinsellik ve aşk olgularının hakikate göre ele alınıp çözümlenmesi ve yeniden tanımlanması oldukça önemlidir. Erkek iktidar sistem tarafından doğal bir soy sürdürme, toplumsal doğayı-yaşamı devam ettirme eylemi olan cinsellik, kadını sömürgeleştirerek tüm toplumu sömürgeleştirmenin temel bir iktidar silahı haline getirilmiştir. Aşk yalanlarıyla bu silah daha da etkili kılınmış, ortaya vahşet bir kadın soykırımı çıkmıştır. Erkek iktidar sistem, sömürgeci ve vahşi karakterini aşk maskesi takarak örtbas etmeye çalışmış ve çalışmaktadır. Bu biçimde beş bin yıllık tecavüz kültürünün üstü örtülmektedir. Kapitalist modernite ile daha da tırmanışa geçen, tecavüz, cinayet, dayak, küfür, şiddetin her biçimi sevgi ve aşk sözcükleri ile karanlıkta tutulmaya çalışılmaktadır. Kapitalizm hiçbir dönemde olmadığı kadar kadını kapsamlı bir sömürgeleştirmeye tabi tutmaktadır.

‘‘Tüm emeklerin anası, ücretsiz emeğin sahibi, en düşük ücretli işçi, en çok işsiz, erkeğinin sınırsız iştah ve baskı kaynağı, düzenin çocuk doğurma makinesi, yetiştirme ebesi, reklam aracı, seks-porno aracı vb.’’ Bu ifadeler kadının sömürgeleştirilme düzeyini ve kapsamını çok çarpıcı ortaya koyduğu gibi kapitalist sistemin korkunçluğunu ve azılı kadın düşmanı karakterini de çok net gözler önüne sermektedir.

Günümüzde kadın, hukuki eşitlik mücadelesinde ileri bir noktayı yakalamıştır. Ancak tehlikeli olan şu ki, bu eşitlik anlayışının içeriği  doldurulamamış, biçimsel bazı uygulamalarla kadını sistem ile uzlaşmaya çekmiştir. Kadını erkek egemen iktidar sistemi ile uzlaştırmıştır. Görünüşte kadın erkekle, insan hakları, siyasal, sosyal, ekonomik haklar bakımından eşit gibidir. Peki, işin özü gerçekten öyle midir? Acaba en büyük kandırma burada gizli değil midir? İşte yine bütün bu konular jineolojinin araştırma ve çözümleme kapsamına giren konulardır.           

Kısacası iktidar uygarlığının ürettiği tüm toplumsal sorunların aşılmasında cins çelişkisinin çözülmesi ana çözüm durumundadır. Kadının özgürlüğü, eşitliği, demokratik siyaset yapma hakkı, kendisiyle ilgili tüm ilişkilerde söz ve irade hakkı tam sağlanmadan toplumsal özgürlük mümkün değildir. Kadın ahlaki politik yani demokratik toplumun esas gücünü oluşturmaktadır. Kadının yaşamla, toplumsal ve fiziki doğayla bağı, erkeğe oranla çok daha fazla gelişkindir. Bu kaynağını kadının gelişkin duygusal zekâsından almaktadır.    


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler