'Karakutu' yalan söylemez

Mixer’in ‘Karakutu’ sergisi iktidarların saklamaya çalıştığı gerçekleri apaçık ortaya koyarken bir yandan da sanat için çalışan genç beyinlerle tanışmamıza olanak sağlıyor.

'Karakutu' yalan söylemez
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.06.2017 - 21:00

Mixer, geçen sene üniversitelerin son sınıflarında okuyan sanatçı adaylarına açık çağrı yaparak bir sergi düzenlemişti. Bu yıl da genç küratörler için bir açık çağrı yaptı. Gelen başvurular arasından seçilen ‘Karakutu’ başlıklı sergi projesinin sahibi, Burcu Bilir. Genç küratörümüz Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Sanat Yönetimi bölümünden yeni mezun olmuş. Mixer’in açık çağrısını görünce bir süredir üzerine düşündüğü kavramları bir araya getirip onlardan bir sergi metni oluşturmuş. Tanıdığı ve tanımak istediği sanatçıları bir araya getirebilir mi diye düşünürken de olaylar gelişmiş ve bu sergi doğmuş.

Sıraselviler Caddesi’ndeki Mixer’in sergi mekânını Burcu Bilir’le birlikte geziyoruz. Serginin gerçekten etkileyici bir kavramsal çerçevesi var. Politik düzlemde yer alan sergileri daha önemli ve anlamlı bulduğunu söyleyen Bilir, bu sergi için de politik bir zemin belirlemiş. Şöyle anlatıyor çerçeveyi:

“Uçakların içindeki ‘karakutu’ şiddetli darbelere bile dayanabilen ve etrafında olup biten her şeyi olduğu gibi kaydedip gösteren bir teknoloji. Görüyoruz ki bugün etrafımızda olan biten her şey bize gerçekten olduğu gibi değil, iktidarın istediği gibi yansıtılıyor, sansüre uğruyor.” Serginin adı bu yüzden ‘Karakutu’. Gerçekleri saf haliyle kaydedip gösterdiği için.

Güncel ve evrensel

Sergide altı sanatçının; Berka Beste Kopuz, Burcu Pek, Haydar Akdağ, Murat Han Er, Volkan Parlak ve Zehra Doğan’ın işleri var. Her bir iş de güncel ve evrensel sorunlar üzerine düşündürüyor. İğne iplikle dikilerek sınırları yeniden çizilmiş dünya haritaları... Sahiplerinin arkalarında bırakmak zorunda kaldıkları ama taşıdıkları anılarla bir hayalet gibi onları izleyen içleri boşaltılmış evler... Bir yüzücünün havuza atlayışı gibi dünya denizlerine, daha doğrusu meçhule dalan insanlar... Hiçbir vatanda istenmedikleri için durmadan yüzmek zorunda olanlar... Dertleri kanıksayıp duyarsızlaşmış, bir yandan evini süpürürken aslında ‘dünyayı kurtardığını’ ileri süren bir kadın... Sergideki işlerde karşınıza çıkan bunlar gibi daha pek çok imge sizi güncel sorunlara başka bir pencereden bakmaya çağırıyor.

Yeniden çizilen sınırlar

“Freefallers” adlı serisinde yüzücüler üzerinden mültecilik, göç, sınır ve kimlik meselelelerini ironik bir dille sorgulayan Burcu Pek, bir yerleştirmesinde sergi mekânının tam da kalbinde göç etmeye zorlanmış insanların arkalarında bıraktıkları evleri birer hayalet gibi sallandırıyor. Bir diğer işinde ise doğal kaynakların ranta çevrilmesini eleştiriyor. Berka Beste Kopuz, şehre yapılan kentsel dönüşüm müdahalesini bir hastalık olarak ele aldığı “İz” serisinde, çektiği fotoğrafların negatiflerini kullanarak farklı bir dil yaratıyor. Haydar Akdağ kolaj tekniğiyle hazırladığı “Çevre / Merkez” adlı serisinde çeşitli stratejik noktaları ele alarak, dünya haritasını siyasi gündeme göre yeniden belirliyor.

Volkan Parlak, kapatılıp belleklerde silikleştirilen toplumsal bellek mekânlarından hareketle, giderek hafızalardan silinmeye çalışılan AKM’yi tuvaline taşıyor.

Murat Han Er, güneşbaskı (cyanotype) tekniğiyle oluşturduğu fotoğraflarında aidiyetten kurtulmuş kentsel ve kırsal alanlarda maviyi egemen kılarken, Zehra Doğan ise “land sketch” adlı serisinde, birer kumaş deseni gibi yorumladığı haritaları dikiş teknikleriyle yeniden yorumluyor...

29 Temmuz’a kadar Mixer’de ziyarete açık kalacak ‘Karakutu’, iktidarların saklamaya çalıştığı gerçekleri apaçık ortalığa saçarken bir yandan da sanat için çalışan genç beyinlerle, vicdanlarla tanışmamıza olanak sağlıyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler