Kararlı ve Büyük Bir Saldırının 88. Yıldönümü

Kararlı ve Büyük Bir Saldırının 88. Yıldönümü
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.08.2010 - 06:07

Kurtuluş savaşımızın en son adımıdır, Büyük Taarruz. Sakarya savaşında elde edilen utku ile Türk ordusunun moral gücü yükselmiştir. Taarruz kararı 1922 yılı Haziran ayında Mustafa Kemal tarafından verilmiştir. 21 Temmuz 1922de gizlice Ankaradan ayrılan Mustafa Kemal önce Akşehire gelerek burada cephede gerekli incelemeleri yaparak 27 ve 28 Temmuz gecesi Fevzi ve İsmet Paşa ile birlikte saldırı planını hazırlamıştır. Ardından da son bir değerlendirme yapılarak 26 Ağustosta taarruz kararı verilmiştir.

Lord Kinross, Mustafa Kemalin Ankaradan ayrılışını şöyle açıklar: Mustafa Kemal Ankaradan ayrılacağı gece yakınları ile bir yemek yedi. ... Ayrılırken de dostlarına Şimdi doğru cepheye gidiyorum demişti. Saldırıya başlamak için içlerinden biri şaşkınlıkla, Paşam ya başaramazsanızdiye sordu. Ne demek istiyorsun? Saldırının başlangıcından 14 gün sonra Yunanlıları denize dökmüş olacağım.

Savaş 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5.30da Türk topçu birliklerinin ateşi ile başlamıştır. Türk ordusunun kuvvetleri düşmana yakındı. Ancak saldırı için düşmandan 2 ila 3 kat üstün olmak lazım idi. Saldırı yeri Afyon seçilmişti. Gece yürüyüşü ile Eskişehirden bazı kuvvetler getirildi. Amaç şu idi: düşmanı geride yeni bir cephe kurmasına olanak vermeyecek şekilde dağıtmak ve yok etmekti. 27 Ağustosta Afyonun güneyinde 50 doğusunda ise 20-30 km uzunluğundaki düşman cephesi düşmüştü. Düşman kuvvetleri Aslıhanlar ve Dumlupınarda yenilgiye uğramıştı. Daha sonra da 30 Ağustos 1922 tarihli Başkomutanlık Meydan Savaşı ile yok edilmiştir.

Tarihimizde Büyük Taarruz en son noktayı oluşturan bir savaş olması açısından önemlidir. Bu tarihten sonradır ki hızla tam bağımsızlık ilkesi benimsenmiş, uluslaşma bilincine varılmış, çağdaşlık biricik amaç edinilmiştir. İşte bu açıdan baktığımızda Mustafa Kemalin bu eylemi Türk toplumunu geri kalmışlıktan kurtarma eylemidir diyebiliriz.

Büyük Taarruzun kazanılmasının ardından tam 15 gün sonra Mustafa Kemal, Ankaraya dönmüştür ve arkadaşlarından özür dilemiştir. O Ankaraya geldiğinde şu sözleri söylemiştir: Kusura bakmayın, insan bazen hesabında yanılabilir. Tahminimde bir günlük bir yanlış yapmışım.

O aslında hiç yanılmadı hiç rastlantısal iş görmedi. Her şey en başından itibaren düşünülerek hazırlanır ve uygulama alanına konurdu. Bu da, onun düşünce yapısından gelen bir durum idi. Savaşsız, barışçıl bir toplum ve dünya düzeni onun en çok üzerinde durduğu biricik özlemi idi. Nitekim o, 30 Ağustos 1924te şöyle diyecektir: Savaş, muharebe ve en son meydan savaşı yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Ulusların çarpışmasıdır. Meydan muharebesi ulusların bütün varlıkları ile bilim ve teknik alanında ulaştıkları düzeyle, ahlakları ile kültürleri ile sözün kısası bütün maddi ve manevi güç ve erdemleri ile ve her türlü araçları ile çarpıştığı bir sınav meydanıdır. Bu meydanda çarpışan ulusların, gerçek güç ve değerleri ölçülür. Sonuç; yalnız maddesel gücün değil bütün güçlerin özellikle ahlak ve kültür güçlerinin üstünlüğünü kanıtlama derecesine vardırır.

Dr. Handan Diker Yeditepe Üniversitesi öğretim görevlisi


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler