"Kararlılığımız sürmektedir, sürecektir"
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, yasa dışı eylemleri sergileyenlere karşı güvenlik güçlerinin ''kararlı ve etkili mücadelesini'' sürdürdüğünü belirterek, 20 Kasım 2009 tarihinden bugüne kadar bin 562 kişinin gözaltına alındığını, bunlardan 363'ünün tutuklandığını bildirdi.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, yürüttükleri ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi''nde geldikleri nokta ve planlarıyla ilgili bilgi vermek üzere toplantıyı düzenlediğini söyledi.
Son günlerde çeşitli bahanelerle ülkenin huzurunu bozmaya çalışan kanunsuz sokak eylemlerinin sergilenmeye çalışıldığını anımsatan Atalay, sözlerine şöyle devam etti:
''Defalarca vurguladığımız gibi, demokratik rejimlerde şiddet hak arama yöntemi olarak kabul edilemez. Şiddete başvuranları, ortalığı kırıp dökenleri, insanlarımızın canına ve malına kastedenleri biz takip ediyoruz ve onlarla ilgili gereken bütün işlemleri de yapıyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yasa dışı eylemleri sergileyenlere karşı güvenlik güçlerimiz kararlı ve etkili bir şekilde mücadelesini sürdürecektir. Onlara hak ettiği cevabı vermeye devam edecektir. Bu mücadele devlet olmanın gereğidir, hükümet olarak bizim de en asli görevimizdir. Güvenliği sağlamak, güvenli bir toplum hükümetlerin en önemli, en başta gelen görevidir. Bu olayların, varlıklarını şiddet ve teröre borçlu olanlar tarafından tertiplendiğini ve desteklendiğini de çok iyi biliyoruz. Çocuklarımızın bir eline taş, diğer eline para vererek sokağa salanları biz iyi tanıyoruz. Kuru sıkı tabancaları birilerinin eline tutuşturup provokasyon peşinde olan zihniyeti de çok iyi biliyoruz. Bu provokatörleri ve onların arkasındakileri tek tek tespit ederek adalete teslim edeceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.''
"Abartılı olarak takdim edilmektedir"
Beşir Atalay, güvenlik güçlerinin, şiddet olaylarına müdahale ederken azami hassasiyeti gösterdiğini vurgulayarak, ''Özellikle masum vatandaşlarımızı korumak için gerekli tüm tedbirleri almaktadır. Yasa dışı şiddete başvuranlar, bir kısmı olay esnasında, bir kısmı da daha sonra yakalanmakta da haklarında yasal işlemler yapılmaktadır'' diye konuştu.
İçişleri Bakanı Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Her olay, ülkemizde basınımızın da maalesef bazılarını olduğundan daha fazla, biraz abartılı da gösterdiği bütün olaylar, tarafımızdan, güvenlik birimlerimizce tek tek analiz edilmekte, kimin kim olduğu, kimin neyi niçin yaptığı, arkasında kimlerin olduğu iyi bilinmektedir. Analizimizi iyi yapıyoruz, bunu ifade etmek isterim ve sorumluları da mutlaka gözaltına alınmakta ve adalete teslim edilmektedir. Şu ana kadar 20 Kasım 2009 tarihinden bugüne kadar bin 562 kişi güvenlik güçlerimiz tarafından gözaltına alınmıştır. Bunlardan 363'ü çıkarıldıkları mahkemeler tarafından tutuklanmıştır. Endişeye hiçbir mahal yoktur, her şey kontrol altındadır, esasen bazı olaylar gereğinden de abartılı olarak takdim edilmektedir. Biz gerçek durumu biliyoruz ve bunlarla ilgili gerekli her tedbir alınmaktadır.''
Ahmet Türk ile görüşme
Atalay, İçişleri Bakanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, bir soru üzerine, Ahmet Türk ile geçen Pazar günü İçişleri Bakanlığı'nda görüştüğünü ifade etti. Atalay, ''Parti kapatılma olayından iki gün sonra. Kendisini telefonla aradım, davet ettim. 'Geçmiş olsun' dileklerimi ilettim, kendisiyle çay içtik. Bazı arkadaşlarımız da vardı. Basına yansıdığı şekilde 'şu şartlar koşuldu, şunlar konuşuldu' şeklinde bir şey olmadı'' diye konuştu.
Bakan Atalay, bir gazetecinin, kapatılan DTP konusu gündeme gelmeden de AKP'nin parti kapatmalarla ilgili bir düşüncesi olduğunu söylemesi üzerine, şunları kaydetti:
''Parti kapatmayla ilgili konu tekrar Parlamento'da gündeme getirilebilir, bütün siyasi partilerimizin mutabakatıyla yeniden düzenlenebilir. Siyasi Partiler Kanunu'nda ve Seçim Kanunu'nda da buna benzer diğer hususlar ele alınabilir. Yoksa, DTP'nin konumuyla ilgili bizim parti olarak özel bir görüşmemiz olmadı. Karar kendilerinindir, istifa dilekçesi verip vermeme kararı. Eğer verirlerse de bunun Meclis'te oylanması gerekir. O zaman partimiz bir karar verecektir. Parti yönetimimizin bir kararı olacaktır.''
"Biz terörü tasfiye etmek için uğraşıyoruz"
Atalay, Bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, iktidara geldikleri andan itibaren ülkenin çözümünün sürekli ertelenmiş ve kronikleşmiş sorunlarının çözümü için canla başla çalıştıklarını söyledi.
Sorun üretmediklerini, aksine kendilerinden önce üretilmiş ve şu ya da bu nedenle çözümü ihmal edilmiş toplumsal ve siyasal meselelere çözüm üretiklerini belirten Atalay, ''Maalesef sorun odaklı yönetim anlayışına sahip olanlar, bizim çözüm odaklı yönetim ve siyaset anlayışımızı anlamakta da güçlük çekiyorlar'' diye konuştu.
Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz bin yıldır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, acıyı ve mutluluğu paylaşmış aziz Türk milletinin bundan sonra da huzur ve güvenlik içinde birlikte yaşaması için başlattığımız demokratik açılım sürecini kararlılıkla yürütüyoruz ve yürüteceğiz. Birileri halen bunun içeriğinin bilinmediğinden falan söz ediyor. Ben hayretler ediyorum doğrusu. Yani, biz TBMM'de iki önemli oturum yaptık ve sadece bu konu görüşüldü. Biz hükümet olarak neyi düşündüğümüzü, ne yaptığımızı, bundan sonra ne yapacağımızı, planımızı orada anlattık. Kısa, orta ve uzun vadeli çalışmalarımızdan bahsettik ve muhalefet oradan söyleyeceklerini söyledi. Bu konu bütün boyutlarıyla da bilinmektedir. Ama halen eğer bu konuda 'bilmiyoruz', 'bilinmiyor' gibi ifadeler kullanılıyorsa, bunları da tabii iyi niyetli olarak değerlendirmek mümkün değildir.
Bir kez daha ifade ediyorum, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin amacı, terörü ve onun beslendiği olumsuz zemini ortadan kaldırmaktır. Son zamanlarda bir tasfiye kavramı kullanılıyor bazı kesimlerce, doğrudur. Biz terörü tasfiye etmek için uğraşıyoruz, amacımız odur.''
"Kararlılığımız sürmektedir, sürecektir"
İçişleri Bakanı Atalay, bu süreci ve çalışmanın özünün terörü tasfiye etmek ve demokratik standardı yükseltmek hususlarına dayandığını ifade ederek, ''Demokratik standartları yükselterek her düşüncenin, her görüşün rahatça yaşadığı bir ortamı oluşturmak, ama terörü de tasfiye etmek bizim esas amacımızdır'' dedi.
Kutuplaşma ve ayrışmaya neden olabilecek istismar kaynaklarını kurutmak, dolayısıyla birlik ve bütünlüğü pekiştirmek için çabaladıklarını da dile getiren Atalay, şöyle konuştu:
''Bu konuda kararlılığımız sürmektedir, sürecektir. Bunun için çok yönlü ve kararlı mücadelemiz devam ediyor. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak için gerekli her türlü tedbir kararlılıkla alınmaktadır ve alınmaya devam edecektir. Hükümet olarak, terörle mücadelede bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da güvenlik güçlerimize her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Askerimizle, polisimizle, çok titiz ve gerçekten özverili çalışma sürdürülmektedir. Bunda hiçbir ivme kaybı yoktur ve olmayacaktır.
Bu konudaki kararlılığımız ve kardeşlik projesi çerçevesinde atacağımız adımlar, dün Sayın Başbakanımızın başkanlığında yapılan toplantıda bir kez daha teyit edilmiştir. Bu çerçevede, TBMM'de kısa ve orta vade olarak özellikle gündeme getirdiğimiz çalışmalara hız vereceğiz. Ayrımcılıkla Mücadele Kurulunun oluşturulması, İnsan Hakları Kurulunun bir an önce yasasının Meclis'e gönderilmesi, Bağımsız Kolluk Şikayet Komisyonu kurulmasına yönelik düzenlememizin Meclis'e gönderilmesi konusunda çalışmalarımıza hız vereceğiz.''
Bunların içinde 4 hususun bulunduğunu ifade eden Atalay, Birleşmiş Milletler İşkenceyle Mücadele Protokolüne ilişkin Bakanlar Kurulu tasarısının TBMM'ye gönderildiğini kaydetti.
İnsan Hakları Kurulu ile ilgili tasarının çalışmasının da tamamlandığını bildiren Atalay, bunu da en kısa zamanda TBMM'ye göndereceklerini kaydetti.
Ayrımcılıkla Mücadele Kurulu ile ilgili çalışmanın da yapıldığını aktaran Atalay, Ayrımcılıkla Mücadele Kurulu ve İnsan Hakları Kurulunun çalışma alanında bazı ortaklıklar ve benzerliklerin bulunduğunu, bu çakışmaların da önlenmesi amacıyla biraz mukayeseli bir çalışma yaptıklarını bildirdi. Atalay, yaptıkları çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi:
''Onun için insan haklarıyla ilgili olan tasarı da birazcık Meclis'e gecikmeli gönderilmiş olacak. Yani şu anda o da bitmek üzere, sanıyorum şu önümüzdeki günlerde gönderilecek. Yani parlamentodaki çalışmalara, biraz daha bu manada bu konudaki çalışmalara hız vermiş olacağız.
Öte yandan, hala Meclis gündeminde bulunan ve Bakanlığımızın gönderdiği, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı kurulmasına ilişkin tasarının bir an önce yasalaşması konusunda da gayret gösterilecektir. Dün bu kararı da aldık. Meclis'te bütçe çalışmalarından sonra hemen gündeme alınması konusunda yönünde, grubumuzun çalışması olacaktır ve bu müsteşarlığın kurulması da bizim buradaki çalışmalarımızı biraz daha kolaylaştıracaktır. Biliyorsunuz, orada çok özel bir yapı getiriyoruz. Bütün kurumlarımızın daha fonksiyonel olarak çalışmanını içinde yer aldığı yapıyı bir an önce başlatmak istiyoruz.''
Terörle mücadelenin uluslararası ilişkiler boyutunda somut sonuçlar elde etmeye yönelik çalışmalarının da devam ettiğini belirten Atalay, buna ağırlık vereceklerini, yarın ve cumartesi günü konuyla ilgili Dışişleri Bakanlığı ile görüşmelerinin olacağını bildirdi.
"Sürekli ayrışma söylemi içinde olan bir muhalefetimiz var"
Terör ve şiddetten medet umanların Türk milletini ayrıştırmaya çalışanların hesaba katmadıkları bir gerçek olduğunu dile getiren Atalay, ''Bu milletin hamuru kardeşlik mayasıyla yoğurulmuştur. Tarih boyunca türlü badireler atlatmış, en zor şartlarda bile birlikteliğini ve dayanışmasını bozmamış, üzerinde oynanan her türlü karanlık oyunu engin ferasetiyle boşa çıkarmış bir milletimiz vardır. Bu nedenle biz milletimizin tecrübesi ve sağduyusuna çok güveniyoruz'' diye konuştu.
Yurttaşların tahrikler karşısındaki sağduyulu ve asil duruşunu sürdürmelerini isteyen Atalay, güvenlik güçlerinin her türlü yasa dışı olaylarla mücadele edecek azim ve kararlılıkta olduğunu söyledi. Atalay, şunları kaydetti:
''Terörle mücadele milli bir meseledir. Kısır siyasi çekişmelere ve küçük hesaplara kurban edilemeyecek kadar ciddi bir iştir. Bir toplumun tamamını ilgilendiren bu meselede herkesin üzerine düşen yapması gerekir. İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla, aydınıyla, medyasıyla, işçisiyle, işvereniyle, kısaca toplumun tüm kesimleriyle birlikte hareket etmek zorundayız, terörle mücadele böyle bir konudur, bütün siyasetin üstünde milli bir meseledir. Ama şunu da üzülerek ifade etmek isterim: Ülkemizde bugün sorumlu bir muhalefet ihtiyacı kendini daha fazla hissettirmektedir. Böyle bir milli meseleye hiçbir katkı vermeyen, aksine sürekli ayrışma söylemi içinde olan bir muhalefetimiz var. Biz sürekli AK Parti olarak 'kardeşlik' diyoruz, 'gelin kardeşliğimizi güçlendirelim' diyoruz. Onlar sürekli ayrışmadan söz ediyor.''
"Medyadan daha fazla hassasiyet bekliyoruz"
Atalay, basın mensuplarına da çok büyük görevler düştüğünü, terör ve şiddet olaylarını kamuoyuna aktarmanın medyanın görevlerinden birisi olduğunu, toplumu infiale sürükleyecek ve olayları olduğundan çok daha büyük gösteren yaklaşımlardan kaçınmak gerektiğini dile getirdi. ''Yanlış ve abartılı haber olmasını istemediklerini'' ifade eden Atalay, şunları söyledi:
''Haber tabii ki medyanın görevi ama bu konuda, böyle bir milli meselede, güvenlik gibi bir alanda daha fazla hassasiyet sizlerden bekliyoruz. Bu bize vatandaşlarımız tarafından da ulaştırılıyor. Özellikle belli yörelerde yaşayanlar ya da bu olayların olduğu yerlerde, 'burada böyle küçücük bir olay oldu ama o kadar abartılı, evire çevire, ne kadar uzunca verdiler ki biz bile inanamadık' diyorlar. İstanbul'da bir olay oluyor... Küçümsemiyorum hiçbir olayı, biz sorumlu kişiler olarak hiçbir olayı küçümsemiyoruz, hepsinin üzerinde çok dikkatliyiz, en küçük bile olsa o bizim için önemli, niçin oldu, arkasındakiler, bunun analizi çok önemli. Hepsinin analizini yapıyoruz. Sorumluları o nada veya daha sonra bulunuyor. Ama İstanbul'un bir yerindeki üzücü bir olayı bütün İstanbul sanki bu tür olaylarla çalkalanıyor gibi vermek de insafsızlık. Bunun sınırlarını, süresini, olayın mahiyetini, gerçek haberi versinler, ona hiçbir tereddütümüz yok.''
Muş'taki olaylar
Atalay, Muş'un Bulanık ilçesindeki olaylı gösteride gözaltına alınan kişinin korucu olduğunun ortaya çıktığı ifade edilerek koruculuk sistemine ilişkin açılım sürecinde neler planlandığının sorulması üzerine, ''Muş Bulanık'taki olay üzücüdür. Vatandaşlarımızın güvenlik güçlerinin yapacağı görevi üstleniyor gibi tutumu katiyen onaylamıyoruz. Yanlıştır, bir şey varsa güvenlik güçlerimiz yapacaktır. oradaki ölüm olayları da üzücüdür. doğrudur silahlar ruhsatlıdır. gönüllü köy korucusu statüsündedir. o da tutuklanmıştır ve yargıdadır onlar orada değerlendirilecektir'' şeklinde konuştu.
İlker Başbuğ'un açıklamaları
Atalay, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un Trabzon'da yaptığı açıklamalara ilişkin soruyu yanıtlarken, Orgeneral Başbuğ'un konuşmasının normal bir konuşma olduğunu ifade etti. Atalay, ''Hepimizin biraz önce benim de belirttiğim hassasiyetleri dile getirmiştir. Biz hepimiz yakın görüşme ve iş birliği içinde bir çalışma içindeyiz terörle ilgili. Bunda bir tereddüt yok. Genelkurmay Başkanı da o manada hassasiyetlerini dile getirmiş oldu'' dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- 6 asker şehit olmuştu
- Naci Görür'den korkutan uyarı