Karşıdevrimin Gölgesinde 78. Dil Bayramı...

Karşıdevrimin Gölgesinde 78. Dil Bayramı...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.09.2010 - 05:54

26 Eylül 2010daki 78. Dil Bayramını da buruk bir coşkuyla kutlayacağız. Çünkü Atatürkün, siyasal iktidarların güdümüne girmeden özgürce çalışsın, gelir sıkıntısı çekmesin diye dernek olarak kurduğu, vasiyetnamesiyle gelir bıraktığı Türk Dil Kurumu, 1983ten bu yana Başbakanlıka bağlı, aydınların ve toplumun benimsemediği bir devlet dairesidir. 1932-1983 arası 51 yıl yaşayan TDKyeAtatürkün kurumudiyoruz. 1983te Atatürkün vasiyetnamesini çiğneyerek, yapı ve yapıtlarına yasa zoruyla el koyarak kurulana da doğallıklaKenan Evrenin kurumudiyeceğiz. Atatürkün eliyle yazdığı vasiyetnameyi bozmak, dernek olarak kurduğu iki kurumu yasa zoruyla devlet dairesi yapmak, yaklaşık otuz yıl sonra acıyla andığımız utanç verici, akıl ve hukuk dışı bir uygulamadır.

Atatürkün kurumunu yasa gereği hem devlet, hem üyeleri denetlerdi. Ayrıca toplumun ve aydınların gözü bu kurumun üstündeydi. Olması gereken asıl denetim de buydu. Karşıtı olanlar kurumun ürettiği her sözcükle alay eder, yayımladığı her yapıta saldırırdı. Kenan Evrenin kurumu ölçünlü dili ve yazım birliğini bozmuşken, bilimselliği tartışılır birtakım yayınlar yaparken, Atatürk kalıtını mirasyedi gibi harcarken sözde aydınlardan çıt çıkmıyor.

Oysa Atatürkün kurumu halk ağzındaki ve eski kaynaklardaki Türkçe sözcükleri derlemiş, Türkçenin sözlüğünü yapmış, yazım kurallarını belirlemiş, dile binlerce sözcük ve terim kazandırmış, Türkçenin bilim ve sanat dili olduğunu kanıtlamıştı. Bunca emeği, onlarca yapıtı görmezden gelenler, dilde devrim olamayacağını söyleyenler, Atatürkün kurumunu karalamak, yeni sözcükleri yadsımak ve yasaklamak için hiçbir fırsatı kaçırmadılar. Yasakçıların hepsimilliyetçiydi; Atatürkün kurumu da devrimci Atatürkün kurumunun suçu buydu; devrimci olmak… 1950’en sonra devrimci olan her kurum ve her yurttaş, sözde milliyetçianlayışın atış alanı içindeydi.

26 Eylül 1932de Atatürkün izlediği ilk Türk Dili Kurultayında, Dil Devrimini Türk Rönesansısayan, Atatürk yaşamını yitirdikten sonra devrimlerin karşısına geçen, Meclis kürsüsünde Arabın medeniyeti benim medeniyetimdirdiye haykıranların ardılları 1950’den bu yana boş durmadılar. Atatürkün kurumuna saldırmanın amacı belliydi; Türk Rönesansıbaşarılı olursa, laik eğitimle kandırılamayacak kuşaklar yetişirse Kadınlar ve kırsal kesim eğitimli olursaİnanç ve köken sömürüsü yapılamazdı; yurttaşlık bağları güçlenir, her inanç ve kökenden yurttaş hak ve özgürlüklerine, ülke zenginliklerine sahip çıkar, hakça paylaşmak ister; en önemlisi toplumun hesap sorma, yanlışı doğruyu sorgulama gücü artardı. Sandığa yansıyacak asıl güç buydu.

İşe inanç sömürüsüyle başladılar; Arap abecesi ve Osmanlıcayı dinle ilişkilendirdiler. Eski yazıya Tanrı yazısı dediler, bu yazıyı öğrenenin kutsal kitabı da okuyacağını söylediler; yalandı. Harf ve Dil devrimlerinin kuşaklar arası kopukluk yarattığını hâlâ söylüyorlar. Bu da yalanın kuyruklusu... Genç bir gazeteci, Anneannelerimizin mektuplarını okuyamaz oldukdiyor; onun anneannesini bilemeyiz; ama çoğumuzunki ümmiidi. Bir avuç seçkin dışındakiler dilekçe yazamaz; yazılanları okuyamazdı. Okuryazar oranı erkeklerde yüzde beş altı, kadınlarda sıfıra yakındı.

Geldik bugüne Yabancı dille öğretime ve eğitim kurumlarındaki yanlışlara suskunluk, eski yazı ve dile özlem, Harf ve Dil devrimlerine düşmanlık sürüyor. Son anayasa değişikliğine yetmez ama evetdiyen ve aydın bilinenlerin biri bile çiğnenen Atatürkün vasiyetnamesinden, Türk Tarih ve Dil kurumlarını kapatan hukuksuzluktan söz etmedi. Onlar için Atatürk, Atatürkçü düşünce, Atatürk devrimleri, ulusal, ulusallık…” gibi kavramlar,statükocu, antidemokratik, Ergenekoncu…” anlayışa giriyordu. Kemalist değilimdemek yürekli bir çıkış; Atatürkçüyüm, Türk, Türkçe…” demek ırkçılıktı. Bugüne dek ekran yüzü görmeyen ya da çoktandır ekran yıldızı olan birileri, her sözü Atatürkçü düşünceyle hesaplaşmaya getirerek sözde demokrat davranışları ve bilimselliği su götürür savlarıyla ortak dili tartışıyorlardı. Belli ki bu kısır tartışmalar sürecek

Aydınımsıların ulusal birliği sağlayacak olan ortak dili ve yurttaşlık kimliğini reddettiği bir ortamda 78. Dil Bayramını kutluyoruz. Of, of! Bu da yanlış! Varsın bizi; Atatürkün vasiyetnamesini çiğneyen Kenan Evren hukuksuzluğuna susanlar, üniversiteyi medreseleştirenlere koltuk değneği olanlar kınasın! Gerçek aydınla göstermelik olanların ciğerinin bile suya yansıdığı günlerdeyiz. Sular şimdilik karanlık; ama akarsu pislik tutmaz! Ataol Behramoğlu gibi söylersek, bir gün mutlakasularımız gibi ortak dilimiz Türkçe de arınacak! Biz inancımızı, kökenimizi sömürerek semirenleri kınamayacağız. Yunus gibi,Biz kimseye kin tutmayız / Ağyar dahi dosttur bize!diyecek ve yurttaşlık bilinciyle kucaklaşacağız! Yeter ki ortak dille birbirimizi doğru anlayalım!

78. Dil Bayramımız kutlu olsun!


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler