Katliam emri veren IŞİD'linin eşine eylem sormadan sorgu

Diyarbakır, Suruç ve 10 Ekim katliamlarının emirlerini veren İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı’ya sorgusu sırasında söz konusu katliamlarla ilgili tek bir soru bile yöneltilmedi.

Katliam emri veren IŞİD'linin eşine eylem sormadan sorgu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.08.2018 - 22:37

Türkiye’de 142 kişinin öldüğü Diyarbakır HDP mitingi, Suruç ve Ankara 10 Ekim katliamlarının talimatını veren IŞİD’in Türkiye emiri “Ebubekir” kod adlı İlhami Balı’nın şubat ayında tutuklanan eşi Hülya Balı’nın ifadesi ortaya çıktı. İtirafçı olmak istediğini belirten Balı’nın, ifadesinde örgütün faaliyetlerini “sınırlı şekilde” anlatması dikkat çekti.

<haber-dikey:650084,841377,649954>

Hülya Balı’ya sorgusu sırasında IŞİD’in Türkiye’de gerçekleştirdiği ve talimatı bizzat eşi İlhami Balı’nın verdiği Ankara Tren Garı, Suruç ve Diyarbakır katliamlarıyla ilgili tek soru sorulmadı.

Şubay ayı başında ÖSO kontrolündeki Azez kentinde yakalanan Hülya Balı, 14 Şubat’ta Kilis Emniyet Müdürlüğü’nde sorgulandı. Tutuklanarak cezaevine gönderilen Balı’nın ifadesi, Kilis Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Gar davasına bakan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İfadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirten Balı’nın sorgusu sırasında 3.5 yıl kaldığı Suriye’de IŞİD’in ve eşinin faaliyetlerini ayrıntılarıyla anlatmaması dikkat çekti.

‘Menzil’e gidiyordu’

Balı, Reyhanlı’da kaldıkları sırada diğer IŞİD’li şüphelilerin eşleriyle birlikte Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk’un kitaplarını okuduklarını söyledi.

2007 yılında evlendikten sonra eşi İlhami Balı’nın Adıyaman’da bulunan Menzil tarikatına gidip geldiğini söyleyen Balı, “Kendine ait bobinaj dükkânı vardı. Bir suç yüzünden cezaevine girip çıktı. 2013’te dükkânı kapattı. Eşim, Hayır ve Ensar Derneği’nde çalışıyordu. Ancak şubesi Gaziantep’te bulunduğu için Reyhanlı’dan Antep’e 2014’te taşındık. 5 ay burada oturduk. Eşim beni Reyhanlı’da kayınvalideme bıraktı. Kendisi Reyhanlı’dan ayrıldı. Gaziantep’te eve döndüğümde polislerin evimizi aradığını, tablet ve bilgisayarı aldıklarını öğrendim. Birkaç gün sonra İlhami beni arayarak Suriye’de olduğunu söyledi. İnsan kaçakçıları ile Suriye’ye geçtik” dedi.

‘YPG ile IŞİD anlaştı’

Suriye’de Bablemun ve Rai’de kaldıktan sonra Rakka’ya gittiklerini, burada 9 ay kaldıklarını anlatan Balı, eşinin Meydani’ye geçtikten sonra ortadan kaybolduğunu ve bir daha görüşemediğini savundu. Hülya Balı, şunları anlattı: “IŞİD’in PKK/YPG’nin isteği ile Rakka’yı boşalttığını, bölgeyi çatışmadan anlaşarak PKK/YPG’ye teslim ettiğini duydum. Garaniç’te saldırılar artmaya başlamıştı. Eşim yanımda olmadığı için korkmaya başladım. Kapı komşum olan Halepli diye bildiğim şahısların kamyonla taşındığını gördüm. Beni de götürmelerini istedim. Kaçakçılar ile anlaştık. 2 bin Amerikan doları ödemem istendi. Parayı verince bizi kamyonla IŞİD kontrolünde olan topraklardan çıkartarak Münbiç ve Tabka arasına yaklaşık 3 gün süren yolculuktan sonra PYD’nin kontrolü altında kaçakçının olduğu eve yerleştik. Bir ay kaldık. 4 bin Suriye parası karşılığında kaçakçılar vasıtası ile otobüse binerek ÖSO’nun kontrolünde olan Azez’e geldik. Burada eniştemi, ablamı, annemi aradım. Türkiye’ye geleceğimi söyledim. Burada kalırken polisler çocuklarımla beraber bizi aldı. Gözümü kapattılar, bir yere götürdüler. 3 gün sonra Türkiye’ye getirdiler.”

‘Dul kadınlarla evlilik’

Suriye’de IŞİD terör örgütünün içyüzünü daha ilk zamanlarda insanlara yaptıkları baskıdan işkenceden anladığını belirten Balı, “Erkekler, bir heves uğruna dul kalan kadınlara 3-4 günlük evlilikler, küçük kız çocuklarının peşkeş çekildiğini gördüm. IŞİD kesinlikle bir İslam Devleti değildir” dedi.     

‘Çatışma var deyip gitti’

Sorgu sırasında Balı’ya 10 Ekim başta olmak üzere Türkiye’de yaşanan katliamların hiçbirin sorulmaması dikkat çekti.

Balı, ifadesinde daha önce verdiği bir ifadeye işaret etti, ancak bu dosyada yer almadı. İfadede Hülya Balı’ya sadece 1 Eylül 2015’te Kilis Şehit Mehmet Hudut Karakolu’nda er Yusuf Beylem’in şehit edilmesi, Sefter Taş’ın yaralı olarak kaçırılması olayı ile, 22 Aralık 2016’da Sefter Taş ve er Fethi Şahin’in yakılarak şehit edilmesi olayı soruldu.

Balı, er Yusuf Beylem’in şehit edilmesine ilişkin şöyle konuştu: “Türk askerinin sınırda IŞİD ile savaştığını ve kendisinin çok acil sınıra gideceğini söyleyip ayrıldı. Bu çatışmada bir askerin şehit edildiğini, birinin de kaçırıldığını televizyondan duydum. Bu olayda ismi geçen Ebubekir kod adlı kişi eşim olur. Eşim İlhami, sınır hattında Ebu Usama ve Ebu Enes ile beraber bulunduklarını biliyorum.”

İki askeri yakan IŞİD'cinin ismini verdi

İki askerin yakılması sırasında kameraya yansıyan  Ebu Ramadan kod adlı kişinin daha önce tadığı Hasan Aydın olduğunu söyleyen Balı, 35 örgüt mensubunun ismini verdi.

‘Tüm sanıklara katliamdan ceza verilsin’

103 kişinin öldüğü Ankara Tren Garı katliamına ilişkin davanın görülmesine dün devam edildi. Duruşmada konuşan müşteki avukatları, savcının sadece örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını istediği bazı sanıkların katliamdan dolayı da ceza alması gerektiğini söyledi. Avukatlar, üyelikten ceza istenen Erman Ekici’nin evinde yapılan aramada gazetemize yönelik saldırı planının belgesinin çıktığını, Ekici’nin nereye ne zaman eylem yapılacağına karar veren yönetici pozisyonunda olduğunu kaydetti.

Sincan Cezaevi Kampusu içerisinde Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmada, müşteki avukatları savcının esas hakkındaki mütaalasına karşı itirazlarını sunmaya devam etti. Avukat Murat Yılmaz, adalet için bu davanın peşini bırakmayacaklarını belirterek, “Mahkeme de kararla birlikte kamu görevlileriyle ilgili ayrıntılı bir suç duyurusunda bulunmalı” dedi.
Avukat Ahmet Özdel, Antep Emiri Yunus Durmaz’ın Ankara Katliamı’nı nasıl organize ettiğini onun üzerinden çıkan belgelerle açıkladı. Durmaz’ın sanıklara verdiği talimatları, katliamdaki rollerini tek tek aktaran Özdel, savcının sadece örgüt üyeliğinden ceza istedikleri sanıkların katliamdan dolayı da cezalandırılması gerektiğini vurguladı. Özdel ve Avukat Eylem Sarıoğlu, sanıkların konumlarını şöyle anlattı:

-Burak Ormanoğlu: Bu örgütün en önem verdiği şey canlı bombaların gizlenmesi. Örgütün evinde bizim bilmediğimiz bir canlı bomba daha var. O da Burak Ormanoğlu. Eylemin planlandığı evde parmak izleri var. O evde yaşayan canlı bombadır. Ormanoğlu, katliam öncesinde suça iştirak ediyor, sonrasında da devam ediyor. Bu mahkeme Ormanoğlu’nun sıradan bir IŞİD üyesi olduğunu düşünemez. Evde üçüncü bir canlı bombanın olduğu ortaya çıkmışken, Ormanoğlu’na suça iştirak etmedi diyemeyiz.

-Suphi Alpfidan: Katliama iştirak eden sanıklardan birisi de Suphi Alpfidan’dır. Belki dosyanın en masum sanığı gibi duruyor ancak her arabada parmak izi çıkıyor. Bu emlakçı katliam olduktan sonra kaçak isimle yurtdışına kaçmışsa bu katliama iştirak etmedi diyemeyiz.

-Esin Altıntuğ: Dosya sanıklarından Esin Altıntuğ (Bombacıları Ankara’ya taşıyan Halil İbrahim Durgun’un eşi) kendisini farklı göstermeye çalışıyor. Fotoğraflarda kapalı ancak mahkemeye boyalı saçlarla geldi. IŞİD örgütünün temel aldığı kıstaslardan birisi aile üyelerinin tamamının örgüte katılması. Esin, eşinin örgütteki rolünü biliyor. Katlim öncesi ve sonrasını biliyor. Katliamı gerçekleştiren Halil İbrahim Durgun ve diğer sanıkların kaçmasını sağlıyor. 100’ün üzerinde insanın katledildiği bir katliamda sıradan bir eşe bile mesafe koyarsınız. Ancak Esin mesafe koymuyor. Suriye’deki çatışmalara gitmek için planlar yapıyor.

Cumhuriyet’e saldırı planı çıktı

-Erman Ekici: Antep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/ 460 sayılı dosyasında Ekici’nin de içinde bulunduğu bir araç durduruluyor. Bu araçta Ekici’nin parmak izi çıkıyor. Araç HDP İstanbul İl Binası’na bombalı saldırı gerçekleştirmek için yola çıkmıştı. Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırı planının belgesi Ekici’nin evinde çıkıyor. Bu dosyada hazırlanan fezlekede ‘şahsın ne zaman nereye eylem yapılacağı konusunda karar aldığı anlaşılmaktadır’ deniliyor. Bu Ekici’nin yöneticilik konusunu açığa çıkıyor. Sanık Ekici örgüt parasına dağıtmakla sorumlu.

-Abdulhamit Boz: Boz uzun zamandır örgütle ilişki içerisinde, silahlı çatışmalara girmiş. Antep emiri Yunus Durmaz’dan para almıştır.

-Hatice Aklatın: Sanık yargılamanın başından beri örgüt üyesi olmadığını iddia etti ancak katliamdan sonra Metin Akaltın, Burak Ormanoğlu ile taşındıkları evde yakalandı. Metin Akaltın ile Suriye’ye gettiğini reddetti ve Metin’in Suriye’ye gittiğini sakladı.

-Nihat Ürkmez: Bilirkişi raporlarından anlaşılana göre Suriye’de kamplarda eğitim almıştır. 2014 yılında Ürkmez’in Suriye’ye gittiğine dair tespit mevcuttur. Dosya sanıklarından kişilerle fotoğrafları ve görüşmeleri vardır. Sanık sadece örgüt üyesi değil il sorumlusudur. Sanık yöneticilikten cezalandırılmalıdır.

-Mehmedin Baraç: El Bağdadi’ye yazdığı mektupta IŞİD’e eleman temin etmek için çalıştığını gösteren ifadeler vardır. Baraç’ın dernek faaliyetleri kapsamında eleman kazandırdığına yönelik soruşturma dosyası vardır. Sorumlu düzeyde görev aldığına yönelik tespitler dosyamıza temin edilmedi. Baraç her aşamada gizliliğe riayet etmiş, başkalar üzere hatlar açmıştır. Birçok kez Suriye’ye gitmiştir. Sanığın yönetici pozisyonunda olduğunu ortaya koyan Whatsapp görüşmesi vardır. Sanık El Bağdadi’ye mektup nazarında ve örgüt içerisinde konumu değerlendirildiğinde sadece bir örgüt üyesi değil yönetici konumundadır.”

Avukat değiştirme isteği

Duruşmaya verilen aranın ardından sanıklar Resul Demir, Yakup Karaoğlu ve Burak Ormanoğlu dilekçe vererek, CMK ile görevlendirilen avukatlarının müdafilikten çekilmesini istedi. Avukat ise “Biz CMK avukatıyız, ayaklarına gelecek değiliz. Baro tarafından görevlendirildik” dedi. Hâkim sanıkların dilekçeleri doğrultusunda müdafi konusunda dilekçe yazılmasına karar verdi.

 

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler