Kemal Türkler davası ertelendi

DİSK genel başkanlarından Kemal Türkler'i öldürdüğü iddiasıyla yargılanan Ünal Osmanağaoğlu hakkındaki beraat kararının Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından bozulmasının ardından, dün başlayan ve bugün de devam eden dava, sanığın tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, sağlık durumunun almış olduğu rapor ile uyumlu olup olmadığı hususunda yeni bir rapor alınması için 23 Eylüle ertelendi.

Kemal Türkler davası ertelendi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.07.2010 - 13:08

Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, başka bir suçtan tutuklu bulunan sanık Ünal Osmanağaoğlu gelmedi. Kemal Türkler'in eşi Hatice Sebahat Türkler, kızları Yasemin Türkler Akpınar ve Nilgün Soydan'ın hazır bulunduğu duruşmaya, Türkler'in torunu Burç Akpınar da annesi ve teyzesi adına müdahil avukatı olarak katıldı.

Mahkeme Başkanı Atilla Tanrıvermiş, cezaeviyle yapılan müzekkereye gelen cevapları okuyup zapta geçirerek duruşmayı başlattı.

Müdahil avukatı Ömer Kavilli, gelen müzekkere cevabında hukuka aykırı bir takım aykırılıklar olduğunu savundu.

Kavilli, mahkemenin sanığın hazır edilmesi yönündeki ara kararı, idari tasarruf ile yerine getirmediğini söyledi.

Sanığın 11 Temmuz'da, Ankara 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nden, Bandırma Cezaevi'ne sevk edildiğini dile getiren Kavilli şöyle devam etti:
''Sanığın almış olduğu rapor acilen mahkemeye gönderilmemiştir. Ayrıca mahkemenize gönderilen faksa ait yazısında kimlik bilgileri özellikle çekilmemiştir. Oysaki sanığın özellikle yargılamanın yapıldığı mahkemenizin bulunduğu yargı çevresine yakın bir yere sevkinin yapılması gerekliydi. Belirtmiş olduğum gibi idari tasarrufla mahkemenin yargı yetkisinden kaçırılan sanık hakkında, bu tasarrufu sağlayan ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasını, ayrıca sanığın bu şekilde mahkemenizin yargı çevresi dışındaki bir yere sevki ile ileride sorumlulukları dolduğu takdirde suçun işlendiği yer yetkili olacağından, bu şekilde mahkemenin yargı dışında tasarrufta bulunması sağlanmaktadır. Ayrıca mahkemenizin vermiş olduğu ara karar da, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.13'te fakslanmıştır. Bu konuda da gecikmede bulunulmuştur. Bunun da sorumluları savcılık yetkilileridir.''

Müdahil avukatı Kudret Yıldırım da, Kemal Türkler'in öldürülmesinin sıradan bir olay olmadığını ve kendisinin işçi sınıfının önderi olduğunu, 12 Eylül sürecine giden yolda 52 gün önce öldürüldüğünü söyledi.

Yıldırım, ''Öldürülmesinin bir sebebi de, 12 Eylüle giden bu süreci sağlamaktır. Maktulün konumu, olayın özellikleri göz önüne alındığında, eylemin 'insanlık suçu' olarak kabul edilmesinin icap ettiğini düşünüyorum'' dedi.

Ceza Genel Kurulunun kararına karşılık, yerel mahkemenin direnme hükmü vermesinin söz konusu olamayacağını ifade eden Yıldırım, bu nedenle sanığa son sözünün sorulmasının da gerekmeyeceğini savundu.

Müdahil avukatlarından Rasim Öz de, bu aşamada mahkemeden artık herhangi bir talebinin olmadığını dile getirerek, mahkemenin artık herhangi bir kurumdan belge toplamasına da gerek kalmadığını söyledi.

''Asıl olan olayda azmettirenlerin ya da uygulayanların bulunmasıdır. Bu da devletin kendisidir'' diye konuşan Öz, devletin kurumlarının da siyasi iktidarca, siyasi iktidarın tasarruflarına uygun davrandığını iddia etti.

Sanık avukatı Selçuk Sunay ise, Yargıtay Ceza Genel Kurul kararının muhalefet şerhi olan 4 üyenin, muhalefet gerekçelerinin olmadığın savundu.

Bu hususun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bozma nedeni olarak gördüğü bir husus olduğunu dile getiren avukat Sunay, şöyle devam etti:
''Ayrıca mahkemenin doktor raporunun sıhhatinin araştırılması yönündeki ara kararını şaşkınlıkla karşılıyorum. Bu davada hukukun zorlandığını düşünüyorum. Hekimin raporu tıbbı bir rapordur. İdari bir olaya ilişkin değildir. Zaman aşımı hususunu bu ana kadar hiç dile getirmedik. Bu davanını uzamasının sorumlusu elbette ki biz değiliz. Bu dosya, Yargıtay Ceza Kurulu'ndan 11 ayda geçmiştir. Dosya mahkemeye ulaştıktan bir hafta sonra duruşma günü verilmiş, akabinde yine bir gün sonraya duruşma ertelenmiştir. Şartlar bulunduğu takdirde yasanın ön gördüğü koşullar gerçekleştiği taktirde, elbette ki zaman aşımı yasanın sanıklara tanıdığı bir haktır. İnsanlık suçu değerlendirilmesi yasada yeri olmayan bir değerlendirmedir. Müvekkilimin yargılandığı sevk maddesi bellidir. Ceza Genel Kurulu'nun bozma kararının esasına karşılık beyanlarımı müvekkilimin bozmaya ilişkin beyanları alındıktan sonra arz edeceğim.''

Sanık avukatı Mehmet Fatih Uygun da, davanın siyasi bir dava haline getirilmekte olduğunu söyledi.

Uygun, 12 Eylüle giden süreçte ülkede bir takım siyasi cinayetlerin işlendiğini ifade ederek, ''Merhum Kemal Türkler işçi sınıfının önemli bir insanıdır. Ancak 12 Eylüle giden süreçte birçok başka olay da bu şekilde olmuştur. Dava siyasi bir dava değildir. Önemli olan yargının tarafsız değil, bağımsız olmasıdır'' diye konuştu.

Duruşmada taraf avukatları arasında sözlü sataşmalar ve yüksek sesle tartışmalar yaşandı. Sanık avukatı Selçuk Sunay'ın açıklamalarına tepki veren Türkler'in avukatı Kudret Yıldırım, ''Sen bir katilin neyini savunuyorsun'' diye bağırdı. Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Tanrıvermiş, tarafların sakin olmamaları halinde duruşma salonunu boşaltacağını belirterek uyardı.

Bu arada müdahil avukatı Ömer Kavilli ve birkaç müdahil avukat, Mahkeme Heyeti Başkanı Tanrıvermiş'in duruşmada kendilerine söz vermediği gerekçesiyle duruşma salonunu terk etti.

Cumhuriyet Savcısı da verdiği mütalaada, sanık Ünal Osmanağaoğlu'nun Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararına karşın diyeceklerinin sorulması için Bandırma Cezaevi'nden getirtilmesi yönündeki bir önceki celse verilen ara kararın yerine getirilmesini talep etti.

Kararı açıklayan Mahkeme Heyeti Başkanı Tanrıvermiş, sanığın tam teşekküllü bir hastaneye gönderilerek sağlık durumunun almış olduğu rapor ile uyumlu olup olmadığı hususunda rapor alınması için duruşmanın 23 Eylüle ertelendiğini bildirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler