Kılıçdaroğlu: 12 Eylül'den beter
Kılıçdaroğlu, rejim değişikliğiyle ülkenin karanlık bir tablonun içine çekileceğini söyledi.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ: Bir veya iki partinin tekelinde rejim değiştirmeye kalkışmak demokrasiye ihanettir. Demokrasiden oylamayla vazgeçtiğimiz için dünya bize gülüyor.
OHAL KOŞULLARI: Türkiye, OHAL koşulları nedeniyle 12 Eylül dönemine büyük oranda benziyor. Hatta daha ağır. Bunun neresi demokrasi. OHAL’le referanduma gidilemez.
SURİYE’DEKİ DURUM: Türkiye, dış politikada tarihinin en büyük yenilgisini yaşadı. Düşman ilan ettikleri Esad’la tokalaşacaklar. Bu dış politikayı yürütme şansları kalmadı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’teki başkanlık teklifiyle Türkiye’nin 12 Eylül koşullarına benzer hatta daha da ağır koşullarda rejim değişikliği yapmakta olduğunu, aynı anda tarihin en büyük dış politika yenilgisinin yaşandığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Demokrasi yanlıları olarak Türkiye’yi daha da karanlığa çekmek isteyenlere karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi. Gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi ve Suriye’deki süreçle ilgili açıklamalar yaptı.
Bir kişinin arzusu:
AKP anayasa değişikliklerini dayatma ile yapmayı sürdürüyor. En son 2010 yılında yapılan değişikliğe bakalım. Çok uyardık, böyle yapmayın dedik. Dinletemedik. HSYK’nin yapısını baştan aşağı değiştirdiler. Sonuç ortada. Şimdi de bu değişikliklerle her şeyin çözüleceği söylüyorlar. Ama emin olun çok daha kötü günler bizi bekliyor. Kim istiyor bu rejim değişikliğini. Bir kişi istiyor. Bir kişinin arzusuyla anayasa değişmez. İki partinin mutfağında hazırlandı, Meclis’e geldi. Ben bundan daha ayıp bir metin görmedim. Türkiye’yi daha karanlık bir tablonun içine çekecekler. Bunu bir kenara yazın.
Demokrasiye ihanet:
Bir veya iki partinin tekelinde rejim değiştirmeye kalkışmak demokrasiye ihanettir. El kaldırıp indirerek rejimi değiştiremezsiniz. Çoğunluğumuz var istediğimizi yaparız diyemezsiniz. Çoğunluğu olanlar her istediklerini yapamazlar. Cumhurbaşkanı tarafsız konumuyla devletin sigortası olmalıdır. Şimdi bu değişiklikle o sigortayı yok ediyorsunuz.
Silahlar eşit değil:
Şimdi rejimi değiştirirken silahların eşitliği var mı? 12 Eylül döneminde anayasa değişikliğine karşı olmak yasaktı. Şimdi de farkı yok. 100 küsur üniversite var. Bir teki bile görüş bildiremiyor. Türkiye, OHAL koşulları nedeniyle 12 Eylül dönemine büyük oranda benziyor. Hatta daha ağır. 12 Eylül’de askerler sendikaları kapatmadılar, faaliyetlerini durdurdular. Şimdi direk kapatıyorlar. Bunun neresi demokrasi. Adım gibi biliyorum medya rahatlıkla haber yapamıyor, yayın yapamıyor. OHAL’le referanduma gidilemez.
İstese tutuklar:
Şu anda istese İçişleri Bakanı burada bizim hepimizi tutuklatabilir. Gizli toplantı yaptığımız gerekçesiyle tutuklatabilir. Gözaltında 5 gün avukatla görüştürmeyebilir. Sonra cezaevine alıp mahkemeye çıkmadan aylarca tutuklu kalmamızı sağlayabilir.
Bahçeli’yi anlayamadım:
Ben daha yakın zamana kadar başkanlık konusunda en sert eleştirileri yapan sayın Bahçeli’nin neden böyle bir dönüş yaptığını anlamış değilim.Bu, hukuka, demokrasiye inanmamak demektir. MHP tabanının, parti yönetiminin bu tavrından rahatsız olduğunu biliyorum.
Demokrasi oylanmaz:
Umarım bu paketi son anda da olsa geri çekerler. Çekmeleri lazım. Yoksa demokrasiyi oylamış olacağız. Bütün dünya bize gülüyor. Demokrasimizden oylamayla vazgeçtiğimiz için. Demokrasiden geri adım atıyoruz. Neyle? Oyla. Ben yine de Meclis’te 330 oy çıkmayacağını düşünüyorum. Eğer anayasanın kuralına uyup gizli oylama yapılırsa Mecliste 330 oy çıkmayacaktır. CHP’den bir tek evet çıkmayacağını biliyorum. Ama iki parti kendi vekillerinden emin değiller. Ama çıkarsa ve referanduma giderse demokrasiden, düşünce özgürlüğünden, kuvvetler ayrımından yana olanlar birlikte bedel ödesek de götürülmek istenen karanlık sürece karşı son ana kadar mücadele edeceğiz.
Dış politikada tarihin en büyük yenilgisi
Suriye Faturası: Sınır ötesi operasyon yapılacaksa bunun acılarına da katlanılacak dedim. Ama Suriye politikasının iflas ettiğini de söyledim. O zaman bunun bedeli ödenmelidir. Bedeli ödeyecek olan da siyasi iktidardır. Türkiye, dış politikada tarihinin en büyük en kötü yenilgisini yaşamıştır.
IŞİD videosunu izleyemedim : Orta Doğu bataklığındayız ve kim vurduya gidiyoruz. IŞİD’in yayınladığı söylenen görüntüleri izlerken insanların ciğeri yanıyor. Ben izleyemedim acıdan. Hükümete çağrı yaptık. 6 gün oldu Cevap yok. Ben böyle bir yönetime hiç tanık olmadım.
Hedef IŞİD değil: Hepimiz biliyoruz ki sınır ötesi operasyonun asıl amacı IŞİD değil. Güneyimizde Kürt koridorunun oluşmasına engel olmak için o kadar derine inmeye çalışıyoruz. Hem hedefiniz net ve berrak değil hem de uluslar arası güçlerle ve Suriye hükümeti ile diyalogunuz yok. Sonra da yalnız bırakılmaktan şikayet ediyorsunuz.
PYD’yi yazamadılar : Moskova’da gerçekleşen üçlü görüşme ve açıklanan deklarasyon bu yenilginin kağıda dökülmüş halıdır. Almatı’da yapılacak görüşmelerden de farklı bir sonuç çıkmayacak. O kadar aciz bir duruma düştü ki Türkiye, içeride bas bas bağırıp PYD-PKK terör örgütlerini yok etmek için oradayız söylemini sınır dışında ağzınıza bile alamıyorsunuz. Madem hedef PYD neden deklarasyonda adı terör örgütleri içinde geçmiyor?
Esad ’la el sıkışacaklar : Çok yakında düşman ilan ettikleri Esad’la da tokalaşacaklar. Tüm tezleri iflas eden bir dış politikayı yürütme şansları kalmadı.
FETÖ İLE BİR BEN GÖRÜŞMEDİM
Siyasi ayak : FETÖ sorşuturmasının siyasi ayağı ortaya çıkarılmadı. Siyasi ayağı hala bekliyoruz. Kim yerleştirde bunları devletin içine. CHP içinde FETÖ yapılanmasının sızdığına ilişkin çokça propaganda yapılıyor. Şunu açıkça ifade edebilirim ki CHP iklimi FETÖ’nün yeşereceği bir yer değildir. O iklimi başka yerde buldular, yeşerdiler. Üniversitedeki görevlerinden alınan PM üyelerimiz konusu. Ben Başbakan Yıldırım’a üç isim verdim. İkisi PM üyesi üç arkadaşımızla ilgili iddiaları aktardım ve soruşturması için isim verdim. Notunu aldı. Ama bugünü kadar bir dönüş olmadı.
En büyük kavgamız: Fethullah Gülen’le herhalde görüşmeyen tek lider benim. Gülen ameliyat olduğunda geçmiş olsun diyenlerin yayınlandığı o uzun listede de benim adım yok. Öteden beri bizim en büyük kavgamız bu örgütle değil miydi?
HDP'lilerin tutuklanması doğru değil
AYNI NOKTADAYIM: HDP’li vekillerin tutuklanmasını doğur bulmadığımızı, bunun çözüme katkı sunmadığını defalarca ifade ettik. Ben milletvekillerinin mahkeme sonuçlanıncaya kadar yani suçlu oldukları mahkemece onaylanıncaya kadar tutuklanmamaları gerektiğini savundum. Aynı noktada duruyorum. Türkiye’nin tüm temel meselelerinde olduğu gibi çözümün tam demokrasi de olduğunu düşünüyorum.
Gazetecilerin hapiste olduğu bir ülkede basın özgür değildir
148 gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede basın özgürlüğünden söz edemeyiz. İktidar diyor ki bunların çoğu gazeteci değil. İktidarın, siyasetçilerin gazetecileri nasıl gördüğü hiç önemli değildir. Önemli olan gazetecilerin gazetecileri nasıl gördüğüdür.
Bu kadar gazetecinin hapiste olduğu bir gerçek. İktidar eğer onlar gazeteci değil diyorsa bunu kamuoyuna değil gitsin gazeteci örgütlerine anlatsın. Bir gazetecinin bile hapse atılmasına karşıyız. Gazetecinin ruhunda muhaliflik vardır. Özgürce haberini, yayınını yapmalıdır. Gazetecilerin üzerindeki baskıya derhal son verilmelidir.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi