Kılıçdaroğlu: 4 yıl istiyorum

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Kürt sorununu demokrasi ve özgürlükle çözmek için 4 yıl istiyorum" dedi.

Kılıçdaroğlu: 4 yıl istiyorum
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.11.2014 - 16:34

DİYARBAKIR'da partisinin bölge toplantısına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de 30 yıldır bir sorun yaşandığını ve bunun kimileri tarafından Kürt sorunu, kimileri tarafından Türk sorunu, kimileri tarafından ise Güneydoğu sorunu olarak dile getirildiğini belirterek, "Adı ne olursa olsun ortada bir sorun var. Bu sorun güvenlik önlemleriyle çözülemez, dedik. Bunun çözümü için aklı egemen kılmak gerekiyor. Siyasiler güvenliğe havale etti, çözün dediler. Biz de 30 yıldır yetmedi mi akan kan, yetmedi. Sorunu demokrasi ve özgürlükle çözeceğiz. Sizden 4 yıl için yetki istiyorum" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin bölge toplantısına katılmak için geldiği Diyarbakır'da havalimanında partililerin sevgi gösterileriyle karşılandı. Otelde yarım saat kadar dinlenen Kılıçdaroğlu, daha sonra, "Geleceği birlikte kuruyoruz" sloganıyla düzenlenen ve bölgedeki il başkanlarının katıldığı bölge toplantısına katıldı. Salona girmeden önce bazı vatandaşların ısrarla elini öpmek istemesine izin vermeyen Kılıçdaroğlu, buna engel olamadı. Kılıçdaroğlu, salonda ise, "Devletin başına Kemal gelecek" sloganlarıyla karşılandı.

"KADINLAR HUZUR İÇİNDE EŞLERİNİ BEKLEMELİ"

Toplantıda ağırlıklı olarak Kürt sorunu ve çözümüne değinen Kılıçdaroğlu, bu konuda hükümetin çözüm yöntemini eleştirirken, partisinin Kürt sorunun çözüm yöntemini Kürt halkına yeteri kadar anlatamadığı için eleştirdi. Ülkede çözülemeyecek hiçbir sorunun bulunmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:"Yeter ki bir araya gelelim. Saygı içinde birbirimizi dinleyelim. Bir araya geleceğiz, huzur içinde oturup konuşacağız. Diyarbakır 9 bin yıllık bir uygarlık. 27 büyük devlet bu topraklardan gelip geçti. Bu topraklarda kültürlerini, eserlerini bıraktılar. O eserler o kültürler bizim kültürümüz. Tarihimizle her zaman gurur duyduk, gurur duymaya da devam edeceğiz. Diyarbakır'a bakın camisi,kilisesi, cemevi bir arada. Bu kültürü çocuklarımıza öğretmek hepimizin ortak görevidir. Bu ortak görevimizi yerine getirmek için de CHP'ye büyük görevler düşüyor. O görkemli kimlikten bugün geldiğimiz noktaya bakın. Diyarbakır o zengin kültürden bugün büyük bir yoksunluk yaşıyor. Sosyo ekonomik gelişmişlik açısından 67'nci sırada. Bunu beraber düşünmemiz gerekiyor, neden bu sırada. Kişi başına gelir Türkiye ortalamasının yarısı, işsizlik diz boyu. Diyarbakır'da yüzde 20'lere dayanan işsizlik var. Bu sorunlara çözüm üretmek zorundayız. Her çocuğun mutlaka işi olmalı, evinde aşı olmalı. Kadınlar huzur içinde eşlerini beklemeli, çalışma yaşamı içinde yer alabilmeli. Diyarbakırlıların yüzde 43'ü mutlak yoksulluk sınırı altında. Buraya bir dönem bir Başbakan geldi. Diyarbakır'da miting yaptı. Bu sırada bir genç 'iş ve fabrika istiyoruz' diye bağırdı. Yok kardeşim sana iş yok diye cevap aldı. Sonra 'size cezaevi yapacağım' dedi. Fabrika değil 'cezaevi yapacağım' dedi. Bu dünya tarihinde bir ilktir bir Başbakan geliyor fabrika sözü değil hapishane sözü verdi. Peki bu sözü verdi ne yaptı. Oyları topladı."

"50 LİRA İÇİN SENİ O KUYRUĞA DİZEN NAMERTTİR"

Kılıçdaroğlu, bütün Diyarbakır, Urfa, Vanlılara seslendiğini belirterek, "İşsizlik mi var, evet var. Evet sizden sadece bize 4 yıl yetki vermenizi istiyorum. Bize 4 yıl yetki verin. İşsizlik belasından bu ülkeyi kurtaracağım. Yoksulluk var. 50 lira için kadınları sabahtan akşama kadar PTT önünde kuyruğa diziyorlar. Bütün kardeşlerime sesleniyorum. 50 lira için seni o kuyruğa dizen namerttir. Ben bunu yapmayacağım. Hiçbir zaman kimse para için kuyruğa girmeyecektir. Aile sigortan olacak. Gideceksin memur gibi paranı çekeceksin. CHP'nin sözüdür bu. Bunu aklının bir köşesinde tut yoksul kadın kardeşim. Sen neden kuyruğa gireceksin ve kendi yoksulluğunu göstereceksin. Bizim kültürümüzde sağ elin verdiğini sol el göremeyecek. Bunları şunun için anlatıyorum. Adalet denen bir kavram var. Komşum açsa ben ses çıkarmıyorsam bunda adalet yoktur. Yoksulun yoksulluğunu teşhir etmek bizim adaletimizde yoktur" dedi.

"30 YILDIR AKAN KAN YETMEDİ Mİ?"

Türkiye'de 30 yıldır bir sorun yaşandığını ve bunun kimileri tarafından Kürt sorunu, kimileri tarafından Türk sorunu, kimileri tarafından ise Güneydoğu sorunu olarak dile getirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Adı ne olursa olsun ortada bir sorun var. Bu sorun güvenlik önlemleriyle çözülemez, dedik. Bunun çözümü için aklı egemen kılmak gerekiyor. Siyasiler güvenliğe havale etti, çözün dediler. Biz de 30 yıldır yetmedi mi akan kan, yetmedi. Sorunu demokrasi ve özgürlükle çözeceğiz. Sizden 4 yıl için yetki istiyorum. Bu ülkenin sorunları nasıl çözülür. AKP'ye 12 yıl süre verdiniz. 12 yıl sonunda kadınlar 50 lira için PTT kuyruğunda. Roboski'de öldürülen gençlerimiz var. Yoksulluk diz boyu. 12 yıl verdiniz. Ben 12 yıl değil 4 yıl süre istiyorum. 12 yıl verdiniz geldi size hapishane sözü verdi fabrika değil. Ben size iş sözü fabrika sözü veriyorum. Duymayan kulaklar duysun. Bu kadar işsizliğe ben bile tahammül edemiyorum, vicdan azabı çekiyorum. Bizde nitelikle insanlar var. Bu mücadele kararlıkla götürürsek emin olun bütün sorunları çözeriz. Hapishane sözü verenler orada hangi dramların olduğunu biliyorlar mı acaba ? Diyarbakır hapishanesinin dili olsaydı neler anlatırdı ? Bu sözler Mesut Baştürk'e ait. 'Bir gün bize Kemal Ezber'i getirdiler. Hiçbir örgütle ilgisi yoktu. Hoş geldin dayağı attıktan sonra bıraktılar. Sonra askerler geldi. Oğlum hangi örgüttensin diye bağırdılar. O da cehennem örgüttenim dedi. Gardiyanlardan biri ulan yeni örgüt kurmuşlar deyip dövdüler.' Bunları Diyarbakır Cezaevi İnsanlık Müzesi olsun diye anlatıyorum, bir daha bunlar yaşanmasın diye. Biz acılarımızı propaganda konusu yapmadık, yüreğimizde tuttuk. Onlar bizim acılarımızı istismar ediyorlar. Buna izin vermeyin, vermeyeceğiz. CHP'ye eleştiriler geliyor. Bunları biliyorum. Eleştiri yapıcı olduğu sürece başımın üstünde yeri var. Yeterki yapıcı olsun" dedi.

"KÜRT SORUNU KONUSUNDA ÇÖZÜMÜMÜZÜ KÜRTLERE ANLATAMADIK"

Kürt sorunun konusunda partilerinin çözümünü Kürt halkına yeteri kadar anlatamadıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Asıl derdimiz Kürt sorunun çözümü konusunda kendi çözümlerimizi Kürt halkına yeteri kadar anlatamadık. Kabahat sizde değil bizde. Bu sorun nasıl çözülür dedik, parlamentoda çözülür. Dedik ki bir toplumsal mutabakat sağlamamız lazım. Hayır dediler. Çözüyorsanız buyurun çözün dedik. 'CHP barışı savunan bir parti değildir' diyorlar. Bu hayatımda duyduğum en saçma cümledir" dedi.

"CHP, ÇÖZÜM SÜRECİNE KARŞI DİYARLAR, BU EN BÜYÜK YALAN"

CHP'nin IŞİD'in karşısında olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:"CHP Kobani'de Kürt'e, Şengal'de Ezidi'ye, Kerkük'te Türkmen'e ve Arap'a karşı IŞİD'in yanında yer almayacak kadar onurlu ve ahlaklı bir partidir. Otoriter bir düzen var. Buna karşı çıkan parti CHP'dir. Demokrasi isteniyorsa, herkesin görüşüne saygı gösterilmesi gerekiyor. Bu sorunu çözmek istiyorsan size 4 temel ilke sunduk. Bunlara uyarsanız çözersiniz dedik. Bir samimi ve dürüst olacaksınız. İki gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Üç muhalefete ve halka bilgi vereceksin ve gizli angajmanlara girmeyeceksiniz dedik. CHP çözüm sürecine karşı diyorlar. Bu en büyük yalan. Hangisine ve neye karşı çıktık. Bu yöntemin doğru olmadığını söylüyoruz sadece. Bu ucuz siyasettir. Hiç kimse buna prim vermesin. Çıkıp desinler biz bunu yaptık CHP karşı çıktı desinler. Ana dilde savunmayı getirdiler, 'biz sadece mahkemede olmaz' dedik. Karakolda vatandaş ne yapacak? 'Savunma ücretini vatandaş verecek' dediniz. Biz 'devlet ödeyecek' dedik. Biz hukukun üstünlüğüne insan haklarına kadın erkek eşitliğine inanan bir partiyiz. Kadın erkek neden eşit değil. Onu da, bunu da Allah yarattı."

"BİNGÖL'DE ÖLDÜRÜLEN 4 KİŞİNİN OLAYLA İLGİSİ YOK

Bingöl'de Emniyet Müdürü Atalay Ürker'e yönelik düzenlenen ve 2 polisin öldürüldüğü saldırıya değinen Kılıçdaoğlu, şunları söyledi:
"Bingöl'de 2 polis öldürüldü. Ardından Genç yolunda 4 kişi öldürüldü. Cumhurbaşkanı ve Başbakan 'onların cezaları verildi' dedi. Sonradan ortaya çıktı ki o insanların olayla ilgisi yok. Peki o olayların faili kim? Halkı suçlayamazsın. Devletsin sen. Git bul. Yüksekova'da askerler şehit edildi. Failler kim belli değil. Diyarbakır'da bir asker eşinin yanında öldürüldü, failleri kim belli değil. AKP yetkilileri her seferinde çıkıp dediler ki, 'bizim dönemimizde faili meçhul hiçbir cinayet olmamıştır.' Bu tarihin en büyük yalanıdır. Faili meçhuller var provokasyonlar var. Sen bostan korkuluğu musun, vatandaşın güvenliğini sağlamak zorunda değil misin? Efendim bu sorun çözülecek ama AKP dışında bir alternatif yok. Bu yalan. Neden alternatif yok. Bunu söyleyenlere şunları söylüyorum. Seçim barajı yüzde 3 olsun. Diyarbakır'a hapishane değil demokrasi ve müze olsun. Zorunlu göç mağdurları yerlerine dönsün, koşullar oluşturulsun. Roboski katliamı aydınlansın. Kim talimatı verdi. Bütün faili meçhuller aydınlansın. Mayınlı araziler arındırılsın, topraksız köylüye verilsin. Koruculuk sistemi kaldırılsın, onlara başka iş verilsin. Sorunu çözün bize bilgi vermiyorsanız vermeyin. AB yerel yönetimler özerklik şartını uygulayın. Çözüm süreci şeffaf ve samimi olsun, meclis zeminin de olsun. İnanç üzerinden siyaset yapmayın toplumu böler ve Diyarbakır'a TOMA değil Hakkari'ye hastane yapılsın dediğimiz için CHP alternatif değil."

"ROBOSKİ TALİMATINI VEREN HÜKÜMET, SUÇLANAN CHP"

Diyarbakır'da UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne aday olan Hevsel Bahçeleri'ndeki 7 milyon 500 metrekarelik alanın Diyarbakır İl Toprak Koruma Kurulu'nca tarım arazisi vasfından çıkarılmasına değinen Kılıçdaroğlu, "Hevsel Bahçeleri'ni imara açan CHP mi? Hep CHP mi suçlanacak ? Bir alışkanlık var. Biri eleştirilecekse akla CHP geliyor. Niye? Bugün yeni şeyler ve güzel şeyler söylüyoruz. Barıştan birlikten beraberlikten söz ediyoruz. Bunları söylüyoruz. Hep beraber aynı gemideyiz. Söz veriyorum etnik kimlik üzerinden siyaset olmayacak. Hiç kimse etnik kimlik üzerinden ötekileştirilmeyecek. Kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmeyecek. Bu da bizim sözümüz. Ülkenin sorunları var ama çözümleri de var. 12 yılın sonunda çözümsüzlük var. 4 yıl için söz istiyoruz. En temel sorunları çözmek için, kalıcı barış için herkesin aşı ve işi olsun diye söz istiyorum. Diyorlar ki parayı nereden bulacaksın. Para nerden bulunur bilirim. Önemli olan bulmak değil harcamak. Biz kendimize bin odalı saray yapmayacağız. Diyarbarkır'da, Edirne'de yoksulluk varken benim derdim saray olmaz. Gelin ortak aklı egemen kılalım. Gelin CHP'yi iktidar yapalım. Gelin aynı gemide kararlılıkla yol almaya devam edelim. Barışa demokrasiye hep beraber yürüyelim" dedi.
Kılıçdaroğlu, toplantıda Dersim tartışmalarına da değinerek, "Hasan Hüseyin'in dediği gibi acıyı bal eyledik. Ama onlar, bizim acılarımızı istismar ediyorlar. Buna izin vermeyeceğiz asla" dedi. Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.

KILIÇDAROĞLU HDP İLE İTTİFAK İÇİN AÇIK KAPI BIRAKTI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'daki programının öğleden sonraki bölümünde kentin sivil toplum örgütü temsilcileriyle Liluz Otel'de basına kapalı bir görüşme yaptı. STK temsilcileri, Kılıçdaroğlu'na, HDP ile olası bir seçim ittifakının olup olamayacağını sorduklarını, Kılıçdaroğlunun da bu soruya, "Şu anda gündemimizde böyle bir ihtimal yok. Bu bağlamda HDP ile temasımız da yok. Ancak eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in de dediği gibi siyasette 24 saat çok uzun bir süre" yanıtı verdiği öğrenildi.

ANADİLDE EĞİTİME PEDAGOJİK ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütlerinin anadilde eğitim taleplerine ilişkin ise "Bilim insanlarından oluşturduğumuz komisyon yakında çalışmalarını tamamlayacak. Sorunu pedagojik boyutuyla ele alacak komisyon hangi kararı alır, hangi sonuca ulaşırsa, biz de o karara uyacağız" karşılığını verdi.

"KİMİNLE NE GÖRÜŞÜLÜYORSA MECLİSTEN KAÇIRILMASIN'

STK temsilcilerinin, "Çözüm Süreci'ne daha çok destek vermeli, sürecin içinde olmalısınız" yönündeki eleştirilerini de yanıtlayan Kılıçdaroğlu'nun, "Süreç şeffaf değil ki nasıl olalım. AKP ve HDP milletvekilleri bile sürecin ayrıntılarını bilmiyor. Karayılan bile (PKK üst düzey yöneticisi Murat Karayılan), 'AKP bizi oyaladı' diyor. Tamam kiminle nasıl görüşülüyorsa, görüşülsün ama meclisten kaçırılmasın. Bir de bize bu bölgede oy vermeniz lazım" dediği öğrenildi.

'HEM DESTEK İSTİYORSUNUZ, HEM DE OY VERMİYORSUNUZ'

STK temsilcilerinin soru ve önerilerine cevap veren Kılıçdaroğlu'nun da, STK temsilcilerine sitemde bulunarak "Hem çözümün parçası olmamızı istiyorsunuz hem de oy vermiyorsunuz" dediği ifade edildi.

KILIÇDAROĞLU'NUN KONUŞMALARI STK'LARI BÖLDÜ

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun öğleden sonraki toplantıda yaptığı konuşmalar, Diyarbakır faaliyet yürüten STK temsilcilerini de ikiye böldü. Bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri açıklamaları tatmin edici bulurken, bazı STK temsilcileri özellikle çözüm sürecinin meclise getirilmesi ve anadilde eğitim konusunda pedagojik önerilere katılmadıklarını beyan etti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, basına kapalı yapılan toplantının ardından, partililerin oluşturduğu kalabalık bir araç konvoyu ile Adana'ya karayoluyla gitmek üzere yola çıktı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler