Lice davası durduruldu
1993 yılında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin öldürülmesine ilişkin İzmir’de görülen dava durduruldu. Hakim, Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu’nu yargılama yetkisi olmadığını belirterek dosyayı HSYK’ya gönderdi.
Lice davası Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 21 önce gerçekleşen katliamla ilgili davanın ikinci duruşması bugün İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davanın durdurulmasına karar verildi.
Bugünkü duruşmaya 19 müdahil avukat ile bir sanık avukatı katıldı.
Sanık avukatı, Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesine ilişkin davanın ayrılmasını istedi, müdahil avukatlar ise bu öneriye karşı çıktı.
Müdahil avukatlar, taraflara duruşma davetiyesi gönderilmemesine tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı, bunun üzerine “Sizi duruşmaya çağırmadık” dedi.
Müdahil avukat Tahir Elçi, sanıkların 20 yıldır korunduğunu belirterek “Dava dosyası Diyarbakır’da kaçırılmış, önce Eskişehir’e, ardından İzmir’e alınmıştır” dedi.
Elçi, sanıkların üstlerinin de yargılanması gerektiğini belirtti, “Sanıkların insanlık dışı eylemleri terörle mücadele yöntemi olarak kabul edilemez” dedi.
Elçi, davanın uluslararası ceza mahkemesine kadar gideceğine dikkat çekti. Avukat Elçi, dava dosyasının da kaybedildiğini, uzun aramalardan sonra bulunduğunu anlattı, davaya yayın yasağı getirilmek istenmesine tepki gösterdi.
1993 yılındaki bombalamadan sağ kurtulan Yunus Muratatakan, bugünkü duruşmada müdahil avukat olarak savunma yaptı. Muratatakan, “22 Ekim 1993 tarihinde ilkokul 2. sınıftaydım. Lice’nin bombalanmasını yaşadım. Ben de ölebilirdim, ölmedim, şimdi buradayım, adalet için” dedi.
Davanın Türkiye tarihinin en önemli davalarından biri olduğunun altını çizen Muratatakan, “Buna göre yargılama yapınız” diye konuştu.
Davaya durdurma kararı
Mahkeme ara kararında, “yayın yasağının konulmasına” ve sanıkların bu aşamada “tutuklanmalarına yer olmadığına” da hükmetti.
Mahkeme heyeti aldığı kararın gerekçelerini şu şekilde sıraladı:
“Dosyanın incelenmesinde CMK 161 maddesinin 25/02/2005 tarih 5353 sayılı değişik yasanın 24 maddesi gereğince 4483 sayılı kamu görevlilerinin yargılanması hakkındaki kanuna göre en üst derecede kolluk amiri içinde hakimlerin görevlerinden dolayı tabi oldukları yargılama usulüne olduğu ve gerektiği, 30/04/2014 tarihli 3 Nolu Hakimler ve Savdılar Yüksek Kurulu genelgesine göre, 82 maddesinde belirtilen görevinden doğan veya göre sırasında işlenen suçları sıfat ve görevine uymayan tutum ve davranışları nedeniyle haklarında inceleme ve soruşturma yapılmasının Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlı olduğu açıkça belirtilmiştir. Dosya ve soruşturma esnasında bu prosedür yerine getirilmediğinden sanık Eşref Hatipoğlu’nun suç tarihinde Diyarbakır’da İl Alay Komutanı olup, en yüksek dereceli kolluk amiri olduğundan diğer sanık Tünay Yanardağ’ın da o tarihte aynı il Alay komutanlığı’nda aynı görevle ilgili olarak yardımcısı durumunda olduğundan olayın yoğunluğu birbirine girik ve irtibatlı oluşu göz önünde bulundurularak tespitinin mümkün olmadığı müşteki ve mağdur beyanları göz önünde bulundurularak, olaylar ve dosya tüm deliller ile birlikte bir bütünlük arz ettiğinden kovuşturmanın devam edebilmesi için Adalet Bakanlığı’ndan gerekli iznin alınması için kovuşturmanın CMK’nın 223/8 maddesi gereğince durmasına, müştekiler ve vekillerinin beyanları göz önünde bulundurularak, yayın yasağının konulmasına yer olmadığına, sanıkların bu aşamada tutuklanmalarına yer olmadığına, dosyanın bulunduğu hal üzerine kül halinde gerekli kovuşturma izni için Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine karar verildi.”
Mahkemenin “yargılamanın durdurulması” kararına, salonda bulunan müdafi avukatlar kararın tümünün okunmasının beklemeden salondan çıkarak tepkilerini gösterdi.
“Karar ile katliamlara onay verildi”
Avukatlar karar sonrası mahkeme önünde yaptıkları açıklamaklarda, mahkemenin kararını “Bu türden katliamlara göz yumulması, onay verilmesi anlamına geldiğini” ifade etti.
Bu nedenle mahkemenin kararını saygıyla karşılamadıklarını söyleyen avukatlar, “Bu karar Lice katliamının yasal bir şekilde yapıldığını göstermiştir” dedi.
Ne olmuştu?
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te 16 kişi öldürüldü, çok sayıda ev ve işyeri yakıldı. Yüzlerce kişi göçe zorlandı.
Katliamla ilgili iddianame zamanaşımına bir gün kala kabul edildi, yargılama 21 yıl sonra 16 Ocak’ta başladı.
İddianameye göre saldırıyı, o dönem yetkililerin açıkladığının tersine, PKK yapmadı.
Olayın failleri olarak belirlenen, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında “Taammüden öldürme”, “Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”, “Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Dava Diyarbakır’dan Eskişehir’e, oradan tekrar Diyarbakır’a gönderilmiş, burada Terörle Mücadele Kanunu 10. maddeyle yetkili ağır ceza mahkemesi olmadığından dava İzmir’e taşınmıştı.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!