"Mesele Çankaya Köşkü'nde başörtülü bir hanımın oturması değil"

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, partisinin İstanbul İl Gençlik Kolları'nın, Beşiktaş'ta düzenlenen divan toplantısında bir konuşma yaptı.

İktidar ve muhalefet partilerinin kavgadan, çatışmadan başka bir şey ortaya koyamadıklarını öne süren Kurtulmuş, Türkiye'nin darbe planları, HSYK krizi gibi bir takım sorunları tartıştığını dile getirdi. Kurtulmuş, iktidar ve muhalefetin bu sorunları çözmek yerine bunlar üzerinden kamplaşmaya gidip, oy toplamaya çalıştıklarını iddia ederek, Türkiye'de esas meselenin adı demokrasi olsa da ülkenin bürokratik oligarşi sisteminin sorunlarıyla karşı karşıya kalması olduğunu savundu.

''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'' sözünün sadece Meclis'te yazılı olarak durduğunu öne süren Kurtulmuş, ''Türkiye'nin siyasal yapılanması içerisinde millet yoktur'' diye konuştu.

Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin acilen yeni demokratik, çağdaş, katılımcı bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu ve yeni Anayasa'nın yapılmasının hiç bir gerekçeyle başka bir ilkbahara ertelenmemesi gerektiğini söyledi.

Bu Anayasa'nın, siyasi elitler tarafından değil, millet tarafından yapılması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, Anayasa'nın mevcut 175. maddesinin derhal değiştirilerek, Anayasa yapmak için milletin önünün açılması gerektiğini kaydetti.

Bugünün, 28. Şubat'ın yıl dönümü olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, Türkiye'de darbe tehdidi var mı yok mu tartışmaları olduğunu belirterek, ''Darbe tehdidi yok, 5 tane darbe var'' dedi.

Kurtulmuş, ''Türkiye'de darbeler döneminin kapatmanın yegane yolu Anayasa yapmak için milletin önünü açmaktır'' diye konuştu. Hükümetin bu konuda bir niyet ortaya koyduğu takdirde Saadet Partisi olarak arkasında olacaklarını ifade eden Kurtulmuş, ancak 'bir kaç madde değişikliği yapalım' derlerse, bunun yeniden kamplaşmaya yol açacağını ileri sürdü.

AKP'nin yüzde 47 oyla iktidara geldiğini hatırlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
''Bir kararlılık gösterdiniz. 'Başörtülü eşi olan birisini Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne oturtturmayız' dediler. Direndiniz, Cumhurbaşkanlığı seçimini sağladınız. Ama ondan daha önemli bir adım attı bu hükümet. Bunu da tebrik ederim. Cumhurbaşkanının halk tarafından atanmasının adımı gerçekleştirildi. Şimdi 28 Şubat'tayız. 28 Şubat denilince akla gelen en katmerli zulümlerden bir tanesi başörtülü kızlarımızın üniversite kapılarından geri gönderilmesidir. Evet, sayın Cumhurbaşkanı eşinin Çankaya Köşkü'nde oturması çok güzel bir adım da mesele sadece Çankaya Köşkü'nde başörtülü bir hanımın oturması değil. Bu milletin başörtülü evlatlarına yapılan zulümlerin sona erdirilmesi. Özgürlük alanlarının önünün açılmasıdır. Onu yapma iradesini bulanlardan millet adına ricamız, bunu yapma iradesini de ortaya koymaktır.
Bütün bunları ortaya koyacak, bu memlekette etnik kökeni bakımından, mezhebi, tercihi bakımından, kılık kıyafeti bakımından, dini diyaneti bakımından, kimsenin kendisini ikinci sınıf vatandaş olarak görmediği, yeni demokratik bir sistemi inşa etmek ve bunu yaparken de bu sürece öncelikli olarak herkesin özde vatandaş olarak kendini gördüğü yeni bir Anayasayı millete yaptırmakla sürece başlamaktır.''