Mithat Sancar: Erken seçim geliyor
HDP'li Sancar, AKP-MHP ittifakının yıpranmaya müsait olduğunu ve iktidarın bu yüzden seçim hazırlıklarına hız verdiğini söyledi: "Lanetli senaryoları hep birlikte boşa çıkarabiliriz."
HDP milletvekili, akademisyen ve yazar Mithat Sancar, Türkiye'de iktidarın son dönemde attığı aceleci adımları TAZ için Erk Acarer'e değerlendirdi.
Meclis’ten geçen 'Seçim ittifak yasası’, hukuk ve medyayı içine alan çok aceleci adımlar atıldı, AKP nereye yetişmeye çalışıyor?
Önce “Cumhur ittifakı“ ilan edildi; AKP ile MHP seçimlere ortak gireceklerini ilan ettiler. Ardından bu ittifakı yasal zemine oturtan düzenleme yapıldı. Bunlar, Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin erkene alınacağına dair açık işaretlerdir. Seçimlerin 2019’a sarkması bu ittifakı yıpratabilir. Son gelişmeler, 2018’de “başkanlık“ ve “parlemento“ seçimlerinin gerçekleşeceğini gösteriyor, işaretler bu yönde.
AKP-MHP sandık ittifakının istendiği gibi gittiği söylenebilir mi?
Umulduğu gibi gitmediğine dair veriler güçlü. İktidar, bu ittifakın arzuladığı havayı yaratmadığını fark ediyor. Anketler yaptırıyorlar ve iktidarı sürdürmeye yetecek oy oranlarına ulaşamadıklarını görüyorlar. Bu nedenle başka hamleler yapama gereği duyuyorlar. Seçim hukukundaki yeni düzenlemeler bunun önemli bir örneği. Bununla seçim sonuçlarının manipüle edilmesinin amaçlandığı biliniyor.
Tabuta son çivi olarak da değerlendirilen medya operasyonu, AKP’nin bu kaygılarının sonuçlarından biri mi?
Kimse, Doğan Medya’nın, Demirören Grubu’na satışının olağan bir durum ya da ticari bir anlaşma olduğunu söyleyemez. Bu kadar büyük “el değiştirmeler“in arkasında daima önemli sebepler, önemli hesaplar vardır. Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) interneti denetleme ve internet yayınlarını lisansa bağlama yetkisi de Meclis’ten geçti. Manipülasyonlara zemin hazırlamak ve medyayı tamamen kontrol altına almak, bu sene içinde seçim olacağına işaret ediyor. İktidar, seçimlerden istediği sonucu alamama kaygısı taşıyor; korku ve telaşla yeni manevralara girişiyor. Ne pahasına olursa olsun kazanma hırsının kaynağında, iktidarı kaybetmenin sonuçlarından duydukları büyük korku yatıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kısa bir süre önce, “Biz gidersek vatan da tehlikeye girer“ ifadelerini kullandı. Vatan mı, kişisel beka mı?
Erdoğan, “liderliği“, “vatanla“ bütünleştiren bir propaganda çizgisi izliyor. Ben yoksam vatan da tehlikeye düşer“ algısını yayıyor. Önceleri bunu daha çok ima yoluyla dile getiriyordu; şimdi çok açık ve doğrudan yapıyor. Bu söylem, kişisel beka kaygısı taşıyan otoriter liderlerin yaygın olarak başvurdukları bir propaganda yöntemidir. Bu söylemin açık bir şekilde devreye sokulması, iktidarın kendisinden emin olmadığını, seçimi kaybedeceğine dair büyük bir kaygı ve korku taşıdığını gösteriyor.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke