Mondros’un rövanşı

Atatürk’ün en yakınındaki isimlerden Fahrettin Altay’ın anılarını anlattığı gazeteci Taylan Sorgun Cumhuriyet’e konuştu.

Mondros’un rövanşı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.10.2018 - 20:56

Cumhuriyetin neden 29 Ekim’de ilan edildiği Atatürk’e en yakın komutanlardan biri olan Fahrettin Altay’ın anılarında gizli. Altay, anılarında Atatürk’ün “Mondros teslimiyet anlaşmasını reddediyorum. Kendi karakterime uyanı yapacağım” dediğini dile getirerek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 30 Ekim Mondros teslimiyet anlaşmasının rövanşı olduğunu söylüyor. Altay’ın anılarını anlattığı gazeteci - yazar Taylan Sorgun, gazetemize konuştu. Sorgun ile Altay’ın anılarını, iktidarın Atatürk düşmanlığını ve yeni neslin tarihi dizilerde öğrenmesi üzerine konuştuk.

-Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın arkadaşı Fahrettin Altay ile konuşan tek ve son gazetecisiniz. Bize O’nun anılarından bahseder misiniz?

Fahrettin Altay Paşa ile akşamları çalışarak hatıratını hazırladık. O belgesel kitabın, tarihi hatıranın önemli özelliği şudur: Baskıya göndermeden önce O’nun da el yazısıyla olan tashih sayfalarını paraf ettirmiştim. Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhuriyet ve meclis fikri Selanik’te 3. Ordu’ya tayin edildiği vakit Selanik’teki o günlerde başlamıştır. ‘İttihat ve Terakki Devlet Kavgası’ kitabımda o dönemleri yaşayanların bana anlattıkları bu belgede vardır. Mustafa Kemal 3. Ordu’da görevliyken geceleri arkadaşlarıyla yaptıkları toplantılarda yeni bir idare sözünün ısrarla üzerinde durmuştu. Sonra Mustafa Kemal Paşa aynı günlerde Selanik’te yeminli bir grup arkadaşına şunları söylemiştir:
“İmparatorluğumuzu müstemleke haline getiren bu kapitülasyon belasından kurtulmak ve icabını yerine getirebilecek olan bir Meclis-i Umumiye’ye ihtiyaç olduğu bellidir.”

Öyle bir zaman gelecek...

O ara bir soru sorulur: “Peki, padişahlık?” Atatürk ise, “Öyle bir zaman gelecek padişahlık idaresi de bitecek” der. Zaten Mustafa Kemal’in sonraki dönemlerinde Birinci Dünya Savaşı sonlarında Adana’daki Yıldırım Orduları Grubu Karargâhı’ndan 7 - 8 Kasım 1918 günü gecesi zamanın sadrazamı Ahmet İzzet Paşa’ya gönderdiği şifreyle Mondros teslimiyet anlaşmasını reddetmiş ve ordusu ertesi gün dağıtılarak İstanbul’a çağrılmıştır. 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelen Mustafa Kemal Paşa, Beyoğlu Havva Sokak’taki gizli karargâhında yaptığı toplantılarda Kuvayi Milliye’yi teşkilatlandırma hareketleri için kadroları hazırlamıştır. Mustafa Kemal Paşa, bu toplantılardan birisinde şunları söylemiştir:

Anadolu’da bozkır ateşi

“Emperyalizm muhakkak Anadolu’da harici bir yenilgi alacaktır. Şu memleketimizin hali malumunuzdur. Kapitülasyonlarla müstemleke hale getirildik. Halk ve köylü aç. Ama saray ve çevresindekiler zenginler. Anadolu’da emperyalistler tarihi yenilgilerine uğratıldıktan sonra bizim vazifemizin başında gelenler kapitülasyonları ortadan kaldırmaktır.”
Mustafa Kemal Paşa’nın gizli karargâh toplantıları sırasında yine Selanik’teki gibi yeni bir idareden söz etmesi herkesin dikkatini çekmiştir. Bu toplantılarda söylediği şudur: “Anadolu’da bir bozkır ateşi yakılacaktır. Bu bozkır ateşinde emperyalizm tarihi mağlubiyetine uğratılacaktır. Ve artı padişahlığın da sonu gelmiş demektir.”

-Peki, 29 Ekim Cumhuriyetin ilanı...

Ankara’da Cumhuriyetin ilanı için Mustafa Kemal büyük bir heyecanla Cumhuriyetin ilanını 29 Ekim gününe getirmek istemiştir. Bunun sebebini ve heyecanını kendisine soran Fahrettin Paşa’ya ve Mahmut Celal Bey’e dönerek, ‘Paşa paşa 30 Ekim 1918 gecesi Adana’da Yıldırım Orduları Karargâhı’nda beraberdik. Sen benim Mondros teslimiyeti sırasındaki çektiğim azabı çok yakından bilirsin. İşte şimdi Cumhuriyet 29 Ekim’de ilan edilerek emperyalistlerden 30 Ekim 1918 Mondros’un hesabı görülmüş ve intikamı alınmış olacaktır” demiştir.  

-Cumhuriyeti, Atatürk’ü silmek isteyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Yeni nesil tarihi kitaplardan değil dizilerden öğreniyor...

Mustafa Kemal ve kadrosu olmasaydı Türkiye  Cumhuriyeti devletinin kurulması mümkün olamazdı. Çünkü o zaman İttihat Terakki’ye karşı kurulmuş olan Hürriyet ve İtilaf  Fırkası (Partisi) artık savaşa gerek olmadığını işgal devletleriyle siyasi anlaşmalar yapılmasını istiyorlardı. Zaten saray da yeni bir savaş istemiyordu. Anadolu’da da bu parti mensupları zaten hemen İstanbul’a gelmiş olan yabancı devletlerin zenginleriyle ticaret anlaşmalarına başlamışlardı. Mustafa Kemal ve kadrosunun milli mücadele ve Anadolu ihtilalini başlatarak Cumhuriyet devletini kurdular. Binlerce şehit verildi. Cumhuriyet’in ana kaynaklarından birisi Milli Mücadele ve Anadolu ihtilali felsefesidir. Eğer yeni nesiller bu felsefeyle yetiştirilemezlerse o zaman geleceğimize çok sağlıklı bakamayız. Çünkü devletin ayakta kalabilmesi için bir felsefesi olması lazım. Bu felsefeyi sahiplenmiş nesiller azaldığı takdirde giderek  devletin geleceği de tehlikeye düşer. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin bulunduğu bölge dünyanın en önemli bölgesidir... Bu nesiller eğer dediğim felsefe ile yetişmezlerse gelecekte kimliksiz bir nesil çıkar ortaya. Bu nesil için birtakım şeylerin önemi ortadan kalkar. Gelecekteki istikbalimiz meçhul olur.

‘Sadece bayram değil’

-29 Ekim Cumhuriyet bayramı....

Eğer tarih iyi tetkik edilirse görülecektir ki bazı müstemlekelerde bizim gibi Cumhuriyetçi hareketler, başkaldırılar başlamıştır. Cezayir’de Fransızlara karşı savaşan Cezayir milliyetçilerinin boyunlarında Atatürk madalyonları vardı, neden? Resim olarak değil, felsefe olarak... 29 Ekim’i sadece bizde Cumhuriyet Bayramı ilan edilmiş olarak görmek de eksik bir görüştür. 29 Ekim’e bakarken Cumhuriyetin ilanının öteki dünyaları nasıl etkilediğini çok iyi tetkik etmek ve 29 Ekim’i ona göre değerlendirmek gerekmektedir. Cumhuriyet’i sahiplenmezseniz gelecekte kimliksiz bir nesil ile karşılaşırız. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon