Odası morga komşuydu
Kanser hastası Mete Diş'in anne babası, oğullarının gözaltına alınışını ve hastalıkla tanışmasını anlattı.
“Şimdi size soruyorum: Bir hasta tutsağa reva görülen tedavi süreci, bir kanser hastasını nasıl iyileştirir? Aslında bu resmen ölürsen öl, demektir”.
Habere biraz hızlı giriş yaptığımı biliyorum, ama Mete Diş’in 1 No’lu F Tipi Hapishanesi Kandıra’dan yolladığı mektubunu okuyup ailesiyle görüştüğümden beri bu soru ve ölüm keskinliğindeki yanıtı dönüyor kafamda. Doğru, onlar Mete’ye öl, diyorlar, peki ya bizler, 25 yaşında gencecik bir çocuğa karşı işlenen bu cinayetin neresinde duruyoruz? Gelin yanıtımızı, Mete’nin 6 Haziran’da Çağlayan Adliyesi’ndeki duruşmasında verelim. Ama önce sizi Mete ve anne-babası Mine-Mehmet Diş’le tanıştırayım...
“Vallaha” diye başlıyor söze Mehmet Diş. Onları sakin hayatlarından oğullarının tutuklanması çıkarmış, dolayısıyla ne anlatacaklarını bilmeyecek kadar şaşkınlar...
24 Kasım 2010’da gözaltına alınıyor Mete. “Evdeydi o akşam” diyerek başlıyor anlatmaya, Mehmet Diş. “Biraz dolaşayım, diye çıktı. Tutuklanmış. Gece eve silahlarıyla polisler geldi, arama yaptılar, öyle öğrendik. Bir şey bulamadılar zaten”. Sözünü kesiyor anne Mine, kızgın, üzgün: “Ne var ki evde, bulacaklar? Bir şeyi yok ki? Ne var?”
• Mete Cumhuriyet gazetesine yolladığı mektupta şöyle anlatıyor durumunu: “2010’da Hayata Dönüş Operasyonu’nu protesto kampanyası sırasında alakasız suçlamayla gözaltına alındım, tutuklandım. Çıktığımız ilk mahkemede ifadeyi veren kişi polisin baskısıyla yalan beyanlarda bulunduğunu söyledi, ilk mahkemede tahliye edildi. Bense 2.5 yıldır tecrit hücrelerindeyim”.
Günlerce susuzluk
• Mehmet Diş devralıyor lafı: “Eve baktılar, Atatürk resmi filan var. Anons ettiler ev temiz, diye gittiler. Beşiktaş’ta mahkemeye çıktı. 2.5 yıldır Kandıra 1 Nolu F Tipi’nde.”
Yeni bir acıyla karşılaşıyor Diş ailesi, kanser teşhisi konuyor Mete’ye: “Cezaevinde biraz ağrılar başlamıştı. Testler yapılmış. Aynı gün testis ameliyatına aldılar. Sadece bir gün hastane odasında tuttular, sonraki iki gün hastanenin cezaevi koğuşunda kaldı. Bir tarafında morg, bir tarafında kompresörler çalışıyor, güya tedavi ediyorlar. Üç gün sonra cezaevine götürdüler. Kötü huylu tümör olduğu anlaşıldı. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kemoterapiye başladılar. Kapıdan zar zor görüyorduk, yanına girmemize savcı izin vermedi. Maltepe Cezaevi’nde görüşte ayakta duramıyordu. içme suyu bitmiş, onu bile vermemişler günlerce. Bu kadar gaddarlık niye?”
Bir ayda 15 kilo kaybetti
• Maltepe Cezaevi’ndeki hücrede baygınlıklar geçiriyor Mete. Tek başına. Müdahale edecek kimse yok. Üstelik kemoterapinin verdiği halsizlikten ihtiyaçlarını gidermekte bile zorlanıyor. Gardiyanları çağırmak için ayakları ağrıyana, avuçları kızarana kadar dövüyor kapıyı. Neyse ki şimdilik o süreç bitti, şimdi yine Kandıra’da, iki kişiyle bir hücreyi paylaşıyor. “Bir an önce oğlumuzun tedavisini yaptırmak istiyoruz” diyor Mine Diş.
Kan değerlerine bakılıyor şimdi Mete’nin. Eğer düzgün çıkarsa tedaviyi kesecekler ya da üç ayda bire indirecekler. Hastane raporlarına rağmen tahliye edilmiyor Mete. Adli Tıp’a sevk ediliyor, 1.5 ay önce! İki ayda 15 kilo kaybediyor. Diş ailesinin salonunda duran iri yapılı, kaslı fotoğrafındaki halinden gittikçe uzaklaşıyor. En son 24 Nisan’daki açık görüşte sarılmışlar oğullarına: “Suçu yok, sicili temiz. Adam öldürse, hırsızlık yapsa, devleti soysa tamam da, suçu ne? Ülkesini, insanları sevdiği için tıktılar içeri.”
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Emekliye iyi haber yok!