Okullarda Ayrımcı Düşünce Çarpıklığı

Okullarda Ayrımcı Düşünce Çarpıklığı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.09.2011 - 06:38

Ülkemizin, geçmişten gelen tarihi zenginliğine ve eşsiz coğrafi güzelliklerine, ayrıca ortak duygularımızın akışına sevgimizi de katarak ayrımcı düşünceleri önlemeliyiz. Bu ülke hepimizindir. Başka Türkiye yok!..

Okullarımızda görülen ayrımcı düşünce çarpıklıkları önlenmelidir. Terörün güdümlediği, çocuk ve gençlerin kullanıldığı ayrımcı düşünce farklılıkları sorunlarla dolu. Okullarda etnik köken, sosyal yapı, cinsiyet, dil, din ve mezhep ayrımcılığı çarpıklığın kaynağını oluşturuyor. Gençler, ayrımcılığa dayalı sorunsal birçok olayı aile ve çevresel ortamların etkisiyle gerçekleştiriyorlar. Farklı düşüncelerinin, farklılığının farkına varılmasını istiyorlar. Aldıkları kök kültürlerinin okul ortamınca benimsenmesine direniyorlar. Tepki görmeleri durumunda, çatışma ve toplumsal irdeleme ortamı yaratıyorlar.

Dünya bilim çağını yaşıyor. Ülkemizde de olası bilimsel değişimler, yaratıcı gelişmeler beklentilerimizin besleyici gücünü görmek istiyoruz. Türkiye değişiyor, gelişiyor, çağ atlıyor denilmesini düşlüyoruz. Ama nerede? Sorunlar yumağının giderek büyüdüğü bu ortamda, belki düş kurarak rahatlayabiliriz. Bu olumsuzluklar, ayrımcı düşünce rüzgârları zaman zaman kasırgaya dönüşüyor.

Kadınlara yönelik ayrımcılık

Okullarda ayrımcılık, son yılların giderek artan çatışma ortamının kaynağıdır. Kadınlara yönelik ayrımcılık, toplumun kanayan bir yarası. Kadın ötekileştiriliyor ve geri itiliyor. Onların iş, eğitim, medeni, sosyal, ekonomik, töre ve cinsiyet ayrımcılığının tartışıldığı bir süreç... Etnik köken, dinsel, mezhepsel, siyasal ve sosyal düşüncelerini körükleyen yaşanmış çokça hikâyeleri var. Kadınlara yönelik ayrımcılıkla ilgili hikâyeler bir bomba gibi içimize düşüyor. Gizemli, düşündürücü ve trajikomik anlatımları içimizi acıtıyor. Her biri çağdışı davranışlarla örtüşüyor. Ülkemizde kadına yönelik ayrımcılık yok diyenlerin gözlerindeki bandı, kulaklarındaki tıkacı çıkararak bakmaları ve görmeleri gerekiyor. Kadınlara yönelik baskı, şiddet ve cinayetler günlerin haber konularıdır. Kadınların eşitlikçi, özgür, çağdaş ve eğitimli olmaları ayrımcı düşünceden kurtulmaları ile ilgili istekleri çağdaşlaşma gereğidir.

Ülkemizdeki eğitim farklılığı da ayrımcılığı körükleyen önemli bir sorundur. Türkçenin kullanım biçimi, dil kirliliği, yabancı sözcüklerin eğitim kurumlarımızın her yanında rahatça kullanılması Türkçede ayrımcılığın içselleşmesidir. Eğitimin giderek dinselleştirilmesi, Alevi-Sünni çatışması… Laiklik/anti laiklik dini ayrımcılığın boyutlarıdır. Eğitimde ezberci, kopyacı sistem, önyargılı ve güncellikten uzak öğreti, ders kitaplarının içeriği, öğretmen eğitimi, eğitimde eşitsizlik, kızların okutulmaması ve daha niceleri ayrımcılığı körükleyen ve çözüm bekleyen sorunlardır.

Okuyan çocuklarımızın gelecekle ilgili cennet umutlarını cehenneme dönüştüren ayrımcı sapmalar endişe vericidir. Her şeyden önce öğretmenlerle öğrenciler arasında güven köprüsü kurulmalıdır. Gençlerin örselenmiş duyguları, kırgınlıkları, küskünlükleri bir yana itilip güzel günlere nasıl ulaşacakları sorgulanmalıdır. Onlar, karanlıklardan aydınlığa çıkışın sevincini yaşamalıdırlar. Tüm ayrımcılıkların kötü miraslarına çözüm bulunmalıdır.

Din, mezhep ayrımcılığı

Gençlerin gelecekle ilgili bireysel ve toplumsal kuşkuları giderilmelidir. Ülkelerine, bulundukları topluma güven duymaları için gerekli ortam sağlanmalıdır.

Dini değerler, bireysel ve farklı tercihlerdir. İnançta üstünlük, en üstünlük “din / mezhep ayrımcılığını” körükler. Din ve mezhep afyon gibidir, bağımlılık yaratır. Okul ortamlarından uzak tutulması dini ayrımcılık tartışmasını önleyecektir. İnanca saygı, insanlığa saygıdır. Laiklik o nedenle önemlidir. İnancı tekelinde görüp egemen olmak yerine, toplumcu, güven verici olmak çağdaşlıktır. Okullarda etnik köken ayrımcılığı, iç ve dış etmenlerin körüklediği, ulusal bütünlüğümüzü zedeleyen, terörle beslenen önemli bir sorundur. Ülkemizin üniter yapısını bozmaya yönelik bu ayrımcı düşünceler çocuklarımız ve gençlerimizi etkilemektedir.

Ülkemiz insanının din, mezhep, dil, etnik köken farklılıkları nedeniyle ötekileştirmelerine seyirci kalınmamalıdır. Sorunlara eleştirel gözle bakıp, konuşup, şiddet ve baskıdan uzak tutulup çözüme ulaştırılmalıdır. Diyojen’in “Dostlara uzanan elin parmakları açık olmalıdır” özdeyişindeki anlam bütünlüğü bir ders niteliği taşıyor. Geçmişin örtülü ayrımcılığı, bugün sert, kavgacı, şiddetle, baskıyla, karşı koyarak ve kan dökerek yapılıyor olması durdurulmalıdır.

Yolsuzluk ve haksız kazanç

Ayrımcı düşüncenin kaynaklandığı bir konu da toplumda sosyo-ekonomik farklılıklardan doğan sorunlardır. Yolsuzluk, haksız kazanç, eşitsizlik ve yokluğun yarattığı farklı yaşantı, ayrımcılığı besleyen etmenlerdir.

Sonuç: Ayrımcı düşüncedeki gençlere, birlikte yaşama kültürü verilmelidir. Belirli düşünce ve inanç ortaklığında uzlaşılması gerektiği anlatılmalıdır. Bu ülkenin bir bireyi olarak, kimlik yakınlığı nedeniyle, ortak değerlerimizin benimsenmesinin ayrıcalıklı olma düşüncesini önleyeceği benimsetilmelidir. İnandırıcılık ve güven duygusu işlenerek gençlerin gönlüne sevgi yolu ile ulaşılarak başarılacaktır.

Ülkemizin, geçmişten gelen tarihi zenginliğine ve eşsiz coğrafi güzelliklerine, ayrıca ortak duygularımızın akışına sevgimizi de katarak ayrımcı düşünceleri önlemeliyiz. Bu ülke hepimizindir. Başka Türkiye yok!..

İ. Gürşen Kafkas-Eğitimci-Yazar


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler