Okumak, yazmak üzerine aforizmalar (I) Feridun Andaç’ın yazısı...

“Bağımlı bir okur muyum? Zaman zaman bu soruyu sorarım kendime. Sadık okur olduğumu söyleyebilirim. Bu aynı zamanda seçici okur kılar sizi. Ama asla “saf okur” değilimdir. Okurken eylem içinde olduğumu bilirim. Sürekli devinim. Başka başka yazarlar, kitaplara, düşüncelere açılırım. Ama yazarken uğraşımın odağındayımdır, hiçbir şey devindiremez beni, zihnimden başka.”

Okumak, yazmak üzerine aforizmalar (I) Feridun Andaç’ın yazısı...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.06.2021 - 00:01

Ayşegül’e

BİR VAROLUŞ BİÇİMİ; OKUMAK!

1- Okumak, yaklaştıkça uzaklaştığım şeydir.

2- Her okurun sabrı, her sabırlı kişinin de bir okuma yordamı vardır.

3- Yazmak için beklemiyorum, çünkü okuyorum.

4- “Borges açısından okumak mesafenin ve ölçeğin sanatıdır.” (Ricardo Piglia)

Bana göre ise okumak, bir düzen kurmak, sürdürülebilir yazı uğraşına adanmak yolculuğudur.

5- Bağımlı bir okur muyum? Zaman zaman bu soruyu sorarım kendime. Sadık okur olduğumu söyleyebilirim. Bu aynı zamanda seçici okur kılar sizi. Ama asla “saf okur” değilimdir.

6- Yazıyı hayatımda öne almak için okuduğumu söylesem de; okumanın bir varoluş biçimi olduğunu bilirim. Onsuz bir hayatın çekilmezliğini ve yaşamı savunma yolunun biraz da okumalardan geçtiğini söyleyebilirim.

7- Karanlığımı aydınlatmak için okuyorum. Benim enerji kaynağım.

8- Okumak beni dönüştürse de; okuduğum her kitabı da yeniden yazdığımı düşünürüm. Çünkü sürekli not alarak okuyorum.

KÜTÜPHANEM AYNAMDIR!

9- Kütüphanem aynamdır benim. Üstelik çokgenli. Orada ruhumun, yaşadığım zamanların izlerini bulabilirsiniz. Sevip de yakın tutmak istediklerim hep oradadır.

10- Beni kötü okurluğa sürükleyebilecek hiçbir kitabın o raflarda yeri yoktur. Annem; “Ben tek kitaba inanırım, işim çok kolay; her yere taşıyabiliyorum onu. Asıl sen düşün, onca kitapla işin çok zor. Keşke birini seçebilseydin,” der dururdu. Çok kitaplı halimden yakındığımı gören olmadı. Ama tek kitapla kalanın halini hep trajik bulmuşumdur. Oysa hayat seçeneklerle dolu.

11- Hadi, gelin uyanış diyelim. Kitapların bize taşıdıklarına. Ama gene de iyi / sadık okur değilseniz, karanlığınızı hep çoğaltırsınız.

12- Sizi kendine çeken yazarda ısrarcı olun. Yapıtı / yapıtlarıyla aranızda yeni bir okuma bilinci yaratır. Önermelere, akıl vermelere kapatın kapılarınızı. Kendi algı biçiminizle bir okuma yordamı kurun. Ve orada ilerleyin. Göreceksiniz içinizdeki yazma alevi eninde sonunda tutuşacaktır.

LABİRENTLER...

13- Size bu konuda deneyimlediğim birçok yazar(ım)dan söz edebilirim. Üstelik o çocukluk çağlarımdan başlayarak: Jules Verne, John Steinbeck, Sait Faik, Hemingway, Gogol, Yaşar Kemal, Çehov, Halikarnas Balıkçısı, Kazancakis, Dostoyevski, Stendhal… Her biriyle yol aldıkça yazma duygumu besleyen iyi okur olmanın labirentlerinde gezindirmişlerdir beni.

14- Okudukça kendimi aştığımı söylemek yerine; kendimi bulup keşfettiğimi dillendiririm daha çok. Evet, okumak beni kaybolmaktan kurtardı, kendim yaptı.

15- Okuyarak uçlara taşındığım doğrudur. Sorgulayan, eleştiren olduğum da. Görmek başka türlü yapamazdı beni.

16- “Roman konularını gerçekte arar,” diyordu yazar. Okur olarak da gerçeği aradığımı söyleyebilirim. Saf, yalın, saydam gerçeği. “Hakikat”te göremediğimizi yani.

ÖNCE KENDİ YAZDIĞININ İYİ OKURU OLMALI

17- Veba Geceleri’ni okumaya başladığımda tarafgir okur olmadığıma sevindim. Eleştirel bakışımın gölgelenmesini asla istemem. Pamuk’un yazarken kendi dilini, dil evrenini yaratmaması da bundan bence. Hep kendi tarafından okuyor, görüyor, anlatıyor her şeyi. Gitmeyi pek önemsemiyor. Öyle ki; anlatarak kendine gittiğini de sanırken, tökezliyor. Galiba insan, önce kendi yazdığının iyi okuru olmalıdır. Yüceltmemeli kendini ne okur ne de yazar olarak.

18- Hikâyesi olmayan anlatıcıdır, Pamuk. Bunu iki kez denedi; Cevdet Bey ve Oğulları ile İstanbul anlatısında. Birinden roman çıkarmak istedi, diğerinde kendi olmak. İyi okurluğunun sonuçlarıdır her ikisi de. Yazan biri için kendini okumak ne denli önemlidir, bir bilseniz!

19- Tutuk anlatıcıdır Orhan Pamuk. Sizi köşede bekler. Yakanızdan çevirip cüzdanınıza el atacakmış gibi yapar. Cesur değildir. Bildik hikâyelerin peşinden gittiği için, kendi hikâyesini kuramaz. Cinnet geçirmemek için böyle yazdığını düşündürür okuruna. Oysa, Dostoyevski’yi tersinden okusaydı, ya da Nabokov’u; böyle yazılmayacağını bilirdi.

Bir konuşmamızda Yaşar Kemal söylemişti; Dostoyevski’yi tersinden okurken önce renklerin anlamını keşfetmiştim, sonra da insan ruhuna doğru gitmeyi...

İYİ BİR YAZARINIZ OLMALI!

20- Sizi tanımlayan yazara gidersiniz daha çok. Onda kalmak istemeseniz de; o ânlık etkilerin rüzgârına yelken açmayı seversiniz. Bu başka iklimlere taşınmak için iyi bir etki. İşte benim “bir yazarınız olmalı” dediğim de budur. Sizi kendinde yetindirmez, başka yazarlara da taşır.

21- Görünmez okurluktan yanayımdır. Görünmeyen yazarları sevmem de ondandır. Salinger’in kıyıda köşede kalmış bir sözü hep kulağıma küpedir: “Gösterme kendini ki, yazdığının anlamıyla ilgilensin herkes.”

22- Edebiyat okurla vardır, okur da edebiyatla. İyi edebiyat okuru olmak her türlü sapmanın önünü alır. Akıl, duygu, zihin gözeneklerinizi açar edebiyat.

23- Bekleyen okur hep vardır. Ama eşikte değildir. Avcısını bekleyen ceylan ürkekliğindedir. Kötü okur olmamak için bekler. Kendi zamanını yaratan okurdur o. Arar, inceler, sorar, sorgular. Bir avuç tuz verene boyun eğmez. Kayadan tuzunu kendi çıkarandır o.

SÜREKLİ DEVİNİM

24- Adlarını alt alta yazdığım, sonra da kütüphanemde kitaplarını yan yana dizimlediğim yazarlar vardır. Örneğin; Borges, Cortazar, Octavio Paz, Camus, Sartre, Malcolm Lowry, Roberto Arlt, Stendal, Flaubert, Balzac, Cervantes, Dante, Shakespeare, Bacon, Montaigne Steinbeck, Hemingway...

Ama Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, Yaşar Kemal, Faulkner yalnızdırlar. Joyce, Lawrence, Wolf, Henry James, Forster, Bellow bir aradadırlar. Nabokov ise tek başına, ama yanı başında edebiyat kuramı kitapları vardır!

Benim için önce okur olarak, sonra da yazan biri olarak bunların bir izahı vardır... Gene de okur olarak bu yanınızı keşfetmenizi isterim.

25- Okurken eylem içinde olduğumu bilirim. Sürekli devinim. Başka başka yazarlar, kitaplara, düşüncelere açılırım. Ama yazarken uğraşımın odağındayımdır, hiçbir şey devindiremez beni, zihnimden başka.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon