"Omurgandan kaygım var"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarına ilişkin, "biz yemin yolu irade beyanıyla açılana kadar yemin etmeyeceğiz dedik. İrade beyanı metinde yer aldı. Altına imza attılar. Bu imzayı sen inkar ediyorsan senin omurgandan benim kaygım var"" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.07.2011 - 10:56

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eleştirilerine yanıt verdi. İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarından satır başları...

 

 Konuşmak farz oldu

-Bizim içimiz neyse dışımızda o. Çünkü biz yalan söylemesini bilmeyiz, yalan söylemekten de utanıyoruz. Sayın Başbakan kürsüye çıkıyor, ama bugün grup toplantısında kullandığı bir cümle var, bizim için diyor ki, CHP diklenmiş ama dik duramamıştır. O zaman bize konuşmak farz oldu, konuşacağız.

 

Ya okuduğunu anlamıyor ya da çark etme telaşında

-Bize sordular, yemin yolu nasıl açılacak. İrade beyanı olursa açılacak. Biz bunu söyledik. Bize bir metin getirdiler. Biz kabul etmedik. Bu bizim arzu ettiğimiz irade beyanı değildir dedik, öğlen oldu aynı metin geldi. Ortada değişen bir şey yok. Okuyorum bizim söylediğimiz metni: ''Tüm siyasi parti ve milletvekillerinin, milletin kendilerine verdiği görevi yerine getirmek için TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz.'' Bizim istediğimiz beyan bu. Ya okuduğunu anlayamıyor, ya da şimdi ben nasıl çark ederim diye düşünüyor.

-'Tüm vekillerin mecliste olmaları gerektiğine inanıyoruz' şeklinde irade beyanı metinde yer aldı.

 

"O imza herkesin namusudur"

-İnsanlar attıkları imzaya sahip çıkarlar,o imza herkesin namusudur. Omurgan varsa o imzaya sahip çıkacaksın. Metin çok açık, 3 AKP'linin imzası var, bu imzalara sahip çıkmalarını bekliyoruz..

 

Sen 12 Eylül’de hangi bedeli ödedin?

-Neymiş 27 nisan bildirisi. CHP şöyle yaptı böyle yaptı vesaire. İşin özüne gelelim. Bir muhtıra verildi mi? Muhtırayı verenlerden hesap soruldu mu? Sana muhtıra veren kişiye üstün hizmet madalyası verdin mi vermedin mi Erdoğan çık önce buna cevap ver. Kalkmış CHP’yi suçluyor. Sonunda bu muhtıra değildir demeye başladı. Mağdur edebiyatı yaptı. Hani 12 Eylül paşalarından hesap soracaktın? Soramazsın, maaşlarına zam yaptın. Sen 12 Eylül’de hangi bedeli ödedin? Hangi işkenceden geçtin? İşkence çeken idam edenlerin yakınlarının acılarını istismar ettin sen.
 

Sabah söylediğini akşam inkar eden kim...

-Efendim biz sabah söylediğimizi akşam inkar ediyormuşuz. Pes yani. Şimdi bir önek vereceğim. Bu beyefendi gitti, NATO’nun Libya’ya müdahalesi konuşuluyordu.  28 Şubat 2011: NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu? NATO’nun ne işi var orada? Bakın Türkiye olarak bunun karşısındayız. Böyle bir şey konuşulamaz, düşünülemez. Kim söylüyor Recep Tayyip Erdoğan. 25 Mart 2011. Aynı Recep Tayyip Erdoğan yine konuşuyor. Libya’ya müdahaleyi kabul ediyor, izin veriyor, müdahale edin diyor. NATO’nun devreye girmesiyle de belli yerlerde rahatlama meydana geldi. Allah aşkına sabah söylediğini akşam inkar edenler kim. NATO müdahale etti. Binlerce sivil ölüdürüldü. Akdeniz’in karanlık sularında binlerce Müslüman boğularak öldü. Türkiye’den yardım istendi, bizim gemilerimiz yardım edemedi. NATO izin vermediği için. Bunu kim eleştirdi? Sosyalist enternasyonal de CHP eleştirdi.

 

Yalanın bu kadarına pes

-İnsaf yahu... Programda 13. sayfayı açtım bir paragrafı okudum. Yalanın bu kadarına da insaf. Kuyruklu yalanın bu kadarına insaf. Sen Başbakansın nasıl yalan söylersin. Bu kadar da olmaz. 550 milletvekilinin gözünün içerisine baka baka yalan söylüyorsun. Pes vallahi...

Başkan izin verseydi 1-1,5 saat ekonomiyi de tartışırdık. Kaldı ki sürenin kısalığından sadece ben değil kendisi de şikayet ediyor. 'Süre 40 dakikaydı anlatamadık' diyor. Biz de anlatamadık.

 

"İleri demokrasiden bahsediyoruz"

- NTV'den ayrılan bir gazeteci (Banu Güven) 'Seçim öncesinde öyle bir yere gelindi ki çok büyük hatalar yapıldı bence. Hükümet tarafından herhalde açıkça söylenmiş olması gerekiyor ki bizim yapacağımız işin sınırı belirlendi. Tartışma programları seçimden birkaç ay önce kaldırıldı' dedi. İşte Türkiye bu. Biz anlatsak deriz ki CHP muhalefet partisi, biz söylüyoruz. Program yapan ve ayrılmak zorunda olan bir gazetecinin söyledikleri bunlar. Şimdi ileri demokrasiden bahsediyoruz.

 

Camilere gelince

- 'Camilerle ilgili geçmişte şu yapıldı, bu yapıldı' deniliyor. O camilerde bu ülkeyi savunmak için bu ülke, bizim çocuklarımız için şehitliği göze alan askerler, insanlarımız kalıyordu. Çünkü kışla, yer yok. Nereye bırakacağız bunları, bu askerlerimize nerede bakacağız? Nasıl bu kadar ciddi bir hata yapılır? Bu vicdansızlık değil mi? Vicdanı olan, tarihi bilen o ulusal Kurtuluş Savaşı'nın 1920'lerini 1930'larını bilen, tarihiyle barışık olan birisi tarihine bu kadar ihanet eden sözler söyleyebilir mi? Nasıl bunu yapar? Tarih, insan sevgisi yok. Çünkü bağımsızlığın, ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ne olduğunu bilmiyor. Hangi bedeller ödenerek o savaşın kazanıldığını bilmiyor. O askerlerin bir günde sadece bir öğün yemek yediğini de bilmiyor. Mehmet Akif'in şiirlerini okuyor ama onları da bilmiyor. Çünkü o şiirleri okumak için insanın ruhunda denizlerin depreşmesi lazım ama sen kim Mehmet Akif kim ulusal kurtuluş savaşı kim?

- Hiç imalatı yok 3 trilyonluk... Sen 6 trilyon para ödüyorsun. Yapan kim AKP hükümeti. Hani camiler ibadet yeriydi. Camilerde insanlar gelip ibadet ederken Allah'ın manevi kişiliğiyle buluşurlar. Sen camilerde tamirat yaparken yolsuzluğa göz yuman bir ülkenin başbakanı olarak hiçbir şey hissetmiyor musun? Bir tek cümle bile etmedin şu ana kadar. Yüzüne gözüne dursun. Bu milletin tüyü bitmemiş çocuğunun vergileriyle kalkıp caminin onarımın da bile yolsuzluğa göz yumuyorsun. İnsan biraz utanır, sıkılır. Süleymaniye Camisi'ni ibadete açtı, üstelik siyaset yaparak. Din kutsal bir şeydir, tartışılmaz. Süleymaniye Camisi'nin onarımında 4 milyon TL yolsuzluk yapıldı. Liste var. Bunu tüm milletvekili arkadaşlarıma dağıtacağım. Hangi camide kaç lira yolsuzluk yapıldı. Lütfen gidin tüm illerde, ilçelerde bütün köylerde AKP'nin camilere olan tutkunluğunun gerekçesini anlatın. Yolsuzluk yapıyorlar. Kalkıp bize ders veriyor. Sen kim CHP'ye ders vermek kim? Daha bitmedi daha arkası da gelecek.

 

''Hasan Dağcı Kim? Tanıyor musun?"

- Hasan Dağcı kim? Tanıyor musun?Erdoğan'ın özel kalem müdürü. Hasan Dağcı bir arsa alıyor. İstanbul Kadıköy İbrahimağa Mahallesi 1. Bölge'de. Alış bedeli 215 milyar lira. Tapusu da var elimizde. Kadıköy belediyesinin yazısı da var 'bu arsa cami yeri için ayrılmıştır' diyor. İstanbul Anakent Belediye Başkanlığının Meclis Kararı ile cami yeri rezidansa dönüştürülüyor. Rezidans yapılıyor ve satılıyor. Sayın Erdoğan'a soruyorum; sen dini böyle mi yaşıyorsun? İstanbul'da daha çok var. Çıkaracağım. Din bezirganlarını güzel güzel dinimizi istismar edenleri milletimizin önüne koyacağız. yeter artık. Biz sesimizi kesiyoruz onlar sanıyorlar ki bunlar hiç konuşamazlar. Çünkü para deyince bunlarda din, iman kalmaz.

 



 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler