'Otosansür yorumu, otosansüre takıldı'

Mustafa Balbay, uzun süren tutukluluk süresini “Vicdanlarınız granit kayadan daha da katı/Nerede bulalım bu vicdanı delecek avukatı/Vicdanlarınız buzdağı kadar katı/Nereden bulalım bu dağı delecek avukatı” diye şiirle eleştirdi.

'Otosansür yorumu, otosansüre takıldı'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.11.2010 - 08:17

İkinci Ergenekon davasında tutuklu sanık Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay, Avrupa Birliği (AB) İlerleme raporundaki “gazetecilerin düşüncelerini özgürce yazamadığı ve otosansür olduğu” saptamalara dikkat çekerek “Bu ifade Türkiye'deki gazetelerde yer almadı. Otosansür yorumu, otosansüre takıldı” dedi. Balbay, uzun süren tutukluluk süresini “Vicdanlarınız granit kayadan daha da katı/Nerede bulalım bu vicdanı delecek avukatı/Vicdanlarınız buzdağı kadar katı/Nereden bulalım bu dağı delecek avukatı” diye şiirle eleştirdi.

İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri'de görülen İkinci Ergenekon davasının 95. duruşmasında Başkan Köksal Şengün sanık ve avukatlarının beyanlarının alınacağını duyurdu. Duruşmada söz alan Mustafa Balbay “Başta Oktay Ekşi ağabeyimiz olmak üzere Gazetecilere Özgürlük Platformu temsilcelerine saygılarımı sunuyorum” diyerek konuşmasına başladı. 11 Kasım 1980 günü Gazete İzmir’de stajyer olarak gazeteciliğe başlayışını anlatan Balbay “11 Kasım 1980’de mesleğe başlayışımın 30. yıldörümünde basın özgürlüğü açısından ne kadar yol aldığımızın, ne kadar gerilediğimizin en somut örneği karşınızda yargıladığınız Mustafa Balbay. 12 Eylül'ün en baskıcı günelerinde ‘acaba bu haber sansüre uğrar mı’ diye o kaygı ve hüzünle mesleğe başlamıştık. Bugün mesleğim nedeniyle tutukluyum” diye konuştu.

 

10 gün güncel kalabilmek

“30 yıllık bir gazeteci olarak mesleğe tutunmaya devam edeceğim” diyen Balbay şöyle devam etti: “Pazar geceleri 4’e kadar 3 yazı yazıyorum. Postaya verilmek üzere cezaevi idaresine zarfı açık olarak veriyorum. Bugüne kadar olumsuz davranmadılar. Yalnız bir kez ‘Dreyfus’u ‘deyus’ olarak okumuşlar, ‘kime deyus diyorsun’ diye sordular. Yazım 8. günü sonra Yazıişleri Müdürü'ne gidiyor. 10. gün yayımlanıyor. Bugün gazetede çıkan yazıyı önceki pazartesi günü yazmıştım. 10 gün güncel kalabilecek bir konuda yazmak için çırpınıyorum.”

 

Her iktidarı eleştirdim

Mesleğe başlarken Oktay Ekşi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu gibi yazarlara öykünerek onlar gibi olmak istediğini anlatan Balbay “Ben de katıksız bu ülkenin temel değerlerine saygısızlık etmeden her iktidarı eleştirdim. Tansu Çiller’i de, Mesut Yılmaz’ı da, Bület Ecevit’i de eleştirdim. 8 Ankara temsilcisinin katıldığı bir Tekel’in özelleştirilmesine ilişkin toplantıda Bülent Ecevit ‘Hepinizi ikna ederim ama Balbay’ı ikna edemem’ dedi. AKP iktidarın karşı da gazeteci olarak anlayışım neyse, neyi düşünüyorsam onu söyledim. İddia makamının ‘şu köşeyazısı darbecidir’ diye hiçbir yazım yok” diye konuştu.

 

Otosansür otosansüre takıldı

Avrupa Birliği'nin İlerleme Raporu'nun “Türkiye'de gazeteciler düşüncelerini özgürce yazamadığına, otosansürün yaygın” olduğuna ilişkin saptamalarını anımsatan Balbay şöyle devam etti: “Ben burada ‘medyayı ele geçirmek istiyor’ diye tutukluyum. Rapordaki bu ifadeler hiçbir gazetede yer almadı. Otosansür yorumu otosansüre takıldı. Oktay Ekşi’nin bir başyazarın linç edildiği, fiilen sansüre uğradığı bu ortamda sizler vereceğiniz kararla Türkiye’de basının ne kadar özgür olacağında önenli rol oynacaksınız. Davanın gidişi filen bu mesleği seçmek isteyenlerin geleceğine sansür oluşturmaktadır.”

 

Bir kısım medya

Halen 700 gazeteci hakkında 5 bin soruşturma olduğunu anlatan Balbay, “Ama bir kısım medya, saldırı özgürlüğü, iftira özgürlüğü istiyor. Medyamızı da kendine çekidüzen vermeye çağırıyorum” dedi.Gazetecilik yaşamı boyunca “Nereden gelerse gelsin terörün her türlüsüne karşı” olduğuun ifade eden Balbay “Bir terör saldırısı sonucu yitirdiğimiz Uğur Mumcu’nun köşesinde yazıyorum. Oda komşum bir terör saldırısında yaşamını yitiren Ahmet Taner Kışlalı idi. Her şeye hazırdım ama ‘terörist’ suçlamasına hazır değildim” diye konuştu. Bugüne dek 23 kitap yazdığını 24’üncüsünü ise cezaevinde yazdığını söyleyen Balbay şunları kaydetti: “Hapishane koşullarında canımın son damlasına kadar yazacağım. Burası esirevi değil eserevi...Rıfat Ilgaz, Nazım Hikmet, Aziz Nesin’in yaşadıklarının tarihte kalmasını isterdim. En az üç kitaplık malzemem birikti.” Cumhuriyet Gazetesi’nde çeşitli ekler çıkardığını, iddianamede Strateji Eki’nin ise terör örgüt yayını olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Balbay “İddia makamı ve iddia makamını kullanan alçaklar ‘bunda alçakça bir şey var mıdır’ diye baktılar. Defalarca kontrol ettiler, hiçbir şey bulamadılar” dedi. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “Başarılı olsalarda yargılamayı onlar yapacaklardı” sözlerini anımsatan Balbay “Hangimizin mahkeme kuracak gücü var. Bir darbe yapıp mahkeme kuracak gücü olan varsa onlar burada yok. Hayati Yazıcı kimleri kast etmekte?” dedi.

 

Barış süreci

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Barış sürecini baltalamayın” sözlerine gönderdemede bulunan Balbay “Barış için ne gerekirse yapılım. Ama dağdaki teröriste açılım, bize kapanım mı? Teröriste dahi barış çağrısında bulunan iktidar bizden terör örgütü üretmenin çabası içinde” diye konuştu.

 

Granitten yürek

Geçen duruşmada tutuklu sanık Hüdayi Ünlüer’in avukatı ile diğer avukatlar arasında bir gerginlik olduğunu anımsatan Balbay, Ünlüer’in 3 avukat değiştirdiğini, tutukluluk süresi uzadıkça sanıkların başka avukat arayışına girdiklerini söyledi. Balbay, avukatları Aydın Metin ve Mehmet İpek’in kendisiyle görüşmeye geldiklerinde “İlhan Selçuk’u tutamayınca sesi tutukladılar. Cumhuriyet Gazetesi’nden birinin tutuklanması gerekiyordu” dediklerini aktararak “Avukatlarıma güvenmeye devam ediyorum. Böylesine bilinemeyenler içerisinde somut deliller yok iken kim gelse vicdanlar çözülebilir? En iyisi bu durumu şiirle anlatayım: Vicdanlarınız granit kayadan daha da katı/Nerede bulalım bu vicdanı delecek avukatı/Vicdanlarınız buzdağı kadar katı/Nereden bulalım bu dağı delecek avukatı” diye serzenişte bulundu.

“Nazlı Ilıcak bile bu davaya ılıcak bakmaya başladı” diyen Balbay, “Kurban Bayramı’nda kantin kapalıymış. Açık görüş ancak pazar günü yapılacakmış. Burada insan yatıyor. Kurbanlık koyunlar değil. Burada dünyanın en yaşlı terör örgütü üyeleri yatıyor. Yaş ortalaması 55, kilo ortalaması 90.” Balbay sözlerini şöyle tamamladı: “Ağlarsa bir anam bir karım ağlar, gerisi yarın ağlar. Aylarca yarını bekledik, en azından vicdanın sizler için de yarının gelmesini bekliyorum. Ailelerimiz çocuklarımızı da tutukladınız. Kurban Bayramınız kutlu olsun.”

 

Reddi hakim istemine red

Duruşmada söz alan Atilla Uğur, ağustos ayında tutuklu sanık Yarbay Mustafa Dönmez’in duruşmadaki beyanları sırasında Başkan Şengün’ün süreyi aştığı konusunda uyardığını,Dönmez’in “Sayın Başkanım buradaki sanıklardan en ağır durumda olan benim. İzin verin konuşmama devam edeyim” dediğini anımsattı. Başkan Şengün’ün “Sizden daha kötü durumda olanlar var” dediğini belirten Uğur şöyle devam etti: “Ben, Levent Göktaş, İbrahim Şahin ve Levent Ersöz'den bahsettiğiniz açıktır. Bu söz bu kanaat ihsas-ı rey kavramını anlatan en iyi alatan bir örnektir.”

Avukat Zeki Aksoy’un Levent Ersöz ve Mustafa Koç’a ilişkin konuşurken Başkan Şengün'ün “Bilmediğiniz şeyler var” dediğini belirten Uğur şöyle devam etti: “Son derece bariz olan tarafsızlığınızı kaybetmenizin göstergesi olan bu iki nedenden dolayı CMK’nin 25. maddesine göre sizin hakkında reddi hakim talebinde bulunuyorum.”Bir yayın organında üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu hakkında çıkan bir haberi aktaran Uğur şöyle devam etti: “Sedat Sami Haşıloğlu’nun, 29 Haziran günü Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yakın bir yerde İstanbul Terörle Mücadele Müdürlüğü ve İstihbarat Şubesi’nden polislerle buluştuğu, Emniyet'in benzin istasyonundan girerek kamera bulunmayan kapıdan Emniyet Müdürlüğü’ne girdiği iddia ediliyor. Eğer bu doğruysa bu bir hukuk skandalıdır. Benim hakkında buradaki sanıklar hakkında soruşturmayı yapan kolluk ile devam etmekte olan yargılama safhasında hakkımda karar verecek olan üye hakimin buluşmaları, görüşmeleri hukuk etiği ile asla bağdaşmaz. CMK 25/2. maddesi uyarınca üye hakim Haşıloğlu için de reddi-hakim talebinde bulunuyorum.”

Duruşmaya kısa bir ara verildikten sonra Başkan Şengün “Sanık Atilla Uğur’un ifadesindeki iddiaların CMK 25'inci maddede belirtilen hususları içermediğine, kendisi hakkında söylediğini iddia ettiği cümlelerin de tutanaklarla örtüşmediğine” dikkat çekerek reddi hakim talebinin heyet tarafından oy birliği ile reddedildiğini kaydetti.

 

GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU SİLİVRİ'DE


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler