Öyle bir geçer hayat ki...

Beren Saat, "Aşk-ı Memnu"da genç bir burjuva kadınken, bir başka dizide kasabalı bir kızcağız oluveriyor. Hale Akınlı, "Karadağlar"daki başarılı yorumunun ardından "Umutsuz Ev Kadınları"nda hastaneye taşınınca, hangi diziye geçecek diye bekledik. Çok geçmeden "Keşanlı Ali Destanı"nda yeniden karşımıza çıktı.

Öyle bir geçer hayat ki...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.08.2012 - 06:40

Televizyon dizileri yaşamımızın vazgeçilemez bir parçası oldu çıktı. En ilgisiz olanımız bile bir ya da ikisine abone olup izliyoruz sanırım. Evlerimizi, gecelerimizi, saatlerimizi paylaştığımız oyuncuların seçiminin hangi değerlendirmelerle yapıldığını çok merak ediyorum.

Bazen dizi devam ederken rol dağıtımında ani değişiklikler oluyor. Sanırım burada daha çok oyuncunun kararı etkili oluyor. Örneğin bir oyuncu oynadığı dizide hastalanıp ağırlaşınca ya da bir trafik kazası geçirip ambulansa bindirilince başka bir diziden daha iyi koşullarla teklif aldığını anlıyoruz. Nitekim birkaç hafta içinde (hatta bazen daha da kısa zamanda) başka bir dizideki rolüyle bizi yalancı çıkarmamayı başarıyor o oyuncular. Anlayabildiğim kadarıyla dizilerin kadrolu oyuncuları var. Bunca oyuncu arasından yeni yüz, yeni yetenek, yeni bir yorum aramak yerine yapımcıların tercihiyle, aynı oyuncuları oynarken görüyoruz.

Şımarık kız prototipi

Geçen sezon “Aşk-ı Memnu”da koket bir sosyete gülü olarak izlediğimiz Nebahat Çehre “Muhteşem Yüzyıl”da Kanuni’nin annesi olarak, aynı sosyete gülü mimiği, beden dili, makyajı ve 16. yüzyıl Fransa saraylarından kotarılmış bol dekolteli kostümüyle boy gösteriyor.

Beren Saat, üç sene boyunca “Aşk-ı Memnu” dizisinde, modern genç bir burjuva kadınken ve o dizinin Türk milletini ekrana bağlayan finalinin izi zihinlerden silinmeden, bir kasabalı kızcağız oluveriyor. Beren Saat zaten pek oynamayıp öyle durunca burjuva da oluyor kasabalı da, fark etmiyor, hepsinde de prototip şımarık bir kızı yansıtıyor. Yapımcılar bu nedenle etrafındaki rollere gerçek oyuncuları yerleştiriyor.

Başarılı oyunculardan Tülay Bursa da “Kalbim Dört Mevsim”de iyi niyetli -biraz da tüm halalar, teyzeler gibi- işgüzar hala Nezaket’i bitirdiği hafta “Umutsuz Ev Kadınları”nda karşımızda!
 

Hastaneye kaldırılınca!

“Karadağlar”
dizisinde başarılı mama Marika rolüyle ilgi çeken Hale Akınlı, hemen ardından “Umutsuz Ev Kadınları”nda alık ve tipik bir kayınvalide rolüyle dizi oyunculuğunu sürdürürken rol gereği birden bir hastalıkla hastaneye taşındı. Birkaç hafta hastanede yaşam savaşı verirken biz hangi diziye geçeceğini bekliyorduk. Haklı çıktık: “Keşanlı Ali Destanı”nda Hasibe rolüyle karşımızdaydı. “Umutsuz Ev Kadınları”nda gelini ve oğlu çeşitli nedenlerle onun sağlığı hakkında endişe içindeyken biz onu hem hasta bir sarsak kaynana hem de becerikli ve anasının gözü bir anne-kaynana adayı olarak izlemeyi sürdürdük.

Anladığım kadarıyla yapımcılar yeni bir oyuncuyu seyirciye alıştırmak için yorulacakları yerde, seyirci oyuncunun yeni rolüne alışmak için uğraşsın diyor.
 

Küçük Osman büyümez!

Aslında seyircinin ilgisini çekmeyi başaran oyuncular için yapımcıların başka bir icadı daha var. Dizinin tema, malzeme, mekân, kişileştirme, ileti gibi asal değerlerini bir yana bırakıp o oyuncunun üstlendiği rol kişisine daha geniş yer verilen tekstler yazdırılıyor.

Bakınız, küçük Osman vakası. “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinin ilk bölümlerden sonra büyümesi planlanan (ve öyle yazılan) küçük Osman’lı sahneler, hepimizi çok etkileyen sevimliliği ve yeteneğiyle reyting rekoru kırınca, büyütülmekten vazgeçildi ve dizinin her bölümünde Osman’a rol yazılmaya başlandı. Başka bir icat da oyunculara ölümsüzlük iksiri içirmek! Seyirciye yönelik psikolojik hazırlık sonucu öldürülen oyun kişisi, (seyirci çok üzüldüyse) diriltiliveriyor. Şimdi bu adam sarıldığı kefenden, yatırıldığı üzeri kapalı tahta tabuttan, tabutun içine yerleştirildiği beton mezardan nasıl çıkmayı başardı da karşımızda sağ salim oturup duruyor, diye düşünmeye kalkmayın; idare edin, yeter.

Biz neleri idare etmedik ki. “Kurtlar Vadisi”nin reisi Necati Şaşmaz’ın bu konudaki başarısı ibretliktir. Büyük kitlelerin sanatsal-kültürel beslenmesinin tek kaynağı haline gelen ancak yalnızca kabaca eğlendiren televizyonların daha sorumlu davranmasını beklemek hakkımız sanırım.

Türkiye tiyatroları hakkında bilirkişi konumuna getirilen bir tiyatro eğitmeni-oyuncunun öğrencilerinin estetiği sakallı kadın tipiyle, cinselliği salatalıkla yorumlayan çok güzel hareketleri türü izlencelerle halkımızın kültürel düzeyi yeterince inceltilmiyor mu!? Ne dersiniz?


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler