"Pakistan halkı bizim gibi gururludur"
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Pakistan'ın sel felaketi nedeniyle yardıma ihtiyaç duyduğunu, ancak gururlarının incitilmemesi gerektiğini belirterek, "Pakistan halkı bizim halkımız gibi gururludur, kendisine yapılan yardımlar konusunda gururlarının incitilmemesi konusunu özellikle vurgulamak istedik" dedi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, New York'ta Türkevi'nde basın toplantısı yaptı ve dün BM Genel Kurulu'nda düzenlenen Pakistan'a yardım toplantısı ve ikili görüşmeleriyle ilgili gazetecilere bilgi verdi.
BM'deki toplantıya bakan seviyesinde katılan 5 ülkeden birinin Türkiye olduğunu söyleyen Bağış, toplantıya ABD, Almanya, Danimarka, İsveç ve Kanada'nın bakan seviyesinde katıldığını belirtti. Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun MGK toplantısı dolayısıyla toplantıya gelememesi nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Pakistan'a verdiği önem çerçevesinde toplantıda Türkiye'nin bakan seviyesinde temsil edilmesini istediğini, o yüzden kendisini görevlendirdiğini ifade etti.
Pakistan'daki sel felaketi
Türkiye ile Pakistan arasındaki dostluk ilişkisine değinen Bağış, Türkiye'de çocukların "Jive Pakistan" şarkılarıyla büyüdüğünü, hem Türkiye'de hem de Pakistan'da insanlara en yakın dost ülkenin hangi ülke olduğu sorulduğunda insanların Pakistan ve Türkiye dediklerini söyledi. Bağış, iki ülke arasında çok yüksek ticaret hacmi olmasa bile Pakistan'ın Kurtuluş Savaşına gösterdiği katkıdan dolayı, Atatürk'e olan sevgilerinden dolayı iki ülke arasında özel bir ilişki olduğunu hatırlattı.
Pakistan'ın tarihinin en büyük doğal felaketini yaşadığını, Türkiye'nin Pakistan'ın yalnız bırakılmaması gerektiğine inandığını söyleyen Bağış, Türkiye'nin 10 milyon dolarlık nakit yardımı Pakistan'a ulaştırdığını, 4 ayrı kargo halinde 140 tonluk insani yardım malzemesi sevk ettiğini, Türk Kızılayı ve yardım kuruluşlarının halen Pakistan'da bulunduğunu, 2 sahra hastanesinin Pakistan'a gönderildiğini, bunların yarın sabah hizmet vermeye başlayacaklarını ve TSK'nin tıbbı malzeme taşıyan 2 adet kargo uçağını gönderdiğini söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığının aldığı karar çerçevesinde hem Türkiye'deki hem de dünyadaki tüm Türk camilerinde bugün cuma namazından sonra Pakistan için yardım toplanacağını, halktan halka çok ciddi bir kampanyanın başladığını ifade eden Bağış, TOBB'un da 1 milyon dolarlık yardımla kampanya başlattığını, Başbakan Erdoğan'ın halka yardım çağrısında bulunduğunu, özel banka hesap numaralarının kurulduğunu söyledi.
Bağış, "Burada bizi en mutlu eden şey yardımın devletten devlete olmasından çok halktan halka yardım olarak yapılmasıdır" diye konuştu.
BM toplantısında BM Genel Sekreterinin Pakistan'a yardım için hedeflediği rakama ulaşılabileceğinin görüldüğünü belirten Bağış, ABD, AB ve diğer ülkelerin gönderecekleri yardım miktarlarını artıracaklarını açıkladıklarını söyledi.
Bağış, BM'nin bir sonraki Pakistan toplantısının 19 ya da 26 Eylül günü New York'ta BM'de yapılacağını, ayrıca 14-15 Ekim'de AB Merkezinde Brüksel'de Pakistan'a yardım toplantısının düzenleneceğini belirtti.
"Pakistan halkının asıl yardıma ihtiyacı olacağı dönem suların çekilmesinden sonra ortaya çıkacak olan tablo" diyen Bağış, konunun şu an dünyanın gündeminde olduğunu, ramazan ayı nedeniyle de İslam dünyasında ayrıca bir yardım etme arzusunun olduğunu, ancak zaman geçince konunun unutulmaması gerektiğini, halen 20 milyon kişinin evsiz olduğunu, ilaç ve tedaviye ihtiyaç duyacaklarını söyledi. Bağış, Türkiye'nin bu kapsamda Pakistan'a yardım konusunda bundan sonra yapılması planlanan tüm toplantılara her tür katkıyı vereceğini ve ev sahipliği yapmayı istediğini de Pakistan Dışişleri Bakanına ilettiğini belirtti.
"Pakistan'ın egemenliği ve gururu"
Bağış, BM toplantısındaki konuşmada sel felaketi nedeniyle yapılacak yardımların Pakistan'ın egemenliğine ve Pakistan halkının gururuna saygı göstermesi gerektiğini vurguladığının hatırlatılması üzerine, Pakistan'daki sel felaketinin İstanbul ile Ankara arasındaki mesafe kadar büyük göletler oluşturduğunu, insanların öldüğünü, ve salgın hastalıkların çıkması halinde yeni ölümlerin olabileceğini söyledi. Pakistan'ın bu dönemde yardıma büyük ihtiyaç duyduğunu belirten Bağış, şöyle devam etti:
"Ama Pakistan halkı bizim halkımız gibi gururludur, kendisine yapılan yardımlar konusunda gururlarının incitilmemesi konusunu özellikle vurgulamak istedik. İslam dünyasında komplo teorilerine karşı bir hassasiyet de vardır, bunları körüklemek isteyen gruplar da olacaktır. Pakistan Dışişleri Bakanı da BM'deki konuşmasında birtakım radikallerin bu durumu istismar edebilme ihtimalinden bahsetti, özellikle Batı dünyasının yaptığı yardımların hassasiyetle, insanların gururunu kırmadan, aksine gururlarını okşayıcı bir şekilde onların ulusal gururunu dikkat alarak yapılması gerektiğini kaydetti. Geçmişte bu tür yardımlar yapılırken insanların horlandığı, küçük görüldüğü oldu. Bu sadece Pakistan'a has bir hassasiyet değil, Haiti'de buna benzer olaylar yaşandı. Biz de deprem bölgesinde yaşayan bir ülke olarak bu konuyu iyi biliyoruz. 17 Ağustos 1999 depremi sonrası bizim ülkemizde de benzer hassasiyetler vardı, o tecrübelerimiz ışığında biz gerekli uyarıları yaptık, dünya kamuoyunun da bu uyarıları ciddiye alacağını zannediyorum."
Bağış, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un da BM'deki konuşmasında bu hassasiyeti dikkate aldığını, bunun da kendilerini mutlu ettiğini söyledi.
İkili görüşmeleri
Bağış, BM toplantısı sırasında ABD'nin Pakistan özel temsilcisi Richard Holbrooke, İsveç'in Kalkınma Bakanı Gunilla Carlsson, Almanya Devlet Bakanı Werner Hoyer, Belçika Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Steven Vanackere ve Pakistan Dışişleri Bakanı Makdum Şah Mahmud Kureyşi ile görüştüğünü bildirdi.
Pakistan'ın Türkiye'nin yardımlarından dolayı son derece müteşekkir olduğunu söyleyen Bağış, Kureyşi'nin kendisine, "Biz sizin yaptığınız çalışmaları duyduğumuz zaman kendi çalışmalarımızla eş tutuyoruz, zaten Dışişleri Bakanınız bizim Dışişleri Bakanımız gibi faaliyet gösteriyor, bunu Afganistan ile yaşanan kriz sırasında da görmüştük. Desteğiniz için müteşekkiriz ve BM toplantısına bakan seviyesinde katılmanız da zaten bunun sembolüdür" dediğini de aktardı.
Kıbrıs
Bağış, Belçika Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Steven Vanackere ile yaptığı görüşmelere yönelik soru üzerine, Vanackere'nin bir hafta önce İstanbul'a yaptığı ziyaret sırasında kendisiyle çok kapsamlı görüşmelerde bulunduklarını söyledi.
Kıbrıs konusunun görüşmede gündeme geldiğini belirten Bağış, Türkiye ve KKTC'nin Kıbrıs müzakereleri konusunda yapıcı rol oynamaya devam ettiğini, tüm Rum lobilerinin Derviş Eroğlu'nun KKTC Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sonra görüşmelerin duracağı intibasını yaratmak için büyük bir kampanya başlattıklarını ama Eroğlu'nun seçildiği gece görüşmelere kaldığı yerden devam edeceğini açıklamasıyla "(Rumların) bu oyununu bozduğunu" vurguladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun Rum lideri Dimitris Hristofyas'la görüşmeleri çok başarılı şekilde sürdürdüğünü, riskli konulara girildiğini, hatta Eroğlu'nun bu görüşmelerin yıl sonuna kadar bitebileceği umudunu taşıdığını açıkladığını dile getiren Bağış, ancak kaçak oynayan tarafın Rum tarafı olduğunu söyledi. Rum tarafının her zaman olduğu gibi müzakereleri zamana yayma, geciktirme ve AB tam üyelik kozunu kullanarak Türkiye'yi engelleme çabası içerisine girdiğini ifade eden Bağış, Türkiye'nin tutumunu net şekilde açıkladığını belirterek, şöyle konuştu:
"Biz ne Kıbrıs için AB'den vazgeçeriz, ne AB için Kıbrıs'tan vazgeçeriz. İki konuda da haklı olduğumuzu, hukuki temele dayalı haklarımız olduğunu her vesileyle vurguluyoruz ve Türkiye sabırla, azimle bu süreci sürdürecektir. Adada iki kesime siyasi eşitlik sağlayacak, iki tarafın da halklarının içine sindirebileceği kalıcı ve adil bir çözümü destekleme politikamızı aynı kararlılıkla sürdüreceğiz."
Alman bakana teşekkür
Kıbrıs konusunu Almanya Devlet Bakanı Werner Hoyer ile yaptığı dünkü görüşmede de dile getirdiğini belirten Bağış, Hoyer'in göreve geldikten kısa bir süre sonra Kıbrıs'a gittiğini ve KKTC'yi de ziyaret ettiğini söyledi. Kendisine KKTC'ye yaptığı ziyaret için teşekkür ettiğini belirten Bağış, kendisinden bundan sonraki süreçte desteğinin devam ettirmesini istediğini belirtti. Bağış, "Hatta kendisi (Alman Bakan Hoyer) sordu 'ne yapabiliriz' diye, ben de 'basit' dedim, 'Lufthansa havayollarına söyleyin Ercan havaalanına uçuş başlatsın', o zaman biz de limanlarımızı açma konusunu değerlendiririz" dedi.
"Güney Kıbrıs, diğer AB ülkelerinin Kuzey Kıbrıs'la ilişki kurmasını engelliyor"
Kıbrıs'ta en azından bir ara formülle halkın rahatlamasının sağlanabileceğini dile getiren Bağış, şöyle dedi:
"Çünkü AB'nin oybirliğiyle 26 Nisan 2004 tarihli kararı var; Kuzey Kıbrıs'a uygulanan ambargoların kalkması. Şu ana kadar AB'ye üye ülkelerden sadece bir tanesi o kararı uyguluyor. Sadece tek bir AB üyesinin KKTC ile direk ticareti var, sadece bir ülkenin vatandaşları Kuzey Kıbrıs'a rahatlıkla gidip gelebiliyor, o da Güney Kıbrıs. Güney Kıbrıslılar Kuzey Kıbrıs'la her türlü ticareti yaparken, gidiş gelişi yaparken, diğer 26 üye ülkenin aynı haklardan yararlanmasını bir şekilde engelliyor. Bu kendi başına bir çifte standarttır, haksızlıktır. Onun için nasıl dünya ülkeleri Tayvan'la diplomatik ilişki kurmazken bu ülkeyle her türlü ticareti gerçekleştirebiliyorsa KKTC ile de aynı ilişkiyi bu aşamada kurmalılar. Ama tabii bizim nihai hedefimiz bu değildir, biz Kıbrıs'ta kalıcı ve adil bir çözüm sağlanmasını arzu ediyoruz ama o noktanın erişilmesine kadar böyle bir ara çözümle de Kıbrıs'ta ekonomik rahatlama iki tarafı da çok daha müreffeh hale getirebilecektir. Ama maalesef Rumlar her zamanki şımarık tavırlarıyla bu çözüm önerilerimizi de reddediyorlar ve diğer AB üyesi ülkelerin de desteklemesini bir şekilde bloke ediyorlar ama biz kararlılıkla tutumumuzu sürdüreceğiz."
"Kıbrıs milli davadır"
Bağış, Kıbrıs'ta çözüm olmazsa ne olacağına yönelik soru üzerine, "Ben kendimi bildim bileli her sene aralık ayı Kıbrıs konusu için çok kritik bir ay olarak ilan edilmiştir, o zamandan bu zamana çok aralık geçti, çok şükür KKTC'de bugün kişi başına düşen gelir neredeyse 20 bin doları bulacak" dedi.
KKTC'de oteller yapıldığını, üniversitelerinde, dünyadaki çok sayıda ülkenin yurttaşı olan öğrencilerin öğrenim gördüklerini belirten Bağış, üniversitelerdeki öğrenci sayısında son 8 yılda yüzde 150 artış olduğunu, KKTC'nin her geçen gün daha müreffeh hale geldiğini söyledi. Adada iki ayrı devlet, iki ayrı cumhurbaşkanının, iki ayrı yönetim, iki ayrı meclis, iki ayrı okul sistemi, iki ayrı sağlık sisteminin bulunduğunu belirten Bağış, şöyle konuştu:
"(Adada) Her şeyiyle tam fonksiyonel iki ayrı demokrasi var, dünyada demokrasiye bu kadar ihtiyaç duyulduğu bir dönemde oradaki demokrasinin görülmemesi kendi başına dünya açısından büyük bir ayıp. Biz KKTC'yi hiçbir zaman yalnız bırakmadık, Türkiye'nin Kıbrıs politikası bir iktidar politikası değildir, bir milli davadır, bu konuda iktidar-muhalefet ayrımı yoktur, asker-sivil ayrımı yoktur, Alevi-Sünni ayrımı yoktur, kadın-erkek ayrımı yoktur, genç-yaşlı ayrımı yoktur, Türkiye Cumhuriyeti'nin her vatandaşının Kıbrıs'a karşı ayrı bir hassasiyeti ve sevgisi vardır. Biz tabii ki adada adil, kapsamlı, kalıcı bir çözüm için elimizden geleni sürdüreceğiz ama çözüm bulana kadar da KKTC'nin her türlü ihtiyacı konusunda Türkiye üzerine düşeni yapmaya devam edecektir."
"Yıl sonuna kadar bir çözüm olur mu, biz ümit ediyoruz ki olsun" diyen Bağış, Türkiye'nin KKTC'ye su hatları çekmek için inşaatın başladığını, yeni otobanlar yapılacağını söyledi. Kıbrıslı Rumların neredeyse yüzde 95'inin kuzeyi ziyaret ettiğini belirten Bağış, aynı şekilde Kıbrıslı Türklerin yüzde 95'inin de güneyi ziyaret ettiğini, iki taraf arasında insanların rahatlıkla geçiş yapabildiklerini, geçişlerde bir sorun ya da şiddet yaşanmadığını ifade etti.
Bağış, "Adada her geçen gün olgunlaşan bir ilişki olduğu da gözüküyor. Ümit ederiz ki, Sayın Hristofyas, Sayın Eroğlu bu yıl sonuna kadar bir noktada uzlaşırlar. İkisinin de Kıbrıs konusunda öğreneceği yeni bir şey olmadığına ben yürekten inanıyorum, ikisi de ömürlerini bu konuya vakfetmiş insanlar ve kendi toplumları içerisindeki iç siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakıp, akıl, vicdan ve mantık çerçevesinde uzlaşırlarsa iki halk da çok şey kazanacaktır diye düşünüyorum" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'