'Partiyi kurumsallaştıramadık'

Kurucu Genel Başkan Rahşan Ecevit'in ardından istifasını açıklayan partinin kurucu üyesi ve eski Genel Başkan Yardımcısı Murtaza Çelikel, DSP'yi rekabete açamamanın ve kurumsallaştıramanın sonucu olarak kaliteyi tutturamadıklarını söyledi. Çelikel, "talimatla, tayinle yapılan seçimlerin sonucunda bu tabloyu yaşamak kaçınılmazdı" dedi.

Yayınlanma: 09.06.2009 - 09:25
Abone Ol google-news

Murtaza Çelikel, Ecevit’lerden sonra partiyle özdeşleşen en önemli isimdi. Dönem dönem parti yönetimiyle ters düşse de, partiyle bağını hiç koparmadı. İşin ilginç tarafı, parti içinde yönetimi eleştirenlere kapı gösterildiği halde Murtaza Çelikel’in eleştirilerine karşı Ecevit’lerden bir tepki gelmedi. Belki bunun en önemli nedeni Çelikel’in partiden bir beklenti içinde olmamasıydı. Kamuoyu DSP’nin kuruluş haberini 1983 yılı sonlarında işadamı Murtaza Çelikel, Halil Tunç ve Sedat Akman’ın açıklamasıyla öğrendi. Çelikel, partide ön plana çok çıkmasa da perde gerisinde önemli görevler üstlendi. DSP’nin parlamentoda 24 milletvekili ile grup oluşturmasının perde arkasındaki mimarı Murtaza Çelikel’di. Ara seçimlerde İstanbul’dan DSP’nin milletvekili adayı olan Çelikel, siyasi yasakların kalkması için yapılan referandum komisyonunda ve solda işbirliği görüşmelerinde DSP’yi temsil eden kişiydi. MHP ile koalisyon ortaklığı önerisi de ondan gelmişti.

Çelikel’in bir diğer özelliği de, solun kalıplaşmış düşüncelerinin zaman zaman dışına çıkarak parti tabanını şaşırtmasıydı. 1986’da Çelikel’in, Başbakan Tayyip Erdoğan’la RP İstanbul İl Başkanı iken yaptıkları görüşmede “Cami cemaatini size bırakmayacağız” yönündeki espirisine Erdoğan, “camiler sizin olsun ama cemaati bize bırakın” yanıtını veriyordu. Basında çıkan bu diyalogdan sonra gerçekten de DSP’de mütedeyyin kesimi kazanmak için açılımlara başlandı. DSP’de önemli bir aktör olan Murtaza Çelikel de DSP’de siyaseti noktaladı. Böylece DSP’de kıdem olarak partiyle yaşıt bir üye kalmadı. Çelikel’le istifa nedenlerini ve Türkiye siyasetini konuştuk.

 

"DSP’yi rekabete açmadık"

-DSP’nin kuruluşunu açıklayan üç isimden birisiniz. Siz niçin istifa ettiniz?

ÇELİKEL: Siyasetin içinde bulunduğu tıkanıklığın nedenini yalnız DSP’de aramak ya da DSP’deki yönetimin kifayetsizliğine bağlamak doğru değil. CHP’de genel başkanım ve dostum olan Bülent Ecevit’in, kuruluş aşamasındaki DSP’ye kurucu olmam yönündeki teklifini kabul etmek zorunda kaldım. DSP’de görev yaparken bazı aykırı düşüncelerimden Sayın Ecevit’in rahatsız olduğunu hissediyordum. Çünkü Ecevit’e söylenmesi gerekenleri söyledim, yapılması gerekli bütün ikazları yaptım. O rahatsızlıklarım zaman zaman basına da yansıdı. Ama benim eleştirilerim Sayın Ecevit’le dostluğuma bir olumsuzluk olarak hiçbir zaman yansımadı. Bugün geldiğimiz noktada DSP’yi kuruluşundan itibaren biz halkla paylaşmaya bir türlü razı olmadık. Çünkü halka güvenmedik. Acaba partimize bizi rahatsız edecek birileri ya da bir takım düşünceler sızar mı diye ürktük. DSP’yi rekabete açamadığımız için ülkenin bizden beklediği kaliteyi yakalayamadık. Mevcut partiler de rekabete açık olmadığı için ortaya konan ürün de kalitesiz oluyor. Bu ürünün de fazla alıcısı yok.

 

‘Ecevit modeli sürdürülemedi’

-DSP’yi kuran kadrodan sanırım en son siz ve Rahşan Ecevit kalmıştı. Kurucularının tamamı kurduğu partiyi terk eden başka bir parti örneği yok siyasal tarihimizde. Nerde yanlışlık yapıldı?

- Kuruluşundan itibaren partide biz kurucuların da yaptığı hatalar muhakkak vardı. Ama bizim yaptığımız hatalar o günkü darbe sonrasının getirdiği korku ve tedirginlikten kaynaklanan hatalardı. Ama bugün DSP’nin yönetim biçimi eski liderin ismini kullanıp onun uyguladığı model dışında bir model arayışı ya da kendilerinin icat ettiği halkın benimsemediği bir yönetim anlayışı görüyoruz. Ecevit’ten sonra ne onun politik anlayışı ve model sürdürüldü ne de kurucu lideri aşacak bir liderlik politikası üretildi.

 

‘DSP’de artık geri dönüş yok’

- Siz DSP’nin MHP ile koalisyonunu da parti içinde savunmuştunuz.


- Evet orda da sabıka kaydım var. Ben Bülent Bey’e MHP ile koalisyon kurmasını ilk defa öneren insanım. Türkiye’nin geleceği açısından bu koalisyonun hayırlı bir teşebbüs olduğunu düşünüyorum. Koalisyon bugünkü iktidarın övündüğü istikrarı tesis etmiştir. Ancak bir süre sonra iktidarın aldığı kararlar yürümemeye başladı. Bülent Bey’in hastalığı araya girdi. Bu hastalığın getirdiği belirsizlik bazı insanların ihtiraslarını ateşledi ve er seçim kararı alındı ve koalisyon da dağıldı.

-İhtirastan söz etmişken, Ergenekon davası ile yeniden gündeme gelen Ecevit’e Başkent Üniversitesi’nde bilinçli olarak yanlış tedavi uygulandığı iddialarına ne diyorsunuz?

- Ben ona inanmıyorum. Mehmet Haberal’ı yakından tanıyorum. Ecevit’e karşı duyduğu sevgi ve saygı benimkinden daha az değil ki canına kastedecek bir eyleme girişsin. Haberal öyle karekterde bir adam değil. Ecevit’in etrafındaki insanlardan kaynaklanan şüphe Mehmet Haberal’a yansıdı.

 

‘Bu iş bitti’

- Rahşan Ecevit istifasından sonra yaptığı açıklama ‘Ecevit’in istediği, onun ilkeleri doğrultusunda çalışan bir yönetim gelinceye kadar DSP’ye dönmeyeceğim’ dedi. Sizinki de öyle mi? DSP’ye dönmek için koşullarınız var mı?


- Taksitlendirilmiş istifa olmaz. Bu saatten sonra ne Rahşan Hanım’ın beklentilerine uygun bir yönetim oluşur DSP’de ne de Rahşan Ecevit’in temennisi bayrak haline getirecek gücü var. Bu iş bitti. Sadakallah’ül azim.

 

‘Tayinle yapılan seçimlerin sonucu’

- DSP’yi rekabete açamadığınızı belirttiniz. Bülent Ecevit, rekabetçi bir örgüt yapısını istiyor muydu? Sonuçta bugünkü kadroları seçen tek irade Ecevit’ti.


- Yanlış oradaydı. Eğer kurultay özgür iradesiyle kendi liderini seçmiş olsaydı DSP hâlâ halktan ilgi gören bir parti olarak ayaktaydı. Ama tayinle, talimatla yapılan seçimlerin kaçınılmaz sonucu bu tablodur.

-DSP’nin misyonu bitti denilebilir mi?

- DSP misyonunun bitip bitmemesinden ziyade bu yönetim anlayışı bitti. Yalnız her kusuru anayasaya ihale ederek siyasi partiler yasasının arkasına saklanarak Türkiye siyaseti açmazlarından kurtulamaz. Türk siyasetinde üretim durmuştur. Açmazlar sadece siyasette mi var? Yaşamın her alanında bir kısırlaşma ve üretimsizlik söz konusu. Türkiye’de işadamlarının getirmiş olduğu önerilerin hepsi 3 ay yaşıyor. Türkiye’de kendilerini çok akıllı zanneden ekonomi profesörlerinin getirdiği öneriler işadamlarının önerileri kadar bile yaşamıyor. Zamanında ben bunlara Bremen Mızıkacıları dediğimde hepsi bana kızmıştı. Bremen Mızıkacıları‘nın bile içinde birbiriyle uyumlu iki enstürman vardır. Türkiye’de bugün bir parti enflasyonu var. Geriye baktığımızda devasa bir parti mezarlığı var. Mezar taşını bile kimse anımsamıyor.

-DSP’de siyaset yapan aktörler kuruluşundan itibaren sürekli bir rotasyona uğradı. Kurucusu olduğunuz parti de de geniş bir siyasetçi mezarlığı oluştu. Siz bu kadar uzun süre nasıl kalabildiniz?

- Politikayı seviyorum ama yaptığım işi daha çok seviyorum. Yaptığım işte bana kimse kumanda edemiyor. Bana hem refah sağlıyor hem de kimliğimi ve kişiliğimi korumama yardım ediyor. Bülent Bey’le de ilişkim de politika ile de ilişkimde kimliğimi ve kişiliğimi korudum. Benim bu duruşuma da Ecevit saygı gösterdi. Benim kişiliğimi bilenler bazı konularda çok da disiplinli olmadığımı bilirler. Ben emir komuta zinciri içinde yaşayabilecek bir tabiata sahip değilim. Bu belki bir kusurdur ama benim yaşamımı rahatlatıyor. Siyasette bir beklentim olmadı. Benim beklentim sadece ülke sorunlarının çözümüne ilişkindi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler