Penguenleri severim ama...

Eski AP üyesi Lagendijk, 'Penguenlere sakın kızmayın' diyor ve ekliyor: İstanbul yanarken TV'de göstermek olmuyor.

Penguenleri severim ama...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.06.2013 - 07:43

Türkiye’yi “uyandıran” Gezi direnişinin nasıl başladığı ve nereye uzanacağına ilişkin tartışmalar, AB’nin göstericilere karşı sert tutumundan ötürü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a eleştiriler yönelttiği “Küresel Sorunlar Karşısında Türkiye ve Avrupa Birliği için Ortak Bir Gelecek” toplantısında da kulislerin ilk gündem maddesi oldu.

Katılımcılardan eski Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Üyesi Joost Lagendijk, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Yanlış anlaşılmasın, penguenleri çok severim ama İstanbul yanarken televizyonda göstermek olmuyor” ifadesini kullandı. Lagendijk, gösterilerin niteliğinden, hükümetin tepkisine, penguen ve çapulculara kadar bir dizi başlıkta sorularımıza özetle şu yanıtları verdi:

Erdoğan’ın göstericilere gösterdiği tepki beni çok mutsuz etti. Başbakan’ın Cumhurbaşkanı Gül ya da Arınç gibi daha ılımlı bir çizgi izlemesini beklerdim. Gezi’de ve Türkiye’nin başka yerlerinde eylemleri ezerek bastırmaya çalışmak bana mantıklı gelmiyor. Ne olacağını ben de çok merak ediyorum. Hükümet geçen haftanın baskıcı metotlarına mı başvuracak, yoksa farklı bir yol mu izleyecek. Geçen haftanın yöntemlerinde ısrar büyük bir hata olur.

Buradan alınması gereken ders şu: Bir ülkeyi sadece yüzde 50’yi, nüfusun yarısını hesap ederek yönetemezsiniz. Erdoğan demokratik yollarla seçildi. Bu yüzden diktatör diye adlandırılmasını doğru bulmuyorum. Üstelik seçim olsa üçüncü bir kez seçilir. Ancak şunu da görmek gerekiyor. Bu ülkenin geri kalan yüzde 50’sinin önemli bir kesimi bazı şeylerden hoşnut değil. Alkolle ilgili, kadınlara yönelik vb. dayatmalara tepkili. Geri kalanların haklarını görmezden gelen bir demokratik yönetim olmaz. Azınlıkların haklarını görmeniz gerekir. Burada çok büyük bir hata yapıyor. Sorumlu davranmalı ama sorumlu davranmıyor.

Yabancı parmağı meselesine gelince, böyle deyince mesajı almamış oluyor. Bu artık demode bir suçlama. Türk halkı kendi hakları için mücadele ediyor.

Penguen tam bir sembol oldu. Türk medyasının bu kadar önemli bir anda topu taca attığının simgesi oldu. Penguenlere sakın kızmayın, ben penguenleri çok severim ama İstanbul yanarken onları yayımlamayın... Dün Taksim’de akademisyenlerin gösterilerine tanık oldum. Hepsi, ellerinde çapulculu bir pankart taşıyordu. Başbakan’a karşı yaratıcı, saldırgan olmayan tepkiler, dalga geçmek bence çok güzel bir tepki. Gezi humor yüklü.

Verheugen: Etkin muhalefet yok

Türk kamuoyunun yakından tanıdığı AB’nin eski genişlemeden sorumlu yetkilisi, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen eylemlerin aslında etkin bir muhalefetin olmamasından kaynaklandığı görüşünü dile getiriyor. Verheugen’in değerlendirmeleri şöyle: Ben de ifade özgürlüğünün korunmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı’na karşı ülkemde 1960’ların sonunda 1970’lerde protesto gösterileri düzenledim. İronik gelecek ama bir yıl sonra ise yeni içişleri bakanının danışmanlarından biri oldum. Sokakta gösteri, protesto varsa muhalefette bir sorun var demektir çünkü siyaseten bu onların işi. Başbakanınızın kişisel söylemine eleştiriler var, bu normal.

Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi’nden Michael Emerson da şu görüşleri dile getirdi: Ne olacağını bilmiyoruz ama Avrupa’daki genel kanı, eylemlerin gittikçe yarı otoriterliğe kayan bir liderliğe uyarı olduğu şeklinde. Hükümetin devrilmesini isteyen yok ama bu uyarıdan çıkan mesajın anlaşılması beklentisi var, mesajı alıp almadıklarını zaman gösterecek. Erdoğan’ın söylediği bazı şeyler Avrupalı gazeteciler için şoke edici. Örneğin doğru anladıysam alkol için herkes alkoliktir diyor. Bu deneyimli bir politikacı için çok tuhaf bir açıklama. Çapulcuya gelince, benim tanıdığım çok değerli bazı akademisyenler de meydanlardaydı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler