Polis memuru kasıtlı 'adam öldürmek'ten yargılanıyor
Ankara Altındağ'da Soner Çankal adlı gencin öldürülmesi olayında "meşru müdafaa sınırının aşılması sonucu adam öldürmekle'' suçlanan polis memurunun yargılanmasına başlandı.
Ankara Altındağ'da Soner Çankal adlı gencin öldürülmesi olayının zanlısı polis memurunun ''meşru müdafaa sınırının aşılması sonucu adam öldürme'' suçundan yargılanmasına başlandı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanık Vahit Karşılıyan, avukatı Cemil Bilgiç, Soner Çankal'ın bazı yakınları ve avukatları katıldı.
Çok sayıda polisin de izlediği duruşmada savunmasını yapan Karşılıyan, ''olay gecesi meslektaşlarıyla Altındağ'da devriye gezdiğini, Mevlana Caddesi'ne gelince bir otomobildeki kişilerden şüphelendiklerini, bu sırada otomobil etrafındaki 3 kişinin kaçmaya başladığını'' söyledi.
''Ara sokaklara doğru kaçan bir kişiyi kovalamaya başladığını'' ifade eden Karşılıyan, ''bu kişinin, sözlü ikazına rağmen durmaması nedeniyle havaya bir el uyarı ateşi açtığını'' anlattı. Kovalama sonunda kişiyi yakaladığını ifade eden Karşılıyan, şunları kaydetti:
''Yağmur nedeniyle ayağımız kaydı ve yaklaşık 2 metreden, daha aşağıdaki bir zemine düştük. Ben altta kaldım. Bu sırada, vücuduna sarıldığım kişinin belinde silah olduğunu hissettim. Kurtulamayacağımı anlayınca, ensesine tabancamın kabzasıyla iki kez vurdum. Acıyla döndüğü sırada, ayağa kalktım ve şahsı yakaladım. Bir metre kadar uzaklaştığımızda, karşıdan gelen iki kişi bana saldırmaya başladı. Birinin savurduğu bıçak, yüzüme ve montumun göğüs kısmına çarptı. Darbe, montun iç cebindeki cüzdanıma takıldı. Gelenlerden biri, silah tuttuğum elimi çekmeye çalıştı. O sırada silah ateş aldı. Şahıslar kaçmaya başladı. Maktulün de kaçtığını ve 3-4 metre sonra yere düştüğünü gördüm.''
Karşılıyan, daha sonra görev arkadaşlarının yanına geldiğini ifade ederek, ''Arkadaşlarım 155'ten takviye ekip ile 112'den ambulans istediler. O sırada, ayağı kayarak, düştüğünü zannettiğim şahsın vurulduğunu anladım'' diye konuştu.
Müdahil avukatlarının sorusu üzerine, ''Soner Çankal'a kelepçe takılmadığını'' söyleyen Karşılıyan, Mahkeme Başkanı Şaban Kırcı'nın, ''Daha önceki ifadelerinde, tabancanın boğuşma sırasında patladığını söylemişsin'' sözünün ardından, ''Olayın ardından hastaneye kaldırılmıştım ve uykusuzdum. Tabancanın, birinin sağ bileğimi yakaladığı sırada ateş aldığını söylemeyi unutmuş olabilirim'' dedi.
Duruşmada, olay gecesi Karşılıyan ile birlikte görev yapan ekipteki 7 polis memuru tanık olarak dinlenildi.
'Raporlar arasında çelişki var'
Sanık avukatı Bilgiç, daha önce Savcılığa tanık olarak ifade veren bazı kişilerin, ''Çankal'a yakalandıktan sonra, yakın mesafeden ve birden çok kez ateş edildiği'' yönünde iddiaları bulunduğunu dile getirerek, ''bu iddiaların yanlış olduğunu'' savundu. ''Çankal'a, ensesinden tek bir kurşun isabet ettiğini'' anlatan Bilgiç, ''öldürme kastıyla hareket etmediğini'' savunduğu müvekkilinin adli kontrol şartıyla tahliyesini talep etti.
Çankal'ın ailesinin avukatları adına söz alan Selçuk Kozağaçlı, ''ölü muayene tutanağı ile otopsi raporu arasında, Çankal'ın vücuduna kaç kurşun isabet ettiği yönünde çelişki bulunduğunu'' ifade ederek, ''çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını'' istedi.
Çankal'ın cesedinin yanında bulunan kuru sıkı tabanca için kriminal inceleme yapılmasını da talep eden Kozağaçlı, bu incelemenin, sanığın polis olması sebebiyle Emniyet tarafından değil, Jandarma tarafından yapılması isteğinde bulundu.
Kozağaçlı, ''Çankal'ın bileklerinde, kelepçe izleri bulunduğunu'' da öne sürerek, ''Bu, Adli Tıp raporuyla ortaya çıkacaktır. Bizce maktul yakalanmış, kelepçelenmiş ve eziyete uğramıştır. İddianamede de suç vasfı yanlış tarif edilmiştir. Meşru müdafaa yoktur'' diye konuştu.
Cumhuriyet savcısı tahliye istedi
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kelkit, ölü muayene tutağı ile otopsi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını, kurusıkı tabancanın da Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelenmesini istedi.
''Olay bölgesinin uyuşturucunun çokça kullanıldığı ve ticaretinin yapıldığı bir yer olduğunu'' ifade eden Kelkit, bölgede operasyonları engellemek için polise karşı yoğun, kitlesel ve bazen de silahlı direnç olduğunu savundu.
Sanık Karşılıyan ile maktul Çankal arasında, ''polis-şüpheli'' ilişkisi dışında herhangi bir ilişki bulunmadığını anlatan Kelkit, maktülü kovalayan polisin, Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun ''zor ve silah kullanma'' başlıklı 16. maddesine göre göre silah kullanırken, kasıt olmaksızın sınırı aşmış olabileceğini ifade etti.
Kelkit, ''Yani, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 'sınırın aşılması' başlıklı 27. maddesinin uygulanması ihtimali bulunmaktadır. Bu durumda sanığa TCK'nın (taksirle öldürme suçunu düzenleyen) 85/1 maddesi uyarınca ceza verilebilecektir. Bu maddeye göre öngörülen ceza yaptırımı, tutukluluk tarihi ve delillerin toplanmış olmasına göre sanığın tahliyesine karar verilsin'' dedi.
Mahkeme heyeti, aralarındaki değerlendirmelerinin ardından, Karşılıyan'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Ölü muayene tutağı ve otopsi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını ve kuru sıkı tabancanın Jandarma'nın kriminal laboratuvarında incelenmesini de kararlaştıran heyet, duruşmayı erteledi.
İddianamede Karşılıyan'ın, ''meşru müdafaa sınırının aşılması sonucu adam öldürme'' suçundan cezalandırılması isteniyor.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!