'Pozantı'daki pislik çocukların sevkiyle temizlenmez'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çocukların cinsel taciz ve tecavüze uğradığı iddia edilen Pozantı Cezaevi'ndeki olayların hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği ahlak faciası olarak AKP yönetiminin alnına kazındığını söyledi.

'Pozantı'daki pislik çocukların sevkiyle temizlenmez'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.03.2012 - 09:18

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis'teki grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Pozantı M Tipi Çocuk ve Gençlik Cezaevi'nde yaşandığı iddia edilen cinsel taciz ve tecavüz olaylarını "akılları durduracak vakalar zinciri" olarak nitelendiren Bahçeli, herkesin kanını donduran, ciğerini parçalayan bu rezaletin, sözde ileri demokrasi altında gerçekleşmiş olmasının da meselenin bir başka kasvetli noktası olduğunu söyledi.
 

'Allah faciası olarak AKP'nin alnına kazındı'

Benzer iddiaların daha önce de başka kurumlarla ilgili gündeme geldiğini hatırlatan Bahçeli, yaşanan insanlık trajedilerde adı geçenlerin 'AKP'nin yetkilendirdiği ve tayin ettiği kokuşmuş kişiler' olmasının da meselenin düşündürücü bir başka boyutu olduğunu dile getirdi.

Pozantı cezaevinde yaşanan ahlaksızlıklar ve utanç verici olaylar tablosunun iktidarın gevşek ve cesaretlendirici uygulamalarından feyiz aldığını iddia eden Bahçeli, "Sözü edilen cezaevindeki bir grup çocuğun tacize, tecavüze ve şiddete maruz kalması hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği ahlak faciası olarak AKP yönetiminin alnına kazınmıştır" dedi.
 

'Sincan'da aynı şey yaşanırsa?'

Çetelerle, darbecilerle mücadele ettiğini söyleyen AKP hükümetinin sorumluluğu altındaki kurumların suçlulara ve sapıklara teslim olduğunu görmeyecek kadar bilincini kaybettiğini ileri süren Bahçeli, buna 'dur' denilmesini isteyerek şunları söyledi: "Pozantı'daki pisliğin, işlenen insanlık dramının, müfettiş soruşturmasıyla ve 200 çocuğun Ankara Sincan Çocuk Kapalı Cezaevi'ne nakledilmesiyle temizlenmesi ihtimal dahilinde değildir. Peki cinsel nitelikli suç ve saldırılar, bu kez de Sincan Cezaevi'nde vuku bulursa, AKP hükümeti ne yapacak ve burada bulunanları nereye sevk edecektir? Buna benzer adli ve hukuki yaptırımlara, daha önceki hadiselerde de müracaat edilmiş, ancak başarılı bir sonuç elde edilmemiştir. Asıl mesele AKP'nin bozuk zihniyeti, gözü dönmüş ve aşağılık kişilere karşı sergilediği toleranslı yaklaşımıdır."

'İnsanlık müsveddelerine hadlerini bildirin'

"Suç örgütlerine aman vermedik, çetelerin hakkından geldik, göz açtırmadık" diyen Başbakan Erdoğan'ın bu beyhude sözlerine son vererek, yönetimi altında bulunan 'insanlık müsvetteleri'ne vakit geç olmadan başını çevirip hadlerini bildirme çağrısı yapan Bahçeli, "Pozantı'da çocuk mahkumların ırzına, haysiyetine, şerefine, insan olmaktan kaynaklanan dokunulmazlıklarına kast eden soysuzların ve hasatlıklı ruhların cezasız kalmaması için de her türlü tedbiri bir an önce almalıdır. MHP bu konunu takipçisi olacak ve asla peşini bırakmayacaktır" dedi.
 

Alevilere 'gelin canlar bir olalım' çağrısı

Bahçeli'nin grup konuşmasında üzerinde durduğu ikinci konu, Adıyaman'da Alevilerin evlerinin işaretlendiği yönündeki olay oldu. Komşu ülkelerde mezhep temelli kaos ve kavganın yaşandığı bir dönemde ortaya çıkan bu olayın endişe verici olduğunu belirten Bahçeli, geçmişteki acı deneyimleri hatırlatarak, "Kime ve neye hizmet ettiği az çok belli olan; Alevi-Sünni, ilerici-gerici, laik-anti laik kutuplaşmaları ve ideolojik düşmanlıklar, hem ülke hem de millet olarak telafisinde zorluk çektiğimiz ağır sonuçlara kapı aralamıştır. Sonu olmayan husumet dalgası bir dönemimizi heba etmiştir" dedi.

İster Alevi, ister Sünni, ister doğulu ister batılı herkesi bir gördüklerini anlatan Bahçeli, mezhep çekişmesinin fitilini ateşlemeye, ayırmaya, bölmeye çalışanlara tahammüllerinin olmayacağını belirterek, Alevi İslam inancına mensup kişilerin evlerine işaret konulmasının altındaki ve arkasındaki sır perdesinin titizlikle aralanmasını istedi. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in "Ev işaretlenmesi çocuk işi, siyasi anlamı yok" yönündeki sözlerini, "Bu sığ ve basit izahat ve tevil gayreti bizim açımızdan doyurucu ve teskin edici değildir" sözleriyle karşılayan Bahçeli şöyle devam etti: "İşaretlemeler çocukça bir iş olsa bile, yine de konunun üzerine gidilmeli, varsa arkasındaki azmettirici unsunlar, kavga bekleyen mihraklar ortaya çıkartılmalı ve katiyen hafife alınmamalıdır. Kaldı ki geçmişte çocukları saldırılarında maşa ve suç vasıtası olarak gören kalpleri mühürlenmiş lekeli zihniyetlerle ilgili bilgi ve tecrübemiz bir hayli fazladır."

Adıyaman'daki olayın çocuk işi olmasını dileyen Bahçeli, hiçbir şeyin tesadüf ve sürprizlere bırakılmamasını isteyerek, "tespit yapayım derken testiyi kırmamak çok önemli" dedi. Ev işaretlemeleriyle ilgili sürecin sonu ne olursa olsun Alevi İslam inancına sahip insanları can bildiklerini, kendilerinden ayrı tutmadıklarını söyleyen Bahçeli "Gelin canlar bir olalım" diye seslenerek, "Etnik ve mezhep huzursuzluğundan ganimet uman küstahlara, birbirimize düşmemizi gözleyen hıyanet simalarına el ele, gönül gönüle vererek Türk milletinin kudretini birlikte gösterelim" dedi.

'Başbakan kemikler için özür dileyecek mi?'

MHP lideri Bahçeli, Diyarbakır İçkale'de yapılan kazılarda ortaya çıkartılan kemiklerle ilgili de değerlendirme yaptı. Kemiklerin en az yüz yıllık olduğu yönündeki açıklamaları hatırlatan Bahçeli, "Madem bulunan kafatası ve kemiklerin bir asrı aşan mazisi vardır, bu durum karşısında, Başbakan Erdoğan mahcubiyetten, erken konuşarak düştüğü bölücülük tuzağından bundan sonra nasıl çıkacak ve nasıl bir pişmanlık emaresi gösterecektir? Bu kapsamda Başbakan Erdoğan özür dileyecek midir? Yoksa başka faili meçhul kazı işine girerek; elinde kürek, sırtında kazma, arkasında iftiracı ve yaygaracı yandaşlarıyla birlikte, her karışında şehit olan vatan topraklarını kazmaya devam edecek midir?" diye sordu.

'Kemik bulmaya meraklıysan Afyon'u kaz'

Kemiklerin Başbakan Erdoğan'ın umduğu, düşündüğü, propaganda malzemesi yaptığı kemikler olmadığının ortaya çıktığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti: "Bütün bunlara rağmen, izleyen süreçte sen kemiğin derdinde ol, biz doğruların ve gerçeklerin peşinde olalım. Sen inanç tacirliği yaptığın gibi kemik tüccarlığına da soyun, biz ise milletimizin birliğini ve kardeşliğini savunmayı sürdürelim. Ve sen kemik bulmaya çok meraklıysan, çok değil, Afyonkarahisar'ın Kocatepe'sine kadar toprağı kaz ve altında sere serpe yatan kahramanları gör ve haklarını teslim et. Bunların faillerini merak ediyorsan tavsiyemiz uzağa bakmaman; sağına, soluna ve kol kola girdiğin emperyalistlerin yüzlerine odaklanmandır. İşte o zaman Müslüman Türk milletinin kanını döken; sömürgecilikten ve yamyamlıktan sabıka giymişleri böylelikle fark edebilmen mümkün olacaktır. Aklından bir an olsun çıkarma ki, sen Türk milletini toprak altı etmeden, bu büyük millet; zihniyetini ve hükümetini gün gelecek inşallah sandık altı yapacaktır."

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

8 Mart dolayısıyla çok sayıda kadın partilinin katıldığı toplantıda Bahçeli kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak 8 Mart'ın kadına karşı Ortaçağ gözlüğüyle yaklaşan ve örümcek ağlarıyla örülmüş zihinlerle kategorileştiren eğilimlere iyi ve kalıcı bir cevap olduğunu söyledi. Kadınlara yönelik son yıllarda artan şiddet, taciz ve tecavüz gibi olayların 'sözde ileri demokrasi şarlatanları bakımından ayıp ve utanç kaynağı' olduğunu söyleyen Bahçeli şunları söyledi: "Nedeni olursa olsun, kadına yönelen vahşi saldırılar, işlenen cinayetler ciğerimizi dağlamaktadır. Her gün bir yenisini duymaktan, ekranlarda ve gazete sütunlarında görmekten bıktığımız vahşet manzaralarının, tahammül sınırımızı ve dayanma eşiğimizi çoktan aşındırdığı bir hakikattir. Hoşgörüsüzlüğün, caniliğin eli kanlı failleri, insanlıktan mahrum bir halde kadınların canına kıymakta, toplumumuzu tek kelimeyle terörize etmektedir. Bu kürsüden, kadınlara yönelik şiddet ve zulmü tüm gücümle reddediyor, bunun faillerini ve taraflarını kınıyorum."

Bahçeli, kadınlara yönelik bu eziyetin, eşkıyalığın ve hunhar saldırıların son bulmasını, AKP hükümetinin de günü kurtarmaktan başka bir işe yaramayan duruşundan vazgeçmesini beklediğini ifade etti.
 

'Yürütmeyle yargının arasına bomba'

Bahçeli, konuşmasında İstanbul Sütlüce'de polis midibüsüne, Ankara'da da, Başbakanlığın hemen yanı başındaki, Yargıtay binasının önündeki bombalı saldırıyı değerlendirdi. Bu gelişmelerin, şehirlerin terörist saldırıların hedefine yerleştiği anlamına geldiğini söyleyen Bahçeli, "Başbakan Erdoğan İmralı canisiyle müzakere edip, Kandil'e haberleşme hatları inşa ederken eşkıya şehirlerimizi bombalarla doldurmuştur. Bununla birlikte kanlı eller, hükümete bombayla mesaj vermekte, dayatmalarının, ihanet tekliflerinin kabul edilmesini ve dikkate alınmasını istemektedir. Ve daha da acısı, her an her yerde hunhar saldırılarını yapabileceklerini; gerekirse yürütmeyle yargı binaları arasını bile tuzaklamaktan çekinmeyeceklerini kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Bundan sonra sivil ve masum insanımızın birinci dereceden ve direkt terör tehdidinin yörüngesine girdiği görülmektedir" dedi.

Başbakan'a bomba sorusu

Şehirlere bombaların yerleştirildiği bilgisinin Oslo'da kurulan ihanet masasında, MİT'in emekli olmuş bir müsteşar yardımcısı tarafından açıklandığını ifade eden Bahçeli, bu konudaki sorulara makul bir yanıt alamadıklarını hatırlatarak Başbakan Erdoğan'a tekrar şu soruyu yöneltti: "MİT eski Müsteşar Yardımcısı'nın dile getirdiği, metropollere PKK tarafından yerleştirilen ve vatandaşlarımızı vahşice öldürmeye ayarlı bombalar hangi şehirlerimizdedir? Bu konuda bir tedbir alınmış, failler yakalanmış mıdır?"

Başbakan Erdoğan'ın bu soruyu sümen altı, hasır altı yapmaktan kesinlikle uzak durup yanıt vermesini isteyen Bahçeli şöyle devam etti: "Senin için nasıl olsa bir mesele yoktur. Sultanlar gibi gezmekte, onlarca araba ve koruma ordusuyla dolaşmaktasın. Ancak vatandaşlarımızın; bulundukları yerlerin her an neresinde ve hangi köşesinde patlayacağı meçhul olan bombalarla, daha fazla yaşamaya zorlanması büyük bir insafsızlık ve merhametsizliktir."

Bölücülüğün fitne merkezlerinden birisi olarak tanımladığı 'Demokratik Toplum Kongresi'nin Diyarbakır'da yaptığı toplantıda sözde 'Kürt marşı' diye bir kepazelik, "Dicle-Fırat Diyalog Grubu"nun toplantısında da salona sözde peşmerge paçavrası asıldığını söyleyen Bahçeli, "Ne ilginçtir ki bu namertliklerin hepsi AKP'nin iktidar, Recep Tayyip Erdoğan'ın da Başbakanlığı sırasında gerçekleşmektedir. Başbakan Erdoğan, eğer biraz milli gururu ve irfanı varsa, bu sefil bölücü bataklığını kurutmak amacıyla aldığı millet yetkisinin gereğini yerine getirmelidir" çağrısı yaptı.
 

'Paramızın başına ucube remiz iliştirildi'

Bahçeli konuşmasının son bölümünde ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Türk lirası için bulunan yeni sembolü "paramızın başına ucube bir remiz iliştirildi" sözleriyle değerlendiren Bahçeli şunları söyledi: "Yeni para simgemizin hiçbir estetik yanı, hızlı algılanabilir ve göze hoş gelen bir tarafı ve kolayca benimsenecek bir içeriği yoktur. Milli kimliğimizle, kültürümüzle, bizi biz yapan değerlerle bu remizin uzaktan yakından bir bağı bulunmamaktadır. Hepsinden önemlisi paranın gücü ve itibarı simgelerle değil, güçlü ve üreten ekonomik yapıyla birebir bağlantılıdır."

Duyurulan simgenin hangi yandaş mahzeninde projelendirildiği, bunun karşılığında nelerin vaat edildiği, bu işten kimlerin menfaat elde ettiği sorularının da belirsizliğini koruduğunu ifade eden Bahçeli, "Yeni para simgesiyle evlere daha fazla ekmek girmeyecek ve eriyen maaşlar artmayacaktır. Buzdolapları dolmayacak, mutfaklarda daha çok aş kaynamayacak, kabaran ihtiyaçlar asla giderilemeyecektir. İlan edilen yeni para simgesi çiftçimize, esnafımıza, emeklimize, işçimize, sanayicimize ve memurumuza en ufak bir katkı sağlamayacaktır" dedi.
 

'Paranın başına simge getirmek, milletin başına çorap örmektir'

"Ekonomide mucize iddiaları, çizilen pembe tablolar, yalan ve aldatma hikayeleri eğer başarısı ise, AKP bu durumda ülkemizi zirveye çıkarmıştır ve sahtekarlık dalında altın madalya almaya hak kazanmıştır" diyen Bahçeli sözlerini şöyle tamamladı: "Bulunan para simgesi maliyet ve yeni masraf kapıları demektir. Tedavüldeki paraların çekilmesinin getireceği yeni sorunlar demektir. Konyalının, Giresunlunun, Sinoplunun, Manisalının, Şırnaklının ve Mersinlinin kaybetmesi anlamına gelmektedir. AKP yandaşlarının ise kazanması ve bunun üzerinden banka hesaplarını daha da kabartmaları mümkün olacaktır. Simge olarak tayin edilen çıpa yolsuzluğa demir atmak, usulsüzlüğe kılıf hazırlamak ve AKP'ye yeni gemi almaktır. Üstü örtülemeyecek kadar açık bir gerçektir ki, paranın başına simge getirmek, milletimizin başına çorap geçirmekten farksızdır. Fakat bunun da hesabı bir gün sorulacak, simgenin ışığıyla gözleri kamaşanlar, millet iradesinin ateşiyle ayılacaklardır."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler