'Reform diye yaptıkları buysa, kamu vicdanı kan ağlıyor'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Öyle bir cinayeti ve o cinayetin toplumda yarattığı derin yaraları unutmak mümkün değil. Reform diye yaptıkları buysa, kamu vicdanı kan ağlıyor. Söyleyecek fazla bir şey yok" sözleriyle değerlendirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlenen CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ile Kadın Kolları MYK üyelerinin devir teslim töreni öncesinde basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine 3. yargı paketi kapsamında Bahçelievler katliamı davasının hükümlülerinin tahliye olmasına ilişkin, "Öyle bir cinayeti ve o cinayetin toplumda yarattığı derin yaraları unutmak mümkün değil. Reform diye yaptıkları buysa, kamu vicdanı kan ağlıyor. Söyleyecek fazla bir şey yok" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Milletvekilleri tutukluyken bunların serbest bırakılmasıyla ilgili eleştiriler var. Siz katılıyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine de, "İki olayı bir arada değerlendirmek doğru değil. Birisinde katiller var, yargı kararıyla kesinleşmiş katiller. Öbürleri tutuklu. Siz katillerle tutukluları aynı kefeye nasıl koyabilirsiniz? İkisinin arasında dağlar kadar fark var. Birisinde kamu vicdanı kanıyor, dedim. Serbest bırakmışsınız, 7 tane genç hunharca katledilmiş. Buna serbest bırakılmaları için kim gerekçe bulabilir. Siz reform adı altında kendinize göre bir şeyler yapıyorsunuz, istediğiniz serbest bırakıyorsunuz, istediğinizi hapse atıyorsunuz bunun adı da adalet oluyor. Böyle bir adalet kavaramı var mı dünyada? Tümüyle adalete kavramının içini boşaltıyorlar. Kamu vicdanının rahatsız olmasının temel nedeni de bu zaten" dedi.
Adalet deyince "AKP adaletinin" anlaşıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Kendilerine göre adalet, kendilerine göre hukuk, kendilerine göre yargı, kendilerine göre yargıç, kendilerine göre Yargıtay, kendilerine göre Danıştay yaptıkları bu. Hani 'yargıç toplumun vicdanına göre karar verir, yargıcın verdiği karar toplum vicdanında kabul görür' bu ilke verensel bir ilkedir. Bu ilkeyi yerle bir etmişsiniz, sonra kalkmışsınız adalet diye ortalıkta geziyorlar. Bunu kabul etmiyoruz, bu doğru değil" dedi.
'Başbakan'ın ucuz siyaset, sığ siyaset yaptığını halk anlamıyor mu?'
Kılıçdaroğlu, Samsun'daki sel felaketine ilişkin eleştirilerine karşı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "TOKİ konutlarında AK Partililer oturmuyor sadece, ucuz siyaset yapıyorlar" şeklindeki sözlerine ise, "Acaba Sayın Başbakan orada ölen yurttaşlarımızla ilgili bir şey söyledi mi? Ben ölen yurttaşların hesabı sorduğum zaman, bunu ucuz siyaset olarak değerlendiren bir Başbakanın ucuz siyaset yaptığını, sığ siyaset yaptığını halk anlamıyor mu? Bodrum katında ölen insanların hesabını kim verecek. TOKİ'den sorumlu olan Bakan bile 'biz sorumluyuz' dedi. Sayın Başbakan, öyle anlaşılıyor ki onun sesini bile duymamış. Bu ülkede insanın değeri yok mu, onlar insan değiller mi" diye yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin geçen yasama döneminde bodrum katların insanların, ailelerin oturmasıyla ilgili kanun teklifi verdiklerini belirterek, "Şimdi yeni uyanmışlar. Bodrum katlarında oturmasınlar, diyorlar. Niçin? Dere yatağında yaparsanız sel gelecek önce o insanlar boğulacak. Bunu gördüler. Bütün Samsunlular gördü. Sel sonrası atıklara baksınlar. Çöp merkezinin üzerinde, çöplerin toplandığı bir alan üzerine TOKİ konutu yapacaksınız, sonra kalkacaksınız bunu eleştirenlere de 'İşte bunlar ucuz siyaset yapıyorlar' diye eleştirici getireceksiniz, CHP'ye. Bunu kabul edilir bir şey değil" diye konuştu.
'Bu tartışmalardan siyasetin özenle kaçınması lazım'
Kılıçdaroğlu, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün TBMM'de Cemevi kurulması yönündeki talebinin ardından yaşanan tartışmaların hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Bunlar Türkiye'nin gündemini birinci derecede işgal edecek tartışmalar değildir. Bu tartışmalardan siyasetin özenle kaçınması lazım. Din, Allah'la kul arasındaki manevi ilişkidir, o ilişkiye ne Diyanet İşleri Başkanlığı ne milletvekilleri, ne Başbakan, ne Anamuhalefet parti lideri olarak ben, ne de TBMM Başkanının girmeye hakkı da, yetkisi de yoktur. Hiç kimsenin elinde de bu adaleti tartacak, bu inancı ölçecek bir terazi de yoktur" dedi.
Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in 'yargı üzerinde mahalle baskısı oluşturuluyor' yönündeki açıklamalarına ilişkin ise, "Onun muhatabı herhalde AKP'nin milletvekilleridir. Onların isimleri versin" diye konuştu.
'Türk-İş Genel Kurulu'nda alınan kararların arkasında duracağız'
Kılıçdaroğlu, kıdem tazminatıyla ilgili yeni bir düzenleme hazırlığına ilişkin CHP'nin görüşünün ne olduğu yönündeki soruya, "Biz önce Türk-İş'i bekleyeceğiz, sendikaları bekleyeceğiz. Sendikaların bu konuda almış oldukları kararlar var. Türk-İş'in genel kurulunda oy birliği ile alınan kararlar var. O kararlara biz saygı duyuyoruz ve o kararların arkasında Türk-İş durduğu sürece biz de duracağız, Türk-İş durmasa da biz duracağız. Çünkü işçilerin haklarının ellerinden alınmasını uygun görmüyoruz, sosyal devlet ilkesine aykırıdır bu" yanıtını verdi.
Fazıl Say'ın twit'i: İsim verme ihtiyacı var
Kılıçdaroğlu, "Dün Fazıl Say'ın twitter'dan size tepkisi oldu; 'Benim adımı kullanarak siyaset yapmaya kalkışırsa.' diye bir twit attı. Yanıtınız ne olacak?" şeklindeki soruya, "Herhangi bir yanıtım olamayacak. Ben sanatçılar üzerindeki baskıyı eleştirdim. Tabi isim verme ihtiyacı var. Sizin sanatçılar üzerindeki baskıyı kanıtlamanız, söylemeniz gerekiyor. Sayın Fazıl Say üzerinde de ciddi baskılar var yani bu bilinen bir gerçek" yanıtını verdi.
'Stratejik derinlik' diye, kitap yazdılar, stratejik alanlarda boğuldular'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Rusya'yı ziyaret edeceğinin hatırlatılarak, "Suriye krizinde bölge giderek ısınıyor. Rusya savaş gemileri gönderiyor yine bölgeye. Bu gerilimin tırmanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine ise şunları söyledi:
"Suriye konusunda BM Güvenlik Konseyi'nden başlayarak ilişkilerin tutarlı bir bazda gelişmesi için biz AKP hükümetine bir çağrı yaptık. Geçen yıl yaptık çağrıyı dedik ki; Rusya, Çin, Suriye, iki tarafı da hem Esad, hem karşıtları, İran bir araya gelsinler ve Türkiye uluslar arası bir konferans düzenlesin. Bu sorun nasıl aşılabilir, bu konuda çözüm üretsin, dedik. Fakat bizim bu önerimiz AKP hükümeti tarafından reddedildi. Sonra bizim bu önerimizin benzerini Rusya yaptı. Sayın Lavrov çağrıda bulundu, tarafları topladı ve bizim yaptığımız çağrının gereğini Rusya yaptığı için gerçekten üzülüyoruz. Hem Türkiye kendi bulunduğu coğrafyada iddialı bir devlet olacak, sorunlara sağlıklı çözüm üreten bir devlet olacak, öyle bir görüntü verecek fakat yaptığı eylemlerle bu görüntüye tümüyle ters düşecek. Suriye içindeki muhaliflere açıkça destek vermesi Türkiye'nin, üstelik kendisinin sırtını sıvazlayan Batı'nın egemen güçlerinin taşeronluğunu yaparken, onlardan daha aktif öne çıkmaya özen gösterecek, sonra da duvara çarpacak. Şu anda Türkiye Ortadoğu'da yalnızları oynayan devlettir, itibarı sıfırlanan devlettir. Buna üzülüyoruz. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti bu hale mi düşecekti. 'Stratejik Derinlik' diye, kitap yazdılar, stratejik alanlarda boğuldular. Komşularla sıfır sorun dediler, geldikleri nokta sıfır politika. Böyle bir dış politikayı Türkiye hak etmiyor."
'Taşeronluktan gayri milliliğe terfi etti bunlar'
Kılıçdaroğlu, tören sonrası basın mensuplarının sorusu üzerine, Başbakan'ın Suriye konusunda CHP'ye yönelik 'gayri milli bir politika izliyor' şeklindeki eleştirisini değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, "Bizim izlediğimiz politikayı, gayri milli olarak niteleyenler batının egemen güçlerinin taşeronluğunu yapanlardır. Taşeronluktan gayri milliliğe terfi etti bunlar. Onu çok iyi biliyoruz. Eğer cesurlarsa ve yürekleri varsa, benim yaptığım çağrıyı onlar da yapsınlar. Yani ABD, Rusya ve İngiltere'nin ellerindeki bilgileri kamuoyuyla paylaşma çağrılarını Sayın Başbakan ve Sayın Davutoğlu da yapsın. Bunu yaparlara gerçekten milli bir politika izledikleri ben anlayacağım" dedi.
'Kaybeden aday önce kazananı kutlayacak'
8 yıl aranın ardından kadın kolları kurultayını yapmaktan çok mutlu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, parti içinde zaman zaman "bu kadar demokrasi olmaz, biraz daha baskı kurun elinizi masaya vurun" şeklinde eleştirildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Ben hep sabırla bekledim, biz demokrasiyi kesinlikle parti içine getireceğiz. Adaylarımız birden fazla çıkacak, uygarca yarışacak. Kaybeden aday önce kazananı kutlayacak. 'Ben arkadaşlarımla senin emrindeyiz' diyecek. Olması gereken bu. Bu noktaya geldik" diye konuştu. Ancak, bütün alanlarda bu noktaya gelmediklerini, hala seçimi kaybedenin, kazanın aleyhine çalıştığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu tür alışkanlıkları tam anlamıyla bitiremedik ama bitireceğiz, kararlıyım bu konuda" dedi.
'Sırtı yerde, burnu havada, nasıl bir anlayıştır bu?'
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtirken, Suriye krizine değindi. Kılıçdaroğlu, "Sırtı yerden kalkmayan bir Türkiye Cumhuriyeti'ni görüyorsunuz. Sırtı yerde, burnu havada, nasıl bir anlayıştır bu? Uçağımız düşürüldü, bizi çağırdılar bilgi verdiler. Şimdi o bilgilerle ilgili derin kuşkular oluşmaya başladı" dedi.
Kılıçdaroğlu bir Amerikan gazetesinin, Pentagon'dan adını açıklamadığı bir yetkilinin açıklamalarını gündeme getirdiğini ifade ederek, "Korkum o gazetenin söylediklerinin gerçek olarak ortaya çıkmasıdır. Korkum odur. Bugüne kadar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç bir Başbakan Anamuhalefet Başkanına özel görüşmede doğruları söylememezlik etmemiştir. Bu çok önemli bir olaydır" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na ABD, Rusya ve İngiltere'ye ellerindeki bilgileri açıklamalarını istemesi konusunda üçüncü çağrısını yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu çağrıyı Sayın Başbakan'a onun iyiliği için yapıyorum. Bu çağrıyı Sayın Davutoğlu'na onun iyiliği için yapıyorum. Bir söz söylediniz, o sözün doğru olduğunu ABD'de, Rusya'da, İngiltere'de 'Evet bu doğrudur' demeliler ki siz NATO'ya gittiğinizde veya uluslararası bir toplantıya katıldığınızda sizin söylediğinizin doğru olduğunu, ellerinde çok güçlü teknolojik olanakları olan devletlerin de 'Evet bunlar doğrudur' demesidir. Kuşku bulutları yoğunlaşırsa Türkiye'nin itibarı yerle bir olur. İtibar kaybeden bir Türkiye, sadece NATO'da değil, bütün dünyada. Dünya kamuoyunu aldatan bir görüntü veren Türkiye, kabul edilemez. Vahim bir olaydır bu. Siz uluslararası dengeleri tümüyle göz ardı edeceksiniz, kendi bildiğinizi okuyacaksınız, sırtınız yere getirilecek ve sonra kalkıp sağa sola efeleneceksiniz" diye konuştu.
'Dengeleri gözetmeden ahkam kesmeye kalkarsanız, sırtınızı yere vururlar'
Bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye'den farklı bir Türkiye ile karşı karşıya olduklarını söyleyen CHP Lideri, "Siz kalkıyorsunuz Suriye konusunda öyle büyük laflar ediyorsunuz ki bütün dünya Türkiye'nin savaşacağını sanıyor. Mustafa Kemal Atatürk boşuna 'Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir' dememiştir. Kurtuluş Savaşı'nda ülkemiz işgal edildiği için savaşmışız, en son Barış Harekatı için Kıbrıs'a gittik. Soydaşlarımız katledildi. Defalarca uyarmamıza rağmen göz yumdular. O zaman gittik oraya. Onun dışında savaş hiç bir zaman olmamıştır ve Türkiye Cumhuriyeti'nin yöneticileri de savaş tetikçiliği, borazancılığı yapmamışlardır. Siz kendi bölgenizle ilgili konuşurken BM'ye bakacaksınız, oradaki dengelere bakacaksınız, Güvenlik Konseyi'nde alınan kararlara bakacaksınız. Suriye'nin yalnız bir Suriye olmadığını göreceksiniz. Suriye, bir Libya, bir Irak değil. Bu dengeleri gözetmeden ahkam kesmeye kalkarsanız, sırtınızı yere vururlar, burnunuz havada kalır, işin özeti budur" dedi.
'Nasıl bir dış politikadır bu?'
Uludere'de 35 yurttaşın öldürüldüğü belirten Kılıçdaroğlu, defalarca istihbaratı kimden aldıklarını sorduklarını ifade ederek, "Yine Amerika'daki o gazete verdi haberi. Nasıl oluyor bu. Hala aydınlanmadı o olayda. Nasıl bir dış politikadır bu?" dedi. Kılıçdaroğlu, emri verenin hükümet olduğunu belirtirken, "Çünkü sınır ötesi operasyon yetkisi TBMM'ye aittir ve o yetkiyi hükümete devretmiştir, sorumlu kim Hükümet. Bu kadar basit bir sorunun yanıtını uzun uzun tahmin etmeye gerek yok" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından, eski Kadın Kolları Genel Başkanı Deniz Pınar Atılgan, görevini yeni seçilen Hilal Dokuzcan'a devretti. Yeni yönetime başarılar dileyen Atılgan, "Ben ve arkadaşlarım yeni yönetimin emrindeyiz" dedi. CHP'nin yeni Kadın Kolları Genel Başkanı Dokuzcan da yerel ve genel seçimlerde partilerini iktidar yapmak için tüm güçleriyle çalışacaklarını belirtti. Konuşmaların ardından Kılıçdaroğlu, eski ve yeni yönetime teşekkür ederek plaket verdi.
Tutuklu vekiller
Kılıçdaroğlu törenin ardından ise, basın mensuplarının soruları üzerine Başbakan Erdoğan'ın tutuklu vekiller ve KPSS iddialarına ilişkin açıklamalarını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın tutuklu milletvekilleriyle ilgili, muhalefet partilerine yönelik "Sizin dışarıda adamınız mı yoktu da, cezaevlerine kaldınız?" şeklindeki sözlerini şöyle değerlendirdi: "YSK, savcılıklar, milletvekilleri seçilmelerinde önlerinde hiçbir engel olmadığını karara bağladı. Bu kadar basit bir hukuk gerçeğini çarpıtıp, kamuoyuna farklı bir dille seslendirmek bir ülkenin Başbakanına yakışmıyor. Bir insan hukuk bilgisine sahip olmayabilir, bilmeyebilir ama Sayın Başbakan'ın kendi geçmişini bir tahlil etmesi lazım. Milletvekili seçilemiyordu. Önündeki engelleri kaldıran parti CHP'dir. Bunu bilsin. Biz bu gerçeği her seferinde onun yüzüne vurmak zorunda değiliz. Ama hapiste tutuklu milletvekilleri var, mahkum değil. Bu kadar basit gerçeği çarpıtarak, kamuoyunu yanıltacağını sanıyorsa aldanıyor."
'Sorular çalınmışsa, çalanın kimliğine bakılmaz'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın KPSS iddialarıyla ilgili CHP'nin terör örgütünün eylemine sahip çıktığı yönündeki açıklamalarını da, "Kimmiş o terör örgütü? Sorular çalınmışsa, çalanın kimliğine bakılmaz. Soru çalınıp birilerine servis edildiyse, 'Efendim bunu KCK'lılar çaldı. Ses çıkarmayalım. Ya da başkaları çaldı ses çıkarmayalım' Böyle bir anlayış olabilir mi? Sorunun çalınmaması lazım. Bir mantık bütünlüğü olması lazım insanlar cümleleri kurarken. Sayın Başbakan'ın kurduğu cümlenin mantık bütünlüğü yok" diye değerlendirdi.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!