Rollerin en esaslısı
Yaklaşık 1 yıl önce doğum yapan Füsun Demirel, anneliğin keyfini çıkarıyor.
Bir Yudum Sevgi, Züğürt Ağa, Asiye Nasıl Kurtulur, Uçurtmayı Vurmasınlar, Bekle Dedim Gölgeye, Ay Vakti, Yara, Büyük Adam Küçük Aşk, Sıdıka, Şaşıfelek Çıkmazı, Eğreti Gelin. Türk sinemasının 27 yılına damgasını vurmuş bu filmlerle seyircide bağımlılık yaratan televizyon dizileri birkaç kuşağın belleğindeyse hâlâ, bunun nedeni elbette Füsun Demirel. Esaslı rollerin oyuncusu Demirel, yaklaşık bir yıl önce hayatının en uzun rolüne soyundu ve anne oldu. Bugün de ilk anneler gününü yaşayacak. Kızı Aslı Senem ve oğlu Mehmet İlkem ne olup bittiğinin farkında değiller henüz ama anneleri ikinci bir bahar değil, evrenden ikinci bir hayat koparmanın tadını çıkarıyor. Öyle ya, ilk doğum için ellisini beklemek, hayata da doğaya da nanik yapmak gibi bir şey… Demirel’le işte bu eğlenme halini ve ikizlerini konuştuk…
- Bebekleriniz 11 aylık oldu, şimdi kendinizi nasıl görüyorsunuz, cesur mu deli mi?
- Beni sıkıştırdınız gibi... Yoo, delilik değil bu, planlı şekilde, en ince ayrıntısına kadar düşündüm. Evet, cesur görebilirim ama çok abartacak bir şey yok... Biz kırsal kesimde kendi halinde, 50’sine merdiven dayamış, bilmem kaçıncı çocuğunu doğuran kadınları ve onların sıkıntılarını bilmiyor muyuz? Ünlü olmam bu durumu medyatik bir hale getirdi ama her kadın gibi ben de anneliği geç de olsa yaşamayı istedim.
- Kırsaldaki kadınlar ellisine kadar bir kaç çocuk doğuruyorlar, sizin için bir ilk, riski göze aldıracak kadar annelik tutkusunu anlamaya çalışıyorum. Neden?
- Öncelikle risklerimi öğrendim, sağlığımı güvenceye almaya gayret ettim. Tansiyon riskim vardı ve herhangi bir aşamada gebeliği sonlandırabilirdik. Bunu göze aldım. Kendime yaptığım terapi ve bebeklerime inancım öylesi iyi geldi ki, tansiyonum regüle oldu. Çok istediğiniz bir şeye sahip olmak için riskleri göze almanız gerekmez mi?
- Anne olmak, kadının annesiyle buluştuğu, onu anladığı, yeniden sevdiği, bağışladığı bir nokta diye düşünüyorum. Anneniz yaşıyor mu bilmiyorum, ama siz böyle bir buluşma hissiyatına kapıldınız mı?
- Canım annem… Keşke görebilseydi... Anne olunca keşfetmedim annemi, onu hep çok fazla sevdim. Onunla inanılmaz güzel yılları paylaştık. Hayatı ti’ye alan, yarın ölecekmişiz gibi yaşayan bir kadındı. Bana kattığı değerleri, güzellikleri anlatamam. Annem gibi bir anne olmayı çok isterim, çok…
- Erken doğum yapan kadınlar çocuklarıyla büyürler ya, geç doğum yapmak da çocuklarla çocukluğa dönmek gibi okunabilir mi ya da hayattan çocukluğun, ergenliğin, gençliğin iadesini talep etmek gibi görülebilir mi?
- Doğurmaya karar verirken belki de hâlâ çocuksu ruhumu koruyabildiğim için onlarla başedebileceğimi düşündüm. Çocuklarla çocuklaşmak gerekiyor. Dünya sorunlarını çokça dert eden bizler bebeklerden sonra sadece onlara konsantre olduk. İyi de oldu...
- Geç doğum yapan kadınlar, hele de altmışından sonra doğuranlar bir tartışmayı da başlattılar, bu bencillik mi, hak mı? Siz hiç böyle bir hesaplaşmaya girdiniz mi, anne olmak istiyordum, oldum mu diyorsunuz?
Bu kararı vermeden önce çok düşündüm ama bana destek veren, bünyeme güvenen ve moralimi yüksek tutan doktorlarım oldu. Onların söyledikleri, yirmi ve otuzlu yaşlardaki anne adaylarından farkımın olmadığıydı… Aramızdaki yaş farkına gelince, ikizlerimin annesi öylesine çocuksu ki, sanırım ileride onlar beni çekip çevirecek… Bencillik diyenlere gelince, biz kadınlarda annelik duygusu ve anne olma hakkı öylesine baskın ki, bazen kuralları falan iplemiyorsunuz. Bunun çok da tartışılacak bir yanı olduğunu sanmıyorum. İnanın 20 yıl önce anne olsaydım, belki bu kadar özenli davranamayabilirdim… Bizimki çok güzel bir arkadaşlık olacak, yaş farkını aza indireceğiz, biliyorum onlar da bana yardım edecek…
- Gövdenizin yaşının nüfus cüzdanındaki yaşınızdan daha düşük olması doğumu kolaylaştırmıştır elbette. Şimdi, ikiz çocukla 11 aydan sonra ne haldesiniz?
Asla yorgun değilim, enerjim de yerinde. Onlar için genç ve diri kalacağım, kesin. Günlük koşuşturma içinde belim tutuluyor bazen, uykusuz zamanlarım oluyor ama bunun yaşla ilgisi yok. 25 yaşımda daha hastalıklı, mızmız, çok ilaç kullanan biriydim. 40 yaşından itibaren bir mucize oldu! Şaka bir yana onlarla harika bir hayat düşlüyorum, galiba bu da beni diri kılıyor.
- Gündelik telaş yormuyor mu?
- Elbette zaman zaman yorgunluk oluyor, aynı anda iki bebekle uğraşmanın zorlukları var, ama pratiğini kaptım artık. Bebeklerim de bana çok yardımcı, biri ağlamak için diğerini bekliyor. Sakin bir yaradılışları var, ağlama sesi az işitiliyor.
- Bu ilk anneler gününüzde farklı bir ruh haline girdiniz mi?
- Daha çok minik oldukları için bugünü onlarla paylaşamam tabii. Ama benim için özel günlerin değil, her günün anlamlı geçmesi önemli. Onlar rahmime düştükten sonra üçümüzün yaşadığı çok özel bir süreç ve serüvendim. Karnım büyüdükçe anneliği öyle güçlü hissettim ki. Daha içimdeyken onları özenle besledim. Benim için anneler günü yaşadığım her gün ve geceydi. Aslında küçücük bir embriyonun büyüme sürecine tanıklık ederken anneliği öğrendim. Bu muhteşem mucizevi olayı her kadının yaşamasını dilerim. Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun. Her anne evladına sımsıkı sarılsın.
- Çocuklarınız anne demeye başladı mı? İlk anne sözünü duyduğunuzda ne düşündünüz?
- Kızım Aslı Senem anne diyor, deliriyorum. Maalesef ikisi de önce baba dedi ama söylemesi kolay diye…
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke