Saat Kuleleri

Yaşadığımız kentleri anlamlı kılan simgeler vardır. Bu simgeler birbirimizle buluştuğumuz, tarih yazdığımız meydanlardır, hikayelerimizin baş kahramanları olduğumuz parklardır, caddelerdir ve saat kuleleridir elbette ki... Kentin belleğini oluşturan pek anlamlı dönüşümlerin ortasında ve içinde yaşayan saat kuleleri; tanık olunacak en gizli, en heyecan verici, en dramatik zamanların temsili haline gelir.

Saat Kuleleri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.12.2010 - 11:25

İlk saat kuleleri XIII. yüzyıldan itibaren dini yapılar ve saraylarda kendilerini göstermeye başlamıştır. Ortaçağ’dan sonra Avrupa’da saat kullanımı özellikle de saat kuleleri hızlı bir biçimde artmıştır. XVI. yüzyıl sonuna doğru Osmanlı döneminde saat kuleleri kendini göstermeye başlamıştı. Balkanlar’da ilk saat kuleleri Banyaluka Ferhat Paşa Camii (1577), Üsküp Saat Kulesi (1593) inşalarıyla kendini göstermiştir. Osmanlı Devleti Sultan II. Abdülhamit döneminde vilayet ve sancaklarda saat kuleleri yapılmasını istemiştir. 1899 yılından itibaren sayıları hızla artan saat kuleleri Anadolu’nun birçok yerinde kendini göstermeye ve simgeleşmeye başlamıştır. Tanzimat dönemiyle birlikte yapılmaya başlanan kamusal binalar saat kulelerinin varlığını daha net bir biçimde ortaya koymuş, saat kuleleri bu batılılaşma süreci içinde en somut örneklerden biri haline gelmiştir.

İzmir Saat Kulesi tüm bu yapılar içinde en dikkat çekici, kent kültürü ve dokusuyla en çok bütünleşen mimari simgelerden biri olmuştur. İzmir’den bahsedildiğinde ilk akla gelen ve hafızada en çok yer eden simgenin bu saat kulesi oluşu bu modern kentin bir liman şehri oluşuyla da yakından ilgilidir. II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı için Sadrazam Mehmet Said Paşa tarafından bir Alman mimara yaptırılmıştır. 1908 İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra yapılan kutlamalar Konak Meydanı’nda saatin etrafında gerçekleştirilmekteydi. Bazı parçalarının Avrupa’dan getirildiği bilinen İzmir Saat Kulesi saatini Alman İmparatoru II. Wilhelm hediye etmiştir. Kule tam 25 metre yüksekliğindedir. Sultan Abdülhamit’in tuğrasının bulunduğu kulede 68 sütunu ve mermer kubbeli çeşmeleri bulunuyor. Saat Kulesi’nin yapımı 1901’de tamamlanmış ve o tarihten itibaren kentin toplumsal belleği olarak yerini korumaya devam ederek, mimari estetiğindeki özgünlükle diğer saat kuleleri arasındaki yerini almıştır. İzmir Saat Kulesi, Konak Meydanı’nın, İzmir’in ve hatta Türkiye’nin en muazzam görsel zenginliklerinden biridir.

Dolmabahçe Saat Kulesi de, yine II. Abdülhamit’in emriyle yapımına 1890’da başlanıp 1895 yılında tamamlanan ülkemizdeki en güzel saat kulesi örneklerinin başında gelmektedir. Saray mimarı Sarkis Balyan tarafından tasarlanan kulede dördüncü katta saat odası yer alıyor. Kule 27 metre yüksekliğinde ve yine II. Abdülhamit’in tuğralarını taşıyor. Kulede dört bir tarafa bakan saat kadranı bulunuyor ve İstanbul’un en önemli tarihi miraslarından biri olarak kenti temsil ediyor.

İstanbul Yıldız, Nusretiye, Etfal Hastanesi Saat Kulesi ve Anadolu’nun çok önemli şehirlerinde Ankara, Antalya, Çanakkale, Kocaeli, Balıkesir, Bilecik, Merzifon, Adana, Bursa, Şanlıurfa, Yenişehir, Çorum, Niğde ve başka şehirlerdeki Saat Kuleleri kendi hikayeleriyle dimdik ayakta durmaya devam ediyor.

Bir araya ve karşı karşıya gelmenin bahanesi olan bu tür kent kültür simgeleri olmasa, yaşadığımız yer çok yalnız ve eksik olurdu. Zira biz de öyle…

Bir öneri olarak NTV yayınlarından çıkmış olan Meltem Cansever “Türkiye’nin Kültür Mirası 100 Saat Kulesi” adlı yayını da saat kulelerinin tarihini ve estetiğini merak edenler için önerebilirim. Zamanın geçtiğini umursayanlar ve tarihini merak edenler için.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler