Şahin duruşmada isyan etti: Terörist değilim!
İkinci Ergenekon davasının 109. duruşması başladı. Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanıklardan eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, "Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. İddianameyi tümüyle reddediyorum. Terörist olarak suçlandığımı söylediler. Ben terörist falan değilim" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın da aralarında bulunduğu tutuklu 21 sanık katıldı. Tutuklu sanıklardan eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Ersin Gönenci ve Levent Göktaş ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, bu davada tutuksuz yargılanan Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Yalçın Küçük, Balyoz Planı davasında tutuklu yargılanan Cengiz Köylü ve Mustafa Koç da hazır bulundu. Duruşmada, tutuklu sanıklardan eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, savunmasını yapması için salondaki kürsüye alındı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, yasal haklarını okuyarak, Şahin'e, suçlandığı konularla ilgili susma hakkına sahip olduğunu, savunma yapıp yapmayacağını sordu. Şengün, Şahin'e, ''Beni duyuyor musunuz, anlıyor musunuz?'' diyerek, aynı şeyleri bir kaç kere yüksek sesle tekrar etti. Söylenenleri anladığını ifade ederek, yazılı olarak hazırladığı bir metni okuyan Şahin, şunları söyledi: ''Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. İddianameyi tümüyle reddediyorum. Niçin burada olduğumu dahi bilmiyorum. Avukatlarıma sorduğumda, bana PKK, DHKP/C, TİKKO gibi örgütlerle bağlantılı terörist olarak suçlandığımı söylediler. Ben terörist falan değilim. Tarihleri hatırlamıyorum ama yıllardır sağlık sorunlarıyla uğraşıyorum. Nedendir bilmiyorum, hiçbir şeyi doğru dürüst hatırlamıyorum. Ailem dışında kimseyi tanımıyorum. Hapiste olmamdan dolayı annem bir yıldır felçli. Eşim kalp hastası oldu. Savunulacak herhangi bir suç işlemedim. Suçsuzum. Savunma yapmayacağım. Avukatlarım yapacak. Ailemin başına gelenlerden dolayı 1 yıldır dünya ile ilişkimi kestim. Kendimi ölüme hazırladım. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.''
Veli Küçük'ü hiç görmemiş
Demans hastası olan Şahin, denge bozukluğu olduğunu belirterek, oturarak duruşmaya devam etti. Başkan Şengün, emniyet ifadesi olmayan Şahin'in savcılıkta alınan ifadesini okudu. Şahin'in bu sırada da duymakta ve anlamakta sorun yaşaması üzerine Şengün, ''Duymadığın ve anlamadığın zaman söyle. Daha yüksek sesle okuyayım'' diye Şahin'i uyardı. Yaklaşık bir yıldır cezaevinde tek başına kaldığını, son 10-15 gündür tutuklu sanıklardan avukat Yusuf Erikel'in yanına geldiğini belirten Şahin, Erikel ile iddianameyi incelediğinde söylemediği şeylerin yazıldığını gördüğünü anlattı. Savcılıkta verdiği ifadeleri tam olarak hatırlamadığını, ne dediğini bilmediğini ifade eden Şahin, birinci davanın tutuklu sanığı Veli Küçük'ü, savcılık ifadesinin tersine, hayatı boyunca hiç görmediğini söyledi.
Küçük ile cezaevinde açık görüşlerde tanıştığını dile getiren Şahin, yine birinci davanın tutuklu sanığı İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile de 2 defa konuştuğunu, Ulusal Kanal'da 2 kere ''Türk-Kürt, Sünni-Alevi ayrımı yapıldığına, ülkenin bölündüğüne dair'' konuşma yaptığını kaydetti. İddianamede bazı şeylerin farklı yazıldığını ifade eden Şahin, birinci davanın tutuklu sanığı Muzaffer Tekin'in, geçirdiği trafik kazasından sonra kendisiyle ilgilendiğini söyledi. Danıştay dosyasının sanığı Alparslan Arslan'ı, Sedat Peker'i tanımadığını, Tuncay Güney'i televizyondan bildiğini anlatan Şahin, ''Taylan Özgür Kırmızı ve Muhammed Sarıkaya'yı tanırım. S-1 listesinde vardı'' şeklindeki ifadesine ilişkin de ''Ne söylediğimi bilemiyorum. Taylan'ı Reşadiye'de köyden tanıyorum. Şahin soyadında olanlar da akrabalarım. Muhammet ile de bir kere telefonla görüştüm. Yüz yüze burada gördüm'' dedi. Duruşmaya, Şahin'in yorulması üzerine kısa bir ara verildi.
'Yıllardır beni mahveden Susurluk kazası vardır'
Duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Şahin'in daha önce alınan ifadelerini okudu. Şengün, ''Abdullah Çatlı'nın silah almasına yardım ettiğinize dair bir belge var'' demesi üzerine Şahin, Susurluk kazasıyla ile ilgili açıklamalarda bulundu.
İnsanları gördükten 1 saat sonra kim olduklarını hatırladığını, Tuncay Özkan'ın da kendisine 'düşman' dediğini, sonra kendisinin kim olduğunu hatırladığını dile getiren Şahin, ''Yıllardır beni mahveden Susurluk kazası vardır. Susurluk konusunda aleyhime konuşanları düşman olarak görüyormuşum. Arkadaşı burada konuştuktan sonra hatırladım'' dedi.
Şahin'in ''10-15 senedir bana çok ıstırap çektirdiler. Susurluk içime kahroldu. Susurluk'la ilgili herkes yalan söyledi. Hala söylüyorlar'' demesi üzerine Başkan Şengün, ''Doğru söyleyen var mı?'' dedi. Susurluk'un hala araştırığını, bu davadaki insanları hayatı boyunca hiç görmediğini ifade eden Şahin, Susurluk konusunda kendisine saldırı yapıldığını söyledi.
Çatlı'yı başka isimle tanıyorum
Bu konuda kendisiyle hiç konuşulmadığını ifade eden Şahin, ''Uğur diye bir adam var. Haberleri sunuyor. Yalan söylüyor. Hala yalan söylüyor. Ben Abdullah Çatlı'yı başka bir isimle tanıyordum. Fotoğrafta, tek emniyet müdürü ben mi varım? Benim haricimde bir sürü emniyet müdürü vardı fotoğrafta. Beni hedef yaptılar. Aynı oyun tekrar oynanıyor. Bomba buluyorlarmış. Şimdi de yalan söylüyorlar'' diye konuştu. Şengün'ün ''Bu konuda bu kadar iddialısın. 'Yalan söylüyorlar' diyorsun. Siz doğruyu biliyorsunuz o zaman. Niye şimdiye kadar konuşmadınız? Doğruyu bildiğinize göre niye söylemediniz?'' sorusuna Şahin, ''Kimse bana sormadı ki'' dedi.
Mahkeme Başkanı Şengün'ün de ''Şimdi sorduk, doğrusu ne?'' demesi üzerine Şahin, ''Ben Susurluk kazasında var mıyım?'' yanıtını verdi. Şengün de ''Doğruyu konuşmak için kazada olmanıza gerek yok'' dedi. Şahin, ''Susurluk'la ilgili her şeyi gerekirse anlatırım. Herkes yalan söylüyor. Ben herkesi öldürüyormuşum. Ben kimim de herkesi öldürüyorum, yanımda mıydınız? Aynı şeyi şimdi de yapıyorlar. Yok bombaymış'' şeklinde konuştu.
'Benim de günlüklerim var'
Şengün'ün ''Susurluk'la ilgili anlatmak istediğin bir şey var mı?'' sorusuna Şahin, ''15 senedir hazırlanıyorum. Benim de günlüklerim var. Benim ne Susurluk'la ne de bu davayla alakam yok. Orada da uydurdular, şimdi de uyduruyorlar'' yanıtını verdi. İbrahim Şahin, şöyle devam etti: ''Susurluk bir kaza değil. Kesinlikle nasıl olduğu, kimlerin karıştığı, Susurluk'la ilgili, PKK ile ilgili notlarımı cezaevine getirttim. Hiç kimse bir kazayı 2,5 dakika sonra öğrenemez. 2,5 dakika sonra haber alırsan, o kazayı yaptıran sensin ya da yaptıranlarla ortaksın.... Yıllardır PKK ile mücadele ettim. Benim nerem PKK'lı? Beni PKK'lı, TİKKO'cu, Hizbulahçı olmakla suçluyorlar şimdi. Aynı şey Susurluk'ta yapıldı. Bu devlette çok büyük pislik var 50-60 senedir. Ama nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Şimdi o pisliği temizlemeye çalışıyorlar. Sizin de Allah yardımcınız olsun.''
Şahin, gözaltındayken kendisine işkence yapıldığını ileri sürerek, ''Ben bu ülkeye ihanet etmedim. Terörist falan değilim. Gerekirse kendimi de vururum'' dedi. İbrahim Şahin'in bağırarak konuşması üzerine, Başkan Şengün, sağlık sorunu nedeniyle sakin olması konusunda uyardı.
'Benim de post giyen Alevi dedesi arkadaşlarım var'
Hiçbir yere bomba koydurmadığını ifade eden Şahin, 10 yıldır hayatla ilişkisini kestiğini, kendisini tasavvufa verdiğini söyledi. ''Ne demek bu Ergenekon? Bir tane tanıdığımı göstersinler'' diyen Şahin, ''Susurluk'ta insanları öldürmekle suçlandım, eroinci, uyuşturucu ilan edildim. Şimdi de bunlarla iş birliği yapmakla suçlanıyorum'' diye konuştu. Doğudaki aşiret reisleriyle görüştüğünü, geceleri bunların evlerinde yattığını ifade eden Şahin, ''Baktım onlar da Türkmen. Ben de Türkmenim. Benim damadım da burada. O da Alevi. Neymiş ben Alevi öldürecekmişim. Nereden uyduruyorsunuz bunları? Benimde post giyen Alevi dedesi arkadaşlarım var. Köyümün yarısı Sünni yarısı Alevi'' şeklinde konuştu. Şahin, evinden alınan resimlerin iddianameye konulduğunu belirterek, Yunan ajanlarını izlediğini, kendisinde Yunan, MOSSAD ajanlarının fotoğraflarının olduğunu, savcılıkta bunların kendisine sorulmadığını iddia etti.
Sanık Şahin, PKK'nın, Kürt örgütü olmadığını, CIA ve MOSSAD tarafından kurulduğunu, üst yönetiminde Ermenilerin olduğunu ileri sürdü. Bütün gizli servislerin kendisini öldürmek istediğini ifade eden Şahin, ''Savcıya bana suikast yapacaklar diyorum, o benim suikast yapacağımı yazıyor'' dedi. Şahin'in açıklamaları üzerine Başkan Şengün, ''Dönem dönem hatırlıyorsun. Deminden beri konuşuyorsun'' dedi. Susurluk kazasında kendisiyle birlikte yargılanan polisleri, mahkemeden sonra görmediğini dile getiren Şahin, savcının kendisine ''Generalle konuşurken niye kardeşim dediniz'' diye sorduğunu kaydetti. Şahin, ''Çatışma sırasında o çenesinden, ben boğazımdan vuruldum. Kan kardeşi olduk. O zaman yüzbaşı, binbaşı olanlar şimdi general oldular'' dedi. Cezaevinde olmasına rağmen hala korunduğunu belirten Şahin, ''Şimdi Kürtçülük aldı gidiyor. Susurluk bunu önleyen en büyük şeydi. Aşiretlerle görüştük. Hepsini devletçi yaptık'' diye konuştu.
"TİKKO'nun içine adam soktuk"
İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Ankara'dan kendisini arayan Metin Gürak adlı paşanın terörle mücadele konusunda düşündükleri oluşumun başına kendisinin geçirileceğini söylemesi üzerine S-1 listesinin hazırlanması için iki kişiye görev verdiğini söyledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada daha önceki ifadeleri okunan Şahin, 30-35 kişilik Kıbrıs özel timini yetiştirdiğini, Özbekistan ve Türkmenistan'dan getirilen özel timlere de eğitim verdiğini belirtti.
İbrahim Şahin, Azerbaycan'a resmi davetli olarak gittiğini, ''Karabağ'daki Ermeni işgalini önlemek için özel tim yetiştirelim'' dediğini ancak Azerbaycan'ın eleman göndermediğini ifade etti.
Susurluk konusunun PKK konusuyla birebir irtibatlı olduğunu söyleyen Şahin, Türkiye'de belli grupların devamlı hedef olduğunu, kendisinin Türkiye için çalıştığını kaydetti.
Birinci davanın tutuksuz sanığı Mahmut Öztürk'ü 10 yıldır görmediğini, görevi dolayısıyla bütün arkadaşlarının subay ve astsubay olduğunu bildiren Şahin, ''10 senedir ya hastanedeyim ya hapishanede. Bu sürede bir mahkemem oldu. Birine 'kafir, Amerikan ajanı' dedim. Yargılandım. 10 yıldır kimseyle görüşmedim'' dedi.
Dosyadaki telefon tapelerinin tamamen değiştirildiğini savunan Şahin, ''Bana ulaşan tüm bilgileri MİT Müsteşarlığına bildirdim. Matit Sansaryan'ı Oğuzhan Sarıoğlu anlattı. Ben de MİT'e bildirdim. Daha fazla bilgi istedi. Öğrenip ilettim. Tutuklanmadan 4-5 sene önce devam eden ilişki bu. Terör konusunda onlarca bilgi geldi bana. Ben de MİT'e ilettim. Bunların hepsi telefon tapelerinde var. TİKKO'nun içine adam soktuk. Adamın fotoğrafını verdik MİT'e. O da onlarla çalışıyormuş'' diye konuştu.
Şahin, ''Ermeni asıllı vatandaşlara suikast yapılacağı'' iddialarına ilişkin olarak da şunları kaydetti:
''O konudan çok muzdaribim. Kayseri'ye Fatma Cengiz'in evine gittiğimde 'Son Ermeni' kitabının yazarı da geldi, sohbet ettik. Ersin Gönenci, Sivas'taki Ermenilerin de Kayseri'ye geldiğini söyledi... Benim herhangi kimseye suikast düzenleyecek halim yok. Yok böyle bir şey. İstanbul polisinin yaptığı bütün rezillikler 'sehven'. İddia makamı, İstanbul Organize Şubeden gelen her şeyi kabul ediyor. Ben savcının hiçbir şeyini kabul etmiyorum.''
"S-1 listesi"
Şahin, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün ''S-1 listesini siz mi oluşturdunuz?'' sorusu üzerine, Ankara'dan Metin Gürak isimli paşanın kendisini telefonla arayarak ''Terörle mücadele konusunda bir oluşum düşünüyoruz. Başına da seni uygun gördük'' dediğini söyledi.
Şengün'ün, ''Bu kadar özel bir görev size telefonla mı verildi?'' sorusuna ''Evet'' yanıtını veren Şahin, Metin Gürak'ı tanıyıp tanımadığı sorusunu ''Hayır. Telefonda Metin Gürak olduğunu söyledi'' diye yanıtladı.
Şahin, kendisine görev veren bu kişiyle yüz yüze görüşmediğini, telefonla konuştuğunu söyledi.
Şengün'ün ''Görevlendirme emrini telefonla mı aldınız, ne söylendi size, bu kişiler bahsettiğin görevlendirme konusunda seninle ilk kez ne zaman bağlantı kurdu ve ilk kez ne zaman görevlendirme yaptı?'' soruları üzerine de Şahin, şunları kaydetti:
''Tutuklanmamdan bir yıl kadar önce 2008'in Ocak ayında Metin Gürak paşa beni telefonla arayarak böyle bir oluşum düşündüklerini ve başına da beni seçtiklerini söyledi. Ben de 'Alnımda Susurluk yaftası var, ne diye bana böyle görevde bulunuyorsunuz' dedim. Karşı taraf da bana 'Unut gitsin Susurluk'u' dedi. 'Bana resmi görev emrini verin. Kimlik belgesi verilmeden nasıl gidip seçme yapacağım?' dedim. Tutuklanmamdan yaklaşık 3 ay kadar önce de hazırlıklarımı yapmam konusunda bilgi verdi. Bu süre içerisinde hiç görüşmemiz olmadı. Son üç ay içinde devamlı beni aramaya başladılar. S-1 ekibini kurdum. Bir üsteğmen (Taylan Özgür Kırmızı) ile bir emniyet amiri (Servet Kaynak) seçtim ve onlardan uygun olabilecek kişi belirlemelerini istedim. Ancak resmi görevlendirme olmadığı için de bu isimlerden hiçbirine bu konudan bahsetmedim.''
Başkan Şengün'ün ''Telefonla görevlendirildiğinize nasıl inandınız?'' sorusuna karşılık Şahin, MİT Müsteşarlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden olan kişilerle devamlı görüştüğünü, kandırılacağının aklına gelmediğini söyledi.
Şengün, ''Terörle mücadele gibi önemli bir oluşumun başına bir telefon görevlendirmesiyle mi geçtiniz? Bu kişiden hiç şüphe etmediniz mi? Nasıl inanabildiniz? Sarı çizmeli Mehmet Ağa'' dedi.
Şahin ise tutuklanmadan 1,5 ay önce resmi ve yazılı görevlendirme yapmalarını istediğini belirterek, ''Beni defalarca 'pazartesi günü kurulacak' diye geçiştirdiler. Son 10 günde de Ermenilerle ilgili bilgiler fakslamaya başladılar. Bir sürü belge gönderdiler bana. Bu süre içerisinde resmi görevlendirilmem konusunda ısrar ettim. Sonunda onlara inanmadığımı söyleyince bu dava kapsamında tutuklandım'' diye konuştu.
Silah, dağcılık uzmanı ve hocası olduğunu ifade eden Şahin, ''Bir silahın nasıl saklanacağını çok iyi bilirim. Bütün silahları tanırım'' diye konuştu.
Şahin, görev gereği Almanya'da sivil kıyafetle gazeteci gibi davranarak, PKK tarafından düzenlenen mitingde fotoğraf çektiğini söyledi.
''Ali Balkız'ı niye öldüreyim, Aleviler Türk değil mi?''
Kadıköy'deki evinde bulunduğu iddia edilen suikast planları ve Gölbaşı'nda bulunan mühimmata ait krokilere ilişkin olarak da Şahin, ''Bunların hiçbirinde ne yazı örnekleri ne parmak izi tutuyor. Fatma Cengiz'e mi suikast yaptıracağım? Yeğenime 'Temizlik yapıldı mı' diye soruyorum telefonda. Tokat'ta gömleklerimi ona yıkattırıyorum. Suikast yapacak adam televizyonlarda anlatır mı?'' dedi.
Şahin, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a yönelik suikast iddiasıyla ilgili olarak ise ''Ali Balkız'ı niye öldüreyim, Aleviler Türk değil mi?'' ifadesini kullandı.
''Ermenilere karşı kurulan ilk örgütün başkanıyım'' dediği için bu yöndeki iddialarla suçlandığını ifade eden Şahin, ''ASALA'nın eylemlerini Türkiye içine kaydırması üzerine 1983 yılının Ocak ayında özel tim kurulması kararı alındı. Bir ay sonra kurularak 11 kişi görevlendirildi. Bunların en rütbelisi olan ben komiserdim ve başlarındaydım. ASALA'nın eylemlerine karşı kurulmuştu. Şemdinli-Eruh baskınından sonra bu 11 kişiyle bu PKK olayına müdahale ettik. Bu lafımdan dolayı suikastlerle suçlanıyorum'' diye konuştu.
Duruşma 31 Mart Perşembe gününe ertelendi
İkinci ''Ergenekon'' davasının bir sonraki duruşması 31 Mart Perşembe günü yapılacak.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, tutuklu sanıklardan eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in daha önce alınan ifadelerini okumaya devam etti.
Şengün, daha sonra okumaya vererek, duruşmayı 31 Mart Perşembe gününe erteledi.
Bu arada, bir süre önce hastaneden Silivri Cezaevine nakledilen, ancak revire gittiği için dün ve bugünkü duruşmaya katılmayan tutuklu sanık eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'a 10 günlük sağlık raporu verildiği öğrenildi.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği