Sansürden yasağa arşiv sergisi
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, bugünkü sansür ile geçmiş dönemdeki sansür arasında mantık olarak bir farkın bulunmadığını belirterek, ''Yöntem olarak fark var. Tek tek karar almak yerine, topluca yasaklama uygulaması tercih ediliyor'' dedi.
''Müzeler Haftası'' etkinlikleri kapsamında, Basın Müzesi'nde ''Sansürden Yasağa Arşiv Sergisi'' açıldı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, açılışta gazetecilere yaptığı açıklamada, sergiyi, ilk kez geçen yıl, sansürün kaldırılışının 100. yılı dolayısıyla 24 Temmuzda Geleneksel Gazeteciler Günü'nde Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesinde açtıklarını söyledi.
Sergide, sadece tebliğ edilen yayın yasaklarının değil, o yayın yasaklarının yer aldığı dönemin günlük gazetelerinden seçmelerin, yayın yasağı geldiğinde haber gazeteye konulmuşsa onun baskı aşamasında kalıplardan kazınmasının örneklerinin yer aldığını anlatan Erinç, şunları kaydetti:
''O dönemde mahkeme kararıyla bazı haberlerin yayını yasaklanırken, günümüzde kimi yasalara konulan maddelerle yasaklar uygulanıyor. Yayın yasağı da söz konusu. En azından ifade özgürlüğünün çok ileri götürüldüğü iddiasında bulunan siyasetçilerin çıkardığı yasalarda başbakanın ya da görevlendirdiği bakanın, radyo ve televizyon yayınlarına müdahale etme hakkı olduğunu görüyoruz. Basın Yasası yapılırken, TGC'nin de önerisiyle, Basın Yasası'nın 3'üncü maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10'uncu maddesinin tercümesi olarak yasaya girdi, ifade özgürlüğünün güvencesi olsun anlayışıyla. Geldiğimiz noktada, şöyle bir uygulama var: Önce Adalet Bakanlığı Cumhuriyet savcılarına bir genelge yayınladı geçmişte. O da Basın Yasası'nın 3'üncü maddesinden yararlanılarak, yayın yasağı konabileceği duyuruluyordu. Oysa o madde uygulama maddesi olarak değil, tanım maddesi olarak konmuştu oraya. Bu acayip bir yaklaşım olarak çıktı ortaya. (Basın Yasası, ancak basılı yayın organlarına uygulanır) diye yasada hüküm varken, basın yasasının 3'üncü maddesi, radyo ve televizyonlarla ilgili neşir yasaklarını da gerekçe olarak kullanmaya başladı. Bunu da anlamak zor.''
Anayasa'da, yayın yasaklarının, ancak mahkeme kararıyla belirli ölçüde konabileceği belirtilmişken, her konuda yayın yasağının gelmeye başladığını ifade eden Erinç, ''Bu da aradan 50 yıl geçmiş olmasına rağmen, Türkiye'nin eski günleri de aratan bir ortamda yönetildiğini gösteriyor diye düşünüyorum'' dedi.
''Günümüzdeki sansür ile geçmiş dönemdeki sansür arasında mantık olarak bir fark yok, yöntem olarak fark var. Tek tek karar almak yerine, topluca yasaklama uygulaması tercih ediliyor'' diyen Erinç, ''Bunun yolu da yapılan yasaların içine sıkıştırılan cümlelerden kaynaklanan, yazdığınız zaman hapis tehdidi altında olacağınızdan, sansürden çok gazetecileri oto sansüre yönlendiren yaklaşımdır. Gazetecilik bugün de tehlikeli meslek olma özelliğini sürdürüyor'' diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası