Savcı: Doğan ihtilal yapacağını itiraf etti

Balyoz davasında savcı ile bir numaralı sanık Çetin Doğan arasında tartışma yaşandı. Balyoz'un tutuklu sanığı MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan bugünkü duruşmada tahliye edilmemesini de eleştirdi.

Savcı: Doğan ihtilal yapacağını itiraf etti
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.08.2012 - 09:47

Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu komutanları emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Ergin Saygun ile Koramiral Abdullah Can Erenoğlu'nun da aralarında bulunduğu 250'si tutuklu 365 sanıklı ''Balyoz Planı'' davasının 100'üncü duruşması başladı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Halil İbrahim Fırtına ile MHP'den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan'ın da aralarında bulunduğu 202 tutuklu ile 2 tutuksuz sanık katıldı.

Balyoz Davası’nda mütalaaya karşı savunmasını yapan tutuklu sanık emekli Korgeneral MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan, "Duruşmanın başlangıcında yaptığım birkaç cümlelik ön savunmamın dışında bugüne kadar hiç konuşmadım" diyerek sözlerine başladı. Cumhuriyet Savcılarının 920 sayfalık mütalaayı mahkemeye sunduğunu hatırlatan Engin Alan," Mütalaada, 3 sayfada benimle ilgili delil ve değerlendirmelere yer verilmiş. Ancak geldiğimiz bu noktada bunları uzatmanın bir manası yok olmadığı kanaatindeyim. Mütalaaya karşı beyanlarımı yazılı olarak mahkemeye sunacağım" diye konuştu.

Alan "Zaman tünelinde geçmişten bugüne kadar yaptığım hızlı bir yolculukta kendimle ilgili gördüğüm manzara şudur; tam 40 yılım TSK’da devlete, ülkeye ve millete hizmetle geçti. Uzun yıllar devleti, ülkeyi ve milleti paramparça etmeyi amaçlayan bölücü terör örgütü ile mücadele ile geçti. Bu mücadelede hayatlarını bu vatan için feda eden bir değil, birçok Mehmet’i al bayrağa sarıp kutsal vatan topraklarına Yüce Tanrı’nın şefkat ve merhametine teslim ettim. Gözümü, kolunu, bacağını kaybeden Gazilerim oldu. Onlardan bazıları buraya bu mahkeme salonuna kadar geldi. Kucaklaştık. Hep gözlerime baktılar. "Komutanım ne oluyor’ dercesine. Sadece ’Allah devlete, millete zeval vermesin’ diyebildim. Çünkü söylenebilecek başkaca bir şey yoktu" dedi.

"Göğsüme madalya taktılar" diyen Engin Alan, "Televizyonlarda, gazete sayfalarında yere göğe sığdırılamaz oldum. Sonra aradan yıllar geçti. Bir sabah uyandığımda ’darbeci oldun’ dediler. Bu sefer güzergahım PKK ile mücadele ettiğim dağlar değil, mahkeme, emniyet ve savcılık üçgeni oldu, tutuklandım. Ne hazindir ki hakkımızdaki övgülerin, methiyelerin yerini itibarsızlaştırma ve alçakça saldırılar aldı. Yağmur yağmış salyangozlar ortaya çıkmıştı. En son 11 Şubat 2011’de de ’Siz içeri’ dediniz. Böylece 14 ayı milletin iradesiyle seçilmiş bir milletvekili sıfatıyla olmak üzere hapishanede 22 ay neredeyse 2 yılı geçti ve bugüne geldik" diye konuştu.

Alan, şöyle konuştu:

"Sayın başkan manzara bu. Hani siz hep ’Maddi gerçek diyorsunuz’ ya benimle ilgili maddi gerçek bu. Tüm samimiyetimle şerefimle temin ediyorum. Beni burada en çok yaralayan ve canımı yakan konuyu ifade etmeden geçemeceğim. Şimdi size bir resim göstereceğim. (Heyete gazete kupürünü gösterdi) Milletvekili Sebahat Tuncel, PKK’nın Eruh Şemdinli baskınının yıl dönümünde halay çekiyor. Sözcü Gazetesi’nin 17 Ağustos 2012 tarihli haberinde. Bu 29 Ekim, 30 Ağustos kutlamaları değil. 15 Ağustos 1984’te silahlı eylemi başlatmanın ve devlete başkaldırılışının yıldönümü. Milletvekili Sebahat Tuncel hem halay çekiyor, hem de şöyle diyor: "Tek yol vardır o da Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür" diyor. Şimdi bir Engin Alan’ın bir de bu muhterem bayanın durumuna bakalım. Bu çok Sayın Hanımefendi, PKK terör örgütü üyeliği suçundan tutuklu iken 2007’de milletvekili seçildi ve de şayet yanılıyorsam lütfen düzeltin bu mahkemenin farklı üyelerden oluşan heyeti tarafından serbest bırakıldı. Ben de 2011 seçim sonucu milletin verdiği oylarla milletvekili seçildim. Siz ise Anayasa’nın 14. maddesini gerekçe göstererek benim tutukluluğuma devam ettirdiniz. Oysa Anayasa, aynı CMK, aynı TCK 2007’de de yürürlükteydi"


"Kıymetim yok"

"Ancak ne var ki durum karşısında acı gerçek tokat gibi suratıma çarptı" diyen Engin Alan şöyle devam etti:

"’Ülkeyi, devleti, böldürmem’ diyen bunun için savaşan Engin Alan’ın, ’Biz bu ülkeyi, bu milleti böleceğiz’ diyen Sebahat Tuncel kadar bir kıymeti harbiyesi olmadığı gerçeği ile yüzleştim. Sokaklarda Öcalan’a özgürlük, Kürtlere, Kürdistan’a özgürlük, diye bas bas bağıran, devletimin görevini yapmaya çalışmaktan başka bir günahı olmayan şerefli bir polis amirine pervasızca tokatlayan, bayramdan hemen önce yanındaki 8 BDP’li milletvekili ile birlikte Şemdinli kırsalında üstelik milleti geri zekalı yerine koyup sanki tesadüfmüş gibi PKK’lı teröristlerle buluşup, onlarla kucaklaşıp, öpüşüp, koklaşan çok sayın miletvekili Sebahat Tuncel’in yanında, yıllardır bunlar olmasın diye mücadele eden sonunda da akıllara zarar bir darbe teşebbüsü iddiası ile 22 aydır tutuklu yargılanan Milletvekili Engin Alan’ın esamesi okunmaz. İşte bugünün gerçeği, tam da budur.
"

Engin Alan savunmasını şöyle tamamladı:

"Sizlere gelince ya siz ne yapacaksınız Sayın Başkan? Bu ülkeyi en az benim kadar sevdiğinize inandığım sayın hakimler. Ülkede oluk oluk kan akarken, şehirlerde bombalar patlatılırken, masum insanlar günahsız çocuklar hayatlarını kaybederken her gün 2-3 vatan evladı şehit düşerken buna karşın milletvekili sıfatıyla birileri teröristlerle kucaklaşıp, ’ Onlar terörist değil, gerilla onlar bizim çocuklarımız’ derken siz ne yapacaksınız Sayın Yargıçlar? Az kaldı ne yapacağınızı da hep beraber göreceğiz"

 

'Doğan ihtilal yapacağını itiraf etti'

Doğan, ''1. Ordu Plan Semineri''nde hazırlanan senaryonun dayanaksız ve keyfi olarak hazırlanmış bir senaryo olmadığını ifade ederek, ''Senaryoda irticai, bölücü başkaldırmalar ile Türkiye'nin güneydoğusunda, Kuzey Irak'ta tehlikeli gelişmelerin ortaya çıktığının sanal olarak kabulü, kriz ortamını yaratmak içindir. Egemen Harekat Planı seminerinde hem cephede uygulanacak askeri harekat, hem de cephe gerisinde uygulanacak sıkıyönetim planı ele alınmıştır. (Adil düzen mutlaka gelecek, kanlı mı kansız mı gelecek onu zaman gösterecek) mealinde söylemlerin parti liderlerince gündeme pervasızca taşındığı ortamda, ordunun geri bölgesinde bölücü ve irticai kalkışmaların, sıkıyönetim planlarının tartışılması için senaryoya dahil edilmesinden acaba neden rahatsızlık duyulmaktadır'' diye konuştu.

Doğan, savcıların askeri belgelere vakıf olmadığını savundu. Doğan, bunun üzerine gülümseyen Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan'ı, ''Bunlara gülse de'' diyerek eleştirdi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, cumhuriyet savcısının kamuyu temsil ettiğini belirterek, ''Cumhuriyet savcısı müdafi değil. Kamuyu temsil ediyor. Bu nedenle sataşmanıza izin vermiyoruz. Cumhuriyet Savcısı'nın ne yaptığı sizi ilgilendirmez'' dedi.

Söz alan Cumhuriyet Savcısı Kaplan, şunları kaydetti:

''Çetin Doğan, cumhuriyet savcılarını eleştiriyor. Ancak muhatabı burada cumhuriyet savcıları değil, mahkeme heyetidir. Kendisi cumhuriyet savcılarının duruşma safhasında söylediği sözleri değil, dosyadaki belge ve bilgileri çürütmesi gerekiyor. 'Cumhuriyet savcıları askeri bilgilere vakıf değil' diyor. Doğrudur, çok vakıf olamayabiliriz. Ancak planda geçen, 'Milli Mutabakat Hükümeti kurulmalı'' şeklindeki ifadelerden, ne Genelkurmay Başkanı ne de diğer komutanlar bir şey anlamış. Savunmasındaki, 'Adil düzen gelecek, kanlı mı olacak kansız mı olacak' sözlerinin yer aldığı bölümle zaten siyasi gelişmelere göre ihtilal planı yaptığını ikrar etmiştir. Savunmasını mahkeme heyetine yönelik olarak yapmalıdır. Kararı verecek olan mahkeme heyetidir. Polemiğe girmeye gerek yoktur.''

Bunun üzerine Doğan, ''Kendisi sabrederse, dosyada olduğu söylenen belge ve bilgilerin de nasıl belgeler olduğunu görecek'' dedi.

 

"Arzu etmeme rağmen savunma yapamıyorum"

Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık, davanın bir celsesi hariç tüm duruşmalarına katıldığını ifade etti.

Kızının kendisinin tutuklanmasından kısa bir süre önce evlendiğini, tutuklanması üzerine de evini kapatarak destek olmak için annesinin yanına yerleştiğini ve düzenli olarak duruşmaları izlediklerini belirten Sarıışık, kızı ve eşi başta olmak üzere kendilerine destek verenlere teşekkür etti.

''Bugünün ilk tutuklanmasından itibaren, haksız bir şekilde hürriyetinin gasp edilmesinin 639'uncu günü olduğunu'' söyleyen Sarıışık, ''Türk Silahlı Kuvvetlerine şeref, onur ve gururla 44 yıl hizmetten sonra, yaşamımdan çalınan günlerin bir an önce bitmesini bekliyoruz'' diye konuştu.

Avukatların taleplerinin mahkemece reddedildiğini, bunun da sanıkları savunma yapamaz duruma getirdiğini savunan Sarıışık, ''Arzu etmeme rağmen savunma yapamıyorum'' dedi.

Bu ay başındaki Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla emekliye sevk edilen Tümamiral Cem Gürdeniz de, hukuki değil, siyasi bir süreç nedeniyle yargılandığı savundu.

Bazı taleplerin kabul edilmemesini eleştiren Gürdeniz, savunma talepleri karşılanmadığından esas hakkındaki görüşü 4 Mayıs'ta mahkemeye iade ettiğini söyledi.
Gürdeniz, ''Avukatlarımın dolayısıyla benim taleplerim kabul edilmediğinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkımın ihlal edildiğini düşünüyorum. Bu sebeple savunma yapamıyorum'' dedi.

YAŞ kararıyla emekliye sevk edilen Korgeneral Nejat Bek de, yaklaşık 2,5 yıldır tutuklu olduğunu belirterek, yargılanmanın deliller toplanmadan, bilirkişi raporları dikkate alınmadan devam ettiğini savundu.

Savunma haklarının kısıtlandığını anlatan Bek, ''Bu davayla TSK'nın şerefli mensupları ve TSK'nın kurumsal itibarı mağdur edilmiştir'' ifadesini kullandı.

Tuğgeneral Faruk Oktay

Tutuklu sanıklardan Tuğgeneral Faruk Oktay da mahkemenin tarafsızlığını yitirdiğini savundu.

Heyetin kendisini savunması sırasında dinlemediğini öne süren Oktay, ''Lisede psikoloji dersinde dikkatin bölünemeyeceğini öğrenmiştik. Beni dinleyin'' şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanı Ömer Diken de, ''Doğru öğrenmemişsiniz. Ben sizi dinliyorum'' şeklinde karşılık verdi.

Savunmasına devam eden Oktay, delillerin askeri yazım tekniklerine uymadığını, belgelerin gerçekliğinin araştırılmadığını ve belgelerde kronolojik hatalar yapıldığını söyledi. Haksız şekilde yargılandıklarını savunan Oktay, ''Vereceğiniz ceza hukuki olmayacaktır. Masumların cezalandırılması olacaktır. Sizler tutuklu olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsunuz. Dileğim bir gün, yeni yapılan duruşma salonunda bize bu komployu kuranların yargılanmasıdır'' dedi.

Sanıklardan emekli Albay Ali İhsan Çuhadaroğlu ise savunmasında Kuran'ı Kerim'den ayetlere yer verdi. Fitnenin günah olduğunu kaydeden Çuhadaroğlu, Aytaç Yalman'ı da gereği gibi şahitlik yapmaya çağırdı.

Tutuklu sanıklardan emekli Korgeneral Metin Yavuz Yalçın da sanıkların ve avukatların bazı taleplerinin reddedilmesini eleştirerek, şunları söyledi:
''Mahkeme gerekli incelemeleri yapmadan, 'kuvvetli suç şüphesiyle' tutukluğun devamına karar verdiğinde, bende de adil yargılanmadığım şüphesi ortaya çıkıyor. Bu nedenle mahkemenize inanmıyorum, güvenmiyorum ve savunma yapmıyorum.''

Beyanda bulunan diğer bazı sanıklar ise adil yargılanmadıklarını düşündüklerini belirterek, savunma yapamadıklarını dile getirdi.

Duruşma, yarına bırakıldı.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel

Bir süre duruşmayı izleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı Eskişehir milletvekili Ruhsar Demirel, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nden ayrılırken basın mensuplarının sorularını cevapladı.

MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan'ın da içinde bulunduğu bir duruşmayı izlediklerini anımsatan Demirel, adaletin tecelli etmesini istediklerini ifade etti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve bütün teşkilatları adına davayı izlediklerini kaydeden Demirel, ''Engin Alan beyin, 'savunma' demiyoruz, kendisi de öyle demiyor, son söz olarak söylediklerine katılıyoruz. Kendisini bir an önce aramızda görmek arzusundayız'' şeklinde konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler