Şeriatın Gölgesindeki Kadın / 4
Pakistan Anayasası’nda öngörülen eşitlik... Günlük yaşama bakıldığında tam tersi bir durum söz konusu...
Bu yıl devlet başkanlığı seçimlerini yapacak olan Afganistan’da muhafazakâr kesimin son girişimlerinden birisi Taliban dönemini anımsatan bir yasa tasarısı hazırlamak oldu.
Tasarıda, Afgan kadınlarının makyaj yapmasının, kamuya açık yerlerde dans etmesinin ve kadınlarla erkeklerin topluma açık yerlerde yalnız başlarına konuşmasının yasaklanması önerildi.
Bunun üzerine Kadın İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Necibe Şerif, durumu en açık şekilde şöyle anlattı: “Halkı din yoluyla kontrol altına almak istiyorlar.”
Kandahar, Afganistan’da 2001’e kadar iktidarda kalan aşırı İslamcı Taliban rejiminin en güçlü olduğu yerlerden birisi...
Bu yönetim sırasında kız öğrencilerin okula gitmesi yasaklanmış, kadınlar üzerindeki baskı iyice artmıştı. Uygulamalarını devam ettirmek için her yolu deneyen Taliban militanları, bugün yine kasaba ve köylerde geceyarısı bildiriler dağıtarak, aileleri kızlarını okula göndermemeleri için uyarıyor.
2005 yılında UNICEF’in desteği ile ülke çapında kız öğrencilerin okula gönderilmesine yönelik bir kampanya başlatılsa da, Taliban’ın estirdiği korku dalgası herkesi sindirmiş. Bu durumda anne ve babalar çaresiz...
Afganistan toplumunda yaygın olan görüşe göre bir kız çocuğunun ilkokuldan sonra, özellikle buluğa erdiği yaşlarda, eğitime devam etmesi uygun bulunmuyor. Çünkü artık o yaşa gelmiş bir kızın, okuma ya da çalışma amaçlı da olsa, ev dışına çıkmaması gerektiğine inanılıyor. Bugün çok sayıda okul, Afgan kız çocuklarının okula devam etmesinin önüne geçmek için Taliban militanlarınca yakılıp yerle bir ediliyor... Okula gitmeye cesaret ettiği için zehirlenip öldürülen kız çocukları bile var...
Ayrıca, eğitim konusundaki cinsiyet ayrımcılığına yönelik bir diğer durum da kız ve erkek öğrencilerin ayrı sınıflarda eğitim görmesi. Bununla da yetinilmiyor; kız öğrencileri bayan öğretmenler eğitirken, erkeklere de erkek öğretmenler eğitim veriyor.
Bütün bu olayların açıkça ortaya koyduğu gibi, Afganistan’da yaşayan bir kız çocuğu için okumak, ölümüne okumak anlamına geliyor...
Kandahar’daki saldırıda yaralananlardan, 17 yaşındaki Shamsia Husseini’nin söyledikleri bunu açıkça ortaya koyuyor.
Yüzünden, boynundan ve gözünden yaralanmasına karşın okula gitmeyi sürdürüyor Shamsia... The New York Times’a verdiği röportajda, “Ailem, ölecek olsam bile okumaya devam etmemi söyledi” diyor...
Molla, kadının karşısında
Bugün yürürlükte olan Pakistan anayasası, “bütün vatandaşların yasalar önünde eşit olduğunu ve eşit koruma haklarına sahip bulunduğunu” belirterek, cinsiyet ayrımcılığı yapılamayacağını hükme bağlıyor. (Anayasanın 25. maddesi) Ayrıca, 34. madde ile de kadınların sosyal hayata tam katılımını garanti altına alıyor.
Pakistan’ın Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) de imzaladığı düşünülürse, ilk bakışta ülkede kadınlar açısından bir sorun olmadığı düşünülebilir... Oysa bugün ülkede kadınların günlük yaşamdaki durumuna bakınca, tam tersi bir durum görüyoruz. Pakistan toplumunun kadına eşitlik yönünde büyük adımlar atamamasının en önemli nedeni, “molla” denilen din adamları sınıfının toplum üzerinde ve siyasi alanda hâlâ büyük güce sahip olması...
Kadın haklarının iyileştirilmesi için atılan en ufak adım bile, bu sınıfın ve aşiret reislerinin şiddetli tepkisiyle karşılanıyor. Bu yapı içinde kendi geleceklerini düşünen siyasiler de, onlara direnme gücünden ve isteğinden yoksun...
Ayrıca kadın erkek eşitliğine vurgu yapan Pakistan anayasasında, bir yandan da, ülkenin bir İslam Cumhuriyeti olduğu yazıyor. “Devletin dini İslamdır,” ve “Hiçbir yasa, Kuran’a ve Sünnet’e aykırı olamaz” şeklinde maddeler bulunuyor anayasa metninde...
Toplumdaki aşırı din baskısının sonucu olarak, anayasada öngörülen “eşitlik” ve “kadının hayatın bütün alanlarına tam katılımı”, uygulamaya yansımıyor.
Pakistan nüfusunun yüzde 53’ünü oluşturan kadınların ekonomik ve sosyal durumu, mensup oldukları sınıfa ve yaşadıkları bölgeye göre (kentsel/kırsal alan ayrımı) farklılıklar gösteriyor.
Fakat yine de erkeklerle kıyaslandığında, bir bütün olarak kadın nüfus, çok daha zor koşullar altında ve eşitlikten yoksun olarak yaşıyor.
Feodal toplum yapısının sonucu olarak, Pakistan’da kadınlar ve erkekler sanki iki ayrı dünyada yaşıyor. Kadınlar, doğal mekânları olarak kabul edilen eve hapsedilirken erkekler ev dışındaki dünyanın hâkimi olarak görülüyor.
Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ve ekonominin büyümesi nedeniyle, Pakistan hükümetinin kadını ekonomik ve sosyal hayata katma çabaları olsa da bunlar büyük kentlerle sınırlı. Çünkü kadınların yüzde 70’inin yaşadığı kırsal alanlarda dinci aşiretler egemen. Bu yüzden, ülkenin büyük bir kesiminde yaşam, kadınlar için dayanılmaz hale gelmiş durumda. Özellikle Taliban’ın etkili olduğu kırsal kesimlerde, çocukların okula gönderilmediği, genç kızların para karşılığında başka ailelere satıldığı yolunda haberler sık sık basına yansıyor. Eğitimsizliğin ve yoksulluğun getirdiği ağır koşullarda, kadınlar her türlü baskıya ve sömürüye maruz kalıyor... Pakistan hükümeti, 16 Şubat 2009’da, son iki yılda Taliban’ın baskısını arttırdığı Swat Vadisi’ni de içeren Malakand bölgesinde şeriat yönetiminin uygulanmasına karar verdi. Artık ülkenin bu bölgesinde, İslami olmayan ve Kuran karşıtı olduğu düşünülen tüm yasalar iptal edilecek... Muhaliflerse bu durumun ciddi bir anayasa ihlali olduğunu belirtiyor.
Tecavüze dava için 21. yüzyılı beklediler
Pakistan’da kadınlara yönelik şiddetin en yaygın olanı tecavüz... Bu suçun giderek yayılmasına neden olan faktörlerin başında, yakın tarihlere kadar tecavüz olaylarına şeriat yasalarının uygulanması geliyor... General Ziya Ül Hak’ın 1979 yılında aşırı dincileri hoşnut etmek amacıyla çıkardığı “Hudood Ordinances” (Hudud Yasası) adı verilen yasa, tecavüzü dini bakımdan kadın adına bir utanç olarak değerlendirip tecavüz eden bakımından suç olmaktan çıkaran bir anlayışa dayanıyordu. Buna göre, tecavüze uğrayan bir kadın ömrü boyunca utanç içinde yaşamaya mahkûm ediliyor; tecavüzü kanıtlamak için en az dört erkeğin tanıklığı gerekiyordu. Aksi halde tecavüze uğradığını iddia eden kadın, zina yaptığını itiraf etmiş sayılarak ya hapse atılıyordu ya da kırbaç ve recm cezası uygulanıyordu.
Tecavüzle suçlanan bir erkek ise, kadının yaşı ne olursa olsun, bunun mağdurun rızasıyla gerçekleştiğini söyleyerek ceza almaktan kurtulabiliyordu. Hem tecavüz hem de evlilik dışı ilişkiyi “zina” başlığı altında değerlendiren bu yasaya göre, her ikisi de yasadışı seksüel ilişki olarak görülüyordu. Bu nedenle de tarafların rızası olsun ya da olmasın, evlilik dışı bütün cinsel ilişkiler ceza kapsamına giriyordu. Pakistan’da iki kez iktidara gelen ilk kadın başbakan Benazir Butto’nun gücü de Hudud Yasası’nı değiştirmeye yetmedi. Çünkü, aşırı dinci kesimler, bu yasayı, “Kuran ile şeriat yasalarını temel aldığı” için, “kutsal” olarak değerlendiriyordu. 1999’da yönetime el koyan General Pervez Müşerref, 2006’da Kadınları Koruma Yasası çıkardı. Yeni yasa, şeriat kapsamında değerlendirilen tecavüz ve zinayı, medeni kanun kapsamına aldı. Ayrıca, tecavüz vakalarında DNA gibi bilimsel kanıtların soruşturmada kullanılmasına izin verildi. Fakat bu değişikliklere karşın, dinci kesimden gelen yoğun muhalefet nedeniyle, evlilik dışı ilişkiler suç kapsamında kaldı. Yeni yasa, reşit olmayan bir kıza tecavüz etme suçundan yargılanmak için, kızın yaşının 16 olmasını öngörüyor. (Şeriat yasası bunu ergenlik öncesi yaş olarak uyguluyordu.) Aşırı dinci gruplar, bu yasayı “Devletin dini İslamdır” ve “Hiçbir yasa Kuran ve Sünnet’e karşı olamaz” şeklindeki maddeleri dayanak alıp protesto ediyorlar. Altı İslamcı partinin oluşturduğu ittifakın lideri Maulana Fazlur Rahman, bu yasayı “ülkede ahlaksızlığın bir habercisi” olarak niteliyor.
Öte yandan Pakistan hapishanelerinde bugün “Hudud Yasası” yüzünden binlerce kadın yatıyor. Bunlar, hapishanedeki bütün kadın mahkûmların yüzde 80’ini oluşturuyor.
Para için satılan kız çocukları var
Medeni yasaya göre, evlenmek için en az 18 yaşında olmak gerekiyor. Fakat özellikle kırsal alanlarda yaşayan aşiretlerde bugün de uygulanan şeriat yasalarına göre, kızların erken yaşta evlendirilmeleri çok yaygın.
Aşiretler arasında kızların değiştirilmesi ya da belli bir para karşılığı satılması da sık görülen uygulamalardan... Ağırlıklı olarak Pencap bölgesinde görülen bu uygulamalarda kızlar, kabileler arası anlaşmazlıkları çözmek için zorla evlendiriliyor ya da aileler arasında kızların değişimi yapılıyor. Merkezi otoriteden neredeyse bağımsız bir şekilde yaşayan ve adalet dağıtma işinin “Pançayat” adı verilen yerel heyetlere bırakıldığı bölgelerde, kadınların kurbanlık koyun gibi satılması da oldukça yaygın. Feodalitenin tüm şiddetiyle hüküm sürdüğü bu kırsal bölgelerde, kız çocuklarının satılması davaları, yasal mahkemeler yerine, bu heyetlerin önüne gidiyor.
4 ve 7 yaşındaki iki çocuk evlendiriliyordu
Pakistan’ın büyük kesiminde hâlâ görülen son örneklerinden birisi, Ekim 2008’de Karachi’de yaşandı. Pakistan polisi, 4 yaşındaki bir kız çocuğuyla 7 yaşındaki bir erkek çocuğu arasında yapılan dini nikâhı ihbar aldı... Bölgede oturanların şüphelenip şikâyette bulunmaları üzerine eve giden polis, imam nikâhı kıyılmak üzereyken baskın yaptı. 4 yaşındaki kız, 6138 dolar karşılığında, babasının anlaşmazlığa düştüğü adamın oğluna veriliyordu...
Örtünme ve eğitim konusunda büyük baskı
Taliban militanları, bu yılın ocak ayında, ülkenin kuzeybatısındaki Swat Vadisi’nde yaşayan kadınların burka giymesini emrederek kız çocuklarının okula gönderilmesini yasakladı. Peşavar’ın 150 kilometre güneydoğusundaki bu bölgede 1.8 milyon insan yaşıyor.
Militan gruplardan Tehrik-i Taliban Pakistan’ın (TTP) bölgedeki liderlerinden Mulana Fazlullah’ın, radyoda yaptığı konuşmada, kızların 15 Ocak’a kadar okuldan çekilmesi emrini verdiği; aksi halde okulun bombalanacağını, emre uymayanların öldürüleceğini ve Afganistan’da yaptıkları gibi kızların yüzüne asit atacaklarını söylediği basına yansıdı. Fazaullah’a göre, “Bir insan mühendis , öğretmen ya da doktor olmadan önce cihat için eğitilmeli.”
Geçen yıl 150’den fazla okulun yakılıp yıkıldığı ve 17 bin 200 öğrencinin okulsuz kaldığı bildiriliyor. Pakistan hükümetinin şeriat yönetiminin uygulanmasına karar verdiği Swat Vadisi ve çevresinde hayat, bundan sonra kadınlar için çok daha zor olacak...
Kadınların mal gibi alınıp satıldığı erkek egemen kırsal bölgelerde, töre cinayetleri çok yaygın... 2004 yılına kadar olan uygulamada, suçlunun, cinayet kurbanının ailesiyle pazarlık edip para karşılığında aileyi şikayet etmekten vazgeçirmesi mümkündü. Bu tarihte çıkarılan yasayla, bu eylem de suç kapsamına alındı. Fakat çoğu durumda, töre cinayetlerini işleyenlerin aile içinden olması, sorunu çözümsüz kılıyor... Pakistan’da töre cinayetleri dışında, evli olmayan bir kadınla erkeğin ilişkisi ya da zina durumunda, şeriat yasalarına göre taşlayarak öldürme (recm) cezası verilebiliyor.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke