Silivri'de Bir Cuma Günü

Silivri'de Bir Cuma Günü
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.08.2010 - 05:50

Nasıl dayanılacağını bilemediğimiz acılardan, akıl almaz olaylardan geçtiğimiz bugünlerde pek çok konu başlığı varken birincilik bu konuya ayrılmalı. Çok bereketli, çok verimli konular el altında iken bu konu sıklıkla dillendirilmeli. Silivri’den söz ettiğimi anlamışsınızdır.

Yollara düştüğümüzde Uğur Mumcu’su elinden alınmış, Mustafa Balbay’ının özgürlüğüne el konulmuş, İlhan Selçuk’u bir yığın haksızlıkla uğurlanmış ülkemizi düşündüm.

Adlı adınca, yerli yerince söylersek devletin tüm kurumlarında yaşanan yetki karmaşasını, gelinen noktadaki toplumsal, siyasal, hukuksal kirlenmeyi düşündüm. Aydını, yazarı, gazetecisi, düşünürü, bilim adamı, askeri, sivili sırf muhalif ve yurtsever oldukları için nedensiz yere içeri atılan toplumumuzu düşündüm.Gelelim cuma günü gittiğim duruşma salonuna. Öncelikle uzun süre gözyaşlarıma söz geçiremediğimi söylemeliyim.

Bu konuda yalnız olmadığımı görünce de iyice coştuğumu. Tiyatro sanatçısı Gülsen Tuncer’den ressam- yazar Bedri Baykam’a, Vatan’dan Mine Kırıkkanat’tan Cumhuriyet’ten Cengiz Yıldırım’a, Milliyet’ten Melih Aşık’tan Hürriyet’ten Yalçın Bayer’e, TGB’nin başarılı yöneticisi Adnan Türkkan’dan eski milletvekili Emin Şirin’e, Ulusal Kanal’dan Halil Nebiler’den Kanal B’den Tevfik Kızgınkaya’ya, Cumhuriyet’ten Şükran Soner’den Hurşit Tolon’a, Prof. Dr. Naki Selmanpakoğlu’ndan Prof. Dr. Yalçın Küçük’e pek çok isim ilk gözüme çarpanlar arasındaydı. Tuncay Özkan’ın kızı ve amcası da oradaydı.

Dönüş yolundayken bu kez de sınırlı sıfatların sınırsız güçleriyle neleri yapabileceğini düşündüm. Ve şu sorulara yanıt aradım. Çocukları babasız bırakanlar, aileleri parçalayanlar, cezayı herkese kesenler, muhalif her sesi susturmada haklı bir şöhret kazananlar vicdan denilen duygudan haberdarlar mı?


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler