"Sivil Anayasa demokrasinin anahtarı"

AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, sivil bir anayasanın, Türkiye'nin AB standartlarıyla uyumlu bir demokrasi sistemini güçlendirmesi için en önemli hareket noktası olduğunu belirtti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.10.2010 - 11:19

British Council, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen ''Türkiye-AB: Geleceği Şekillendiriyor'' temalı 7. Boğaziçi Konferansı'nın ilk oturumunda konuşan Füle, Türkiye'ye dört kere geldiğini, bunun diğer aday ülkelerde görülmeyen bir durum olduğunu söyledi. Türkiye'ye 4 kez gelmesinin yaklaşımlarını büyük ölçüde etkilediğini ifade eden Füle, oyunun kurallarına göre oynanmasının önemine işaret ederek, katılımın amacının tam üyelik olduğunu, hiçbir imtiyazlı ilişkinin hedeflenmemesi gerektiğini vurguladı.

Küresel düzlemde çok kutuplu bir dünya düzenine geçildiğini, Çin ve Hindistan'ın gelişimiyle yeni bir yöne doğru ilerlediğini anlatan Füle, şöyle konuştu:
''Burada çok ulusluluk, ulusal çıkarlar ortak yaklaşımın önüne konuluyor. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklar, küresel barışın sağlanması gibi stratejik çıkarlar kısa dönemli çıkarların arkasında kalabiliyor. Bu, AB'nin de içinde bulunduğu bir durum. AB olarak yeni dünya düzeninin tasarımına katkıda bulunmak istiyoruz. Dünyanın birçok bölgesinde AB takip edilebilecek bir model olarak görülmekte. Genişleme kavramı, AB'nin gelecekteki başarısını da büyük ölçüde tayin edecektir. Genişlemeyi 3 amaca hizmet eder şekilde görüyorum.

AB'nin demokratikleşmesi, Avrupa'daki bölünmenin aşılması ve Avrupa'nın ortak değerlerini, yönetim sistemini geliştirmek. Üçüncü aşama çok önemli. Şu anda değerlerimiz çok açık şekilde sorgulanıyor. Eğer biz yeni dünya düzeninin değerlerimizi paylaşmasını ve değerlerimizi yansıtmasını istiyorsak izleyici değil, lider olmalıyız. Türkiye'nin AB'nin tam üyesi olması önemli. Bunu yaparken güçlü Avrupa kavramını da bir tarafa atamayız. Avrupa kendi taahhütlerini takip ederken aday ülkelerin de taleplerini göz önüne almalı.''

Füle, değişen uluslararası düzen içinde Türkiye'nin çok büyük fırsatlara sahip olduğunu, bunun Türkiye için önemli bir sorumluluk anlamına geldiğini belirterek, değişen dünyanın Türkiye'yi de değiştirdiğini kaydetti. ''Türkiye, AB üyeliğini hem ulusal hem de uluslararası iddialarını yerine getireceği stratejik bir hedef olarak görüyorsa, AB değerlerine daha yaklaşmak zorundadır, AB vatandaşları tarafından daha iyi anlaşılmalıdır'' diyen Füle, Türkiye'nin AB üyeliğini stratejik bir hedef olarak gördüğünü söyledi.

12 Eylül referandumu

Türk halkının, 12 Eylülde ülkelerinin daha demokratik olmasını istediğine dair bir dilediğini hayata geçirdiğini ifade eden Füle, anayasa değişikliğiyle, AB'nin parçası olarak Türkiye'nin insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokratik ulusa dönüşme hedefine yönelik çok önemli bir adım attığını vurguladı.

Füle, ''Bu şekilde yargının bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve kadın haklarıyla ilgili kurumsal ve anayasal reformların da hemen uygulanması gerekmektedir. Sivil bir anayasa, Türkiye'nin AB standartlarıyla uyumlu bir demokrasi sistemini güçlendirmesi için en önemli hareket noktasıdır. Burada bütün siyasi güçlerin ve sivil toplumun daha geniş bir kamu istişaresi içerisinde biraraya gelmesi, yeni bir sivil anayasa konusunda uzlaşmayı güçlendirecektir'' diye konuştu.

Türkiye'nin önemli engelleri aşmasında yeni bir anayasa yazılmasının önemli olduğunu ifade eden Füle, şöyle devam etti:
''Bunlardan bir tanesi temel hakların güçlendirilmesi. Örneğin ifade özgürlüğü. Bunu özellikle gazetecilerin karşı karşıya bulunduğu bir takım yargılamalar konusunda söylüyorum. Özellikle medyanın altında bulunduğu baskı konusunda söylüyorum. Yeni bir anayasa sayesinde daha tarafsız ve etkin bir yargıyla hukukun üstünlüğü de güçlendirilecektir. Türkiye yeni bir anayasa ile Kürt meselesinin çözümü, azınlıkların karşılaştığı sorunlar konusunda önemli adımlar atacaktır. Türk toprağındaki her bir terör faaliyetini de kınadığımı ifade etmek isterim. Bu mücadeleyi birlikte götüreceğiz. Bu bizi birleştiren bir nokta. AB üyesi olarak Türkiye bütün dünyadaki çıkar ve değerleri daha iyi savunabilecektir.''

''Hızdan kimse memnuniyet duymaz"

AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Füle, Türkiye'nin henüz AB üyesi olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Katılım sürecinin hızından kimse memnuniyet duyamaz. Biz katılım sürecine paralel olarak bölgemizdeki ortak çıkarlarımızı takip edecek bir siyasi diyalog da yürütmek zorundayız. AB katılımı Türkiye'nin geleceği açısından son derece önemlidir. AB gibi Türkiye lider de takipçi de olabilir. Çok kutuplu dünya düzeninde yer de alabilir onun tarafından da şekillendirilebilir. Türkiye'nin AB'nin parçası olarak, tam üyesi olarak bu yolculuğuna devam etmesinde stratejik bir önem görüyorum.

Bu siyasi cesaret gerektirmektedir. Geçmişin bağlantıları bugünün dünyasında yer alamaz. Gelecek fırsatları için bugünün siyasi kararlarını vermek durumundayız. Türkiye, bu küresel değişime ayak uydurmak için bekleyemez. Siz geleceğinizin anahtarını elinizde bulunduruyorsunuz, bu kapıyı açarak yürümenizi öneriyorum.''
 

İlgili haberler için tıklayınız:

"Birbirimizi suçlamayı bırakalım"

"AB kapısında hiçbir ülke 50 yıl bekletilmedi"


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon