Siyasetin kadınlara ihtiyacı var
Kadınlar tarihten günümüze siyasetin hep içerisinde oldular. Ancak, anaerkil Şaman geçmişten ataerkil Sünni geleneğe dönüşle beraber kadının siyasetteki rolü değişti. Gerici faşizm kadınları kendi esaretlerinin militan savunucularına dönüştürdü. Daha sonra da çağdaşlık takıyyesi ve Avrupa kriterleri “kılıfı” içerisinde siyasette kadın kotaları gündeme getirildi. Bu yaklaşım iktidarı arkadan takip eden muhalefet tarafından da hemen benimsendi. Siyasetimizin Sezar’ları, kolay lokma sandıkları kadınlarımızı otobüsün üstüne çıkarıp oy toplama hevesindeler. İdeolojinin yerine pazarlamacılığı koyan yeni dünya düzeni kadını “tüketmeye” çalışsa da, bu açılım kadınların yükselen din merkezli eril siyasete sızması için çok iyi bir fırsat yaratmıştır. Kadının yaradılıştan gelen üstünlüğü, dayanıklılığı ve kadim çağlara uzanan eğiticiliği, tıkanmış siyasete yeni ve farklı bir bakış açısı kazandırabilir. Bu üstünlüklere sabır, sadakat ve utanma duygularındaki “pozitif ayrımı” da ekleyebiliriz. Kadın daha üretken, örgütçü, kucaklayıcı, paylaşmaya ve uzlaşmaya daha açık, egosunun sevdası peşinde koşmuyor; savaştığındaysa çok yırtıcı olabiliyor. Lakin, yeni dünya düzeni her alanda olduğu gibi kadınlıkta da erozyona yol açtı. Kimi kadınlar canlı bombalara dönüştü, kimisi tüketim çılgınlığına esir oldu, kimisi de erkeği karşı/rakip gören
ve/yani bir anlamda erkeğe öykünen bir tavra büründü. Her üç durumda da kadın özgünlüğünü/özgürlüğünü ve siyasette kendinden beklenecek farkı koyma becerisini yitirdi, çıkarcılaştı; “kotalarla” getirildiği “vitrinlere” oturmaya razı oldu. Kadın siyasete ve iktidara soyunacaksa önce bu durumun tahlilini yapmalı, bir sonuca varmalı, aradığı ve istediği kimliğini tanımlamalı ve öyle yola çıkmalıdır. Bu tahlil kuşkusuz tüm kadınları tanımlamıyor ve bu kadar karamsarlık kadının siyasetteki yerini almasına engel de değil. Tam aksine kadınlarımızın silkinmesine ve siyasete kadın eli değmesine her zamankinden fazla ihtiyaç var. Türkiye’nin kurtuluşu Milli Mücadele refleksine ne kadar muhtaçsa, mücadele içerisinde destanlaşmış kadınların da yeniden dirilmeleri gerekiyor. Erkeklerin deviremediği siyaset ağalarını kadınlar devirebilir, din sömürüsünün kurbanları arkadaşlarını onlar kurtarabilir, siyasi kirlenmeyi onlar durdurabilir, en fazla kadınları vuracak faşizme onlar dur diyebilir ve ülkeyi dar yerel sıkışıklığından, çağdaş evrensel bir vizyona onlar taşıyabilirler. Siyasetin Shamhat’lara, Asena’lara, Amazon’lara, Nene Hatun’lara, Şerife Bacı’lara, Halime Çavuş’lara, Simone de Baeuvoir’lara ve isimsiz devrim savaşçılarına her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Kadınların artık sivil toplum örgütleriyle, sokak eylemlerinden öteye geçmeleri ve özellikle can çekişen akılcı-aydınlanmacı(!) siyasi partilere yönelmeleri gerekiyor. Daha fazla kadının siyasi partilere üye olması, örgütlerde yer alması, mücadele vermesi ve yükselmesi gerek. Bunun için davete ve kotaya da gerek yok, sadece ihtiyacın farkına varmaları, siyaseti istemeleri ve bu işe soyunmaları yeter. Kadınların kısa dönemde, yani yaklaşan yerel seçimlerde kendilerine ayrılan kotaları iyi kullanabilmeleri de mümkün. Kadınların kendilerine sunulan koltukları almaları ve/fakat iktidara geldikten sonra özgür/özgün kimlikleriyle mücadeleyi sürdürmeleri, siyasetin bugünkü görüntüsü içerisinde hiçbir etik sorun yaratmayacaktır.
Dr. Mehmet NEŞŞAR 22. Dönem CHP Milletvekili
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık