Sol Arayış!.. Yeniden(!)
Türkiye’de bazılarının hâlâ eski süreçlerdeki sen-ben kavgasını sürdürebilecek göreceli demokrasi olduğunu var saymaları ne büyük bir yanılgı!.. Bu denli körleşmiş gözlerle aydınlık yarınlara yol açılabilir mi? Kendisi için yol açmaya girişenlerimiz kadar yerleşiyor bölücü, ayrıştırıcı, çözücü siyaset!..
Aydınlık bir Türkiye düşünü gerçeğe dönüştüren Kemalist devrimin günümüz kuşaklarınca yeterince anlaşılmadığı bir gerçek.
Ülkenin temel değerlerini köklü değişimlere uğratan bir yönetim anlayışı almış başını gidiyorken, solda yeni arayışlar değildir solun önceliği.
Köklü kurumlarda birleşecek yerde, birilerini göndermek, yerine birilerini getirmek, onlarla olmaz, bizimle olur hesabına dayalı bir arayışla solun toparlanmayacağını görmek için çok uzağa değil, yakın süreçlere, YTP örneğine bakmak yeterli.
Türkiye’de sol kendi içinden bölünerek kendisini imha etmeyi sürdürürken, rejimi hedef alan anlayışların yolunu da dolaylı olarak açmış oluyor.
Türkiye’nin son on yıl içinde yaşadıklarını büyüteç altına almak, Türkiye’nin, Türk solunun yolunun nasıl açılacağına ilişkin ipuçlarını elde etmek için yeterli olacaktır. Yapılan hatalar çok belirgindir. Bu hataları sorgulamak yerine hâlâ birilerini sorgulamayı seçiyorsa birileri, sol için umut yok demektir.
Türkiye ezberler üzerinden yönlendirilen bir ülke. “Demokrasi yok, insan hakları yok” ezberi AB’nin kıskacına Türkiye’yi bu yokları var edecek yanılsamasıyla itmiştir. AB kendisine dahil ülkeler için yeni güvenceler getirirken, bu kulübün üyesi olma çabasındaki Türkiye’yi bağımlılaştıran bir ilişki biçimini almışsa, bunda kendi içimizdeki kültür dönüşümünü yaratma çabasına girmek yerine, demokrasi beklentilerimizin AB fonlarından aktarılan paralarla sivil toplum kuruluşlarımızca gerçekleştirileceği gibi asla gerçek olmayacak bir hayale dönüşmesinin büyük katkısı olmuş, olmaktadır.
Hülleci, \t\ttakıyyeci mantık
Demokrasinin getirilmesi bir yana, AB sürecinde Türkiye hukuk devletinden giderek uzaklaşır olmuş, hülleci, takıyyeci mantık hukuk sistemine de taşınarak, kişilere göre yasa yapma anlayışıyla adalet duyguları zedelenmiştir.
İnsan hakları alanında görünür gerileme, yasa yapma anlayışının farklılaşması kadar, insan haklarını AB’nin tanımladığı sınırlar içinde algılayıp, AB’yi hoşnut edecek proje yarışlarına girmekten kaynaklanmıştır.
Türkiye’de insan haklarında gerilemenin en görünür olduğu alan kadın hakları alanıdır. İnançlar üzerinden siyasetin içten ve dıştan servisle yaygınlaşması ile laik kurumların hedef alınmış olmasının yarattığı aşınma, kadın hareketinin yıllar içinde elde ettiği etkin gücü zayıflatmıştır.
AB fonları kadın kuruluşlarını da hedef almış, insan haklarına yönelik projelerle bu alandaki birikmiş enerjinin dağınıklığına katkı koymuştur.
Kadınları yok \tsayan anlayış
Sivil toplumun dağınıklığı toplumun kendi aleyhine bölünmesi demektir. Bu aynı zamanda Türk siyasetinin de zaafıdır. Sağın tezi olan devletin küçültülmesi, toplumun çoğalması değil, tam tersine toplumun kendi aleyhine olacak biçimde bölünerek azaltılmasıdır.
Var olan köklü kurumların başındakilerin nasıl tasfiye edileceği, yerine kendilerini taşımak isteyenlerin formüllerini tartışmak yerine, toplumu çoğaltmanın yollarını aramakla yola çıkılmalıdır.
Türkiye’de sol arayış, sosyal demokrasinin tartışılmasını gerektirir. Sosyal demokrasi, belli bir demokrasi düzeyini yakalamadan yaşama geçirilemez.
Toplumun yarısını oluşturan kadınların iradesini yok sayan anlayışla demokrasiyi konuşmaya başlamanın, hiç konuşmamış olmakla eşanlamlı olduğunu görmezlikten gelerek demokrasi için adım atılamaz.
Kadınlar daha birkaç yıl öncesinde erkeklerin siyasal alandaki imtiyazlarına karşı, kendi haklarını elde etmenin stratejilerini konuşurlarken bugün kadın bedeni üzerinden yeniden inşa edilmek istenen toplumsal, siyasal değerlere karşı savunma refleksleri geliştirme durumuna geriletilmişlerdir.
Bu reflekslerin yeterli olmadığı Konya’da taşlanan kadın gazeteciye sahip çıkma anlamında kadınların güçlü ses ortaya koyamamalarından anlaşılacaktır.
Kültür dönüştürülüyor
Demokrasi, insan hakları diyerek ülke bağımsızlığını tehdit eden açılımlarla AB’ye teslim olmuş görünen Türkiye’de, solcuyum diyenlerin ulusalcılığa burun kıvırarak, liberal açılımlarla “yeni” adıyla arayışlara girişerek, eski birilerinin yer edinme yarışını topluma kabul ettiremeyeceklerini görmeleri gerekir. Sol adına ve sosyal demokrasi adına açılım isteyen herkes, lütfen kendilerinin içinde bulundukları tüm kurumların işleyişlerinin ne kadar demokrat olduğu sorusuna gerçekçi yanıt vermelidirler. Demokrasi adına atılacak en sağlam ilk adım bu olacaktır...
Türkiye’de kültür dönüştürülüyor, ancak bu kültür demokrasi kültürü değil!.. Sol arayıştakiler “Türkiye mollalar ülkesi olmaz” ezberini tartışmayı öne alsalar iyi olacak. Mollaların da kravat takabileceği gerçeğini atlamadan.
Tek çatıda birleşmek
Kemalist devrimin kazanımlarını hedef alanların ataklarına karşı tek yol vardır. Ülkenin köklü kurumlarını güçlendirmek ve tek çatı altında birleşmek!...
Gemi su alıyor. Birileri hâlâ kaptan köşküne kim çıkacak telaşı içinde. Solun aklı ille suyun dibinde mi başına gelecek?!.. Eskimeyen bir eski yazımı paylaştım!..
“Sol arayışlar” başlıklı bu yazım 2006 Şubat’ında yayımlanmıştı. Türkiye’de “sol” adı altında arayışları bu satırlardan okumak gerekiyor...
Çözülme hızlanıyor
Solun bugün her zamankinden fazla birlikteliğe gereksinimi varken, ayrı bir damar açmaya çalışmak giderek yıpranan AKP’ye verilecek en büyük destektir.
Türkiye’deki solu, sol söylemler ve teorik temellerden çok, kendileri için yol açma hevesleri ve heveslilerinden okumanın gerekiyor oluşu çok iç acıtıcı.
Yukarıdaki satırlar yazıldığında Türkiye muhafazakârlaşmayı ve din eksenli açılımları konuşuyordu. Bugün Türkiye’de herkes bölünmeyi konuşuyor. Türkiye, AKP ile yönetilmeyi sürdürdükçe çözülme hızlanıyor.
Anayasa ilk üç maddede esasa bağladığı rejimin temel niteliklerinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğinden söz ediyor.
Teklifsiz, fiili bir şekilde ve hepimizin gözü önünde rejim değiştiriliyor, ülke bölünmeye sürükleniyor.
Türkiye’de bazılarının hâlâ eski süreçlerdeki sen-ben kavgasını sürdürebilecek göreceli demokrasi olduğunu var saymaları ne büyük bir yanılgı!.. Bu denli körleşmiş gözlerle aydınlık yarınlara yol açılabilir mi? Kendisi için yol açmaya girişenlerimiz kadar yerleşiyor bölücü, ayrıştırıcı, çözücü siyaset!..
Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN / CHP PM Üyesi
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- 'Dört milletvekili, 20 başkan...'
- Şeriat tutmayınca tehdit hukuku!
- İşte 500 bin liranın aylık getirisi!
- Kızılcık Şerbeti'nin 'Nilay'ı senaryoyu ifşa etti!