Söz kıyımı yaşayanlarda

12 Eylül döneminde gözlatına alınan devrimciler, savcıya karakol ve cezaevlerinde gördükleri işkenceleri anlattı.

Söz kıyımı yaşayanlarda
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.11.2011 - 09:27

1980 döneminde işkence gören 3 devrimcinin 12 Eylül askeri darbesine ilişkin yürütülen soruşturmada verdiği ifadeler, o dönem cezaevleri ve karakollarda yaşanan kıyımı ortaya koydu. Dönemin TÖBDER yöneticisi Mustafa Kahya, gözaltına alındığı ve günlerce her türlü işkence gördüğünü belirterek, “Cezaevinde bizi çırılçıplak soyarak yer altında bulunan hücrelere koydular, 13 gün orada tutulduk” dedi. Kardeşini işkenceden kaybeden İpek Gür ise savcıya “Kenan Evren’i iki jandarma arasında adliyeye getirilirken görmek istiyorum” deyince, “Biz ona devlet nezaketi gösterdik” yanıtını verdi.

Özel yetkili Ankara Savcısı Kemal Çetin, darbecilerle ilgili suç duyurusunda bulunan Devrimci 78’liler Federasyonu üyeleri Metin Terzi ve Mustafa Kahya ile Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu ölen Orhan Keskin’in kardeşi İpek Gür’ün ifadesine başvurdu. Müşteki olarak ifade veren üç isim de işkencecilerden şikayetçi oldular. Edinilen bilgiye göre, ifadede İpek Gür ile savcı Çetin arasında dikkat çeken diyaloglar geçti. Gür, “Yürekli hakim ve savcılar istiyorum. Evren’i iki jandarma arasında adliyeye getirilirken görmek istiyorum” deyince, Savcı Çetin “Evren’in ifadesini almaya giden savcılardan birisi de benim. Biz ona devlet nezaketi gösterdik” karşılığını verdi. Evren’in 6 bin genci öldüren bir kişi olduğunu belirten Gür, “O bunları yaparken nezaket uygulamadı” diye konuştu. Savcı Çetin ise kendisinin de Evren’in yargılanması istediğini dile getirdi.

Kan donduran işkenceler

TÖBDER yöneticisi olan Mustafa Kahya verdiği ifade; öğretmenlik yaparken açığa alındığını, darbeden sonra işçi olarak çalıştığı  İstanbul’da 13 Nisan 1982’de gözaltına alındığını söyledi. Gayrettepe’deki emniyetin “siyasi şubesi”nde 44 gün sorgulandığını belirten Kahya, şunları anlattı: “Siyasi şubeden ayrılana kadar işkence yaptılar. İşkenceler falaka ile dayak atma, çıplak vaziyette Filistin askısı denilen bir kalasa ‘T’ şekilde kollarımız bağlanarak havaya kaldırılıp o şekilde vücuduma elektrik veriyorlardı. Gördüğüm işkencelerden dolayı ayaklarım şişince kangren olmasın diye jiletle kestiler, sonra merhem sürdüler. Bunlar yapılırken gözlerim bağlıydı. Bir keresinde sigaranın yanan kısmını ağzıma soktular.”

Ağar da işkence yaptı

Gözleri sürekli bağlı olduğu için Gayrettepe’de işkence yapanları görmediğini dile getiren Kahya, “Ancak sonradan bu kişilerin Siyasi Şube Müdürü Ünal Erkan, Müdür Yardımcısı’nın ise Mehmet Ağar olduğunu öğrendim” dedi. Kahya, buradan sevkedildiği Antalya’da da 45 gün boyunca işkence gördüğünü belirtirken, “Hem İstanbul’da hem Antalya’da elektriği genellikle cinsel organıma, göbeğime, kulak memesine, alnıma, ayak ve el parmaklarıma veriyorlardı” dedi. Kahya, Antalya’da cezaevine girdiğinde 37 kiloya düşdüğünü söyledi.

Hücrede çırılçıplak 13 gün

Antalya’dan İzmir Buca Cezaevi’ne nakledildiğinde tek tip elbise uygulamasını kabul etmedikleri için 13 arkadaşıyla birlikte hücrelere konulduğunu anlatan Kahya, “Bizi çırılçıplak soyarak yer altında bulunan hücrelere koydular. Hücrelerde ikişer kişiydik. Burada ısıtma sistemi, yatak yorgan yoktu. Ölmemek için birbirimizi ısıtma yöntemi bulmuştuk. Birimiz altta yüzükoyun yatıyor, birimiz de sırtüstü onun üzerine uzanıyorduk. Bu şekilde hücrede 13 gün geçirdik. Sonra doktor bunlar kesin ölecek dediği için bizi koğuşlara aldılar” dedi. Devrimci Mustafa Kahya, 4 yıl kaldığı İzmir Şirinyer Askeri Cezaevi’nden sonra 1987’de Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ne getirildiğini belirterek, burada da işkence ve kötü muamelelerin devam ettiğini anlattı.

İfade veren diğer bir isim Metin Terzi de 1981’de Diyarbakır Emniyeti 1 Nolu Siyasi Şube’de 2 ay gözaltında “bayılana kadar” işkence yapıldığını söylerken, tutuklandıktan sonra konulduğu Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’ne girişte “hoş geldin” dayağı atıldığını, lağım dolu hücrelerde 20 gün kaldığını anlattı. Sonrasında 50 kişinin kalamayacağı bir koğuşta 173 kişi birlikte tutulduklarını aktaran Tekin, “Bir defasında havalandırmada hepimizi toplayıp yoğun bir dayak attılar. Bu dayak sonucu 2 arkadaşımız felç oldu, 2 kişi de akli dengisini kaybetti. İki kişi baskılara dayanamayarak kendini astı, iki arkadaşımız da açlık grevinde öldü. Diyarbakır’da 5 yıl 3 ay kaldım” diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler