Su endüstrisinin kârı iştah kabarttı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası'nın Su Raporu'na göre dünya sularının yalnızca yüzde 5'inin özelleştirilmiş olmasına karşın yıllık 1 trilyon dolara ulaşan su endüstrisinin kârı, şimdiden petrol sanayinin kârının yüzde 40'ını oluşturdu.

Su endüstrisinin kârı iştah kabarttı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.07.2009 - 13:04

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, bu zamana kadar dünya sularının yalnızca yüzde 5'inin özelleştirilmesine karşın, su endüstrisinin yıllık karının 1 trilyon dolara ulaştığına dikkat çekti. İnşaat Mühendisleri Odası'nın hazırladığı Su Raporu'na göre su endüstrisinin karı şimdiden petrol sanayinin karının yüzde 40'ını oluşturdu, ilaç sanayinin karını aştı. Su sektörünün kar potansiyelini keşfeden ulusal ve uluslararası sermayenin harekete geçtiğine dikkat çekilen su raporunda, Türkiye'nin sahip olduğu su kaynaklarının da özelleştirme kıskacına alındığı vurgulandı.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) hazırladığı Su Raporu'nda, Türkiye'de su politikalarına ve suyun özelleştirme sürecini de içine alan "küresel oyuna" dikkat çekti. "Su ihtiyaç değil hayatın devamı için vazgeçilmez ve temel bir insan hakkıdır, metalaştırılamaz" görüşünü savunan İMO'nun su raporunda su endüstrisinin yıllık kârının dünya üzerinde yaklaşık 1 trilyon dolar olduğu belirtilerek, bu rakamın petrol sanayinin kârının yüzde 40'ını oluşturduğu vurgulandı. Su sektörünün karının ilaç sektörünün kârını aştığına dikkat çekilen araştırmada, dünya sularının henüz yüzde 5'inin özelleştirildiği dikkate alındığında, su sektörün ne kadar büyük bir kar potansiyeli bulunduğunun ortaya çıktığı vurgulandı. Türkiye'de suyun özelleştirilmesinde "Kamu-özel sektör işbirliği Public-Private Partnership (PPP) formülü" ile bir geçiş dönemi yaşanacağının belirtildiği raporda, bu yöntemle kamunun sorumluluğu özel sektörle paylaşacağına dikkat çekilerek, karın ise özel sektöre gideceği iddia edildi.

Türkiye'nin suyu özelleştirme kapsamına alındı

Dünya Su Forumu'nun İstanbul'da toplanmasının tesadüfî olmadığının ileri sürüldüğü raporda, Dünya Su Forumu'nun toplandığı ülkelerin özelleştirme kıskacına alınan ülkeler olduğu iddia edildi. Bu çerçevede Türkiye'nin suyunun da özelleştirme 'programına' alındığının savunulduğu raporda, ulusal ve uluslararası büyük sermaye gruplarının yaşamın vazgeçilmezi olan suya göz diktiğine dikkat çekilerek, Türkiye'nin suyunun peşkeş çekilmek istendiği iddia edildi. Suyun ticarileştirilmesi, tatlı su kaynaklarının azalması, küresel ısınma vb. gerekçe gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışıldığına değinilen raporda, Türkiye'de kişi başına düşen yıllık teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir su miktarı bin 430 metreküp olduğu vurgulanarak şu bilgilere yer verildi: "Bu rakamın anlamı şudur: Türkiye 'su stresi' çeken ülke durumundadır. Ayrıca 112 milyar metreküplük su potansiyelinin yüzde 36'sına denk düşen 40 milyarlık bölümü değerlendirilebilmektedir. Geri kalan kısmı boşa akmaktadır. 2030 yılında nüfusun 100 milyona ulaşacağı, su kaynaklarının yüzde 100 verimle kullanılacağı düşünülse bile, bu miktarın bin metreküpe düşeceği ve Türkiye'nin de su fakiri ülkeler arasına gireceği bilinmelidir".
 

Su kaçak kayıpları yüzde 30-40 oranında

Raporda, Türkiye'de şu anda yapımı tamamlanmış yaklaşık 230 baraj bulunduğu belirtilerek, Türkiye suyunun yüzde 15'i içme ve kullanmada, yüzde 75'i tarımsal sulamada, yüzde 10'u ise sanayide tüketildiği vurgulandı. Rapora göre Türkiye'de toplam nüfusun yüzde 68'ine kanalizasyon şebekesi hizmeti veriliyor. Toplam nüfusun sadece yüzde 34'ü atıksu arıtma tesisinden yararlanıyor. Yüzde 34 oranı, yüzde 64 olan OECD ülkeleri ortalamasının altında seyrediyor. Türkiye'de su kaçağı ve kayıplarının oranı ortalama yüzde 30-40'ı buluyor. Bu oran ile Türkiye, Avrupa ülkelerinin çok gerisinde seyrediyor.

Enerji ihtiyacının yüzde 27'si hidroelektrikten sağlanıyor

Hidroelektriğin Türkiye'deki gelişimini inceleyen raporda, 1989'larda toplam ihtiyacın yüzde 60'ının hidroelektrikten sağlanırken, bugün bu oranın yüzde 27'ye düştüğü vurgulandı. Şu an da Türkiye'nin enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 43'ünün doğal gazdan, yüzde 28'inin kömürden, geri kalan yüzde 4'lük bölümünün ise fuel oil'den karşılandığı bildirildi. 1995 yılından bu yana doğalgazdan enerji üretimi yüzde 15 arttı. Türkiye'nin enerji üretimi doğalgaza bağımlı hale getirildi.

Türkiye'deki su özelleştirmelerine dikkat

Türkiye'de yapılan ve yapılmakta olan su özelleştirmelerine dikkat çekilen raporda, Antalya ili suyunun Fransız su devi Suez firmasının yönetimine geçtiği belirtilerek, su fiyatlarının özelleştirmeden sonra yüzde 130 arttığı iddia edildi. Edirne suyunun özelleştirilmesinde yolsuzluk yaptığı ortaya çıkan konsorsiyumun, aynı yöntemlerle dokuz kentte daha suyu özelleştirmeye çalıştığına dikkat çekilen raporda, İstanbul'da gerçekleştirilen 5'inci Dünya Su Forumu'nun, önceki Dünya Su Forumları'nın protesto edilmesi ve Latin Amerika'da çok uluslu firmaların kıtayı birer birer terk etmesi gibi etkilerle, 'sermayenin, suyun özelleştirilmesi konusunda kullandığı dili değiştirmeye çalıştığı bir forum' olarak değerlendirilebileceğine değinildi. Raporda, "Uluslararası firmaların, suları özelleştirerek kendince insanlara nasıl 'su hakkı' sunduklarını anlatmaya başlamış ve suyun özelleştirilmesinde 'kamu-özel sektör işbirliği Public-Private Partnership (PPP) formülü' ile bir geçiş dönemi tanımlamışlardır. Gerçekte bu durum, tam olarak kamunun özel sektör adına rol alması anlamına gelmektedir. Sorumluluğu kamu özel sektör ile paylaşacak, karı ise sadece özel sektör alacaktır. İMO'nun Su Raporu'nda dünya üzerinde 6 milyar insanın 1.2 milyarının, güvenilir içme suyundan yoksun iken, 2.4 milyar insanın ise sağlık koşullarına uygun suya erişemediğine dikkat çekildi. İMO, her gün suyun erişilemez olması nedeniyle 14 - 30 bin kişinin yaşamını yitirdiğini vurguladığı raporunda, suyun öneminin gün be gün tüm ülkeler için arttığına işaret etti. Suyun küresel ısınma tartışmaları nedeniyle de en popüler tartışma konularından birine dönüştüğünü belirten İMO'nun raporunda, Türkiye'de son dönemde su kesintileri, belediyelerde su yönetimi ile ilgili yaşanan yolsuzluklar, 5'inci Dünya Su Forumu'nun ilgi alanına giren tartışmalarla yerel bazda ve ülke genelinde su politikalarının gündemi işgal etmeye başladığı kaydedildi. Raporda, "5'inci Dünya Su Forumu'nun Türkiye'de yapılacağının duyurulmasıyla birlikte kamu kurumları, bu büyük uluslararası organizasyon için seferber edilmiştir. TUSİAD gibi ulusal sermayeye yön veren 'sivil toplum kuruluşlarının' bile içinde yer aldığı pek çok toplumsal, siyasal kesim, su sorunları ve çözüm önerileri ile ilgili görüş oluşturma, görüşleri rapor haline getirerek kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı hissetmiştir. Önümüzdeki sürecin, su ile ilgili sıcak gelişmelere tanıklık edeceği açıktır" denildi.
 

Dünyada 1.2 milyan insan güvenilir içme suyundan yoksun

Dünya üzerinde 6 milyar insanın 1.2 milyarının, güvenilir içme suyundan yoksun iken, 2.4 milyar insanın ise sağlık koşullarına uygun suya erişemediğine dikkat çeken İMO'nun raporunda, her gün suyun erişilemez olması nedeniyle 14 - 30 bin kişinin yaşamını yitirdiğine dikkat çekti. Suyun öneminin gün be gün tüm ülkeler için arttığına işaret eden İMO, suyun küresel ısınma tartışmaları nedeniyle de en popüler tartışma konularından birine dönüştüğünü vurguladı. Türkiye'de son dönemde su kesintileri, belediyelerde su yönetimi ile ilgili yaşanan yolsuzluklar, 5'inci Dünya Su Forumu'nun ilgi alanına giren tartışmalarla yerel bazda ve ülke genelinde su politikaları gündemi işgal etmeye başladığını belirten İMO, "5'inci Dünya Su Forumu'nun Türkiye'de yapılacağının duyurulmasıyla birlikte kamu kurumları, bu büyük uluslararası organizasyon için seferber edilmiştir. TUSİAD gibi ulusal sermayeye yön veren 'sivil toplum kuruluşlarının' bile içinde yer aldığı pek çok toplumsal, siyasal kesim, su sorunları ve çözüm önerileri ile ilgili görüş oluşturma, görüşleri rapor haline getirerek kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı hissetmiştir. Önümüzdeki sürecin, su ile ilgili sıcak gelişmelere tanıklık edeceği açıktır. Su, insan hayatının devamı için vazgeçilmezdir ve temel bir insan hakkıdır. Bugün suyumuzun karşı karşıya bulunduğu tehlikenin boyutu, aynı zamanda su hakkının mücadele edilmeden kazanılmayacağını da göstermektedir" denildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler