Tarihi yarımada tehdit altında
Kuyum imalathanelerinin bir kısmı Kuyumcukent'e taşındı ancak geride kalan atölyelerin tehlikeli atıklarının insan ve çevre sağlığı üzerinde etkileri sürüyor.
Tarihi yarımadada uzun yıllardır faaliyet gösteren 2500’e yakın kuyum imalathanesinin yaklaşık bin tanesi Yenibosna’daki Kuyumcukent’e taşındı ancak atölyelerden çıkan tehlikeli atıklar bölgeyi tehdit etmeye devam ediyor. Kuyum atölyelerinden yılda yaklaşık 100 bin atıksu hiçbir arıtma yapılmadan İSKİ’nin kanalizasyon şebekesine veriliyor. Bu atıksuların içinde siyanür ve asit de bulunuyor.
İTÜ, Kuyumcukent ile yapılan anlaşma doğrultusunda 2002 yılında Kuyumcukent’e, atık yönetimi hazırladı. Bunun için Kapalıçarşı civarındaki 100’e yakın atölyede bir yıl saha çalışması yapıldı. Atölyelerden çıkan atık sular ve gazlar analiz edilince ortaya korkunç bir tablo çıktı.
Yapılan çalışmaya göre, Kapalıçarşı ve etrafında bulunan 4-5 tedarikçi kimyasal maddeleri mevzuta aykırı şekilde depolayıp satıyor. İmalat sırasında açığa çıkan tehlikeli ve toksik gazlar duvarlardaki basit fanlarla atmosfere bırakılıyor. Hiçbir arıtmaya tabi tutulmadan salınan gaz atıklar Eminönü ilçesinin üzerine asit ve siyanür yağmuru olarak yağıyor. Atölyelerden günde 24 ton asitli, 6 ton siyanürlü, 33 ton deterjanlı, 208 ton alçılı su kollektörlere Haliç’e ve Marmara Denizi’ne deşarj ediliyor. Deniz ekosistemi yıllardır bu tehdit altında. Ayrıca asitli ve siyanürlü suların kanalların içinde zehirli hidrojen siyanür gazını oluşturma olasılığı da büyük bir risk yaratıyor. İTÜ’nün çalışmasında bu riske şöyle dikkat çekiliyor:
“Atölyelerdeki atıksu kanallarında hidrojen siyanür gazı atölye çalışanlarını doğrudan etkileyebilir. Bu gazın İSKİ kanalizasyon şebekesinde oluşması durumunda ise Kapalıçarşı ve etrafında hayati risk oluşur. Bu gaz belli bir değeri aştığı takdirde bir dakika içerisinde ölüm gerçekleşebilir.”
Çalışmaya göre kuyum atölyelerinde kullanılan asit ve siyanür gibi tehlikeli kimyasalların insan sağlığı üzerinde kanser, genetik yapı bozulmaları, zehirleme, kısırlık gibi etkileri bulunuyor. Aşındırıcı özelliği de bulunan asitik ve bazik atıklar İSKİ kanallarının da çevredeki tarihi yapıların da korozyona uğramasına yol açıyor. Tarihi binaların temelleri bu atıklar nedeniyle zayıflamış durumda.
İnce: Zaman aleyhimize işliyor
Çalışmanın başındaki İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan İnce, daha fazla geç kalmadan bütün atölyelerin Kuyumcukent’e taşınması gerektiğini belirterek “Risk seviyesi düştü fakat sıfırlanmadı. Kuyumcukent’in ikinci etabı da tamamlandı ve satıldı.2005’te ilk etaba yerleşildi. Şimdi sıra geri kalanlarda. Taşınacaklar, ama süreç çok yavaş ilerliyor. Geçen zaman tarihi yarımadanın aleyhine işliyor” dedi. Kuyumcukent için kurdukları atık sistemini anlatan İnce, şunları söyledi:
“Altını işlerken siyanürün de içinde bulunduğu 30’un üzerinde kimyasal kullanılıyor. Bu kimyasalları atık suya girmeden önce doğru toplamak lazım. Kuyumcukent’te üç kanal yaptık asitik, bazik ve siyanürlü atık sular ayrı toplanıyor ve arıtma tesisine gönderiliyor. Arıtıldıktan sonra mevzuta uygun limitlere getirilen atıklar İSKİ kanalına deşarj ediliyor.”
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke