Tasarıya CHP ve MHP karşı çıktı
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesi'nin yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa tasarısı, alt komisyona sevk edildi. CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, tasarıya tepki göstererek, ''Bu, bir karşı devrim sürecinin son noktasıdır. Bunu böyle getirdiğinizde, halka mahalle mahalle, sokak sokak direnme hakkı doğar'' dedi.
AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan Komisyon, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı'nı ele aldı.
CHP'li milletvekillerinin karşı çıktığı tasarının görüşmelerinde, tartışmalar yaşandı. Tasarı, verilen bir önergenin kabul edilmesiyle alt komisyona sevk edildi.
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin tasarıyı komisyona sunan Cemil Çiçek, demokratik siyasi hayat bakımından önemli bir tasarıyı görüşeceklerini söyledi. Hukuk devletinin önemli teminatlarından birisinin de yargı ve Anayasa yargısı olduğunu belirten Çiçek, ''Gerek Anayasa'nın belirlediği kuralların ve ilkelerin yasama tasarruflarıyla ihlal edilmemesi gerekse Anayasa'nın temel hak ve özgürlükler bölümünde zikredilen temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınabilmesi, ihlal söz konusu ise bununla ilgili gerekli kararların verilebilmesi bakımından Anayasa Mahkemesine ihtiyaç olduğu dünyada kabul edilmektedir'' dedi.
Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi'nin, Anayasa değişikliği sonrasında görevlerini yapabilmesi bakımından bu tasarının çıkmasının gerekli olduğunu ifade ederek, ''Komisyonumuz bu görevini yerine getirecektir. Eksiği varsa tamamlayacağız, yanlışı varsa düzelteceğiz. Parlamento tatile girmeden yasayı çıkarabilirsek faydalı olacaktır diye düşünüyorum'' diye konuştu. Tasarının alt komisyonda ele alınmasının uygun olacağını belirten Çiçek, tasarının, Adalet Bakanlığında hazırlandığını ve bunu yaparken de ilgili kurumlardan destek alabileceğini söyledi.
'Nihai darbeyi vurmak üzere getirilen tasarı'
Tasarı üzerinde görüşlerini açıklayan CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, tasarının, ''demokrasi ve hukukun katline nihai darbeyi vurmak üzere getirilen bir tasarı'' olduğunu öne sürdü. Türkiye Cumhuriyeti'nin, rejimi faşist bir yapıya dönüştüren sürecin nihai aşaması ile karşı karşıya olduğunu iddia eden Kart, şöyle konuştu: ''Bu tasarı ile Danıştay ve Yargıtay tasarıları, yargı engelini bertaraf etmenin, rejimi dönüştürmenin nihai aracı olarak kullanılmak istenmektedir. Bu sürecin kaçınılmaz sonucu, toplumun bölünmesi ve ayrışmaya dönüşmesidir. Karartma, bilgi kirliliği ve takiye konularında yakın tarihin en büyük demogoglarından olan Sayın Başbakan, Goebbels propagandası ve Machiavelli yöntemleriyle Türkiye'yi hem ekonomik, hem siyaseten hem de kültürel olarak müstemleke bir ülke haline getirme misyonunu büyük ölçüde başarmıştır. Böyle bir tablo içerisinde bu tasarıları teknik ve hukuki olarak ele almanın pek de pratik bir anlamı olmayacaktır.''
CHP'li Kart, bu tasarılar ile tüm yargı mekanizması ve kazanımlarının, yeni oluşturulan ve birçoğunda yargıçlık misyonu bulunmayan Anayasa Mahkemesine boğdurulmak istendiğini savundu. Siyasi iktidarın kendisine tabi kılmak istediği Anayasa Mahkemesi yoluyla 2011 seçimleri sonrası planladığı yeni Anayasa düzenlemesiyle hukuk ve demokrasiye nihai darbeyi vurmayı amaçladığını iddia etti. ''Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi kurumlar, faşizmi hedefleyen iktidarlar için alt edilmesi gereken, üzerlerinden atlanması gereken kurumlardır. Devleti ele geçirdikten sonra bu kurumlar, faşizmin pençesini oluşturan faşist yargı kurumlarına kaçınılmaz olarak döneceklerdir'' diyen Kart, bu tasarılara karşı sivil toplumu harekete geçirmek noktasında tarihi bir görev üstlendiklerini söyledi.
'Tek fren yargıdır'
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, tasarıyla Anayasa Mahkemesi'ne, özellikle parasal konularda çok fazla yetkiler verildiğini öne sürdü. Başkanın yetkilerinin de artırıldığını belirten Mengü, Anayasa'da olmayan yetkilerin Mahkeme Başkanı'na verildiğini iddia etti. Parlamenter sistemlerde yürütmenin yasamaya egemen olduğunu ifade eden Mengü, ''Böyle durumlarda tek fren yargıdır. Ama şimdi bütün fren sistemi çökertilmeye başlanıyor. Bir senato işlevi de üstlenmiş bir Anayasa Mahkemesi ve başkanı var. Muhteşem bir Anayasa Mahkemesi Başkanı var. İstediği herşeyi yapabiliyor'' dedi. Şahin Mengü, tasarının alt komisyonda düzelmeyeceğini ifade ederek, ''Komisyon, Başbakan'ın tabiriyle ucube, bunun geri çekilerek ciddi hukukçular tarafından yazılması gerekiyor. Bu sistemin gidişi, parlamentonun tartışılmaya başlanması noktasına kadar gider, bunu telaffuz dahi etmek istemiyorum'' diye konuştu.
'Yargıyı tarumar edebilecek tasarılar'
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da 6 ay sonra seçim olacağını belirterek, ''İktidarın işsizliği ve kayıtdışılığı azaltmak için çabalaması gerekirken, yargıyı tarumar edebilecek 3 tasarıyı getirmiştir'' dedi. Tasarıda rejimin genetiğini bozabilecek konular olduğunu iddia eden Bal, toplumsal uzlaşma gerekirken bunun yapılmadığını ve sadece AKP'nin dayatmasıyla karşı karşıya bırakıldığını savundu. Faruk Bal, tasarıyla Anayasa Mahkemesine ''süper bir başkan'' yaratıldığını ifade ederek, ''Mahkeme, siyasallaştırılma eğilimine ciddi şekilde açık kapı bırakılır halde bir tehlike ile karşı karşıyadır'' dedi.
Bal, şunları kaydetti: ''Yasaları denetlemekle görevli bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, iktidar partisinin fikir savunuculuğu, ideoloğu gibi, Anayasa'nın ilk 3 maddesinin de değiştirilebileceğini içeren açıklamalarda bulununca o koltuktan kalkması gerekir. Çünkü, karar vereceği konularda ihsas-ı rey de bulunamaz. Denetimsiz bir güç diktaya dönüşür. AK Parti, yandaş bir basın ve sermaye yaratmıştır, devleti partizanlarla doldurmuştur. Bu 3 gücün korunması için muhafazaya ihtiyaç vardır. İşte yapılmak istenen de yandaş basını, zengini koruyacak bir hukuk düzenidir.''
Tasarıyla, Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru yapılacak olmasının tehlikesine dikkati çeken Bal, yüksek mahkemenin ilgili dairesinin bu başvurulardan sonra 4-5 bin davaya bakması gerekeceğini, bunun da davaların uzamasına ve Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde tazminat ödemesine neden olacağını savundu. Bal, tasarının alt komisyona gönderilmesini istedi.
CHP'li Gök'ün sözleri tartışmaya neden oldu
CHP Mersin Milletvekili Gök ise şubat ayının operasyon ayı olduğunu öne sürerek, şöyle konuştu: ''Bu operasyon, 2001 seçimleri sonrası hazırlanacak yeni Anayasanın denetlenip denetlenmemesi sorusuna dayanmaktadır. Bütün kavga Anayasa'nın 4. maddesinde düğümlenecektir. İlk 3 maddesi üzerinden yapılan denetimlerin nasıl engelleneceği de tartışma konusu olacaktır. Özerkliktir, üniter yapıdır, federatif yapıdır, bunlardır konular. Anayasa Mahkemesinin değiştirilmek istenmesinin bütün dayanağı budur. Bu, bir karşı devrim sürecinin son noktasıdır. Bunu böyle getirdiğinizde, halka direnme hakkı doğar, mahalle mahalle, sokak sokak direnme hakkı doğar. Bu kadar basit. İster Soros, ister AKP deyin, siz Türkiye'yi kaosa sürüklüyorsunuz. Mertçe söyleyin, olayın özü budur. Recep Tayyip Erdoğan'ın devlet başkanı olmasından sonra bütün yargıyı kendine bağlayarak, Hitlervari rejim arayışıdır.'' Gök'ün bu sözleri tartışmaya neden oldu. AKP'li milletvekilleri Gök'e tepki gösterdi.
AKP Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş, ''Senin yetkin Silivri'ye kadar, yüzsüzlük yapma'' diye bağırırken, Gök de ''yüzsüz olan sizsiniz'' diye tepki gösterdi. AKP Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt da tepkisini ''Bunlara söz vere vere her gün slogan attırıyorsunuz. Böyle terbiyesizlik olmaz, burası yasama organı'' diye dile getirince, İsa Gök, ''Terbiyesizlik deme'' karşılığını verdi. AKP Manisa Milletvekili İsmail Bilen de ''Haddini aşma, bu konuşmadan sonra seni listede unutmazlar'' dedi.
'Tartışmaların tümünü millete götürüyoruz'
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının görüşmeleri sırasında CHP'li milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Çiçek, yapılan eleştirilerin tümünün Anayasa değişikliği ve ardından referandum sürecinde dile getirildiğini söyledi. Tartışmaların tümünü millete götürdüklerini belirten Çiçek, ''11 Eylül akşamına kadar tamam, 12 Eylül'de bu iddiaların doğru olmadığına vatandaş karar verdi. Hem millet adına yasama görevi yapacağız hem de milletin kabul ettiği metni, düşünceyi, ilkeyi 'Türkiye faşizme gidiyor, Türkiye diktatörlüğe gidiyor' diye bizim üzerimizden o Anayasa değişikliğine evet diyenleri de suçlamış olacağız. Bu doğru bir şey değil. Millet bunu kabul ettikten sonra herkesin, milletten hiza, mesafe alması lazım. Eğer orada hiza, mesafe almıyor da başka türlü şeyleri söylüyorsa, halen demokrasiyi yeteri kadar özümseyememişiz demektir'' diye konuştu. Tasarının eksiklikleri olabileceğini, bunu kabul ettiklerini anlatan Çiçek, ''Demokrasilerde Anayasa Mahkemesinin önemli olduğunu söylüyoruz. Yoksa mevcut Anayasa Mahkemesinin yanlışları, eksiklikleri, doğruları olmuştur. Anayasa Mahkemesinde görev yapanların varsa yanlışları, bunları savunmak bizim görevimiz değildir. Düzgün bir Anayasa Mahkemesi işleyişi getirelim'' dedi.
Çiçek, Türk yargısının bir zaafı olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''O da son zamanlarda giderek medyatik olmasıdır. Çok uzun zamandan beri... Medyatik yargı, yargının kendisine zarar verir. Elbette birey olarak herkesin konuşma hakkı vardır ama belli görevi yapanların nerede nasıl konuşacağını iyi tayin etmeleri lazım. Aksi takdirde hem kendilerini, hem temsil ettikleri kurumları, en başta da yargıyı tartışmaya açar. Biz buna baştan beri itiraz ettik. 'Yargı olarak biz filancanın önünü kesemedik, filanca bize yardımcı olmadı' diye açıklamalar yapılmıştır. Yargının görevi falancanın siyasi hayatının önünü tıkamak değil. İktidar olmasını, siyasete girmesini engellemek değildir, hakkı, hukuku teslim etmektir. Soyut kuralı somut olaya uygulamaktır. Bunun dışında başka görevi yoktur. Yerindelik faaliyeti, yerindelik denetimi içerisinde bulunamaz, yerindelik anlamına gelen kararları veremez. Yaparsa ne olur, işte geldiğimiz bu tartışma çıkar. Artık herkesin yaptıklarına, yapacaklarına, söyleyeceklerine dikkat etmesi lazım.''
AKP'li milletvekillerinin tepkisi
AKP Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, CHP'li İsa Gök'ün ''Şubat ayı operasyon ayıdır'' sözlerine tepki göstererek, ''Eğer bir operasyon olacaksa, yargının bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü sağlama operasyonudur'' dedi. CHP'lilerin ''yandaş medya ve yandaş basın'' sözlerine işaret eden Türkmenoğlu, ''Yargı kimin tarafındaydı, kimin tarafına çekilmek isteniyor? Yandaş basının kim olduğu, iki hafta önce CHP liderinin Basın Konseyi eski Başkanı oktay Ekşi'ye rozet takarken ortaya çıktı. Siyasi partiler seçimle işbaşına gelir ama halkı isyana teşvik edici şekilde konuşmak doğru değil. O zaman hukukun üstünlüğüne inananlar da mı sokağa dökülsün'' diye konuştu.
AKP Gaziantep Milletvekili Mahmut Durdu, CHP ve MHP'li milletvekillerinin tasarıyı eleştirirken kullandıkları ifadelerde ''umut yakaladığını'' belirterek, kendilerinin ''tasarıyla faşizme, diktaya zemin hazırlandığı'' görüşünü savunduklarını söyledi. Durdu, tasarının alt komisyona sevk edilerek üzerinde çalışılmasını isteyen Durdu, ''Getirilecek tasarı faşizme, diktaya yol vermesin'' dedi.
AKP Uşak Milletvekili Mustafa Çetin de, düzenlemenin yasal ve meşru olduğunu belirterek, ''12 Eylül'den önce birileri daha eşitti, şimdi herkes eşit'' dedi.
Ortam dinlemesi
''Bazı CHP'li milletvekilleri ile Danıştay ve Yargıtay üyelerinin yakın mesaide olduğunu'', bunun internette yer aldığını söyleyen Durdu'ya, CHP'li Gök tepki gösterdi. Gök, Mersin'e Muğla'dan balık çiftlikleri getirilmek istendiğini, kendisinin Mersin Baro Başkanı iken bu konuda 8 dava açtığını, dosyanın davaya geldiğini ancak karara çıkmadığını anlattı.
Balık çiftliklerini engellediklerini, ildeki 12 milletvekili de dahil olmak üzere herkesin yanlarında olduğunu belirten Gök, ''Danıştay'da ortam dinlemesi yapıyorsunuz. Bunu internete düşürmüşler. İyi ki verdiniz, bütün Mersin ayaklandı, arıyor, 'İsa Bey yanınızdayız' diyorlar. İyi ki dinlemişsiniz'' dedi.
İnsan Haklarını inceleme Komisyonu Başkanı ve AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül, dava konusu ne olursa olsun bir milletvekili ile Danıştay üyesinin görüşmesini anlayamadığını belirterek, 'ister adı çevre duyarlılığı, ister cüzdan duyarlılığı isterse ideolojik duyarlılık olsun.. Doğrusu yargının kendi işini kendisi yapmasıdır'' dedi. Tartışmaya katılan CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, Üskül'e ''Dinleyenler de ahlaksızlık yapmış demiyorsunuz'' derken, Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, yasadışı dinlemenin en büyük ahlaksızlık olduğunu belirterek, ''Bana yapıldığında 'oh oluyor, Burhan Kuzu'yu yakaladık' diye Genel Kurulda arkadaşlarınız günlerce konuştu. İsa Bey'e yapılan da yanlıştır'' karşılığını verdi.
'Sizler hesap vereceksiniz'
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, tasarının ''çok kötü' olduğunu ve üzerinde çalışılarak düzeltilemeyeceğini belirterek geri çekilmesini istedi. Temel yasaları değiştirmenin yargının belleğini yok edeceğini savunan Mengü, adli kolluk olmadan Türkiye'de yargılamanın hızlanmasının söz konusu olmayacağını söyledi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, ''Adli Tıp ile bu kadar oynamazsak yargılama uzamaz. Hizbullah Davasının 5-10 yılı Adli Tıpta geçiyorsa bunu sorgulamamız lazım. Adli Tıp niye bu kadar işlemez hale geldi, raporları neden inandırıcılığını kaybetti, bu sorgulanmalı. Hazırlık soruşturmasının bağımsız merciler tarafından yapılmasını istemiyor iktidar'' dedi. Hesap vermek durumunda olanların hesap sorduğunu savunan Kart, ''Sizler hesap vereceksiniz, siyasi iktidarsınız. Sistemin çelişkilerini kullanacaksın, istismar edeceksin, sisteme muhalefet eder görünüyorsunuz. Bu oyunu bırakın artık. Halkın protesto hakkı demokrasinin özüdür. İnsanlar hakaret etmeden, karalama yapmadan, ıslıklama yoluyla da başka yol ve yöntemlerle de düşüncelerini tepkilerini dile getirirler. Fikir ve protesto hakkına tahammül edememek, demokrasiden nasibini almamaktır'' diye konuştu.
Toplantının sonunda Çiçek ile CHP'li milletvekilleri arasında tartışma yaşandı. Adli kolluk konusunda Avrupa'da tek tip bir uygulamanın olmadığını belirten Çiçek, 'Orada iki tip adli kolluk var; biri müstakil adli kolluk. Bunu söylüyorsunuz da orada savcıların Adalet Bakanlığına bağlı olduğunu söylemiyorsunuz. Eğer müstakil bir adli kolluk olacaksa, bu işin başında savcılar vardır ve savcılar hakimlerden ayrıdır. Var mısınız savcıların tümüyle Adalet Bakanlığına bağlı olmasına? '' dedi.
CHP'li Kart'ın ''Zaten yaptınız onu'' sözlerine tepki gösteren Çiçek, ''öyle bir suçluyorsunuz ki... Bu suçlamaları yaptınız. Millet sokağa çıksın dediniz. Bayram demedi, seyran demedi 12 Eylül'de vatandaş sokağa çıktı, kuyruğuna girdi oy kullandı'' diye konuştu. Tartışmaların ardından tasarı alt komisyona sevk edildi.
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı'nın maddeleri görüşülüyor
TBMM Anayasa Komisyonunda, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı'nın maddelerinin görüşülmesine başlandı. MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, tasarının ''şişkin ve obez'' bir kanun haline dönüşmemesini ve daha kaliteli bir hale getirilmesini istedi. Seçimler öncesinde vatandaşa kömür ve gıda dağıtılmasını eleştiren Bal, ''Emniyet Müdürü makamında olup da referandumda 'evet-hayır' için bilboardlara çıkan yurttaşları, kömür dağıtım kamyonunun şoför mahallinde oturan valiler gördük'' dedi. Bal'ın sözlerine tepki gösteren Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, ''Nereden çıktı şimdi kömür? Konuyu sulandırmayın'' dedi.
Kuzu'dan muhalefet partisi milletvekillerinin eleştirilerine tahammül göstermesini isteyen Bal, ''Ne konuşacağımı size mi soracağım? Burada bizi kızdırmaya tansiyonumuzu yükseltmeye hakkınız yok'' diyerek tepki gösterdi. Bazı AKP'li milletvekillerinin, yardımların her iktidar döneminde yapıldığını belirtmeleri üzerine Bal, ''Evet, her dönemde yapılıyordu ama bu dönemde olduğu gibi oya tahvil edilmiyordu'' dedi. Tartışma üzerine söz alan Çiçek ise yardımlaşma fonlarının faaliyetlerinin iyi ya da kötü olarak değerlendirilmesinin doğru olmayacağının, uygulamacıların faaliyetlerinin kategorize edilebileceğini söyledi. Çiçek, şöyle devam etti: ''Yani, bu insanlarla ilgili bir konudur. Fonlar, iyi insanların elinde iyi işler, yanlış insanların elinde de yanlış işler. Bu fon her iktidar döneminde yardım yaptı. Bu tip eleştiriler vatandaşı incitir. Bir taraftan, 'aziz, necip, büyük millet...' Sonra da vatandaşı 50 kilogramlık kömür uğruna oyunu satan adam durumuna indirgiyoruz. Eğer seçim, bu kömür dağıtımlarıyla kazanılsaydı geçmiş hükümetler iktidardan düşmezdi. Kendi insanınıza hakaret ediyorsunuz. İnsanımızı doğruyu, yanlışı ayıramayan konumuna düşürmeyin. Benim milletim böyle bir millet değil.''
'Bir 'kadrolaşma' lafıdır gidiyor'
''Kadro ihdası öngören bir tasarı geldiği zaman, 'yandaşlar doldurulacak' şeklinde bir suçlama yapılıyor'' diyen Çiçek, şunları söyledi: ''Dün bu kanun konuşulurken, bize 'bu kadar önemli görevleri bu 100 kişiyle nasıl yapacaksınız?' diye soruldu. Yandaş doldurma yoluyla kimse iktidarda kalamıyor. Bunu gördük. Fazla adam alarak iktidarlar varlıklarını sürdürebiliyor olsaydı, geçmişte birçok partinin iktidardan gitmemesi gerekirdi. Çok getirdiğimiz zaman kadrolaşma oluyor, az getirdiğimiz zaman da 'bu kadar yoğun iş nasıl yürüyecek' diye soruluyor. Ben dedim ki, 'yetmez diyorsanız, sizce böyle bir görev kaç kişiyle yapılacaksa artıralım' Neyi yaparsak bir 'kadrolaşma' lafıdır gidiyor. Başka ülkeden insan gelmiyor ki... Bizde kendi dönemimizde başka iktidarlarda kendi dönemlerinde bu ülkenin insanlarını aldık ama bunlar otomatik olarak 'parti üyesidir, şu partiye oy verecek' diye bir kural da yok. Böyle bir suçlama insanları zan altında bırakıyor.'' Komisyonda, tasarının 5 maddesi görüşülerek, kabul edildi. Kanun tasarısı üzerindeki görüşmeler sürüyor.
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli'nin açıklamaları sahaya nasıl yansıdı?
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- PKK Suriye’nin Silahlı Kuvvetleri Oluyor
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- CHP ne yapmalı?
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Ölü ve yaralılar var!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!