Tasvirler ve Tasvir Kırıcılık
“İnsanlık Anıtı”nın yıkılması olayının bu örneklere benzerliği nerededir? Kırılacak burunları, oyulacak gözleri olmayan “İnsanlık Anıtı”, sanımca, insanlığın barış ve huzurunu amaçlayan dini kurumları tehdit eden bir tasvir değildi.
ABD’nin korkulu rüyası, terörist Bin Ladin Pakistan’da yok edildi; Batılı güçlere baş kaldıran Libyalı Kaddafi NATO üyesi ülkelerce kendi rızasıyla liderliğini ve ülkesini terk etmeye zorlanırken, sanatçı Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı” yargı kararıyla yıkılıyor. Bağımsız görünen üç olayın ortak paydasında, İslamda “put kırıcılık”, Hıristiyanlık ve sanat tarihinde “ikonoklazm” (Tasvir kırıcılık) olarak bilinen bir gelenek var.
İkon (icon), sanatçıların dilinde şekil, resim, tasvir, imge ve simge anlamında masum bir sözcük. Ancak güçlü simgeleştirme yeteneğine sahip olan insanlar yaptıkları resimlere, yarattıkları tasvirlere simgesel değerler yüklemişlerdir. Taş devirlerinden kalan “Kocaman göğüslü, geniş kalçalı” kadın heykelciklerin ana tanrıça mı; yoksa bereket-varlık simgesi mi olduğunu bilmiyoruz. Belki her ikisi! Hititlerin dağ tanrıları vardı. Olimpos Dağları’nın insana benzeyen sakinleri Grek-Helen mitolojisinin tanrıları idi. Romalılar, güçlü imparatorlarını Tanrı payesi vererek yüceltirlerdi. Tek tanrılı Muse-vilikten doğan Hıristiyanlık dininde Hz. İsa insanlığa Tanrı’nın “On Emir”ini iletmiş ama putlara tapılmasını önleyememişti. Grek kilisesinde azizlere tapma ve tasvir kırma geleneği, İmparator Justinien sonrasında, Bizans dindarlığının yaygın bir sorunu olmuştu.
Bizans tarihçisi Ostrogorsky’ye (1984: 137-187) göre azizlere, Meryem Ana’ya tapınma, asker-imparatorlarla kilise arasında çatışma konusu olmuş. İslamiyet de putlara tapmayı (iconolatry) günah olarak yasaklamıştı. Halife Muaviye’nin askerleri, dünyanın yedi harikasından biri olan Rodos’taki Helios heykelini yıkmış ve bir Museviye satmıştı. Yayılan İslam ile ilişkiler, MS 711-843 yılları arasında Bizans’ta bir “İkon Kırma” (ikonoklasm) bunalımına yol açmış ve devlet en parlak dönemini bu bunalımı aştıktan sonra yaşamıştır.
Rönesansın Da Vinci ve Michelangelo gibi ünlü sanatçıları, insan portreleri ve heykelleriyle, aydınlanma ve özgürlük çağının öncüleri olmuş, uygarlığın ölümlü kahramanlarını ölümsüzler arasına katmışlardır. Rodin’in “Düşünen Adam” tasviri tapınılan bir aziz değil, insan aklının simgesidir.
Bin Ladin, “Medeniyetlerin Çatışması” eseriyle dünyaya savaş açan ABD gücüne karşı İslam âleminin yükselen umudu oluyordu. Başaramadı. Bir tapınma simgesi olmasın diye cesedi okyanusa gömüldü. Varlığını Cumhuriyete adayan Atatürk’ün heykellerine saldıranların benzer gerekçeleri vardır. Okurlarının gönlünde yatan Aziz Nesin, belki de kutsal bir ziyaret yeri olmasın diye mezarının bilinmemesini vasiyet etmişti...
Sömürgeci kapitalizme baş kaldıran Libyalı Kaddafi’yi tasfiye etmeye kararlı görünen NATO, onu öldürmektense ülkesini bırakıp kaçmaya ikna etmeye çalışıyor. Mübarek ve Kaddafi biliyorlar ki mezarları daha sakıncalı bir tapma / tapınma simgesi olabilir. Saddam’ı ölüme mahkûm eden süper güç, Irak’tan kolayca çıkamıyor. TC Devleti, PKK sorununun çözümünü, terörist liderle müzakerede aradığını saklamıyor.
“İnsanlık Anıtı”nın yıkılması olayının bu örneklere benzerliği nerededir? Kırılacak burunları, oyulacak gözleri olmayan “İnsanlık Anıtı”, sanımca, insanlığın barış ve huzurunu amaçlayan dini kurumları tehdit eden bir tasvir değildi. Tamamlansaydı bir ziyaret yeri / tapınak olur muydu? Bilinemez. Oysa anıtı yıkım kararı, yıkanları tarihin acımasız yargısına havale ederken, Mehmet Aksoy’u da elbette çağımızın ölümsüzleri katına yükseltecektir.Bozkurt Güvenç
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke