TBMM'de gensoru görüşmesi

Dinçer hakkında, ''Çalışma hayatında yaşanan anlaşmazlıklar karşısında ve ortaya çıkan sosyoekonomik duruma rağmen sorumlulukları yerine getiremediği'' gerekçesiyle verilen gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerde, ilk sözü, önerge sahibi adına MHP Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş aldı.

''Yüce Divan'a gitmekten kendisini kurtarın"

MHP Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş, önerge sahibi olarak yaptığı konuşmada, Anayasanın 49. maddesinin Başbakan tarafından ihlal edildiğini, Dinçer'in de fiilen buna katıldığını öne sürdü. Durmuş, Başbakan'ın, TEKEL işçilerini ''açlığa, yokluğa mahkum ettiğini, sözünün eri olmadığını'' iddia etti.

Osman Durmuş, ''Sayın Bakan, yerel yönetimler yasasının mucidi olarak, bu PKK açılımının akıl hocası değilsiniz sanırım. Eğer öyleyse, Yüce Divan otobüsünün şoför mahallinde yeriniz hazırdır bilesiniz. Başbakan'ın yanlışlarına ortak olmak istemiyorsanız, önergemizin sonucunu beklemeden derhal istifa edin, Yüce Divana gitmekten kendisini kurtarın'' diye konuştu.

Dinçer hakkında verilen gensoru önergesinin görüşmelerinde söz alan MHP Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, son döneminde çalışma hayatının, barış ortamından uzaklaşarak, çatışma hayatı olmaya başladığını öne sürdü.

Ekici, Hükümetin ve Dinçer'in, bu gidişe dur diyecek adım atmadığını, ortamı daha da gererek, çalışma hayatında ayrışma ve çatışmaya zemin hazırladığını savundu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görevlerinin, ilgili kanunda 16 başlık halinde sıralandığına işaret eden Ekici, Dinçer'in bu görevlerini layıkıyla yerine getiremediğini iddia etti.

AKP iktidarında iş kollarında yetkili sendikanın belirlenmesi amacıyla yapılan düzenlemeleri ''fiyasko'' olarak nitelendiren Ekici, geçtiğimiz günlerde yapılan yasal değişiklikle, 1 yıl önceki kanunun inkar edilerek, eskiye dönüldüğünü söyledi. Ekici, Hükümetin, ''yandaşı'' sendikanın teklifini kanunlaştırarak, aczini ortaya koyduğunu, 124 bin üyeli, 42 bağımsız sendikayı sözleşme yapamaz halde kapsam dışında bıraktığını, sarı sendikaların ömrünü ve hükümranlığını 2011'e kadar uzattığını savundu. Ekici, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın, ''yolsuzluk ve haksızlıkta işbirlikçi konuma'' düştüğünü ileri sürdü.

Dinçer'in, çalışma hayatının hiçbir yerinde olmadığını, TEKEL işçilerini anlayamadığını, kanunda kendisine verilen sorumlulukları yerine getirmekte son derece aciz olduğunu iddia eden Ekici, ''Doğru olan Sayın Bakan'ın istifa etmesidir'' dedi. Ekici, Taş Devrine uzanan savunmaları, muhalefetin ve milletin yutmadığını, bunların iktidara bir yararının olmadığını ifade etti.

CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında yapılan değişikliklerde işsizlik ve yoksullukla mücadele konusunda CHP'nin önerilerini yerine getirilmediğini ileri sürdü.

''Sosyal Güvenlik Reformu, işçiye, emekliye, alın terine ihanettir'' diyen Soysal, iş güvenliği olmadığı için tersanelerde, maden ocaklarında ölümlerin yaşandığını söyledi.

TEKEL işçilerine, 4/C kapsamına alarak merhamet gösterildiğine ilişkin açıklamalar bulunduğunu anımsatan Soysal, şöyle konuştu:
''İşçileri 4/C kölelik kapsamına alıp 'merhamet ettik' diyorsunuz; alın merhametinizi başınıza çalın. Orada ölümü göze alan binlerce yürek var. Türk insanının duyarlılığı var orada. Bu sorunu çözmesi gereken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yolsuzluğun bedelini bu insanlara ödetiyor. Ülke kaynaklarını kendi yandaşlarına peşkeş çektiniz. Önce mücahittiniz, müşahit oldunuz, müteahhit oldunuz, daha sonra her şeye müsait oldunuz. Yetim hakkından bahsediyorsunuz, o kasanın kimlere çalıştığını, kediye ciğer teslim edildiğini görüyoruz. Gün gelecek devran dönecek, bunların hesabı bir gün Yüce Divan'da görülecek.''

Soğuktan donan bir Kore gazisi, yardım kuyruğunda bekleyen insanlar, iş müracaatı için sıra bekleyen insanlar ile çöpten meyve toplayan çocukların fotoğraflarını kürsüden gösteren Soysal, ''Bunlardan utanıyorum. Kula kulluk eden anlayışa yazıklar olsun. Oligarşinin, azınlığın mutluluğu için çaba gösterenlerden başkası değilsiniz. Bunlar utanç fotoğrafları değil mi? Sosyal devlet olmak için 4/B, 4/C, taşeronluk sistemini kaldırmanız lazım. Oligarşiye hizmet ediyorsunuz'' dedi.

Tartışmalar

AKP Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, sataşma olduğu gerekçesiyle söz aldı. Bahçekapılı, sataşmaya seviyesini koruyarak cevap vereceğini söyledi. Konuşmacıların kelimeleri, anlamını bilerek kullanması gerektiğini söyleyen Bahçekapılı, ''Kişilerin özel hayatına müdahale insan haklarına aykırıdır, ayrıca ayıptır. Hukukta eleştiri ile hakaret arasında bazı kriterler vardır. Eleştirirken kullandığınız dil ile söylediklerinizin içeriğinin birbiriyle örtüşmesi, bir denge kurulması gerekir. Burada, paparazzi programlarına konu olmak için bulunmuyoruz. Facebook'ta en çok tıklanan oyuncak da değiliz. Önce çalışın sonra konuşun'' dedi.

CHP'li Soysal da Bahçekapılı'nın kendisine sataştığı gerekçesiyle yeniden söz aldı. Soysal, AKP Grup Başkanvekili Bahçekapılı'nın bahsettiği ''seviye'' kelimesinin adresinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi.

Soysal'ın ''Adres belli, adres Başbakan'' demesi, AKP'li milletvekillerinin tepkisine yol açtı. Sıra kapaklarına vuran AKP'li milletvekilleri, ''Terbiyesiz, ahlaksız, sarhoş, kafayı çekip geliyorsun...'' diye tepki gösterdi.

''Ahlaksız sensin, terbiyesiz sensin. Bizi yıldıramazsınız'' diyen Soysal, ''Burada siyaset seviye dersi vermek, en son size düşer. Siyasetin kıblesinin insan olduğunu bilenleriz. Siz, çivi çaktınız doğru ama bu çivileri insan etine çakıyor, insanları acıtıyorsunuz'' diye konuştu.

TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, Sosyal'ın konuşma süresinin bitmesinin ardından birleşime ara verdi. AKP milletvekilleriyle birbirlerine karşılıklı laf atan Soysal'ı, CHP'li milletvekilleri kürsüden indirdi. soysal'ın, AKP milletvekillerinin üzerine yürümesini, idare amirleri, arkadaşları ve Grup Başkanvekilleri önledi.