Tek tipleşmeye hayır! Yüzümle mutluyum

En zoru tüm bakışların üzerinizde olması, ne oldu, kaza mı geçirdin soruları...İş başvurularında fotoğraf istenmesi...Toplumun dayattığı standart dış görünüşe herkes uymak zorunda değil. “Yüzümüzle mutluyuz” diyor onlar.

Yayınlanma: 21.01.2021 - 11:25
Tek tipleşmeye hayır! Yüzümle mutluyum
Abone Ol google-news

Çocukluktan başlayan peri masalları, güzellik hikayeleri, medyada gördüğümüz tek tipleşme, reklamlardaki, filmlerdeki filtreli güzellik...Hiç birinde onlara yer yok. Belki de ömürlerinin büyük kısmını kapalı kapılar ardında geçirmek durumunda kalıyorlar. Tek nedeni ise rahatsız edici bakışlar, ardı arkası kesilmeyen sorular... Dış görünüşün, güzelliğin, estetiklerle tek tipleştirmenin yüceleştirildiği bir dünyada, yüzünde anomali olan bireylerin topluma kendini kabul ettirmesi daha zor oluyor.

Türkiye’de yaklaşık 720 bin kişi yüzlerindeki farklı görünüm nedeniyle ayrımcılık ve ön yargılarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Karşılaştıkları ön yargıları kırmak için güçlerini birleştirip, “Yüzümle Mutluyum” diyorlar. Yüzümle Mutluyum Derneği’ni üç yıl önce kızı Elif ‘Treacher Collins Sendromu’yla doğunca kuruyor Emre Erdal ve eşi Öznur Erdal. “Bakış açını değiştir, değişimi gör” sloganıyla şimdiye kadar yüzlerce kişiye ulaşmışlar. Toplumda ve medyada dış görüş için farkındalık yaratmak için çok yol var diyor Emre Erdal.

* Bu yola nasıl çıktınız?

Kızım Elif doğduktan sonra diğer ailelere ulaşmaya çalıştık. İğneyle kazıya kazıya o aileleri bulmaya başladık. Çok büyük sorunlar yaşıyorlar. Yalnızlık, maruz kalınan olumsuz tutum, tepikler davranışlar, depresyon... Sonra dedik ki bu bireylerle ilgili farkındalık sağlayalım. Kendileriyle barışık olsunlar. Özgüven problemlerini aşsınlar. Ailelerin çoğu çocuklarıyla çekildikleri kabukta yaşıyorlar. Dışarıya hiç çıkmayan bile var. Toplumda da farkındalık yaratmak için yola çıktık.

* Kaç üyeye ulaştınız?

100 aileye ulaştık. Bazıları çekiniyor katılmak istemiyor.

* Niye çekiniyorlar?

Kaderci bir bakış açısı olan var. Utanıp, çocuğu saklamak isteyenler...Önce ailelerin kabuklarını kırmaları lazım, bunun için çalışıyoruz.

Dayatılan ideal dış güzellik kalıpları var. Bunları yıkmak gerekiyor. Dış görünüş mutluluk ve başarının şartı olarak sunuluyor, her yerden verilen mesajlarla ideal bir görünüş algısı dayatılıyor ve insanların bu algıya uyum sağlaması hedefleniyor. Yüzleri farklı görünümde olanların yaşadıkları en büyük sorunun ayrımcılık, damgalanma ve önyargılar.Çocukluktan başlayan peri masalları, güzellik hikayeleri, ya da şu anda medyada gördüğümüz tek tipleşme söz konusu. Sosyal medyada hep filtreli güzellikler var. Yaşlılık felaket gibi gösteriliyor. İnsanların bedenleriyle daha barışık olması gerekiyor.

DIŞ GÖRÜNÜŞ HER ŞEY DEĞİL

* Bu tek tipleşme mi var?

Estetiğe karşı değiliz ama diyoruz ki dış görünüş her şey değildir. Yeteneğinizi, okuduğunuz alanda ya da hobilerinizi geliştirin. Dış görünüşü takıntı yapayın diyoruz. Toplumun dayattığı standart dış görünüşe herkes uymak zorunda değil.

YÜZ EŞİTLİĞİ

* Yüzünde anamoli olan bireyler en çok hangi davranışlardan rahatsızlar?

İstenmeyen bakışlara çok maruz kalıyorlar. Yok sayılıyor, ihmal ediliyor ve dışlanıyorlar. Aileler bu ötekileştirmeden rahatsız olduğu için dışarıya çıkarmıyor. Anne-baba çocuğunu parka çıkardığında başka çocuk geliyor yaratık diye dalga geçiyor. İş başvurularında hep arka plana atılabiliyorlar. Türkiye’de CV’lerde fotoğraf olmasın artık. Bu ayrımcılığı da beraberinde getiriyor. Yüz eşitliği kavramını ürettik. Her insanın yüz görünümü nasıl olursa olsun eşit şanslar eşit haklara sahip olmalı. Biz bunu uluslararası paydaşlarımızla BM’ye götürmeyi ve bu tanımı kabul ettirmek için çalışacağız.

* Bu projelerinize kimlerden destek alıyorsunuz?

Tamamıyla gönüllü çalışan bir kuruluşuz. Maddi anlamda kimseden destek almıyoruz. Faaliyetlerimizi sponsorlarla yürütmeye çalışıyoruz.

* Diğer ülkelerde bu bireylere bakış nasıl?

Face Equality International’ın üyesiyiz. Medyanın insanların düşünceleri üzerindeki etkisi çok büyük. Bedensel farklılıkları olan bireyler medyada genellikle ikinci planda, aciz ya da kötü insan konumunda yer alıyor. Uluslararası Medya Standardı ile “uzun bakışlar”a maruz kalmadan sosyal hayatın içinde daha fazla yer almak ve medyada daha çok görünmek istiyoruz.

* Pandemi çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

Tam daha fazla görünür olmaya, okullara gidip anlatmaya başlamıştık. Ama pandemi ile duraksama yaşadık. Şimdi psikologlarımızla online ortamda terapiler yapıyoruz. Dans etkinlikleri düzenliyoruz.

* Yeni dönemde hedefleriniz neler?

İş yerlerine dış görünüşe saygılıyım manifestosu imzalatmak istiyoruz. Bu iş yerinde kimse dış görünüşüne bakılmaksızın herkese eşit şekilde davranılır gibi. Metrolarda, otobüs giydirmelerde bizim bireylerin fotoğrafları da kullanılsın isteyeceğiz. Eğiticilerin sağlık çalışanlarının bu alana daha fazla eğilmesini isteyeceğiz.

O BAKIŞLAR OLMASIN

Yüzümle Mutluyum Derneği’nin üyesiBilkent Üniversitesi mezunu Aysun Aktaç, 45 yaşında ve çevirmen. Doğuştan yüzünde anomali var. “En çok insanların bakışları, peş peşe gelen soruları beni rahatsız ediyor. Saat 09:00-17:00 bir işimin olmasını çok isterdim ama hiç olmadı, hep evden çalışmak durumunda kaldım” diyen Aysun’a kulak verelim.

İş görüşmelerinde çok zorluk yaşıyorum, özgeçmişinize fotoğraf eklemeniz isteniyor. Dış görünüşe çok önem verildiği için, bizi direkt eliyorlar. Eğitiminiz becerileriniz göz ardı ediliyor.

Bakışlar insanın psikolojisini çok olumsuz etkiliyor. Genelde kendinizi ifade edeceğiniz bir alan yok.

45 yaşındayım ve doğuştan böyleyim. Çok sevgi dolu bir ailede büyüdüm çok da şanslıyım o anlamda.

En başta ailelere büyük iş düşüyor. Bu bireylerin toplumla entegre edilmesi gerekiyor ki var olsunlar. Yoksa daha çok içlerine kapanıyorlar. Yüzümle Mutluyum gibi derneklerin çoğalması lazım ki insanların kendine güveni gelsin. Toplumda çok yanlış bir güzellik algısı var. Güzel olunca çok daha başarılısın ya da iyi bir insansın. İnsanın ruhuna yapabileceklerine bakılmalı. Algıları yıkma zamanı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler