'Terör örgütü, çok ciddi bir tehdit arz ediyor'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün Türkiye'ye zarar verdiği kadar, Türkiye'deki masum sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef aldığı kadar, Balkan ülkelerine, Avrupa ülkelerine, burada yaşayan halklara da çok ciddi şekilde bir tehdit arz ettiğini belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılan heyet başkanları onuruna Çırağan Sarayı Enderun Salonu'nda yemek verdi. Yemekte konuşan Erdoğan, Türkiye'nin, son 26 yıldır, Kuzey Irak'tan Türkiye'ye yönelen terör ile kararlı bir mücadele yürüttüğünü belirterek, terör örgütünün, dönem dönem eylemlerini yoğunlaştırdığını, son derece kanlı saldırılarla Türkiye'yi istikrarsız bir duruma getirmeyi ve toplumsal barışı bozmayı hedeflediğini söyledi.
Terör örgütünün 26 yıl boyunca hedeflerine ulaşamadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ancak, kazanamayacağını kesin olarak bildiği bir süreci devam ettiriyor, sivillere, güvenlik güçlerine zarar veriyor, kendi safındakileri de göz göre göre ölüme, adeta intihara yolluyor. Şu son 4 gün içinde Hakkari ilimizde 11, Elazığ'da 1, Diyarbakır'da 1 ve en son dün İstanbul'da yapılan bir bombalı saldırıda 4 askerimiz şehit oldu. Bunun yanında Osmaniye ilimizde daha 40 günlük evli olan bir genç sivil bayan ve dün de İstanbul'da 17 yaşındaki bir lise öğrencisi kız çocuğumuz bu saldırılarda hayatını kaybetti, Tunceli'de 11 yaşında bir çocuk yaralandı. Şunu bu vesile ile hatırlatmakta fayda görüyorum; terör örgütü Türkiye'ye zarar verdiği kadar, Türkiye'deki masum sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef aldığı kadar, Balkan ülkelerine, Avrupa ülkelerine, burada yaşayan halklara da çok ciddi şekilde bir tehdit arz ediyor. Sadece bir terör örgütü olarak değil, aynı zamanda bir organize suç örgütü olarak da terör örgütü, Balkan ülkelerinin ve Avrupa ülkelerinin gençlerini hedef alıyor, uyuşturucu ticaretiyle bu ülke gençlerini zehirliyor. Ben bu zirve vesilesiyle bir sitemimi de burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Maalesef, bazı Avrupa ülkeleri uzun zaman terörle mücadelede Türkiye'ye gereken desteği vermediler. Yaşanan bunca acıya rağmen, sivillere ve güvenlik güçlerine yönelik çok kanlı saldırılara rağmen bugün hala terör örgütünün finansal desteğini kesmeyen, terör örgütünün faaliyetlerine ve propagandasına göz yuman, suçluları iade etmeyen, suçla mücadele etmeyen ülkeler bulunuyor.''
'Gerçekten sitemkarız'
Erdoğan, şunları söyledi: ''Bir çok Avrupalı dostlarımız, PKK'yı terör örgütü olarak ilan ettiniz; iyi, güzel fakat PKK'yı terör örgütü ilan etmek bu işi bitirmiyor. Yakaladıklarınızdan bugüne kadar bize kaç tane teslim ettiniz? Aramızda suçluların iadesi olan anlaşmalar var, bunların hangisine uydunuz? Bize sürekli yargının bağımsızlığını söylemek suretiyle hep bunu ötelediniz. Belgelerini ve bilgilerini size verdiğimiz halde teslim etmediniz. Bundan dolayı gerçekten sitemkarız. Halbuki terör konusunda ortak bir mücadele platformu oluşturmaya mecburuz. Ortak tavır almak sadece dostluğun ve müttefikliğin değil, aynı zamanda insanlığın bir gereğidir. Biz bu ülkelerin bir çoğuyla NATO'da beraberiz. NATO'da beraber olduğumuz halde maalesef bu ülkeler, bu tür teröristleri bize teslim etmemişlerdir, hala da teslim etmiyorlar. Bir çok liderle bunları görüştüğümüz halde 'edeceğiz' dedikleri halde 'efendim yargının bağımsızlığı' demek suretiyle hep bizi oyalamışlardır, hala da oyalamaya devam ediyorlar.''
'Şemdinli'nin güvenliği tesis edilmeden...'
Başbakan Erdoğan, geçen hafta Hakkari'deki terör olayında hayatını kaybeden 11 Mehmetçiği uğurlamaya 19 AB ülkesinin büyükelçileri ve AB Komisyonu Temsilcisinin de katıldığını anımsatarak, kendilerine duyarlılıklarından dolayı teşekkür etti. Erdoğan, ''Ümit ederiz ki kendilerinin bu duyarlılığı, ülkelerinin terörle mücadelede Türkiye ile daha kapsamlı bir iş birliği sürecine girmelerinin de başlangıcını teşkil eder'' dedi. ''Avrupa'nın, özellikle de Balkanlar'ın güvenliği Hakkari'den başlar, Şemdinli'den başlar. Şemdinli'nin güvenliği tesis edilmeden, biliniz ki Balkan ülkelerinin, Avrupa ülkelerinin de güvenliği tam olarak tesis edilemez'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Yeni 11 Eylüllerin, yeni Madrid, Londra olaylarının yaşanmaması, Avrupa'nın diğer kentlerinde yüreğimizi yakacak terör olaylarının bugünden önlenmesi amacıyla Türkiye'nin terörle mücadelesine güçlü bir destek verilmesi gerekiyor. Az önce değerli dostum sayın Tadiç 'biz her şeyimizle bu mücadelenizde yanınızdayız, yanınızda olacağız' dedi. Bunu hep birlikte yapmak durumundayız. Bir teröristi mi yakaladık, bunu rahatlıkla hangi ülkenin teröristi ise ona teslim etmemiz lazım. Gereğini o ülke yapmak durumundadır. Bu ortak dayanışmayı göstermek durumundayız. Bunu yaptığımız zaman terör bizler karşısında mağlup olacaktır.
Buradan tekrar ediyorum. 'Benim terör örgütüm kötü, seninki iyi' anlayışı çarpık bir anlayıştır. Bu anlayışın çarpık olduğu da acı tecrübelerle yaşanmıştır, görülmüştür. Zira, bugün beni yakan ateş, bir gün gelir, başka ocakları, başka şehirleri, başka ülkeleri de yakmaya başlar ve o zaman da çok geç olur. Bu noktada artık samimi bir destek beklediğimizi, desteğin ötesinde terör örgütünün Türkiye dışındaki faaliyetleri noktasında hukukun işletilmesini sabırsızlıkla beklediğimizi ifade etmek istiyorum.''
'Güneydoğu Avrupa coğrafyasının gerçekten büyük önem arz etti'
Erdoğan, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılan heyet başkanları onuruna Çırağan Sarayı Enderun Salonu'nda verdiği yemekte yaptığı konuşmada, bu yıl iki Güneydoğu Avrupa Zirvesi'ne birden ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Yemekten sonra ''Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Devlet Başkanları Kültürel Koridorlar Zirve Forumu 8. Toplantısı''nın yapılacağını anımsatan Erdoğan, bölgesel barış, istikrar ve gelişme hedefleri doğrultusunda birleştirici bir rol üstlenen bu toplantıya da başarılar diledi.
Güneydoğu Avrupa coğrafyasının gerçekten büyük önem arz ettiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Arnavutluk'tan Bosna Hersek'e, Yunanistan'dan Sırbistan'a, Bulgaristan'dan Romanya'ya, Makedonya Cumhuriyeti, Hırvatistan, Moldova, Karadağ'a kadar bu bölgedeki hemen her ülkede, bizim vatandaşlarımız ve soydaşlarımız yaşıyor. Aynı şekilde, ülkemizde de tüm bu ülkelerle tarih, kültür ve gönül bağı olan vatandaşlarımız bulunuyor. Bunu çok büyük bir zenginlik olarak gördüğümüzü, bizi birbirimize yaklaştıran, yakınlaştıran birer servet olarak değerlendiğimizi burada hatırlatmak isterim. Esasen, tarihe bakıldığında, zaman zaman yaşanan olumsuzluklara rağmen tüm bu ülkelerin, tüm bu ülke halklarının birbirine geçtiğini, birbiriyle akraba olduğunu görüyoruz. Tarih boyunca Ege Denizi, Akdeniz, Karadeniz, Meriç Nehri, Tuna nehri, hatta 'aşılmaz' anlamına gelen Balkan dağları, bizleri birbirimizden ayıran değil, bizi birbirimize yakınlaştıran coğrafi ögeler oldu. İstanbul'u gezdiğinizde, her bir sokağın, her bir caddenin, işittiğiniz seslerin, tattığınız lezzetlerin, özellikle de gördüğünüz yüzlerin hiç de yabancı olmadığını müşahede edeceksiniz. Musikimizden mutfak kültürümüze, geleneklerimizden ortak tarihimize kadar bir çok alanda, evet, biz birbirimize benziyor, birbirimizi çok yakından tanıyoruz.''
Başbakan Erdoğan, Güneydoğu Avrupa coğrafyasında yaşanan acıları, Türkiye'nin her zaman yüreğinin derinliklerinde hissettiğini belirterek, ''Kimlerin kimlerle çatıştığına, kimlerin kimlerle anlaşmazlık yaşadığına bakmadan, tarafsızlığımızı muhafaza ederek, barış çağrılarını hep ön planda tutarak bu coğrafyada istikrarın, huzurun, refahın tesis edilmesi için her zaman yoğun gayret gösterdik. Bu bölgenin insanları, komşuluk ve akrabalık ilişkilerine büyük değer atfeder, bu ilişkileri büyük bir zenginlik olarak görürler. İşte onun için, komşu ülkelerin, akraba toplulukların refahını refahımız, huzurunu huzurumuz, hüznünü hüznümüz ve sevincini de sevincimiz olarak görüyoruz'' diye konuştu.
Bölgesel barış için yoğun gayret
Erdoğan, 2002 sonunda Türkiye'de hükümeti kurdukları andan itibaren bölgesel barış için çok yoğun gayret göstermeye başladıklarını kaydetti. ''Komşularla sıfır problem'' anlayışı çerçevesinde, çevredeki tüm ülkelerle iyi ilişkiler tesis etmenin, iletişim ve iş birliğini artırmanın çabası içinde olduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek istiyorum; samimi ve yoğun gayretlerimiz neticesinde bugün hemen tüm komşularımızla aramızdaki kronik meseleleri çözüm yoluna koyduk ve iş birliğini tarihi seviyelere ulaştırdık. Kazanan sadece biz olmadık. Bizimle birlikte komşularımız da kazandı, bizimle birlikte bölge ülkeleri kazandı. Küreselleşmenin etkisiyle, sınırların artık sanal hale geldiği, sermayenin, mal ve hizmetlerin sınırsız şekilde seyahat edebildiği bir dünyada biz dünün parametreleriyle geleceğin şekillenemeyeceğini biliyoruz. Bugünün dünyasında, tarihten miras kalan husumetler, geçmişte kalması gereken anlaşmazlıklar, yapay sorunları, ideolojik yaklaşımlar geleceği şekillendiremez. Geleceği dostlukla, işbirliği ile, dayanışma ile, paylaşma ile şekillendirmek zorundayız. Bakınız, en son yaşadığımız küresel kriz, bu anlamda tüm dünyaya çok anlamlı mesajlar verdi. Binlerce kilometre ötede ortaya çıkan bir kriz, dalga dalga yayılarak tüm dünyayı etkisini altına alabiliyor. Öyleyse krize karşı, sorunlara karşı mücadele de kaçınılmaz olarak ortak olmalı, ortak bir akıl devreye sokulmalı, iş birliği ile dayanışma ile sorunlar aşılmalıdır.''
Erdoğan, bugün artık hiçbir ülkenin yanı başındaki ülkenin yaşadığı sıkıntılara, sorunlara, krizlere kayıtsız kalamayacağını, sadece izlemekle yetinemeyeceğini söyledi. Bu tezi, Türkiye olarak BM Güvenlik Konseyi ve G-20 Zirveleri başta olmak üzere her platformda güçlü şekilde dile getirdiklerini kaydeden Erdoğan, ''Afrika'nın yoksulluğu bizden uzak değil değerli arkadaşlarım. Orta Doğu'daki çatışmalar bizim çok uzağımızda yaşanmıyor. Afganistan'da, Somali'de, Gürcistan'da, Irak'ta, Filistin'de yaşanan dramları görmezden gelme, bütün bu dramlara kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Artık depremler, sel baskınları, doğal afetler sadece bir ülkeyi, bir bölgeyi, Haiti'yi, Şili'yi, Hindistan'ı, Pakistan'ı değil, hepimizi sarsıyor, hepimizi etkiliyor. Nasıl ki iklim değişikliği küresel bir meseleyse, nasıl ki çevre kirlenmesi küresel bir meseleyse, aynı şekilde bugün yerel gibi görünen bir çok mesele de küresel tehdit arz ediyor ve ortak bir çözüm mücadelesini hak ediyor'' diye konuştu.
'Farklı yerlere çekiliyor'
''Türkiye olarak küresel barış, küresel refah ve küresel istikrar adına dile getirdikleri haklı çağrıların zaman zaman çarpıtıldığına, zaman zaman farklı yerlere çekildiğine ve farklı şekillerde değerlendirildiğine, üzülerek şahit olduklarını'' ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bakınız, biz Gazze meselesiyle başka saikler adına değil, insanlık adına, bölgesel barış adına, küresel barış adına ilgiliyiz. Irak, Afganistan meselesiyle aynı şekilde, tamamen insani, tamamen vicdani boyuttan hareket ederek ilgilendik, ilgileniyoruz. Ne Gazze'deki ablukaya yönelik tepkilerimiz ne İran'ın uluslararası toplumla sorunlarındaki ara buluculuğumuz, dış politikamızda bir eksen kaymasının değil, bölgemizde huzur, barış ve istikrar istediğimizin işaretleridir. Dikkatinizi bir yere çekiyorum. Bosna Hersek meselesi, sadece tarafları etkilemedi, bölgedeki tüm ülkeleri olumsuz etkiledi. Kosova aynı şekilde sadece tarafları değil, uzak ya da yakın tüm bölge ülkelerini olumsuz etkiledi. Benzer şekilde, Hırvatistan'ın Avrupa Birliği ile müzakerelere başlaması, Makedonya'nın aday ülke statüsüne yükselmesi, Arnavutluk'un adaylık sürecinin olumlu bir mecrada ilerlemesi, bu ülkeleri olumlu yönde etkilediği kadar bizi, çevre ülkelerini de olumlu yönde etkiledi. İşte aynı şekilde, bugün Irak'taki sorunlar, Filistin-İsrail arasındaki sorunlar, Afganistan'daki sorunlar, İran'ın uluslararası toplumla sorunları da sadece taraflarla sınırlı kalmıyor, bölge ülkelerini ve elbette Türkiye'yi de etkiliyor. Bizim, barış için ortaya koyduğumuz çabaları, gayretleri hiç kimse farklı şekilde anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmasın.''
Erdoğan, Türkiye'nin büyük tarihiyle medeniyetiyle köklü bir ülke olduğunu, dış politikasının da ''Yurtta sulh, cihanda sulh'' ilkesi üzerine bina edildiğini, bu ilke doğrultusunda hareket ettiklerini ve bu şekilde hareket etmeye de devam edeceklerini söyledi.
'Balkanlar'da barış adına son derece sevindirici gelişmeler yaşanıyor'
Erdoğan, Balkanlar'da, son yıllarda barış ve istikrar adına gerçekten son derece sevindirici ve umut verici gelişmeler yaşandığını belirtti. Başbakan Erdoğan, Batı Balkanlar'da Karadağ ve Kosova gibi yeni bağımsız devletler doğduğunu, Hırvatistan ve Arnavutluk'un NATO'ya üye olduğunu, Hırvatistan'ın AB ile müzakerelere başladığını, Arnavutluk ve Makedonya'nın ise aday ülke statüsünü kazandığını anlattı. Karadağ ve Sırbistan'ın da hızla AB yolunda ilerlediğini anımsatan Erdoğan, AB tarafından Sırbistan, Karadağ ve Makedonya vatandaşlarına tanınan vize serbestisinin ardından Arnavutluk ve Bosna Hersek'in de bu rejime dahil edilecekleri müjdesini aldığını kaydetti. Erdoğan, ''Bu vize serbestisini Türkiye olarak biz de bekliyoruz. Değerli dostum Sayın Füle de burada. Türkiye müzakerelerin içerisinde olduğuna göre bu vize serbestisinin Türkiye'ye de süratle tanınması gerekir'' dedi.
'Çok daha fazlasını başarabileceğimize inanıyorum'
Ekonomik işbirliği noktasında da bölgede küresel krize rağmen umutların muhafaza edildiğini dile getiren Erdoğan, 2008 yılında Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasındaki ticaret hacminin 72 milyar dolara ulaştığını, 2009'da krizin etkisiyle bu rakamın 53 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 2008 yılı sonunda bölge ülkeleriyle toplam ikili ticaret hacminin 17 milyar doları aştığını belirterek, 2009 yılında ise küresel ekonomik krize rağmen ikili ticaret hacminin 11 milyar dolar seviyesinde olduğunun görüldüğünü söyledi.
Erdoğan, Mart ayında İstanbul'da ticaret bakanlarının yaptığı toplantıda, 5 yıl içinde bölgenin dış ticaret hacmini üç kat artırma hedefinin belirlendiğini anımsatarak, ''Küresel krizi geride bırakarak, bu hedefi en kısa zamanda yakalayabileceğimize inanıyorum. Bu inancımızın bir göstergesi olarak da, iş adamlarımızı, girişimcilerimizi, müteahhitlerimizi, hem bölge ülkelerinde, hem üçüncü ülkelerde ortak yatırımlar noktasında teşvik ediyoruz'' diye konuştu. Çok çalıştıklarını, çok mücadele ettiklerini ve barış, huzur, refah ve istikrar adına önemli mesafe katettiklerini belirten Erdoğan, ''Çok daha iyisini yapabileceğimize, çok daha fazlasını başarabileceğimize yürekten inanıyorum. Bu düşüncelerle, bir kez daha hepinize hoşgeldiniz diyor, zirveye başarılar diliyorum'' dedi. Erdoğan, dönem başkanlığını devralan Karadağ'a da başarı diledi. Yemeğe Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı.
Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı ile görüştü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi çerçevesinde Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç ile görüştü. Çırağan Sarayı'nda gerçekleşen görüşme, 50 dakika sürdü. Görüşme öncesi basın mensuplarının kısa süre görüntü almasına izin verildi. Görüşmeye, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke