'Tilki'
Mazhar Osman, geçen yüzyılın yarısına damgasını vuran övüncümüz. Birgün arkadaşı, konuşma sırasında şaka yollu ona, “Delisin!” der. O gülümser ve şöyle karşılık verir: “Senin bana deli deyişinin hiçbir değeri yok. Ama ben sana deli dersem?..” Anadolu özdeyişi ile: Söz, aynı söz de, ağız o ağız değil.
Bu yıl, “sözün ağza yakıştığı” dik duruşların, 90. yılı. Batılı söylemle “takdir edilecek ve şaşılacak şeylerin…” Bu konuda Amasya Genelgesi, sayısal olarak “bir” ise, sonrakiler, ona değer katan, “sağdaki sıfır.” Çünkü o, Türk ata yurdunun, evrensel bildirgesi.
Coğrafyası küçük, kültür düzeyi büyük bu güzel sancak, birçok konuda özel. Bağlı olduğu Sıvas ile çok kez “at başı” gider, bazen de geçer. Bu nedenle, Mustafa Kemal Paşa’yı bağrına basarken müftü Hacı Tevfik Efendi, “Paşam, bütün Amasya emrinizdedir” diyecektir. O da kararını açıklar: “Aziz Amasyalılar, ülke elden gitmek üzeredir, sizinle çalışmaya geldim.” Dahasını cuma namazında, Abdurrahman Kamil Efendi söyler: “Türk egemenliğinin varlığı, artık ortadan kalkmıştır.”
Bu süreç, Batı uygarlığı için yüz karasıdır. İstanbul’un ikinci işgalinde, günlük vukuat sayısı 70’leri aşar. Tavşana kaç, tazıya tut. Bu yüzdendir, 2 Ekim 1923 tarihli “İstanbul’u Teslim Tutanağı”nın, Türkiye ölçekli oluşu.
Amasya Bildirgesi, öncelikle alarm sirenidir: “Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.” Sonrasında, 130 yıl önde giden Fransız devrimini yakalar. Anahtar sözcük: Egemenlik. “Milletin bağımsızlığını, yine milletin kendisi kurtaracaktır.” Söz, o söz; ağız, o ağız. Bu söz; devlet yönetme erki “kut”u, kaynağı “sorumsuz” göklerden indirip gerçek temeline oturtmaktır. Türk tarihini güncellemektir. Osmanlı Devleti’ni kuranların, devletsiz ve yurtsuz kalışına, tepkidir. Son 100 yılda, her biri çekip gitti. Ve bizim için, “göçtü kervan, kaldık dağlar başında.”
Var mıdır bir yolu; öyle bir yemek yiyelim ki yıllarca acıkmayalım. Öyle bir banyo yapalım ki ölünceye dek, temiz kalalım. 90 yıl önce bize dünyayı dar edenler, Marduk’a mı gitti? Herkesin ayartmaya çalıştığı bu güzel ülkede “Bağ bahçe bostan, yan gel yat Osman” olamaz.
Çiçeği burnunda Amasya Üniversitesi’nin kurucu rektörüyle 90 yıl öncesini yaşadık. Amasya Genelgesi için, yüreğini ve makamını ortaya koyanların arasında dolaştık. Ki onlar, Osmanlı çökmesin diye, dört cephede canını dişine takmışlardı. Olamadı. Ve hepimizden daha çok biliyorlardı, nedir; uygarlık, Batı, din, mezhep, savaş, ölüm, dil, ülke, hanedanlık, egemenlik.
Bugünkü konularımız; kredi kartıyla para harcamak, cep telefonuyla her yöne konuşmak, şehit cenazelerini Rambo filmi gibi izlemek. İstiklal Marşımız, “Korkma” diye başlar. Canımız, her şeyimiz, “biz yapamadık, onlar yapsın” diyerek, yanlış davranıp eğitemediğimiz çocuklarımız, biliyor mu, “Korkma” ne demek?
Mazhar Osman, soyadı yasasıyla Usman’ı alır. Ömrünü delilere adadığı için “akıl adamı” ona yakışır. Ve İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay, arkadaşı. Kısa boyu yüzünden halk “Mini mini valimiz, ne olacak halimiz” diye sataşır. Mazhar Osman, onun vali olduğunu öğrenince, şöyle söyler: Milletvekili de olur, bakan da olur, başbakan da olur, cumhurbaşkanı da olur. Sonunda “Tanrı oldum” der, bana getirirler.
Ülkelerin ırmakları, krallarına göre akmaz. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer, kürkçü dükkânı değil mi?
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- ‘Bir an önce ilan etmelerini bekliyoruz’