Tıp Eğitimi Bir Çıkmaza mı Yönlendiriliyor?
Son günlerde, bazı siyasilerin hekimlerle ilgili olarak kullandıkları sözler ve gerçeği yansıtmayan açıklamalar hekimleri üzmektedir. “Üniversitelerdeki hocalar rant peşindeler”, “bunlar paragöz kişilerdir” gibi üniversiteye ve hekimlik kurumunun ağırlığına denk düşmeyen talihsiz beyanlar tahammül sınırlarımızı aşmıştır.
Geçen günlerde Sayın Sağlık Bakanı’nın bir TV kanalında “tamgün uygulamasında sorun özellikle İstanbul Üniversitesi’ndeki hocalardan çıkıyor” saptaması, biz İstanbul Üniversiteli öğretim üyelerini ayrıca üzmüştür. Kanımız odur ki, Sayın Bakan geçmişte, kendi çalıştığı ortamlarda gözlediği ve üzülerek tanık olduğu bazı olumsuz anıların etkisi ile tüm hekimleri, bu arada hiçbir zaman çalışma ortamını paylaşmadığı İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerini zan altında bırakmaktadır.
Anayasa Mahkemesi kararlarını devredışı bırakılarak çıkarılan son KHK ile üniversite hastanelerinde çok önemli bir karmaşa ortaya çıkmış; tıp öğrencileri, uzmanlık öğrencileri ve yandal ihtisası yapanların eğitimlerine ilişkin aksamalar yaşanmaktadır. Uygulamada, “tamgün” den anlaşılan, mesai saatleri içinde tüm öğretim üyelerinin hasta gereksinimleri ve tıp eğitimine yönelik çalışmalara katılmalarıdır. Halbuki yeni uygulama, tamgünü seçen, ama mesai sonrası özel muayenehanelerinde de çalışan öğretim üyelerine, fakültede hasta muayene edilmesi, ameliyat yapılması, asistanlara pratik eğitim verilmesi konusunda normal mantığın kabul etmede zorlanacağı yasaklar getirmektedir.
‘Olmazsa olmaz kuralı’
Bu sakıncalı durumun oluşturduğu sorunlar şöylece özetlenebilir:
• Tıp eğitimi, hasta başı tanı ve tedavi uygulamalarına dayanmaktadır. Bir üniversite hocası hastayı asistanıyla birlikte muayene edemiyorsa, bu sırada edindiği mesleki deneyimin inceliklerini genç meslektaşına iletemiyorsa eğitim eksik kalır. Özellikle cerrahi branşlarda, hocaların ameliyatlara asistanlarıyla birlikte girmeleri, onlara ameliyat yaptırırken tüm incelikleri bir bir anlatmaları “olmazsa olmaz” kuraldır. Yeni uygulama bu altın kuralı devredışı bırakmış, asistan eğitimini felce uğramıştır. Çünkü, hocaların önemli bir kesiminin hastanın muayenesini yapması, ameliyatına girmesi ARTIK YASAL DEĞİLDİR.
• Son yıllarda, üniversite öğretim üyelerinin, yandal asistanlarına eğitim verme gibi önemli bir işlevleri daha ortaya çıkmıştır. Özelliği ve önemi olan bazı tıp alanlarında (örneğin çocuk endokrinolojisi, çocuk ürolojisi, romatoloji, medikal onkoloji gibi…) öğretim üyeleri, çoğu kez, hem bizzat asistan gibi çalışmak ve hem de yandal asistanlarına eğitim vermek konumundadırlar.
• Bazı tıp fakülteleri içinde, uluslararası alanda tanınmış hatta uluslararası düzeyde eşyetkilendirme almış (akredite olmuş) anabilim dalları vardır. Bu önemli özellik, adı geçen kurumların, yabancı öğrenciler ve uzmanlar tarafından ziyaret edilmesi ve özellikli ameliyatları ve girişimsel uygulamaları izlemeleri gibi önemli bir gelişmeye neden olmuştur. Üniversitelerimizde oluşan bu övünülesi ortam, korkarım artık devam edemeyecektir.
• Yetkisizleştirilen öğretim üyeleri arasında, küskünler, kurum ve sisteme güvenlerini yitirenler bulunmaktadır. Bu değerli elemanların görevlerini her an bırakmaları gündemdedir. Sağlık Bakanlığı yetkilileri, bu durumun önemi olmadığını ve tahsis edilecek yeni kadro ve atamalarla bu açığın hemen kapatılabileceğini beyan etmişlerdir. Bu açıklama inandırıcı değildir. Zira bu birikimdeki öğretim üyelerinin yetişmesi uzun yıllar almaktadır. Bir uzman hekimin zorunlu görevlerini de icra ederek yetişebilmesi 13-15 yıllık bir süreyi kapsar. Yandal eğitimi alan öğretim üyeleri için daha da artmaktadır.
Yarım gün çalışma
Topluma kasıtlı olarak yanlış anlatılan bir başka konu da, yarım gün çalışma seçeneğini tercih eden öğretim üyelerinin kuruma yararlı olmadığıdır. Kendi çalıştığım kurum olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden örnek vermem gerekirse, en çok hasta muayene eden, en çok hasta ameliyat eden, bilimsel çalışma üretmede öncülük eden ve hatta uluslararası kuruluşlarda ülkemizi başarı ile temsil eden öğretim üyeleri arasında, “yarım zamanlı çalışan” öğretim üyelerinin önemli bir yer tuttuğunu belirtmem gerekir. Bu kişiler içinde, kurum hastalarını muayenehanelere yönlendirmek şöyle dursun, tam tersine kuruma başvuran hasta sayısını arttıran pek çok hoca bulunmaktadır.
Sonuç olarak bu KHK ile, tıp fakültelerinde 8 saat süre ile çalıştırılan ama hasta muayenesi ve ameliyat etme yetkisi alınan öğretim üyeleri nedeniyle, öğrenci, uzmanlık öğrencisi, yandal uzmanlık eğitimi aksamaya başlamıştır. Özellikli sağlık sorunlarının ele alınamaması, riskli ameliyatların yapılamaması gibi hastaları güç durumda bırakan bir anlamsız durum ortaya çıkmıştır.
Irk, dil, din ayırımı yapmaksızın insanlık için yararlı olma sözü veren ve yaşamını adayan bir meslek grubunun mesleki hakları adeta gasp edilmiştir. Yasal bir suç işlememiş, akıl sağlığı yerinde olan bir hekimin mesleğini icra etmesinin engellenmesi hiçbir hukuk sisteminin tanık olmadığı bir durumdur.
Sağlık Bakanlığı acaba, bu hocaları devredışı bıraktıktan sonra yerlerine kendi istediği kişileri mi atamak istemektedir? Ya da yeterince hasta muayene edemez hale getirilen üniversite hastanelerinin gelirlerinin düşmesi sebebiyle, mali sıkıntıya girecek olmaları, bu kurumların Sağlık Bakanlığı’na devri için düşünülmüş, kurnazca hazırlanmış bir plan mıdır?
Politik yaşamı öncesi, kendisi de başarılı bir çocuk hekimi olan Sayın Bakan’ın, hekim eğitiminin aksamaması, özellikli hastalıkların tedavi edildiği üniversite hastanelerinin işlevlerinin buzulmaması konusuna gereken ve beklenen özeni göstermesini bekliyoruz.
*Dr. S.N.Cenk BÜYÜKÜNAL İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev